• halihazırda güdülmekte olan ve arka ayakları kıçlarına vura vura otlaklar da otlayan bazı koyunların, siyasi bir partinin durduk yere bir medya kuruluşuna maddi olarak katkı sağladığı takdirde başına olmadık işler geleceğinden bihaber, hakkında atıp tuttukları kanaldır. chp nin başında yüzü meşinden yapılmış bir adam olsaydı ve üstüne o adam bir de başbakan olsaydı emrinde bir kaç tane kamu bankası olsaydı, bu bankalardan kolayca kredi çekilip bir başka meşin suratlı damadın babasına verilseydi o baba da gidip kanalı satın alsaydı, hayat bayram olsaydı, koyunlar hep otlasaydı.
  • sözlükte bir takım malların, bizzat kemal kılıçdaroğlu tarafından yönetildiğini sandıkları televizyon kanalı.

    madem bu kanal borçlarını bile ödeyemeyecek durumda, bence en kısa sürede devlet tarafından el konulmalıdır. ardından da yalandan bi ihale yapılıp, devlet bankasından verilecek kredilerle birilerine satılabilir. artık damat mı olur, direk çocuklardan birine mi verilir artık pek saygıdeğer başbakanımız hayal gücüne ve maharetine kalmış bir olay.
  • çalışanlarının kamuoyuna mektubu:

    elveda!..

    çok şey yapmak isterken hiçbir şey yapamamak.
    halk tv çalışanlarının kaderi hep bu oldu.
    *
    önce maaşlarımız kesildi.
    masamızdaki telefonlarımız ilk kurbanlarımız oldu.
    sonra suyumuz.
    konuklarımızdan utandığımız için lavabo kapısına “arızalıdır” yazdık.
    halk tv eylül 2010 tarihinden bu yana tam beş aydır çalışanların özverileriyle yayın yapmaya çalışıyordu.
    *
    herkes bir şeyler yapmak için ne umutlarla gelmişti oysa.
    her şeyin başı iletişimdi. akp`yi mezara gönderecektik. televizyonun yoksa bir hiçtin.
    muhalefetin söyledikleri ancak onların istediği kadar halka ulaşıyordu.
    makyaj odası gittikçe tozlanıyor, montaj odaları sessizleşiyordu.
    akp gericiliğinin ve dış güçlerin abandığı aşağılık sistemin bıraktığı küçük aralıkta sesini duyurabilirdin ancak.
    bunu yıkmaya çalışıyorduk.
    birbirimizi tanımıyorduk oysa. sunucu, yapımcı, kameraman...
    evde ekrana baktığımızda birbirimizi görüp tanıyorduk ancak
    üç kuruş paraya, sigortasız, sözleşmesiz, güvencesiz ideallerimiz için aylarca yayın yaptık.
    akp maliyecilerinden korkarak tek bir ilan vermeyen kendi düşüncemizdeki iş adamlarına bile ikinci kez boyun eğmedik. başımız dik kaldık.
    *
    önce kumanda masasındakiler eksildi tek tek.oraya kameramanlardan takviye yaptık.
    ana kumanda tek kişiye düştü. ama “mustafa zaten bir taneydi!”
    haber masalarına eğilmiş sessiz yüzlerimizi, masaların arasında gezinip hiçbir şey olmamış gibi, “kahveniz sütlü mü sütsüz mü?” diye soran çay ocağına bakan arkadaşlarımızın neşeli sesleri şenlendirdi.
    konuklarımızı normal olmayan bir şey yokmuş gibi çağırdık, karşıladık, konuk ettik
    canlı yayında gülümseyen yüzlerimizin arkasındaki kederi kimse anlamadı.
    makyaj masası tozlandı, montaj odası öksüz kaldı.
    yemek şirketlerinin elemanları uğramaz oldu.
    herkes çaktırmadan çantasındaki simidi sütlü neskafeye banarak hiçbir şey olmamış gibi çalıştı.
    *
    filler tepinirken çimenler mi ezildi?
    biz mi çok kötüydük? yoksa yönetici diye seçtikleri mi? daha anlayamadık.
    ama şunu iyi biliyoruz ki yönetimde küçük bir değişimle ya da yönetime küçük bir takviyeyle fırtına gibi olabilecek bir kanal karardı.
    türkiye`nin yollarının çatallandığı bir kavşakta hem.
    herkesin türkiye`ye saldırdığı bir cadı kazanı bölgenin ortasında.
    seçimlere birkaç ay kalmışken.
    türkiye göçüyorken!
    hukuk, yargı, ekonomi, hepsinden önemlisi insanımızın bilinci hallaç pamuğu gibi atılıyorken!
    gerici kanallar sabahın köründen geceyarılarına dek köpükler saçarak halkı kandırırken.
    *
    çok şey yapmak isterken hiçbir şey yapamamak.
    halk tv çalışanlarının kaderi hep bu oldu.
    *
    döndü hain rotatifler ağızlarının suları akarak: "halk tv kapandı!"
    "chpnin halk tvsi parasızlıktan kapandı!"
    "kemal parayı bulamadı halk tv kapandı!"
    halk tv çalışanlarına yalnızca bu başlıklar mı koydu sanıyorsunuz?
    lale hanım söyledi en gerçeğini: “arayıp sorulmamaktı en çok koyan!”
    *
    gidiyoruz...
    neye, kime kızacağımızı bilmeyerek...
    ne olduğunu daha anlamayarak.
    olanlara, hazır bir kanalın böyle tuhaf biçimde bırakılabileceğine inanamayarak!
    “ülkemiz elden gidiyor. seçimlere üç beş ay kaldı, aklınızı mı kaçırdınız?” diye ağlayarak arayan izleyicilerimize birkaç kırık sözden başka bir şey söyleyemeyecek buruşuklukta bir sesle.
    *
    referandum kampanyası bitti önce maaşlarımız kesildi.
    eşimizden dostumuzdan denkleştirerek bulduk yol paramızı ama hep geldik.
    sonra onlar da anladı buruşturulup atıldığımızı.
    masamızdaki telefonlarımız ilk kurbanlarımız oldu.
    sonra suyumuz.
    konuklarımızdan utandığımız için lavabo kapısına “arızalıdır” yazdık.
    sonra “digitürk”den düştük.
    sonra elektrikler kesildi!
    *
    karardık. ince bir sızıyı gövdemizden damıtarak.
    *
    oysa bizim yüzümüz apaydınlıktı.

    a.y.

    http://www.halktv.com.tr/…üzümüz apaydinlikti!&f=tv
  • hiç kimseye kızılmasın ve aynaya bakılsın" demek istediğim kapanma talihsizliğini yaşayan kanaldır.
    sizden ya da bizden, bizden ya da sizden olması önemli değildir. önemli olan yaşadığı "talihsizliktir". öyle ya da böyle durum budur.

    bunu anlamadan kızgınlığa dönüşen bir hüzünle suçlayacak birilerini arayan sevgili arkadaşlara ve tabii ki de mal bulmuş mağribi gibi yazan sevgili arkadaşlara ismet özel'in dişlerimiz arasındaki ceset şiirinden bir mısra ile seslenmek isterimm:

    (bkz: çığlıklardan çadır yapmak şanı bizdedir)
  • "referandum kampanyası bitti önce maaşlarımız kesildi"

    veda açıklamasındaki tek bir cümle gösterir; chp'nin, kemal kılıçdaroğlu'nun gerçek yüzünü.
  • internet sitesi kapalıdır fakat kanalı açınca müzik yayını yapıldığı ve altyaz olarak da "halk, televizyonuna sahip çıktı. halk tv yayınına devam ediyor" yazısı görülmektedir.
  • an itibariyle kemal kılıçdaroğlu'nun başkanlığındaki chp sakarya il kongresini canlı olarak veren kanal.
  • internet sitesinden, ki internet sitesi de sadece playerın gömülmesinden ibaret, dahi yayın yapamayan kanal.

    aşağılamıyorum, kızıyorum. tepeden tırnağa, güç varken kullanmadığı için, elindeki imkanları son noktasına kadar kullanmak yerine klasik, ne olduğunu kendilerinin de tanımlayamadığı, güdük, ne köklerine sahip çıkabilmiş ne geleceğe uzanabilmiş, işin özü kendisini vareden ruhu tam anlamıyla kaybetmiş yeni chp bakış açısını yansıttığı için.

    ağlamak kolay tabi. "medya bize yer vermiyor." ağlamak, sızlanmak hiçbir mesuliyet gerektirmiyor tabi.

    mazeret bulmakta milletçe üstümüze yoktur. değer katan, yücelten, vareden, ileriye taşıyan hiçbir tarakta bezimiz yoktur. olduğumuz noktada dizlerimiz üzerine çöküp başımızı ellerimiz arasına almakta becerikliyiz ne de olsa.
hesabın var mı? giriş yap