• bilmem nerdeki plaj "halk plajı"na çevrilince daha önceden parasını verip gönül rahatlığıyla denizine giren vatandaşların rahatsızlığını dile getirmek amacıyla ve para vermeden vatandaş olunamayacağı öngörüsüyle yazılmış eski bir gazete haberiymiş bu. insan üzülüyor tabii.

    (bkz: halk) (bkz: vatandaş)

    (bkz: halk sözlüğe akın etti vatandaş entry giremiyor)
  • halk ile vatandas kavramlari birbirinden ancak bu sekilde ayrılabilirdi o da bu...
  • benim hatırladığım ve gazete manşeti formatına uygunluğu nedeniyle doğrusu olduğunu sandığım şekli ise "halkın hücumundan vatandaş denize giremedi" dir.
  • starship troopersdaki devlet duzeninin gecerli olmasi halinde soylendiginde pek bir manasizlik ifade etmeyecek cumle.
  • cümleyi kuran kişi de zamanın istanbul valisi olsa gerektir. o zamanlar belediye başkanlığını da atanmış vali yürütüyormuş, anlatıldığı kadarıyla. artan şehre göçün sonucu, sahile yakın yerlerdeki gecekondularından çıkıp, mayoları filan da olmadığı için don-gömlek plajlara girmesiyle halkın, bunlarla aynı yerde denize girmeyi münasip bulmamış olacak ki vatandaş, denize girememiş. yoksa plajlara sığılamadığından değil. vali de vatandaşı temsilen bu şikayeti dile getirmiş.
  • sağ olsun sevgili tansu çiller hanımefendi de benzeri bir çalışmaya imza atmış; zam isteyen memurları halka şikayet etmişti. şahsen ben de (kendim halktan oluyorum da*) çok kızmıştım o memurlara (bir tane de bizim evde vardı, öğretmen olan annem)..
  • olayın 2005 versiyonu (veya yeniden dirilişi mi diyelim) hakkında bir yazı zeki coşkun tarafından yazılmış.

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=159969

    yazıya konu olan vatandaş tepkisine tercüman olan ilginç bir yazı da şöyle:

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=159792
  • sanırım bu lafın arkasında vatadaş teriminin amerigan filmlerindeki "ben vergisini ödeyen bir vatandaşım" cümlesi yatıyor (tabi 40'ların filmlerinde bu laf var mıydı ayrı mevzu).

    geyik bir yana görülen o ki; "vatandaş" terimi bizim elitlerimizde "bedelini ödeyen, dolayısı ile de bu bedelin karşılığını hak eden kişi" olarak hayat buluyor. beyzadeler caddebostan'da yaşamak için emlakçılara bayıldıkları paranın karşılığı olarak plajın sadece kendilerine ve kendileri gibi olanlara (orada yaşayabilme bedelini ödeyebilmiş kişilere) ait olmasını istiyorlar. yarattıkları izole dünyada kendi dilleri, kendi yaşam tarzları (o da neyse artık) ile var olmak peşindeler. ve tabi ki kendilerine göre haklılar çünkü "bedelini ödediler".

    o zaman halk kim? onlara göre bildiğimiz "serf". yani sadece aristokrasinin yaşaması için gerekli şeyleri üretmek için varolan kişiler (aristokrasinin yerine burjuvazi gelince bir şey değişti mi acep? hıı?). peki bunların bizim fanusta işleri ne olabilir ki? ne bedel ödediler ki burada bulunabiliyorlar? kara halkı diye özetlenebilecek bu kişiler (yani atlet/mangal/et şeytan üçgeni müdavimi) hak ettikleri yerde değil de neden burdalar? onlara ayrılmış yerlerimiz vardı, burada işleri ne? (burada plajların özel mülk olmadığını, kamuya açık olduğunu belirtmek; üstüne de kamusal alan geyiği çevirmek istiyorum ama olmuyor sayın seyirciler)..

    işin komik yanı, mesele mine g kırıkkanat olunca empati taklidiyle prim yapmak peşinde koşan sözlükçü gençler, konu hemen yanıbaşlarındaki caddebostan plajı olunca kırıkkanat'tan daha "beyaz türk" olabiliyorlar. ben bu arkadaşlara özel bir bakınız veriyorum (bkz: halk sözlüğe akın etti vatandaş entry giremiyor)..
  • betty ross: hulk!! plaja mı gittin yine sen?
    hulk: hulk smash! hulk splash! hahaha!
    b.r: rezil ettin bizi! bak parker ne yazmış köşesinde.
    hulk: ... hulk smash bug man!*
hesabın var mı? giriş yap