• ya artık yüzde yüz şundan eminim ki olmayan şeylere inanmak kusura bakmayın ama insanın mantıklı düşünme yetisini sakatlıyor ve insan bunun farkına bile varamıyor.

    "hans" bey'in şahsı üzerinden biraz da kendime giydireceğim şimdi.

    10-14 yaşlarımda zafer dergisi'nin yalanlarla dolu yayınlarını okudum ve gerçek sandım. üstünde allah yazan galaksi, bütün evi yiyip duvardaki allah yazısını yemeyen karıncalar, bütün insanlık tarihinin yüklendiği kompüterin en büyük insan hazreti muhammed'dir demesi, 19 mucizesi, secde etmiş firavun cesedi, neil armstrong'un ay'da ezan sesi duyması, kaptan cousteau'nun müslüman olması... hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir dolu saçmalık... öyle bir dezenformasyon yapıldı ki günümüzde hala şunlara inanan bir dolu insan çıkar ülkemizdeki malum yüzde ellinin içinden.

    diyeceksiniz bunların hans bey ile ne ilgisi var. yine bunları okuduğum zaman diliminde, hatta tam olarak 12 yaşındayken, uzayla ilgili her şeye delicesine meraklı olduğum için ve wikipedia google youtube falan da olmadığı için, bu şahsın "arzdan arşa sonsuzluk kulesi" isimli kitabını nereden bulduysam okudum. hala da satıyorlar d&r'da bile, google'layın bulursunuz. az önce pdf'ini indirip tekrar göz attım da, uzun uzun anlatıp kendimi bunun için yormak bile istemiyorum, tek kelimeyle saçmalık. hezeyan. zırva. kendisi gibi sahte olmayan tüm bilim insanlarının yüzde yüzünün reddedeceği uydurma şeyler. bu kitabı ciddi ciddi okuduğum için resmen kendimden utanıyorum ama düşünün bu adam yazarken utanmamış.

    bölük pörçük oldu ama, kısacası çok sinirliyim çocukken dimağımı zehirleyen bu tiplere. abartmıyorum, böyle şeylerle zehirlenmeseydim şu an daha farklı bir hayatım olabilirdi.
  • "arifin manchester'a attığı golü ararken songül karli sütyensiz videosuna gelen çocuk''tan daha bedbaht durumdayım. zira mantık (bilim anlamındaki mantık) üzerine araştırma yaparken, çelişmezlik ilkesine oradan tam kestirememekle birlikte bronislaw malinowski'ye oradan tesla'ya tesla'dan taa buralara vardım. tabi bu konu da dallandı budaklandı hans amcadan ali murat güven'e, ali murat güven'den tevfik yener'e, tevfik yener'den ergenekonlara varınca bir hışım geri bastım. ne olaylar ne olaylar.

    yapmış olduğum 6 saatlik saçma sapan gezimde vardığım nokta aziz nesin'ni anarak son bulmuştur. buram buram sahteliği anlaşılan bir adam dönem ne olursa olsun nasıl olur da üniversitede eğitim gören gençleri, basın yayın organlarını böylesi kandırabilir? http://www.youtube.com/…=jvg0_1wm9bq&feature=relmfu beyin bedava?

    sorulması gereken bir sürü basit soru varken, sorulmaya lüzum görülmeden biat edilmiş bir şizofreni vak'ası. sonra cia gibi araştırılmış nüfus kütük bilgileri edinilmiş, harvardlara yazılmış, bilmem ne. sorun hans amcanın gerçekte kim olduğu değil ki, sorun bu insanların muhakeme yetisine ne olduğu. bu toplum antropolojik açıdan tekrar ele alınmalı, atalarımızın bir kısmı koyunlarla çiftleşmiş olabilir.
  • kendisinin gelecekten geldigini, mehdiye tabi oldugunu, bugunku islam anlayisinin -kendi tabiriyle- sufyanist islam oldugunu, alternatif olarak hanif islami sundugunu, nasada (amerika) calistigini, cernde (isvicre) calistigini, teflonu budugunu, kanserin caresini bildigini, balet oldugunu, muzisyen oldugunu, kuantum fizikcisi oldugunu, mevlana halid-i bagdadinin izinden giden bir ogretiye tabi oldugunu vs. vs. vs.
    kisaca hyperman oldugunu iddia eden ancak tek bir belge, gorgu tanigi ya da karine sunamayan pek yuce, komik bir insandir.
  • sonraları adı hasan olan bir türk olduğu ortaya çıkmıştır, bana gelip bunun kitaplarını gösterip vikvik eden birtakım arkadaşlarım bu haberi tv'de benimle aynı anda öğrendiğinde maymun olmuştur.
  • danimarkali oldugunu iddia edebilmek icun saclarini oksijen suyu ile acip sarinin igrenc bir tonuna ulasmis, agzi yuzu sekilsiz, copur bir kisidir.ilk kez golge adam gazetesi tarafindan gundeme sunulmustur.ozal ailesi ile yakin dialoga girmeyi basarmis, onemli mevki ve kurumlarda danismanli dahi yapabilmis bir insandir.

    sahsim ile alakasinin danimarka sevgisi disinda oldugunu sanmadigim, anlasilma kaygisi ile "bunu severim, bunu sevmem" gibisinden birinci tekil icerikli yazilar kaleme almadigina inandigim, tiriskadan bilimsel zat.
  • hala inananı, takip edeni olduğunu görünce gözlerime inanamadığım elazığlı abi.
  • soyadi bile ben almanca taklidi yapiyorum diye bas bas bagirmaktadir bu adamin. almanca'da boyle bir soyadi ya da kelime yoktur. yillardir bi kisi bile "siz almansiniz madem, hadi iki cumle konusalim" dememis mi buna? o zaman cikardi foyasi ortaya.
  • stephen hawking'in de gizli bir musluman oldugunu ve de "propaganda yapiyor" lafi cikmasin diye muslumanligini aciklamadigini iddia etmis kisi.
  • kendisiyle, o zamanlar patronum olan dallama yüzünden tanışmak zorunda kaldığım dolandırıcı.

    patronumun babası, eskişehir-ankara tren yolculuğunda tanışır kendisiyle ve iletişim bilgileri alınmak suretiyle olaylar başlar. (cevizkabuğunun meşhur olduğu zamanlar çıkmışlığı vardır)

    bu dümbük irc grubu kurmuş, bağlamış 15-20 kişiyi dersler vermekte. lakin bizim patron bilgisayar cahili, gece gündüz saat farketmeksizin emir eriyiz ya, her problemde veya server split sorununda uyandirmakta.

    bir gün, "alfa, kendi hesabindan şu şu isme şu kadar parayı havale et, teknosa'dan şu laptopu şu adrese kargola dedi. o an karar verdim siktiri çekmeye. bak abi bu herifte bir gariplik var şöyle böyle diye başladım saydırmaya. zaten kafada bitirmişim. tartışma büyüdü.

    uzun lafın kısası 2 yıla yakın çalıştığım işyerinden bu bahaneyle kurtulmuş oldum. (bir altın madeni olayımız var evlere şenlik)

    bir hafta kadar sonra hesap devir için gittiğimde ögrendim, hans amca kaldiği villada yakalanmış. epey gülmüştük çalışanlarla.

    not: bahsi geçen işyeri eskişehir doktorlar caddesindedir ve tamamiyle gerçektir.
hesabın var mı? giriş yap