• silahı havaya doğrultup ateş etmek
    (ara: ateş açmak)
  • bir tür gökyüzünü delme çalismasi. bir halta yaradigi görülmemistir..
  • genellikle düğünlerde damat tarafından birinin veya maç sonrası sevinme aktivitelerinde kendini bilmez taraftarın gerçekleştirdiği eylemdir. zayiatla sonuçlandığı çok görülmüştür, yapmayınız yaptırmayınız.
  • düğünlerde uygulandığında, pek çok insanımızın da aramızdan ayrılmasına neden olan durum. maganda kurşunu tanımlamasının çıkış noktasıdır aynı zamanda.

    ek: bir infial anında, güvenlik güçlerinin havaya ateş açması ise bambaşka bir durumdur, orada muhtemel bir linç girişimini önlemeye yönelik uyarı ateşidir havaya açılan.
  • embesil magandanin eglence disavurumu.

    halbuki bunu yapanlarin o mermiyi kendi sakaklarina sikmalarinda cesit cesit fayda var, mesela:

    - fedakarca gen havuzundan kendini eksilterek gelecek nesillere, yani vatana millete hayir isleme.
    - bir baskasina isabet etme riskini (zaten cok kullanmadigi) kafasiyla azaltma.
    - cok sayida mermiye ihtiyac olmayacagi icin cephaneden tasarruf.
    - silahi amacina yonelik** kullanarak bilincli bir tuketici olmanin gururunu tasimak*.
    - "en bir mutlu anda" olayi noktalayarak tekrar mutsuz olma riskini elimine etmek.

    not: kendi kendine kafaya "sikmasi" zor olan silah** kullananlar uygun bir kankadan yardim alabilir.
  • keyif, eğlence, kutlama, zevk, düğün gibi sebeplerden dolayı havaya ateş açılıyorsa hem magandalık hem de beyinsizliktir.

    bu havaya ateş açan beyinsiz zırzavatların ateş ederken namluyu havaya doğrultup ucunda kimsenin olup olmadığına genelde dikkat ederler. dikkat etmediklerinde genelde bir kişiyi öldürürler. dikkat ettiklerinde ise bazen elinin ayarını kaçırıp yine birini öldürürler.

    ama asıl değinmek istediğim konu bu değil. bunlar zaten bir maymunun bile hesaplayabileceği olaylar. bu zırzavatların beyinsiz olmalarını sağlayan, düşünemedikleri önemli bir nokta var.

    genelde sanıyorlar ki ateş edince namlunun ucunda kimse yoksa kimseyi vurmam, yaralamam.. peki sorarım sana ey insancık; o mermiyi sıkınca uzaya mı gönderiyorsun? uzay boşluğunda sonsuz yolculuğuna mı çıkartıyorsun? gidip mars a mı saplanıyor?

    o sıktığın mermi havada kilometrelerce yol aldıktan sonra bir anlık duruyor sonra tekrar düşüşe geçiyor. yere tekrar ulaştığında ise hemen hemen namlunun ucundan çıktığı hızda oluyor. hemen hemen diyorum çünkü hızını yavaşlatan tek şey havanın sürtünme kuvveti. yukarı çıkarken mermiyi yavaşlatan yerçekimi inerken aynı kuvvette tam tersini uyguluyor, yani büyük bir güçle hızlandırıyor. havanın sürtünmesine maruz kalan merminin hızı ne kadar kalır ki geriye? emin ol o silahı sana sıktıran küçük beynine havadan tekrardan gelip girse kıçını delip çıkacak kadar hızı kalır.

    peki şimdi sorarım sana; o balkonunda duran kendi halinde vatandaşın, o düğün yerinde eğlenen masum insanların ve nice olay yakınında olanların kafasının tepesine namluyu dayayıp tetiğe basmak ile ne farkı var bunun? bir farkı var evet; kurşunun kime isabet edeceği tamamen şans. kime bok yolu göründüyse ona isabet edecek değil mi? seninde bir fikrin var eminim. mesela şöyle diyorsundur; "mermi yere tekrar inince birine denk gelme ihtimali baya düşük". ihtimalin yüksek olması için rus ruleti oynamak lazım geliyor senin o küçük beynine göre çünkü. yada diyorsundur ki; "ben biraz eğimli sıkıyorum o yüzden başka bir yere düşer o". senin anana, babana, bacına yada akrabana isabet etmediği sürece sorun değil senin için, evet.

    sürekli televizyonlarda gazetelerde havaya sıkılan silahlar yüzünden masum insanların öldüğünü görüyorsun. bu magandalara insanların nasıl kin, öfke, küfür dolu sözler sarfettiğini biliyorsun. ve her ne kadar kendine maganda kelimesini yakıştıramasanda onlarla aynı haltı yediğini de biliyorsun. peki son kez sorarım sana; hadi sende beyin yok da utanma, arlanma, halsiyette mi yok? o silahını patlatırken etrafındaki küfür kusan gözleri de mi göremiyorsun?

    bir gün o sıktığın kurşunun kendi beynine saplanması dileği ile, sevgiler..
hesabın var mı? giriş yap