• çok yakışıklı olan bir adam, ama çok yakışıklı, ingiliz aksanına hastayız ama onunla alakası yok, aşırı yakışıklı adam..
  • "didn't ıt rain" albümüyle tanıyıp sevdiğim adam gibi adam. ak partiden aday olsa bi oturur düşünürüm. ve evet, house dizisini hala izlemedim. izleyip de seveceğime emin olduğum bi film veya diziyi bekletmek küçük sapıklıklarımdan.
  • benim için pek çok açıdan en üstün en mükemmel en advanced insandır. hayranlıkla izlediğim takip ettiğim tek kişidir hatta.
    -cambridge mezunudur. hatta üniversitenin meşhur kürek takımının bir parçasıdır. 1980'de oxford üniversitesiyle yapılan yarışı o kadar ufak bir farkla kaybetmişler ki "closest finish of the century" olarak adlandırılmış.
    -gitar, piyano, mızıka ve saksafon çalar. blues müzisyenidir, hem çalar hem söyler, st. james infirmary ve unchain my heart eserlerini dinlemelisiniz.
    -bu güne kadar sadece bir kitap yazmıştır ki o da 1996'da best-seller olmuştur. (bkz: the gun seller)
    -popüler bir kişilik olmasına rağmen neredeyse 0 magazin hayatı vardır. 1989 dan beri aynı kişiyle evlidir. pek çok dostu taa lise yıllarından beri dostu olarak kalmıştır. kalite!
    -dinlerle vs işi yoktur. ahlaklı ve iyi olmayı bu tarz ortaçağ inançlarından ayrı tutar. insanlığın bir arada hareket edip ekosisteme saygılı bir şekilde hareket etmesini savunur.
    -kanımca yapılmış en iyi dizi olan house md dizisini yıllarca tek başına sürüklemiş, bu diziden 2 defa golden globe kazanmıştır. diziyle alakalı düşüncelerimi şöyle paylaşmış idim.
    - karizmatik, entelektüel, esprili, eğlenceli biridir. yine de en kahkaha anında dahi ağırbaşlılığı bırakmayan bir tavrı var. kendisini bir süre dinleyince ses karizmasının varlığına inanmaya başlıyorsunuz.

    demem o ki rakıyı hiç sevmeyen biri olarak kendisiyle muhabbet edeceğimiz bir rakı sofrası kurulsa bir büyük bitiririm herhalde.
  • severek takip ettiğim ingiliz müzisyen, oyuncu, yazar, komedyen on parmağında on marifet sanatçı.

    ara ara gördükçe aklıma unchain my heart şarkısı düşer. 'unchain' derken çıkan peltemsi sesine tavım. videosu için tık
  • bugünkü debe entry’sini görünce adamın hayatına bir bakayım dedim wikipediadan. ve her zaman olduğu gibi yine aynı sonuçla karşılaştım; aile çok önemli. eğitime önem verip çocuğu küçük yaştan itibaren doğru şekilde yönlendiren anne babaların ekseriyeti eğitimli, haliyle bilinçli oluyor. ne demişler, ağaç yaşken eğilir. bu adam cambridge üniversitesi’ne gitmiş tamam ama öncesine de bakmak lazım: adamın babası da (doktor bu arada) cambridge üniversitesi mezunuymuş, aynı zamanda kürek takımındaymış ve hatta olimpiyatlarda altın madalya kazanmış. cambridge üniversitesi öncesindeki eğitimine baktım; önce dragon school’a, sonra eaton college’a gitmiş. oxford’ta dört yıl yaşamış biri olarak diyebilirim ki dragon school, sadece oxford’ta değil tüm dünyada bilinen bir okul. eaton college ise zaten prens william’ın da gittiği, bu dünyada olabilecek en elitist (ve pahalı) okul. demem o ki tamam adam kabiliyetli vs ama doğduğundan beri bulunduğu ortam da bu yani :) dehşet zeki olup bu hayatta çok başarılı olan istisnalar hariç, etrafımızda gördüğümüz süper donanımlı insanların çoğu bu tarz bilinçli, varlıklı ve eğitimli anne babalardan geliyor.
  • kendi röportajlarında uzun yıllar yinelediği kadarıyla, annesi tarafından sevilmemiş; kırklı yaşlarda major depresyon tanısıyla terapi almış aktördür.

    kariyerinin ilk yıllarında tiyatroyla başlar, bbc'nin komedi yüzü olana kadar sadece emek verir. house rolünü alana kadar kariyerinde c sınıfındadır. house rolünü afrika'da ikinci sınıf bir film çekerken tesadüfen duyar, menajeri faksla kısa bir metin gönderir en ışık alan yer tuvalet olduğu için deneme çekimini tuvalette kaydedip iletir. sonucunda hayatını değiştiren rolü alır. ilk sezon diziyi iptalden kurtarır çünkü medikal dramada bir antikahramanı dünyanın sevgilisi haline getirir.

    müziğe ilgi duyar, piyano hocasını sevmemesine karşın müziği sevdiğinden emek verir, sonucunda dünya turu yapacak kadar sanatında ilerler.

    kitap yazar, yazdığı kitabı senelerce bekletip tam emin olduktan sonra yayınlatır, kitap best seller olur.

    hugh laurie'nin hayatı bir kavramla tanımlanacak olsa bu şans değil emek ve yetenektir. bir dönem inanılmaz yakından takip etmiş biri olarak, pandemide parmaklarını parçalayana kadar marangozluk öğrenmeye çalıştığını görmüştüm. yine bir şeylere emek veriyordu.

    tüm bu anlattıklarımın kaynaklarını bir ara buraya ekleyeceğim ancak kendisinin yeni dizisi yayınlandı bu hafta britbox'ta ve bil bakalım ne yaptı; diziyi agatha christie romanından uyarladı, senaryosunu yazdı, yönetmenliğini yaptı ve oynadı. yani emek verdi.

    debe editi: bu entrynin oluşturulma sebebi bir üstündeki girdiye anti-tez sunmaktı. başarıyı sadece okul ve ailenin sunduğu imkana bağlayamayız, her avantaj içinde kendi dezavantajını da barındırıyor ve başarısızlığı mevcut koşullara bağlayıp baştan kabul etmek maalesef ki nice yeteneklerin hiç fark edilmeden bu dünyadan ayrılmasına sebep oluyor. ben yatkınlık, emek ve yeteneğin insanı bir yere mutlaka taşıyacağına yürekten inanıyorum.

    son edit: ailesinin yoksul olduğunu ve bir tek onun cambridge'e gittiğini yanlış hatırlıyormuşum. ekşi şeyler'de bu şekilde yayınlandığı için üzgünüm. orta üst bir aileden geldiğini söylüyormuş röportajlarında ve ağabeyi de cambridge'e gitmiş. ayrıca kendi annesi tarafından sevilmediğini düşünse de kardeşleri hep onun favori olduğunu söylüyormuş.
  • yine bugün debeye girmiş bir hugh laurie entrysine istinaden şunu yazmak isterim: bu adam tabii ki de şans eseri ünlü olmadı, yetenek ve emek olmadan öyle bir şey zaten mümkün değil. öte yandan, bir insanın hayatı boyunca aldığı eğitim, o yeteneğin heba olmadan şekillenmesi ve kişiyi doğru yere yönlendirmesi bakımından çok büyük önem taşıyor. peki kişinin doğru eğitim alması basıl mümkün? tabii ki de ailesi sayesinde. bilinçli aile o yüzden önemli. adamın ailesinin çok fakir olduğunu sanmıyorum zira internetten girin bakın isterseniz, taa küçüklükten başlayıp hayatı boyunca gittiği dragon school, eaton college, cambridge üniversitesi fiyatları nasıl. ben birini yazayım; güncel eaton college yıllık ücreti 48.000 pound (68.000 us dolar). adam tek çocuk olsa dahi normal bir aile bu fiyatı bulup çocuğunu bu okullara yollayamaz. ayrıca “şans eseri” bütün kardeşler arasında sadece kendisinin böyle elit okullara gönderilmesi olayı gerçekse bu resmen trajikomik ve kardeşlerine acıdım adamın*. hadi varsayalım ki öyle olsun, gerçekten fakirler ve babası ancak bir çocuğunu bu okullara yollayabildi diyelim, bu yine bilinçli, ve eğitimin ne kadar önemli olduğunu bilen bir babaya işaret ediyor. adamın babası doktor bu arada, kendisi de cambridge üniversitesi’nde okumuş, kürek takımındaymış. hugh laurie de de zaten babamın ayak izlerini takip ettim diyor, o yüzden aile çok önemli dedim, nihayetinde adama bir rol model sunmuş. ben demiyorum ki adam yeteneksiz, bilakis çok yetenekli. bu okullardan mezun olan binlerce insan var dünyada ve çok azının adını duyuyoruz, demek ki yetenek olmadan olmuyor. (gerçi bu okullardan mezun olmuş insanların çoğu ekseriyetle çok iyi yerlere geliyor, sadece biz adlarını duymamış oluyoruz ama bu ayrı bir entry konusu) ama bu işin, yeteneğin yanında, bilinçli aile ve doğru eğitim gibi başka bileşenleri de var, bu da inkar edilemez bir gerçek. bu adam böyle bilinçli bir babaya sahip olmadan ve bu gittiği süper okullara gitmeden anadolunun bir köyünde doğup büyüseydi (ingiltere’nin bir köyü de olur) şu anda bulunduğu noktada olabilir miydi? eğitim ve eğitime önem veren aile önemli :)
  • hikayesi kolpa olmasın? babası cambridge mezunu bir doktormuş. kraliyet ailesinden değil diye ağlayalım mı?

    tanım:her gelen hastaya lupus diyen dallama dr.
  • (#136235255)

    yıl olmuş 2022, "her gelen hastaya lupus diyen dallama dr." diye entry giren var ya.

    kardeş süleyman çakır'ın cenazesi nasıl geçti? bihter yöreoğlu'nu da ziyarete gideydin başlamışken.

    tanım gibi tanım: (bkz: house md) ile çok ciddi çıkış yakalamış oyuncu, ayrıca oldukça iyi bir müzisyen
  • hugh laurie, eton college mezunudur ki bu okul ingiltere'nin en ünlü ve pahalı okullarından biridir. babası olimpiyat şampiyonu bir kürekçi ve bir doktordur. abisi avukattır, yani bugün debe'ye giren entryde bahsedildiği gibi hugh ailede okuyabilen tek kişi değildir. çobanlık yaptığı da doğru ama sanırım o daha çok hobi gibi bir şey. kız kardeşi susan lassen ise anestezi hemşiresi olmak için eğitim görmüş, şu anda da j.c. flowers foundation isimli sağlık ve sosyal sorunlarla ilgilienen bir yardım kuruluşunun heyet başkanı.

    ha bu arada bütün bu bilgileri de google'a hugh laurie yazdıktan sonra karşıma gelen ilk iki sonuç olan vikipedia ve imdb sayfalarından okudum. insan birileri hakkında bir şeyler uydurmadan önce biraz açıp bakar.

    edit: bunu bir de bugün ekşi şeyler'de yayınlamışlar. al yazarını vur editörüne.
hesabın var mı? giriş yap