• açık kaynak kodlu vektor grafik geliştirme programı. keşfettiğimden beri epeyce eğlenlenmeme sebebiyet veren, bir yandan yolculuğa* çıkıp diğer taraftan müziğimin arkasına güzel görseller yaratmamı sağlayan ufacık tefecik içi dolu fıçıcık. koordinatları belirleyip estetik kaygınızı besleyen bir görüntü yakaladıktan sonra keyframe olarak ekleyip, arasını hesaplayıp, çıktısını da .avi olarak veriyor. tavsiye edilir*.
  • 2019 yılı yapımı netflix belgeseli.
    https://www.imdb.com/title/tt9412098/
  • hulu'nun fyre fraud2undan 4 gün sonra çıkan netflix belgesel'i. billy mcfarland'ın fyre festivali'ini ve beraberinde sürüklediği insanları uçurumdan atmasını anlatıyor. 2017'de yaşanmış güncel bir olayı anlattığından bence etkileyici, etkisi tartışılabilir am a hangi coğrafyada yaşansa çok kişi tufaya düşermiş. bizim tosuncuktan farkı ise kendi de uçurumdan aşağı düşüyor. kendine ve etrafındakilere yalanlar söyleyen ve ateş çemberine düşen bir adamın belgesel'i. netflix iyi iş çıkarmış.

    8/10
  • american style fraud ve fbı affetmez temali belgesel.

    izlerken once sunu dusundum, hayat tecrubesi, planlama ve lojistik kabiliyeti olmayan, 20 lerindeki her girisimcinin, nasil gote gelecegini anlatiyor sandim. ki anlatiyor da zaten ancak, eleman baya 20 lerinde, hevesli sekilde cok buyuk yalanlar soyleyen, insanlari inandirip milyon dolar sponsorlar bulan, ustune sicip batirip, olur oyle diyip, hic skine takmadan devam edebilen bir gencoyu anlatiyor. bizim ciftlikci tosuncugun, baska bir versiyonu herif. yani oncelikli amaci dolandiricilik olmayip, elinde patlayinca nasil toparlarim diye iyice sicip sivayip tuy diken cinsinden bir tosuncuk bu herf.

    cok acaip gercekten. insan izlerken sunu anliyor. elinizde 500k usd gibi paraniz varsa, onden bunu koklatarak, unluleri, reklam ajanslarini, sosyal medyayi isin icine katarak, baya sanki 100 milyon dolarlik bir etkinligi, gercekmis gibi lanse edebiliyorsunuz. ve insanlarin alayi bunu yiyor gayet. ki yemeleri de gayet normal yani.

    20lerinde sunu yaparim bunu yaparim, soyle hallederim, boyle cozerim hevesindeki tum girisimci kafali genclerin izlemesi bence sart. cunku hayat ve is tecrubeniz olmadan, hallolur, yapariz gomerizle, bir skim olmaz arkadaslar. her turlu agir batarsiniz.
  • milletin tosuncuğuna bak, bi de bizim tosuncuğa bak. coğrafya kadermiş gerçekten. adamların dolandırıcılığı bile vizyoner. biz de ancak inek tavuk vs
  • panik atağı olan birinin panik atağını tetikleyebilir. öyle bir körü körüne gidiş var ki festival gününe doğru, insan saçını başını yolmadan izleyemiyor. açıkça ruh hastası, gizliden de dolandırıcı gencimizin, bir ton aklı başında efendi insanı nasıl peşinden sürükleyip uçurumdan attığını izliyorsunuz. bile bile lades yani. belgesel çok etkileyici olmuş. mutlaka izlenmeli.
  • izlerken öyle gerildim ki; para verip ve o adaya giden insanlar, kandırılan işçiler vs. gerçekten kusursuz bir kaos.
  • sofya çıkışlı bulgar rapçi.kankisi gocata(burgas çıkışlı) ile bir feati de vardır.icraatlara devam brat!
  • belgeseli izlemeye başlamadan önce hiç böyle bir şeyle karşılaşacağımı düşünmemiştim. ilk olarak içinde bella hadid var. kadın ne zaman karşıma çıksa durdurup birkaç saniye ekrana baktım. daha kendini değişik hâllere bürümediği, en güzel olduğu zamanlarıydı. (saçma sapan saç renginin olmadığı, teninin beyaz olduğu. o hâllerine hayrandım kadının.) işin ilginç yanı bella'yı o zamanlar da takip ediyordum, paylaştığı fotoğrafları hep bir bikini çekimi sanmıştım, değilmiş. nasıl haberim olmamış şaşırdım. bir de özür dilemiş, eğer ben bunun böyle sonuçlanacağını bilseydim siz de önceden bilirdiniz diye. ben samimiyetine inanıyorum açıkçası. tamam, bella konusunu çok uzattım, geçiyorum.

    biliyorum, büyük ihtimalle izlerken siz de benim gibi bir yandan "ah çok kötü" diye üzülürken bir yandan da yaşanılan her şey komik gelip güleceksiniz. billy denen adam büyük ihtimalle şöyle düşündü: "güzel bir adada festival yaparız, modelleri falan ayarlar festivali güzelce pazarlarız. millete hayal satarız. parayı bulurum, o iş kolay, zaten insanlar için gerekli olan her şeyi de parası neyse verip öderiz, hallederiz." adam efsane rahat davranıyor. güzel bir fikirle ortaya çıkmış, bunun pazarlamasını da çok iyi gerçekleştirmiş. e parayı da buluyor. peki eksik olan ne? eksik olan şey bir plan. organize etmedeki yetersizlik. her şey iyi bir fikir veya çok para değil. bu festival de sanırım bunun en güzel kanıtı. ben birazcık ödevlerini son güne bırakan öğrenci havası aldım bu billy denen adamdan. yumurta kapıya dayanmadan çalışmıyor. bir iş insanı havası aldınız mı? ben hiç almadım. çünkü iş yapmıyor. güzel modeller var, eğleniyoruz, deniz, kum, güneş. adam tamamen bunlara odaklanmış. bir festival için neler gerekli olduğu konusunda bir fikri bile yoktur eminim. yanında çalışan insanlar nasıl olsa yaparlar.

    bu konuda yorum yapılmamış, sanırım kimsenin dikkatini çekmedi ya da çektiyse de unuttu ama belgeselin başlarında bir yerde, gece kamp ateşinin etrafında ekip ve modeller oturuyor. oradan biri çıkıp modellere denize atlamalarını söylüyor. bunun bir sahne olduğunu söylüyor ama bu sahneyi çeken kimse de yokmuş. adamların tek derdi resmen modellerle eğlenmek. ne kadar kötü ve iğrenç bir tavır bu. elbette orada iş yapıyorlar diye sürekli iş yapacak değiller ama kendi eğlenceleri için karşılarındaki kızları "iş yapıyoruz" diye kandırmaları iğrenç. aslında daha orada belliymiş bu işin bir kandırmaca olduğu. aslında kandırmaca lafını kullandım ama biraz yanlış oldu. ortada bir kandırmaca olduğu doğru, evet. hatta dolandırıcılık diyelim. ama başlangıçta elbette bunu hedeflemedikleri de açık. sadece ellerine yüzlerine bulaştırdılar. en azından benim inandığım bu.

    sanırım belgeseldeki bir diğer önemli nokta da festivale katılanlardan birini ve arkadaşlarının yapmış olduğu hareketti: kendi çadırlarının yanında hiç kimseyi istemedikleri için diğer çadırlara zarar vermeleri. işler kötü gittiğinde, kontrolden çıktığında insanlar da bu şekilde kontrolden çıkıyor anlaşılan.

    bu festival işinde beni en çok üzen yerliler oldu. hepsi o kadar çalıştılar ve karşılığını alamadılar. restoran işleten kadın biriktirdiği parasından oldu. çok üzücü.

    bence bu belgesel işinin ucunda pazarlama olan herkesin izlemesi gereken bir belgesel. bir ürünü, bir hizmeti nasıl çok iyi bir şekilde pazarlayabileceğinizi anlatmasının yanında bir de pazarlanmış ürünün/hizmetin öncesinde hazır olması gerektiğini ve bir plansız yola çıkılamayacağını da çok iyi anlatmış. yok benim hiç öyle işlere hevesim yok diyorsanız da sadece gülüp eğlenmek için izleyebilirsiniz.
  • korkunç bir gün mü geçirdiniz? nasıl geçecek dediğiniz anlar mı yaşıyorsunuz? her şey bitti diye mi düşünüyorsunuz?
    açın, izleyin diyeceğim belgesel. billy mcfarland'ın etrafındaki her insan şu olayları yaşayıp bir şekilde hayatına devam ettiyse siz de edersiniz.

    hayat cidden çok enteresan, anlatılanlara göre billy mcfarland'ın insan ilişkileri harika, pazarlama yeteneği üst düzey, bu olaya kadar sektörde başarılı, zeki bir genç. yani başlangıçta dolandırıcılık niyetinde değil ki öyle bir niyeti olsa korkunç parayla kaybolabilirmiş ama olaylar sarpa sardıkça bu tarafa sapmış gibi görünüyor. belki paralel evrende bu festivali yaptı ve şu an o adaları cidden satın almıştı ama adam resmen birden karanlık tarafa geçmiş. biraz da nasip değilmiş sanki ben en son yağmurdan öyle anladım.
    çaresizlikten bunu yapmış gibi görünse de etin tadını almış da olabilir. düşünsenize cepleri dolar dolu insanlar resmen biraz ayrıcalıklı olabilmek için ne istersen vermeye hazır. adada parti yapıcam 3000 dolar diyorsun veriyorlar. partide daha da ayrıcalıklı olmak istersen 10000 daha diyorsun geliyor. burada nakit geçmiyor bilekliğe para yükle diyorsun yüklüyorlar. hatta yetmiyor olaylar patlıyor üzerinden zaman geçtikten sonra bir tur daha dolandırabiliyorsun. çiftlik bankta parasını kaybedenleri, paranızı geri alabiliriz deyip dolandıranlar gibi.. bu potansiyelin tadına doyamamış da olabilir.

    ayrıca olay epic fail ya da büyük bir dolandırıcılık hikayesi gibi görünse de popüler kültür ve sosyal medyanın da harika bir özeti. özellikle en sonda elemanlardan birinin söylediği 'fyre aslında instagramın gerçek hayattaki hali' cümlesi şahane. düşünsenize adamlar resmen en zor günlerini geçiriyorlar, intiharı düşünüyorlar ama o dönemki sosyal medya paylaşımlarına herkes imreniyor. katılımcılar binlerce dolara bilet alıyorlar ama çadırların arasında tuvalet kağıdı yağmalıyorlar. pistteki park halinde duran özel jette fotoğraf çekimi için para veren insanlar varmış düşünsenize, belki çekimden sonra metroyla eve gidiyorlar. onun için bu sosyal medyada görülenlere çok da takılmamak konusunda da ufuk açıcı.

    son olarak ja rule sözüm sana. zaten olayın sonuna doğru olacakları anlayıp yanlamışsın. bari şu yemekhanedeki teyzenin 50bin dolarını ver içim parçalandı kadına.
hesabın var mı? giriş yap