• namibya’nın kuzeybatısına yerleşmiş; yaşayışları, kendilerine özgü gelenek ve tarzları yüzünden sosyologların ve antropologların çeşitli defalar araştırma konusu olmuş kavimler topluluğunun ismi.
  • kadın şefin yönettiği kabile. himbaları bir de "pigmelerle dans eden"den okuyun:

    http://www.pigmelerledans.com/…-almaz-kabilesi.html
  • savaşlar ve katliamlar sebebiyle birçok kez göç etmiş ve nihayetinde namibya'nın kullandıkları herero dilinde yeter anlamına gelen opuwo şehrinde en doğal! halleriyle yaşayan afrika kabilesi. doğal diyorum çünkü gelenekleri dolayısıyla kadınlar bile göğüsleri çıplak geziyorlar, altlarında da sadece bir örtü var.

    köylerine gittiğinizde kendinizi sanki bir film setindeymiş gibi hissediyorsunuz. modern dünyaya ait hiçbir araç, gereç yok. ama gördüğünüz her şeyin gerçek bir yaşamın parçası olmasını zor da olsa kabul ediyorsunuz. yiyecekleri pek iştah açıcı değil. ağaç dallarında yaşayan tırtılları toplayıp, ateşte (közde) kızartıp yiyorlar. doğduklarından beri hiç yıkanmamışlar. temizlenmek ve güneşten korunmak için vücutlarına bitkisel bir krem sürüyorlar. bu yüzden kırmızı tenliler ve yanlarına yaklaştığınızda pis, ağır bir koku hissediyorsunuz. çoğu kadının göğüsleri aşırı derecede sarkık, bu genç yaşta anne olmalarından kaynaklanıyormuş.

    taş devrinde insanlar nasıl yaşıyormuş sorusuna rahatça cevap bulabilirsiniz himbaları tanırsanız. bu devirde böyle bir hayatı nasıl yaşıyorlar diyebilirsiniz. tabii metropol yaşamından sıkılanlar için imrendirici bir hayat da olabilir bu. karınlarını doyurmaktan başka bir şey düşünmüyorlar. gürültü yok, trafik stresi yok, 'üff bir sürü işim var' yok.
  • namibya'da yaşayan etnik grup. "ilkel kabile" şeklinde adlandırdığımız afrikalı kitle içinde bana en güzel gelen yüzü olan kadınlara sahip bildiğin kapkara derili bir halk. erkekleri de baya karizmatik ama nikimizin tersine erkeklik gereği fazla övmüyoruz.

    http://www.youtube.com/watch?v=4b71rt9fu-i&t=4m30s (videonun konusu da ilginç ingilizce biliyorsanız tamamını izleyin)
  • kadınlarının yüz güzelliği had safhada olan topluluk.
  • dünya'nın en ilkel kabilelerinden. himbaların şefi kapika, 'elektrik istemiyoruz, okul, güzel giysiler ya da şehirler istemiyoruz' şeklinde konuşmuştur.
  • güzel kadınlara sahip afrikalı kabile.
  • kuzey namibya'da yaşayan bir kabile. 15. ve 16. yüzyılda botswana'dan geldikleri bilinen namibya kabilesinin nüfusunun 20 bin ile 50 bin arası olduğu tahmin ediliyor. kuene nehri kenarında yaşayan himbalar, hayvancılık yaparak özgürce yaşamaktalar.

    tarih boyunca yaşadıkları çeşitli tehlikeli saldırılara rağmen ayakta kalmış ve kültürlerini korumayı başarmışlardır. bir zamanlar alman sömürgesi olan himbalar almanlar tarafından uğradıkları soykırım sebebiyle angola'ya sığınmışlardır. namibya 1920’lerde 70 yıl boyunca güney afrika cumhuriyeti denetiminde olunca himbalar için bir koruma alanı ayrıldı.

    sığındıkları süre porketiz sömürgesi olmuşlardır. kendi ordularıyla yağmacılık yapan himbalar için 1920'lerde güney afrika cumhuriyeti denetiminde koruma alanı ayarlanmış.

    1980'lerde yaşanan kuraklık himbalar için oldukça ciddi bir tehlike oluşturmuştur. hatta durum himbaların neslini tamamen yok edecek tehlikeye ulaşmış. hayvancılığın önemli olduğu himba halkı kuraklıkla beraber telef olan keçi sürüleri sebebiyle göç etmişlerdir. son otuz yıldır geriye dönüşün tekrar yaşandığı namibya'da himbalar tekrar keçi sürüleriyle yaşamışlardır.

    tek tanrılı dine inanan himbalar, mukuru adında bir tanrıya taparlar. bir ateş aracılığıyla iletişime geçtiklerine inandıkları mukuru tanrısı ile yedi sekiz günde bir iletişim kurarlar.

    yaşadıkları felaketlerin yanında tarzları sebebiyle de oldukça dikkat çekici bir kabile olmayı başarmışlar. kadınlar çıplak bölgelerine otjize adında kendi hazırladıkları özel bir boya sürüyor. sürdükleri boya hem sağlık hem güzellik anlamında kendileri için çok önemli. makyaj gibi kullandıkları bu boyayla aslında kendilerini sıcaktan, börtü böcekten korumaya da yardımcı oluyor. bu boya modern dünyada güneş kremi olarak adlandırılan ürünün onlardaki versiyonu diyebiliriz. kremin rengi sebebiyle kırmızımsı bir vücut renkleri vardır. ayrıca himbaların hiç yıkanmadığını, duman banyosuyla temizlendiklerini de belirtelim.

    evliliğe gelince;

    himbalı genç kızlar ergenlik bitiminde vücutlarına sürdükleri çamursu yapıyı saçlarına sürüyor ve örüyorlar. ayrıca başlarına kendi yaptıkları tacı takan himbalı kızların evlilik için hazır olduğu anlaşılıyor. bu arada kadınlardan, evlilikten bahsetmişken şunu da belirtmek iyi olabilir: miras erkek tarafından değil kadın tarafından geliyor. bu anlamda diğer birçok kültürden ayrılıyor diyebiliriz.

    himbalı erkekler ise evlenene kadar tek örgüyle takılıyorlar. evlendikten sonra bir daha asla çıkarmadıkları bir bez parçasıyla dolaşıyorlar. ayrıca hayvanlığın bu denli önemli olduğu toplumda bunu bir güç simgesi olarak düşünebiliriz. erkekler birden fazla kadınla evlenebildiği gibi güç göstergesi olarak kullanılabilen hayvan sayısı da bu duruma etkide bulunan faktörlerden biri.

    himba halkı özellikle kadını çok çalışkan. yıllarca savaşmak zorunda kalmış bir kabilede güçlü olmayan insanlar beklenemezdi. erkeksi tavırlarıyla bilinen himba kadınları her iş konusunda büyük bir özveriyle çalışırken erkekler sadece hayvan otlatmayla ilgileniyormuş. güne erkenden başlayan himba kadınları çocuklarıyla ilgilenir, yemekle uğraşır, keçi ve inek yetiştirir hatta yeri gelir ev yapım işleriyle bile ilgilenir. kısacası çok çalışırlar ve yaşamları çekip çeviren erkekten çok kadındır himbalarda. ayrıca kadınlar arası dayanışma duygusu çok güçlüdür. en basit örneği ise; kadınlar çocuklara bakarken birbirleriyle sürekli yardımlaşma hali içersindedir.

    himba halkı modern kıyafetler konusunda da çok açık fakat bu konuda seçenekleri çok fazla yok. eğer bir şekilde modern kıyafet fırsatı ellerine geçerse özellikle erkekler bu konuda çok hevesli davranıyor.

    himba kadınları hamile kalmak istediklerinde öncelikle bir ağacın altına oturuyor ve doğmamış çocuğunun kendisiyle iletişim kurmasını bekliyorlar. bu iletişimin çocuğun söylediği bir şarkı ile başlattığına inanıyorlar. şarkıyı duyan anne şarkıyı kocasına da öğretiyor ve ardından hamile kalıyor.

    bu şarkı, çocuğun doğum günü olarak kabul ediliyor ve yaşı bu tarihe göre hesaplanıyor. ayrıca çocuk ilerleyen yaşında bir suç işlerse, kabile üyeleri tarafından çembere alınıyor ve ona hep bir ağızdan kendi şarkısı söyleniyor.

    himbalarda genel olarak sevgi esasına dayalı bir yapı var. yani cezalandırılmalar bile öyle eften püften sınırlamalarla vs. değil. şarkı söyleyerek ceza mı olurmuş diyorsunuz ama olur.

    kaynaklar:

    http://www.sabah.com.tr/…dinlarin_kabilesi_himbalar

    http://www.internethaber.com/…i-1199128.htm?page=11

    https://yoldaolmak.com/himbalar.html

    https://bilgibirikimi.net/…iplak-kadinlar-kabilesi/
  • helal olsun dediğim kabile.
  • haklarında şöyle bilgilerin verildiği kabiledir;

    tık tık
hesabın var mı? giriş yap