• yalnızca gülden koklandığında güzel olan bir koku.
  • bir tutam gül kokusu kalır gül tutan elde..
    sanma ki gül dikenin himayesinde, dikenin itibarı, gül sayesinde. . . !

    (bkz: hz mevlana)
  • artık kabristanlarda pek duyulmayan hoş koku.

    zira kabirlerin hüzünlü ıssızlığını biraz olsun gidersin ve rahmet damlacıklarıyla hayat bulup ziyaretçilere de teselli olsun diye dikilen çiçekler, kim bilir nerelerde kimlere satılmak üzere, hoyrat ve saygısız eller tarafından kopartılıp talan ediliyorlar.

    abimin hayattayken, son aylarında seçip aldığı ve balkonda yetiştirdiği bir taflanı vardı. bir de o vakitler bana hediye gelen, yediveren bir gül. ön balkona koyduğum gülü, kendi odasının balkonuna istediğinde gönlüm razı olmamış, gençlik ve cahillik işte, vermeye kıyamamıştım. vefatından sonra babam, balkondaki taflanı baş ucuna dikmek üzere alıp götürürken, yedivereni de alıp getirdim balkondan; istemişti ama vermemiştim bunu, yanına dik, demiştim üzüntüyle. epeyce bir süre güzel güller verdi yediveren, her ziyaretimde abimle o diyaloğumuzu anımsar, boğazım düğüm düğüm bir şekilde güllerle selâmlaşırdım. birkaç yıl sonra, kabristanda bakım yapılırken yabani otlarla birlikte kıymışlar güle, derinden budamışlar; küstü ve eski hâline geri dönemedi bir daha. taflan ise, sanki bize teselli olsun diye yıldan yıla daha da serpilip güzelleşmişti. lâkin son ziyaretimde gördüm ki, o hoyrat eller, muhtemelen aranjmanlarına malzeme etmek üzere taflanın kolunu kanadını kırmışlar, rastgele koparıp darmadağın etmişler. yaşayanlardan korkusu/utanması olmayanın vefat etmişlere insafı olur mu ki...

    tam da bu üzüntünün üzerine, taflanın kırgın ve yorgun gövdesine bakarken, ziyaretçilerden bir amca, "eskiden kabristanlara yaklaşınca etraf gül kokardı, anlardınız onların diyârına yaklaştığınızı." dedi. abimle yan yana yatan babamın çiçeklerle donattığı ve içinde abim de dâhil nice talebeyi yetiştirdiği sınıfını hatırladım ve burnumun direği sızlayarak, "artık gül yetiştiren adamlar kalmadı ki." diye mırıldandım.
  • muammer ketencoğlu'nun gezgin albümünden üstüne yorum yapamadığımız** şarkısı. bari sözlerini yazayım.

    gülümü yad eller aldı
    üstümde kokusu kaldı
    için için yanan kalbim
    eridi de küle döndü

    yıllar geçse de, ömür bitse de
    gül sevdası hep içimde

    o tatlı günlerimizi
    unutmadım bir an bile
    ağlasam da, sızlasam da
    dönülmez artık geriye

    bir gün olur da diner bu hicran
    gül kokusu bende kalan
  • bugün radyoda dinlediğim şarkı. acayip beğendim, burcu güneş'in sesi de parçaya çok yakışmış.

    "gül kokusu kalır
    sana dokunanın elinde.."
  • burcu güneş tarafından seslendirilen muhteşem şarkı. parçanın son nakaratında çift ses yapmış. dinlemesi de çok keyif verici. aferin burcu güneş.
  • her sabah işe giderken maruz kaldığım türkçe şarkılar arasında beğendiğim tek şarkı.
    sevenler de gerçekten gitmez tabii allah kahretsin ama gerçekten güzel şarkı.
  • bir kaç gündür radyoda sürekli denk geldiğim ve sanırım bu aralar dinlediğim en güzel şarkılardan biri ve ayrıca burcu güneş'e çok yakışmış.
  • uyurken yanımızda eğer bir şekilde gül kokusu bulundurursak, tütsülerle örneğin, öğrenmedeki başarımızı %30 gibi önemli bir ölçüde arttırdığı yeni çıkan bir yayınla ortaya konulmuştur. uykunun bellekteki rolü bilinen bir şey olsa da gül kokusu gibi çok farklı bir değişkenin bir bilim insanının aklına bir şekilde gelmiş olması bu konuda yapmaya giriştiği araştırma takdir edilesi.

    referans: https://www.nature.com/articles/s41598-020-57613-7
  • keyifli şarkıdır, akşam işten çıkıp yorgun argın eve gelirken eğer radyoda bu şarkıya denk gelirsem, beni sevindiren şarkıdır.
hesabın var mı? giriş yap