• yakın zamanda sahibi olmayı düşündüğüm güzeller güzeli makine. elimdeki canon 60d'yi satarak buna geçmeyi düşünüyorum. bilmiyorum ne kadar mantıklı olur ama çok hoşuma gidiyo bu alet. sık seyahat eden biri olarak boyutlarını da gayet makul buluyorum.
    hakkında uzun uzun araştırmalar yaptım. ken rockwell'in de sahibi olduğu aletlerden biriymiş. henüz kötü bi yorum görmedim. tek handikap şu anki fiyatı; 4800 tl.
    seni hiç sevmiyorum türk lirası...
  • bir gün benim olacak.
  • leicanın tasarım çizgilerinden kopya çekilmiş fujinin yeni fotoğraf makinası.

    leicanın modern tasarım anlayışından hiç hazetmeyen şahsımı üzmüştür. leicanın yeni serilerinde ayar tekerleklerinin azaltılması, son derece minimalist bir anlayışla yaklaşılması hoşuma gitmiyor.

    edit: o gördüğüm fotolar sahteymiş, nasıl derin bir oh çektim bilemezsiniz. fujinin kendi sitesinde orjinal fotoğraflarına baktım alet cillop gibi. fuji çizgisini bozmamış ama keşke bozsaydı da demiyor degilim dolar 4 lira civarında seyrediyorken hakkında yorum yapmak laf u güzaf. 1300 papel turkiyede vergisiyle ıvırı zıvırıyla 6000 lira demek. 2012'ydi yanlış hatırlamıyorsam bir maaşımla x100 alabiliyordum, su an iki aylık maaşımla alabiliyorum.

    (bkz: egonomi cog eyi cog)
    (bkz: yol yabdı)
  • sonunda dün sahip olduğum muhteşem makine. canon 6d ve x-pro1 kullanıcısıyım açıkçası kendisini 3.makine olarak aldım. ilk izlenimlerim; x-pro1den daha hızlı ve daha hafif, cepte kolaylıkla taşınabiliyor, üzerindeki 23mm lens sürekli yanda taşınan kompakt bir makine için oldukça başarılı, menüsü, usb’den şarj olabilmesi ve xpro serisi ile aynı pili kullanması çok başarılı, keskinliği çözününülürlüğü ve gece performansı çok iyi görünüyor. siyah beyaz meraklıları için acros diye çok güzel bir modu da var, denedim ve çok beğendim. neden xpro1 den vazgeçemediğime gelince sebebi 10-24mmlik muhteşem lensim. çok başarılı bir ikili oluyorlar lens ve xpro1. aslında çok düşündüm xpro2 mi yoksa 100f mi diye ve xpro1 gövdemden da ayrılamayacağıma karar verdim. canon 6d ff makinenin yeri ise bambaşka, 100mm f2,8 makro lens ve 50mm 1,4 lens ve godox flashlarım ile çektiğim portrelerden aldığım keyfi hiçbirşeyden almadım. sonuca gelirsek tüm makinelerim evlat gibi başka başka seviyorum. ama x100f bundan sonra 3. değil 1. makinem olacak gibi görünüyor.
  • kahverengi olanını satmaya karar verdiğim über zevkli tam bir sokak canavarı kameram. keşke ayrılmak zorunda kalmasaydık...
  • temiz ve siyah renkte ikinci elini aradığım fotoğraf makinesidir.

    edit: bir adet edindiğimden mütevellit artık aramadığım fotoğraf makinesidir.
  • bir sony alpha a6500 değil
  • çok sağlam bir fotoğraf makinesi. bununla çektiğim fotoğrafları hep daha çok beğendim. film ve fotoğraf modları çok kaliteli. pandemi başında aldım ve genel olarak çok hakkını verebilmiş değilim, ara sıra bakışıyoruz ve onun "gerçek bir fotoğrafçının ellerinde olsaydım ne fotoğraflar çekerdim" diye içlendiğini farkediyorum. sonra "merak etme senin de zamanın gelecek" diyerek onu teskin ediyorum. retro tasarımına yandığım, objektifini ısırdığım, taba ceylan derisine haikular yazdığımınınınn. ayrıca video çekimi de harikadır.
  • yaklaşık 1 senedir kullandığım ve seyahat ederken yanımdan ayırmadığım kameram. şu anda üretilmiyor sanırım ama bunun bir üst modelini (x100v) bulabilirsiniz diye tahmin ediyorum. x100f'i de ikinci el olarak güvendiğiniz bir yerlerden bulabilirsiniz. artık kameranın her şeyini öğrendikten sonra bir mini inceleme yazısı yazmak istiyorum.

    öncelikle eğer fotoğrafa yeni giriş yapıyorsanız kesinlikle bu makineyi öneriyorum. ilk başta öğrenmesi zor gelecek olan enstantane, diyafram ve iso denge ayarlarını üzerindeki ring sistemi ile kolaylaştırıp zevkli bir duruma getiriyor.

    1 yıldır fotoğraf vasıtasıyla tanıştığım insanlar sebebiyle birçok kamera ve ekipmanı test etme ve bu cihazla karşılaştırma şansı buldum. tabii ki eğer fotoğrafı bir iş için yapıyorsanız bu değişir, ama eğer sokak ve seyahat fotoğrafçılığı gibi bir şeylerle uğraşıyorsanız bence kullanılması en mantıklı kamera işte budur.

    hafifliği(yaklaşık 500gr), küçük ebatları, çantada elde ve boyunda kolay taşınması, 35 mm sabit prime lensin keskinliği ve objektifin kısalığı, menülerin ve üzerindeki tuşların son derece pratik yerleşim ve kullanımı, eski film tariflerinin içindeki ayarlarla canlandırılabilmesi, yüksek kalitede ve raw kayıt gibi özellikleri başka hiçbir makinede bu şekilde "bir arada" bulamadım.

    orijinal 35 mm objektifin üzerine biri 27mm geniş açı, diğeri 50mm portre optik lensi takılabiliyor (dijital zoom maksimum 100mm gibi ve yine de kaliteli). bunlar şimdiye kadar her şey için yetti bana. hatta 50 mm'lik lensi takıp profesyonel portre çekim işi yapan biriyle bile tanışmıştım. kendim sokakta ya da iç mekanlarda fotoğraf çekerken 27 mm'lik lens ile çok iyi sonuçlar aldım ve açıkçası bu kadar iyi olmasını beklemiyordum.

    bu makinenin şöyle bir özelliği var, mesela içinizden "şöyle bir şey olsaydı iyi olurdu" diye geçirdiğiniz ne varsa, menüyü biraz karıştırdığınızda o özelliğin ekli olduğunu görüyorsunuz. hatta ihtiyacım olduğunu bile bilmediğim bazı özellikleri fotoğraf çekme deneyimimi oldukça pozitif etkileyip daha da eğlenceli bir hale getirdi.
  • x100 serisinin eksiklerinden biri olan döner ekranı ile gönüllere taht kuracak makinedir. x100s de x100t de harika makineler.
hesabın var mı? giriş yap