• sempatik bir dil. atalarımızdan bugüne kalabilen çok az şeylerden olduğundan mıdır, nerede göktürkçe damgalarından görsem ilgimi çekiyor ve bu dilin ölmemesi için uğraşan insanlar görünce kendimi iyi hissediyorum. insan atalarına özlem duyuyor.
  • 38 harften oluşan alfabeye sahip kök türkçe.
    göktürkçede harfler birbirlerine bitişik yazılmamışlardır; kelimeler, aralarına üst üste iki nokta (:) konularak ayrılmıştır. sözcük başında ve içinde de ünlüler yazılmamıştır. buna karşılık sözcük sonundaki ünlüler daima belirtilmiştir
  • bilim adamlarına bırakmamız gereken, osmanlıca gibi tarihin tozlu sayfalarında yerini çoktan almış olan dil. onu da yine osmanlıca gibi birilerine öğretince hiçir şey kazanmayız üstelik o sırada daha işe yarar şeyler öğrenebileceğimiz zamanımızdan da oluruz. illa dil öğrenecekseniz yabancı dil öğrenin. ne olur ölü dillerin yakasını bırakın önce kendi dilinizi adam gibi konuşun ve yazın.
  • osmanlı türkçesini de göktürk alfabesi ve metinlerini de vaktinde ögrendim ve diyorum ki ortalama bir yaşam süren kimseye bunları öğrenmek fayda getirmez. kitap okumayı bile sevmeyen bir ülkede fazla lüks kültürel işler bunlar. önce okumayı sevdir, temel eğitim sorunlarını hallet. sonra bu kısımları konuşmaya başla ki sağlam bir temele dayansın şu memlekette bir şey de.
  • şurada kulağa nasıl geldiğini duyabilirsiniz.

    bugün bile anlayabildiğimiz bir dilimizin olması ne de gurur verici.
  • göktürkçe ile yazilan orhun kitabeleri ile ilgili birkac kelam...

    “türk adının, türk milletinin isminin geçtiği ilk türkçe metin. ilk türk tarihi. taşlar
    üzerine yazılmış tarih. türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle
    hesaplaşması. devlet ve milletin karşılıklı vazifeleri. türk nizamının, türk töresinin,
    türk medeniyetinin, yüksek türk kültürünün büyük vesikası. türk askeri dehasının,
    türk askerlik san’a-tının esasları. türk gururun ilâhi yüksekliği. türk feragat ve
    faziletinin büyük örneği. türk içtimai hayatının ulvi tablosu. türk edebiyatının ilk
    şaheseri. türk hitabet sanatının erişilmez şaheseri. hükümdarâne eda ve ihtişamlı
    hitap tarzı. yalın ve keskin üslûbun şaşırtıcı numunesi. türk milliyetçiliğinin temel
    kitabı. bir kavmi bir millet yapabilecek eser. asırlar içinden millî istikameti aydınlatan
    ışık. türk dilinin mübarek kaynağı. türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği.
    türk yazı dilinin başlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan delil. türk ordusunun
    kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren vesika. türklüğün en büyük iftihar vesilesi
    olan eser. insanlık âleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları.
    dünyanın bugün belki de en büyük meselesi olan çin hakkında 1250 sene evvelki türk
    ikazı. vs. vs.”
    muharrem ergin, “orhun abideleri”, boğaziçi yayınları, s. xıv, istanbul, 2005
    -------------------------------

    “üslûp bazı yerlerde biraz kuru, muttarit, hatta ekseriyetle 'tahkiye'de dürüst bir
    mantık tertibinden mahrumdur. lâkin buna rağmen, bazı parçalarda eda o kadar canlı
    ve ahenkli, o kadar samimî ve derin tahassüllere mâkestir ki, işte buralarda çok
    kuvvetli 'maşerî bir lirizm', 'destanî bir ruh' kendini kuvvetle hissettiriyor; burada,
    hatta alelâde nakil ve hikâyenin fevkinde 'bediî bir gaye' de takip edilmektedir: kısa lâkin kat'î ve vâzıh
    cümleler, tasvirlerinde sahtelikten tamamen uzak sade ve kuvvetli bir ifade, birbiriyle ahenktar bir surette
    telif edilmiş fiiller, arada ifadeyi yeknesaklıktan kurtarmak için fiillerin değiştirilmesi, tekrarlar, hülâsa
    bütün bu gibi beyan incelikleri, bu kitabeleri alelâde bir lisan ve tarih vesikası şeklinden kurtarıyor...
    göktürkçenin bu kadar muntazam ve güzel, imlâsı mazbut bir nesir lisanı olabilmesi için, herhâlde uzun
    tekâmül devirleri geçirdiği muhakkaktır.”
    fuat köprülü, “türk edebiyatı tarihi”, 1928
    --------------------------------------
    “cümlelerin bazan kısa, bazan uzun oluşu; mânâya kuvvet vermek için bazan aynı kelimenin birbirine yakın
    yerlerde tekrarlanması, yani bir nevi 'tekrir' sanatı yapılması; bazan ise aksine olarak, mânâsı birbirine
    yakın kelimelerin aynı cümlede veya birbiri ardınca gelen cümlelerde kullanılması bu yazıta oldukça yüksek
    bir edebî değer verdirmektedir. yuluğ tigin bu yazıtta bilge kağan ağzından türk milletine hitap ederken ne
    kadar lirik ve romantik ise tarihî vak'aları anlatmakta da o kadar realisttir. bu yazılarda yalan, mübalega,
    boşuna öğünme yoktur. türk milletinin bütün ahlâkî safiyeti, bütün değerleri ve kusurları apaçık göze
    çarpmaktadır.
    "
    nihal atsız, “türk edebiyatı tarihi”, irfan yayınevi, s. 121, 1997, istanbul
    -----------------------------------

    “orhon yazıtları yalnızca siyasî ve askerî olayların oluş sırasıyla hikâye edildiği kuru bir harp tarihi değildir.
    tam tersine, bu yazıtların özellikle bilge kağan'ın beylerine ve halkına seslendiği ve onları çinlilerin
    entrikalarına ve anayurdu bırakıp uzak diyarlara gitmelerinin doğuracağı felâketlere karşı uyardığı
    bölümleri son derece etkili bir anlatım gücüne ve güzelliğine sahiptir. bu bakımdan orhon yazıtları'nın
    türkçenin en eski ve en güzel hitabet örnekleri olduğu söylenebilir.”
    talat tekin, “orhon yazıtları”, yıldız – dil ve edebiyat, s. 15, 2003, istanbul
  • eski türkçe. günümüzde kullanılmayan eski dillerin yeniden seslendirildiği bir paylaşım var. mutlaka denk gelmişsinizdir. işte mayalar, mısırlılar v.s. orada göktürkçe diye de, kazakça bir dua alıntılamışlar. artık görmekten ve sövmekten bıktım. yapmayın olum paylaşmayın artık.

    "çoklar diye korkma, azız diye çekinme."

    -bilge tonyukuk
  • okullarda genç kuşaklara öğretilmesi gereken gerçek ve öz 'türk' dili.
  • göktürkçe bir alfabedir, bir dil değildir.
hesabın var mı? giriş yap