sponsorlu
  • az önce reklamlarını izleyen babamla aramızda geçen diyalog şöyledir:

    +nasıl reklam bu hiçbir şey anlamadık, ne işe yarıyor şimdi bu?
    -baba işte olayı orada, sen merak et araştır diye öyle yapmışlar.
    +araştırmıyorum ulan işte araştırmıyorum (yükselerek)

    ben de ilk defa ters tepen reklam görmüş oldum böylece, babamı sinirlendirmeyin.
  • heh sonunda bizi anlayan kaliteli içerikler üretecek bir platform geldi demiştim ama süreç yönetimi açısından bir hayli yavaş kaldılar ve nihayet bugün açıkladıkları üyelik sistemiyle de negatif sinyaller vermeye devam ettiler.

    aylardır bir şekilde gelir sistemini oturtamayıp en sonunda içeriğin ve geçirilen sürenin çok az olduğu bir uygulamaya aylık 24 liralık bir fiyat belirlemişler. gain'e proje getirmek için heyecan duyan biri olarak bile haftada 5-10 dakika bakacağım bir uygulamaya o parayı vermek istemedim. içerikleri ve geçirilen zaman olarak verdiğin paranın karşılığını veren diğer platformlarda bile o fiyatın yarısına üyelik alınıyorken zaten pek cezbedici içerikleri de olmayan gain'e neden verelim?

    bir de gain'in en büyük şanssızlığı böyle bir formatı pandemi zamanında hayata geçirmiş olmaları. izleme oranlarının %80 arttığı bi dönemde 10 dk'lık içeriklerin olduğu bir platform kimseyi tatmin etmez. stratejileri hayatın yoğunluğu arasında kısa ve kaliteli içerikleri sunmaktı ama şu an herkes evinde ve 800 bölümlük diziler izliyorlar. kendimden örnek vereyim geçen aylarda birkaç dizilerini izledim ve bitti. programlara baktım onlar da bitti. başka içerikler de bana hitap etmediği için 1 aydır girmiyorum gain'e.

    formatı gereği içerik sürkülasyonunun yüksek olması gerekirken planlayamadıkları gelir sistemi yüzünden yeni projeleri de hayata geçiremediler ve bir kısır döngüye girdiler. şimdi de çözüm olarak aslında karşılığını hak etmeyen bir ücret istiyorlar. diğer platformlarla rekabet etmek istiyorlarsa 8-9 tl gibi bir psikolojik sınırda açmalıydılar.

    yani desteklemek için can attığım bir platform ancak bu kadar kötü yönetilebilirdi. uygulama açıldığı anda tüm platformların yaptığı gibi 8-9 liradan üyelik açsalardı bu kadar kriz yaşamayacaklardı. sonra yavaş yavaş arttıracaklar zaten. aylarca bedava izletip sonra çıkıp 24 lira üyelik ücreti dersen kullanıcıyı ürkütürsün. umarım toparlanır ama hala pek iyi sinyaller almıyorum.
  • he canım he 21,90 a satarsın sen o içeriği. hangi alemde yaşıyorlar çok merak ediyorum
  • bu zamana kadar hala smart tv lere uygulama gelmemesi zaten kabul edilemezdi. bir de üstüne 21.90 tl bence olmamış.

    açık konuşayım sevin veya sevmeyin ama blutv nin aylık 9.90 tl olduğu yerde gain için üstü sıkıntı.
  • yaklaşık bir yıldır takip ettiğim haber ekibi normalde de oldukça güzel yayınlar yaparken, deprem sonrası ilk saatlerden itibaren canla başla çalışarak, elini taşın altına koyup sahadan güvenilir haber sağlamak, hatta kurtarma çalışmalarının duyurulması için çabalamaktadır. duygu demirdağ ve mirgün cabas işlerinin hakkını sonuna dek veriyor.
  • uygulamanın içindeki sistemi tanıttıkları videoda iddialı bazı özellikleri olduğunu söylüyorlar. nedir? sen seyrettikçe sana uygun içerikler sunacağız diyorlar. ancak 3-5 video seyrettim, daha önce seyrettiğim videolar karşıma gelmeye başladı. sen bunu daha önce seyrettiğimi bilemiyor musun ki yine seyrettiriyorsun.
    bir başka eleştirim videoyu durdurmadan kaç dakikalık bir video seyrediyorum, şu an kaçıncı dakikasındayım anlayamıyorum. ekrana tek tıklamada youtube gibi aşağıdan süre çubuğu çıksa ve video durmadan devam etse daha iyi olabilirdi.
    chromecast desteği de acilen gelmeli.
    kısaca; iyi fikir ama düzeltilecek özellikleri var.
  • yurtdışı karşılığı quibi olan şirket. quibi, 6 ay içerisinde 1.7 milyar dolar batırdı ve kapanıyor. neden kapandığına dair de araştırmalar mevcut. muhtemelen bu fikri gören gain de benzer bir şey yapmak istedi, yapana kadar quibi battı. yeni bir şirket olduğu için hızlıca quibi'nin neden battığı ve gain'in nasıl toparlanabileceği üzerine bir şeyler yazmak isterim:

    - quibi'nin kurucuları, batmalarından pandemiyi sorumlu tuttu. eskisi kadar yolculuk eden olmadığı için, telefondan izlenilen içerik tüketiminde büyük bir düşüş oldu. ki bu doğru bir veri, podcastlerin dinlenmelerinde bile düşüş var ama asıl sebep bu değil.

    - amaç, 10-15-20 dakikalık içeriklerle sizin ev dışında geçirdiğiniz zamana talip olmak. kısaca, otobüste, metro, servis, berber vsde geçirdiğiniz zaman. bu zamana, twitter, instagram, youtube, spotify, gibi uygulamalar ve ekşi gibi websiteleri de talip. hali hazırda alışkanlıkları olan kişilere, yeni bir alışkanlık kazandırmak istiyorsunuz ve bunu başarmak çok zor. ayrıca araba kullananların zamanına da talip olamıyorsunuz.

    - konsept, 'günümüz'ü yakalayan bir konsept değil. yenilikçi de değil. zaten hali hazırda youtube var. bu fikri yenilikçi bulmak için ancak yaşlı olmak gerekir. eminim gain'in kurulma kararı verirken ekipte genç kimse bulunmamıştır.

    - peki buradan dönüş nasıl gerçekleştirilebilir. gain'in açılışta tvde bulunmaması büyük dezavantaj tabii ki ama bir yandan da bu eksi, artıya dönüşebilir. telefondan üye yaptığın 'bu neymiş' diye bakan insanları, hazır uygulama içerisine almışken, hemen, çok hızlı bir şekilde televizyona çıkmalı.

    - gain, nasıl fark yaratabilir? bence en önemli soru bu. ortada zaten blutv, puhutv, netflix, exxen var. 'gain olarak biz ne yapabiliriz'. içeriği sunuş şeklinizle yenilikçi olamayacaksınız (en azından şu an tasarlandığı şekliyle). içeriğinizle yenilikçi olmayı denemeniz gerekir. kısaca kendinize bir 'niş' belirleyin. bu eski türk filmleri olur, love and robots, tales from the loop tarzında diziler olabilir, yani black mirror gibi bir konsept üzerinden, farklı yönetmenlerin, farklı tarzlarla bölümler ürettiği bir ana konsept (ki tüm yurtdışındaki yeni platformlar böyle bir konsept yaratmaya çalışıyor).

    - anladığım kadarıyla bu iş için ayrılan bütçe çok büyük değil, dolayısıyla üye geri dönüşü çok önemli. üye geri dönüşü sağlamak için şu anda hali hazırda var olan içerikleri satın alıyorsunuz (mücbir sebepler gibi) ki bence başlangıç için doğru karar. ama bu satın almaları bir yerden sonra bırakmanız gerekecek. 'biz ne üretebiliriz'in cevabını, ünlülerle soru cevabın ötesine taşıyabilirsiniz. vedat milor da ilber ortaylı da sizin elinizdeyse, ikisiyle beraber program yapın derim. ayrı ayrı yapmanıza gerek yok. o da eğlenceli bir içerik olsun, yarışma formatı bile olabilir, arada muhabbet ederler. bir de belgesel yapmanızı tavsiye ederim. atıyorum 'meme kültürü ne demek?' iyi aydınlatma, ciddi şekilde çekilmiş röplerle bu tarz belgeselleri ucuza mal edip, çekebilirsiniz.

    iyi şanslar diliyorum, umarım kazasız belasız yolunuza devam edersiniz.

    edit: dikkatimi çeken bir nokta daha oldu. lütfen facebook videosu tarzda videolar yapmayın. bu tarz videoları, facebook kanalları tık avcılığı olarak yapıyor, bunlar size değer katmaz, aksine imajınızı zedeler. hedef bence kaliteli içerik olmalı.
  • https://twitter.com/…dya/status/1476299818632892422

    çok iyi kampanya. al kenarda dursun.
  • ingilizce: kazanc, edinim anlamlarina gelen kelime. bir ornek icin (bkz: no pain no gain)
  • ben vermem ama verenler ancak 9.9tl verir. fazlasini istemek abesle istigal etmektir.
    yakinda ya batacak ya da patron kafasindan kurtulup akilli duzgun bir yonetim ile duzluge cikacaktir.

    edit: ayrica suna cok guldum:
    https://youtu.be/x2d2rgey_zu?t=2215
hesabın var mı? giriş yap