• her kis yasadigim uzuntu ve stresin ardindan istisnasız şekilde vuku bulan olay.
  • sosyal medyaya olan ilgi arttıkça inandırıcılığını yitiriyor her gün. hastayım diyen 2 saat sonra facebook'ta yorum yapıyor veya bir şey paylaşıyor. hastalığı geç biri öldüğünde bile bu oradan duyuruluyor ve yorumlara cevap veriliyor. hastasın... biri ölmüş... abi ne sosyal medyası, ne facebook'u, ne yoruma cevap vermesi...
  • başlı başına mutsuzluk sebebidir. hele diş ve kulak ağrısı baika şeye benzemez.
  • allah kimsenin başına vermesin. seçim süresince çok yoruldum, 2 ay boyunca her gün aralıksız çalıştım. bünyem kaldırmadı demek ki salı günü patladı.

    salı günü bacak ağrım başladı, sinyal geldi. öğlen arasında evde sıcak olduğu halde titredim. işe gittim, elimde acil bitmesi gereken bir iş vardı, zorla hallettim. o sırada üzerime ağırlık çöküyordu, gittikçe kendimi kötü hissediyordum, yüzüm yanıyordu sanki.

    üst kata müdür odasına zor çıktım, girişimden anlamış ki "hayırdır bu ne hal?" diye sordu. kötü olduğumu söyledim, yaptığım işle ilgili diğer arkadaşların yapacağını anlattım. "boşver, git dinlen, yarın iyi olursan hallederiz" dedi.

    eve giderken eczaneden suda eriyen vitamin tableti ve bacak ağrım için bengay aldım.

    eve gelince önce ateşimi ölçtürdüm, 38,5 dereceydi. ılık duş aldım, tabletten bir tane içtim, eşim bacaklarıma bengay sürdü ve yattım.

    çok üşüyordum ama eşim üstümü örtmeye izin vermedi. sirke içirdi; başıma, koltuk altıma sirkeli suya batırılmış bezler koydu. ateşim gittikçe yükseliyordu. midem de bulanmaya başladı.

    uyur uyanık, zaman zaman terleyerek akşam oldu. mercimek çorbası istemiştim, onu bile içmeye kalkamadım. saat 9 gibi birden kendimi iyi hissetmeye başladım. eşim patates haşladı, biraz ondan yedim ve çay içtim.

    çocuklara bulaşmasın diye oturma odasında yatak hazırladım ve yatmaya çalıştım. o nasıl bir yatmaktır, düşman başına. sürekli aynı aptal, anlamsız rüyayı görüp uyanarak sabahı zor ettim.

    çarşamba sabahı eşim uyanınca "hastaneye gidelim" dedi. hazırlandık ve devlet hastanesi aciline gittik. şikayetim yüksek ateş, halsizlik, şiddetli boğaz ağrısı ve öksürüktü. ayakta zor durduğumdan, kayıt görevlisi bekletmeden içeri gönderdi sağolsun.

    bu arada gece ateşim 40 bile olmuştu. doktor da önce ateşimi ölçü, sonra boğazıma baktı ve sırtımı dinledi. serum takılması için müşahede odasına gönderdi. muhtemelen içine ilaç da eklenmiş bir serum takıldı. serumu sağlık meslek lisesi öğrencisi 2 stajyer beraber taktılar, çok başarılıydılar.

    serum bitince öğrenci reçetemi verdi ve hastaneden çıktık. eşim ilaçlarımı aldı, vermidon, dolorin cold ve gargara vermiş. evde hemen içip uzandım. çok geçmeden şırıl şırıl terlemeye başladım. kıyafetlerim ıslandığı gibi yattığım yer de ıslandı.

    akşama kadar uyur uyanık, aptal rüyanın tekrarları ve sık sık terden kıyafet ve yer değiştirerek geçti. o gece de önceki gibi o aptal rüyayla ve düzensiz uykuyla geçti. tüm gün sadece bir kase çorba ve ilaçlarımı içebildim.

    perşembe günü ateşim yavaş yavaş azaldı ama halsizlik ve bacak ağrım devam ediyordu. boğaz ağrım iyice şiddetlenmişti. yutkunamıyordum, yutkununca acıdan şekil değiştiriyordum. arada yine terliyordum.

    o gece nerdeyse hiç uyuyamadım. tam derin uyurken rüyanın etkisiyle saat 4 gibi uyandım ve sabaha kadar uyuyamadım. cuma sabahı biraz iyi gibiydim ama boğaz ağrım çok artmıştı. gargara fayda etmiyordu. kendimi kahvaltı yapmaya zorladım. her lokmada işkence çekiyordum.

    arabaya binip aile hekimine gittim. zor yürüyor, zor konuşuyordum. derdimi anlattım, acildekilerin antibiyotik vermemesine şaşırdı. "iğne yapalım mı?" diye sorunca, "ne gerekiyorsa yapın" dedim. ordan 2 iğne hazırladı ve yan odaya gönderdi. iğnenin birini hissetmedim ama diğeri feci yaktı, sanki oraya bir taş oturmuştu.

    seke seke arabaya bindim. eczaneden ilaçlarımı aldım. 2'şer kutu penos ve maxaljin, 1 kutu katarin ve bir gargara vermiş. eve zor vardım. hemen ilaçları içtim ve yattım.

    iğneden dolayı uzun süre bacağım ağrıdı. akşama doğru boğaz ağrımın şiddeti azaldı. rahatlamıştım biraz. az da olsa yemek yiyebildim ama normal yaşama dönemedim. o gece sadece bir kere uyandım. uyuyabilmek güzel şeydi, aptal rüyayı görmemek daha güzel.

    bugün (cumartesi) ilaçlar tam olarak etkisini gösterdi. artık yutkunma problemim yok, rahat rahat istediğim her şeyi yiyip içebildim. üzerimdeki halsizlik ve hafif boğaz ağrısı devam ediyor. bir de sanıyorum ilaçların etkisiyle akşamdan beri kendimi garip hissediyorum, sanki boşluktaymışım gibi.

    gün içinde ailecek alışverişe çıkmıştık. o süreçte halsizlik devam ediyordu, ayakta fazla duramıyordum. gören tüm tanıdıklar halimden hasta olduğumu anlıyorlardı.

    şu anda haftaiçine göre çok iyi durumdayım ama tam olarak düzelmem sanıyorum 2 günü bulacak.

    edit: bu süreçte 73 kilodan 67 kiloya düştüm.
  • insanların ne kadar karizma hastalıkları var. yaz nezlesi, kuş alerjisi, saman gribi, asker yeşili. cırcır olmak nedir ya? ne saçma bi hastalık. insan götünden işer mi? hadi işedi prostat gibi yarım saate bir işer mi? çimento yiyip beton sıçacam yeter ki bitsin artık bu çile aaaa.
  • toplu halde denize gidildiğinde herkesin denize girip eğlendiği zaman kumsalda çantaları bekleme görevini üstlenen kadının beyanıdır, ben hastayım da.
  • eğer hasta olmak istemiyorsan;
    karar ver
    insanlık tarihi kararlardan oluşur.
    karar vermek, diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.
    kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarıyla boğuşur.

    eğer hasta olmak istemiyorsan;
    olduğundan farklı yaşama
    gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutluymuş görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişiler tonlarca ağırlığı biriktirir.

    eğer hasta olmak istemiyorsan;
    çözümler bul
    olumsuz kişiler çözüm bulamaz ve sorunları büyütür.
    üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler.
    arı ufacıktır fakat var olan en tatlı şeylerden birisini üretir.
    biz ne düşünüyorsak oyuz.
    olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.

    eğer hasta olmak istemiyorsan;
    güven
    güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez.
    güven olmadan, ilişki de olamaz.

    eğer hasta olmak istemiyorsan;
    hayatı üzgün yaşama
    mizah - kahkaha - huzur - mutluluk sana güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir.
    mutlu kişi kendini ve çevresini geliştirir.
    iyi mizah bizi doktorun elinden korur.
    mutluluk sağlık ve terapidir
    sağlıktan büyük zenginlik yoktur.
  • "insan, hasta düştüğü için ölmez; esasen ölebileceği için de hastalanır." michel foucault - naissance de la clinique

    "- biz burada hasta bakmak için değil, hasta olduğumuz için bulunuyoruz." tezer özlü - çocukluğun soğuk geceleri

    (bkz: hastalanmak/@ibisile)
    (bkz: hasta düştüm)
  • bağışıklık sistemi düşer düşmez davetsiz gelen misafir. özellikle de tatili bekler ki tatilin yatarak heba olsun :(
  • çok garip bir durum değil mi bütün duvarlarının yıkıldığını hissediyorsun ulaşım o kadar kolay ki aslında ama insanlar en çok bu dönemde ulaşmayı tercih etmiyor.

    -insanoğlu çok garip varlık di mi ?

    -bilemiyorum altan bilemiyorum...
hesabın var mı? giriş yap