• daha ilk cümle bir yumruk gibi iniyor:

    ***
    1. günah işleyince ümidin azalması, amele güvenmenin alametlerindendir.

    açıklama: insanlar, allah'a güvenip, o'nun rahmetine sığınanlar ve ameline güvenenler olmak üzere iki kısımdır.
    ibadeti ne kadar çok olursa olsun kişi ameline güvenmemeli, kurtuluşun ancak ve ancak allah'ın fazl ve ihsanında olduğunu bilmelidir.

    peygamber efendimiz (s.a.v)
    "iyi biliniz ki hiçbiriniz ameli sayesinde cennete giremeyecektir" buyurmuştur. ashâb-ı kirâm, "sen de mi ya resûlallah?" diye sorunca "allah (c.c) beni rahmetine gark etmedikçe ben de (amelimle cenneti hak edemem)" buyurmuştur (buhâri, rikâk, 18; müslim, münâfikîn, 71).

    müslüman her hâlinde allah'ın rahmetine güvenmelidir. şayet günah işlediğinde o, allah'tan (c.c) ümidi azalıyorsa günah işlemediği zaman amelini görüyor ve ona güveniyor demektir.

    (semerkand, 2017, s.13-14)

    ***
    yani özetle, ben kim köpek, günah işleyip bir de allah'tan ümit keseceğim, sahipsiz miyim...
  • ***
    denilmiştir ki:
    "yücelik istersen yücelik isteme."
    "öne geçmek istersen öne geçme."

    adamın biri yolda yürürken havada uçan bir şeyh gördü. şeyh bir dala konarak adama,
    "sen de böyle yapabilmek ister misin? dedi. adam,
    "evet" dedi. şeyh,
    "işte bunun için yapamazsın."

    (semerkand, 2017, s.186)
    ***
  • "o'ndan isteyeceğin şeylerin en hayırlısı o'nun senden istediğidir."

    duamız o hâlde: allah'ım, benim için dilediğini kendim için dilemeyi nasip et. benim için dilemediğini kendim için dilemekten beni men et. nihayetinde herhangi bir şey istemekten hâyâ edecek denli beni hükmüne razı et.
  • -vermediğinin hikmetini anlama kapısını sana açmışsa, esirgemesi, vermenin ta kendisi olur.
  • "çoğu kere sana verir de mahrum bırakır. çoğu kere de seni mahrum bırakır da verir."

    "mahrum bırakılmak senin için bir anlayış kapısı açıyorsa bu mahrumiyet ihsanın ta kendisidir."

    ibn atâullah iskenderî (k.s), hikem-i atâiyye

    (semerkand yayınları,11. baskı, s.93)
  • ilkeler şeklinde yazılmış ya, çok seviyorum. elimde osmanlıca nazmen tercümesi var, ara ara sevdiklerimi buraya da korum diye düşündüm. bismillah:

    sakın allah'a itiraz etme - talebim hâsıl olmadı diyerek,
    nefsine eyle itiraz ancak - edebim hâsıl olmadı diyerek.
  • "isteğin gecikti diye rabb'i suçlama. bilakis edebin geride kaldığı için nefsini suçla."

    açıklama*: allah teâlâ icabete (duaya) kefil olmuştur ama zamanına ve kendi seçtiğine kefil olmuştur. kulun bilmediği hayırları mevlâ bilir. yüce mevlâ kula elbette en hayırlı olanı vermiştir. kul rabb'iyle çekişeceğine, terk-i edebinden ötürü nefsiyle çekişmelidir.

    *açıklamalar yahya pakiş (ks) ve süleyman taş'a aittir.

    (semerkand yayınları, 11.baskı, s.112)
  • "taleb şan değildir. razı ol, şan da senin, nam da senin. varlığını bilinmezlik toprağına göm. gömülmeyen şey nabit olmaz. dünya sûretlerinin bulaştığı ayna nasıl parlar? huzura girmeden önce tevbe sularında yıkan.

    kader teneffüs ettiğin her nefeste seninle.

    eşyadan eşyaya seyahat edip durma. kendine uzaktan bakmayı öğren. bir dolap beygirine benziyorsun. öyle ahmak, öyle hüzün verici.

    hicret ve niyetin kimin için? bir gece yarısı uyandığında yatağından kalk, şöyle yıldızlara bir bak. düşün!.. madem ki
    içinde bulunduğun yer, konuştuğun kimse sana feyz vermiyor; terke mâni olan ne?

    ölüme ağlama. kalbe bak. hata ve isyan ile pişman, ibadet ve taat ile neşveli değilsen zaten ölüsün.

    nefsin karanlık orduları fevç fevç akıyorlar. zaman ve mekânı dolduran et kokusu. metin ol, vaat edilen bir şeyin vukubulmaması seni şüpheye sevketmesin. basiretine güven.

    dünya nimeti için zaaf haline düşersin. ona doğru koşma şükür ipi elinde ya. her meseleye cevap veren, her gördüğünü kucaklayan, her bildiğini anlatan kimse mi gördün; derhal ondan uzaklaş.

    marifetin mukabili inkâr, ilmin mukabili cehalettir.

    melâl içindesin. yoksul olduğunu düşünüyorsun. ne ki senden alınmıştır, o senin hayrınadır. içindeki yoksulluğu hissediyor musun? işte senin için en hayırlı vakit. unutma, ihtiyaç mütemadîdir.

    sözde hikmet çoktur. birincisi, kimden geliyorsa onun kalbinin kisvesini taşır. ne ki nefsine ağır geliyor, onu yap. kaldırdığın ağırlık miktarınca sana ferah erecektir. kederle dolusun. merak ve endişe içindesin. demek ki hakîkati göremiyorsun. karamsarlığın kaynağı ışıktan uzak durmaktır. gayret atına bin, himmet dile ve ümîd et. bidayeti parlak olanın nihayeti de parlaktır.

    gönül eri garîb olmaz."

    mustafa kutlu'nun "yoksulluk içimizde" isimli kitabında hikem-i ataiyye'den ilham alarak yazdığı denemesi...
  • insanlara bağlanıp kalmayasın diye seni onların eziyetine maruz bıraktı. hiç bir şey seni ondan alıkoymasın diye her şeyden sıkılmasın istedi.
  • denilmiştir ki:
    "yücelik istersen yücelik isteme."
    "öne geçmek istersen öne geçme."

    adamın biri yolda yürürken havada uçan bir şeyh gördü. şeyh bir dala konarak adama,
    "sen de böyle yapabilmek ister misin? dedi. adam,
    "evet" dedi. şeyh,
    "işte bunun için yapamazsın."

    "o'ndan başkasına göz dikmen, o'nu bulamadığını gösterir. o'nun dışında bir şeyi kaybetmekten dolayı yalnızlık hissetmen, daha o'na ulaşamadığının delilidir."
hesabın var mı? giriş yap