• bu yılki festivalde yer alacak filmlerden bazıları şu linkte açıklanmış;

    http://filmekimi.org/
  • filmekimi zamanı geldiğini fark edip, hemen filmlere bakmak için bir heyecan içimi sarmışken, emek sinemasında yapılamayacağını hatırladığım da beni kendinden uzaklaştıran festival.
    artık gidip emek sinemasının yanında dikilen binada izleriz filmleri herhalde. olmadı kanyon var zaten.

    bir kez daha bana, sadece gösterilecek filmlerin güzelliğinin bir festivalin festival olmasında yeterli olmadığını hatırlatmıştır.
  • 2010 programı belli olmuştur. gelsin kuyruklar:

    http://filmekimi.org/gosterim.asp
  • resmi web sitesi http://www.filmekimi.org/ değildir, http://www.iksv.org/filmekimi 'dir. yanlış anlaşılma olmasındır.
  • bu yılki galalarda new york i love filminin yer almasına pek anlam veremesem de, çünkü film bu festivalin kitlesi tarafından çok önce izlendi, christopher boe'nin son filmini getirerek, gene gönlümü kazanmayı başardılar. son yıllarda iyiden iyiye kıçı kalkan iksv'den gerçek bir kültür vakfı gibi hareket etmesini ve biraz daha duyarlı olmasını talep ediyoruz. biz kim miyiz, biz jack'in iksv'nin dikkatini çekmeye çalışan yüzüyüz...
  • bu yıl lg sponsorluğunda gerçekleşmektedir. tv reklamlarında çalan şarkıyla beni steve miller band ile tanıştırmıştır, kendilerine çok teşekkür ediyorum. reklamda çalan şarkının adı serenadedir.
  • bu yıl emek sineması'nı yokluğunun verdiği buruklukla geçecek film haftası. ken loach, sofia coppola, gregg araki, jean-luc godard, werner herzog, abbas kiorastami, danis tanovic, bertnard tavernier gibi yönetmenler ve festivallerde ödül kazanan filmlerle teselli bulacağız artık. evet, reklama döndü ama gerçekten parlak bir program var ortada.
  • biletlerinin, biletix'te 10'da satisa cikacagi yaziyor olmasina ragmen 9.15 gibi aldim biletlerimi.. ekim ayi guzel gececek gibi ya du bakalim..
  • bu yıl biletix'in kurbanı olan festival diyebilirim heralde. yaklaşık 4 saati aşkın bir süre kuyrukta bekledikten sonra 10'u biraz geçe geldim, 14.30'a yaklaşırken artık atlas'ın merdivenlerini görünce siktir lan deyip, caddebostandaki gişeden bir arkadaşa aldırdım bütün biletlerimi, atlasın yukarısını göremedim ama muhtemelen 2 gişeden bilet satmaya çalışıyorlardır diye tahmin ediyorum. keşke biletix'e kaptıracağınız gündüz seansları için 1,25 liralar yerine şehrin 3-4 noktasına daha gişe açsaydınız. çünkü neredeyse bir festival geleneği olan emek önünde bekleme seansını beklemek istemiyorsanız biletler biletixte formatına çevirmiş olmanız nostaljik festival takipçilerinin kalbini kırdı bence...
  • entelektüel stayla!

    istiklalde bir sürü genç, sıra olmuş, insanlar allah allah burada ne var diyor, sonra anlaşılıyor durumun ne olduğu. olay ne bedava köfte ekmek, ne de başka bedava bir şey,

    bunca insan iki tane bilet alabilmek için bekliyor, o serin havada, ezikçe, sıra bekliyor.

    evet, bu net bir şekilde ezikliktir.

    her zaman söylemişimdir, aptal olmak için zengin, fakir, okumuş, entelektüel olmanın hiçbir önemi yok. aptallık her zaman vardır. zengin aptallar gidip kırıntı'da oturabilmek için sıra bekler, fakir aptallar bedava balık ekmek için sıra bekler bunları biliyorduk. buradaki aptallık kıstası çok belli, benim altımda yüzlerce milyarlık arabalar olacak, mekana bir gecede belki milyarlık hesap bırakacağım, bir de masama oturabilmek için saatlerce sıra bekleyeceğim öyle mi? (hem de göt göte oturulan manzarasız havasız yerlerde) daha büyük bir mallık bu dünyada yok.

    neyse, entel apaçilerde de durum iki tane filmi izleyebilmek için saatlerce dikilmek olarak gözüküyor buradan. filmekimi 2010'da ben de bir çok filme gitmek istedim, hem sanatı destekleyelim, hem de iki güzel film izleyelim demiştim. talebin bu kadar yoğun olması ve filmlerin kapalı gişe olması gerçekten müthiş bir şey tabi ki, yaşadığım ülke için gerçekten sevindim.

    ama gel gelelim, düşününce izleyici kitlesinin, daha doğrusu filmekimi'ne katılmak için bu kadar sıraya girmeyi göze alabilen insanların az çok nasıl bir kitle olduğunu anlayınca tekrar üzüldüm diyebilirim...

    bu insanların derdi, tasası, amacı film izlemek değil, çok net bu böyle. bu yüzden girişte açık açık entelektüel stayla diyorum kendileri için. yolda lümpen apaçi görseler bok atacak kitlenin onlardan özde hiçbir farkı yok. daha farklı giyiniyorlar, daha farklı toplu ritüellere sahipler, toplumsal rolleri biraz daha farklı, ama bunların dışında iki kitle de şekilcilik peşinde koşan, kendi kimliğini oluşturamamış ezikler ordusu.

    şöyle düşünüyorum, bu insanların hakikaten asıl isteği filmleri izlemek olsa, bunu nasıl olsa yaparlar. dvd alırlar, vcd alırlar, en olmadı korsan indirirler*, ama bir gün mutlaka izlerler. sıra bekleyerek filmekimi'nde yayınlanacak filmleri salonda izlemek bu şekilde bakıldığında pis lümpenlerin beşiktaş sahilinde toplanıp çekirdek çitleyip bira içmelerinden farksız.

    yazık ya hakikaten çok yazık... sırf "yea filmekimine gittim x'in filmi müthişti, planlar çok orjinaldi" diyip hava atabilmek için sıraya girmiş tipler vardı resmen...
hesabın var mı? giriş yap