• ihsan yüce 1971'de kızının doğumuyla birlikte “yerleşik” hayata geçiyor ve üsküdar'da bir ev tutuyor. o dönem üsküdar'ın şemsi paşa civarı sağcı, salacak solcu. mahalleler politik olarak ayrılmış durumda. şu anda kız kulesi'nin karşısında salacak çay evi vardır. orası eski salacak iskelesi'ydi. o iskelenin hemen yanında soğan ve domates ektikleri küçük bir bostanları var. masalarını iskelenin en ucuna kuruyorlarmış. iskelenin biraz yukarısındaki arap'ın yeri'nden balıklar geliyor, bostandan da domatesler, soğanlar. dünyanın en güzel günbatımında demleniyorlar. mazlum çimen türkü söylüyor, rıfat ılgaz şiir okuyor, ahmed arif “dağlarının ardı nazlıdır…” diye başlıyor. böyle bir atmosfer. iş toplantısı yapacakları zaman arap'ın yeri'ne gidiyorlar. tarık akan ve kemal sunal'la arap'ın yeri'nde buluşuyorlar. salacak sahilinde kurdukları masa kamuya açık. balıkçısından şarapçısına herkes orada. münir özkul da has bir akşamcı olduğu için iş konuşmak sahildeki masayı tercih edermiş. bugün bile o iskelenin etrafındaki balıkçılara ihsan yüce'yi sorduğunuzda tanıyanlar çıkıyor. sait faik öldüğünde burgazada'ya gidip “burada çok önemli bir edebiyatçı yaşıyormuş” dediklerinde burgazlılar “bizim adada öyle biri yok” dermiş. çünkü herkes onu “şarapçı sait” olarak biliyor. (gülüyor) ihsan yüce de böyledir. salacak'taki balıkçılar sinemacılığından çok, dostluğuyla bilirler onu. “ihsan baba'yla sabahlara kadar muhabbet ederdik” diyorlar. salacak sahilinden yol geçtikten sonra oraların büyüsü bozuluyor. ama evlerde toplanmaya devam ediyorlar.

    can yücel'in uzun yıllar kuzguncuk'ta yaşadığı biliniyor. ihsan yüce ile can yücel'in yolları kesişmiş mi?

    çok sıkı dostlar. yüce'nin ankara'da tiyatro yaptığı dönemden tanışıyorlar. anadolu mitolojisi üzerine çok konuştukları söylenir. can yücel “anadolu mitolojisini ihsan kadar bileni yoktur” dermiş. ihsan yüce'nin cenaze namazından sonra can yücel kabristana gelmiyor. nedenini soranlara “insan arkadaşını gömer mi yahu?” diyor. can yücel hiçbir arkadaşının defnine katılmamış. cenaze namazından sonra imrahor birahanesi'ne gidiyor, birkaç tek atarak ihsan yüce'yi anıyor.

    alıntıdır
  • "ulan ağaysa ağa be!
    onlar tok doğup aç ölmekten korkarlar, biz zati açız.
    korkunuz niye?
    hele bir uğraşak, belkim tok ölürük."
  • başlığı altında yüzlerce kez ekmek şarap sen ve ben adlı şiirinin paylaşıldığı çok yönlü sanatçı.

    çerkes göçüyle elazığ'a yerleşen 9 kardeşten biridir ihsan yüce. sonra izmir'e taşınırlar, iktisadi ve ticari ilimler akademisi okur ve muhasebecilik yapmaya başlar fakat sevdiği iş değildir. izmir halk ve çocuk tiyatrosu'nda çıktığı ilk sahne deneyimi sonrası sevdiği işin ne olduğunu bulur. yaklaşık 10 yıl sonra bir arkadaşıyla birlikte ankara drama tiyatrosunu kurar. suç ve ceza’nın raskolnikov’u ilk oynadığı karakterdir, sonra şarlo’nun sahne ışıkları’nı sahneye koyar. sinemayla tanışması da bu döneme denk gelir. kızı aslı'nın adını verdiği bir yapım şirketi olan aslıer film'i kurar ve senaryosunu yazdığı ilk filmi hayat cehennemi/hiç filmini çeker, film pek ilgi görmez. senaryo çalışmalarına devam eder ve bugün bile izlerken zevk aldığımız birçok filmin altında imzası vardır. anadolu tarihine ve mitolojiye olan tutkusu sebebiyle ülkeyi defalarca boydan boya gezmiştir, hikâyelerinde anadolu köylerini anlatır. ağaç yontar, şiir yazar, yüzlerce filmde oynar, yönetir.

    oynadığı filmler:

    gece yarısı vurgunu, 1990 (izzet reis)
    fazilet, 1989
    gülbeyaz, 1989
    ahi evran, 1989
    güneşin solduğu gün, 1989
    lambada / gençlik fırtınası, 1989
    ağlıyorum, 1988
    inatçı, 1988
    kalbim ağlıyor, 1988
    öğretmen, 1988
    uyanık gazeteci, 1988 (muhtar)
    vurgun, 1987
    papatya, 1987
    alnımdaki bıçak yarası, 1987
    gönül dostları, 1987
    çocuklar ölmesin, 1987
    pusu, 1987
    umut zamanı, 1987
    ya benimsin ya toprağın, 1987
    çark, 1987
    zeynepler ölmesin, 1987
    deli deli küpeli deli, 1986 (çavuş)
    bekçi, 1986
    sevmek neye yarar, 1986
    kıskıvrak, 1986
    fatmagül’ün suçu ne, 1986
    aşk hikayemiz, 1986
    garip, 1986
    sevda ateşi, 1986
    sonsuz aşk, 1986
    aşkın kanunu yoktur, 1986
    yılanların öcü, 1985 (muhtar)
    sosyete şaban, 1985
    ya ya ya şa şa şa, 1985
    parmak damgası, 1985
    ölüm yolu, 1985 (mahmut)
    keriz, 1985 (şeyhmuz)
    postacı, 1984
    bir sevgi istiyorum, 1984
    fahriye abla, 1984
    bir yıldız doğuyor, 1984
    gül ağacı, 1983
    çarıklı milyoner, 1983
    şalvar davası, 1983
    küçük ağa, 1983
    yalan, 1982
    aşkların en güzeli, 1982
    dolap beygiri, 1982
    doktor civanım, 1982 (ihsan ağa)
    çiçek abbas, 1982
    herhangi bir kadın, 1981
    davaro, 1981 (ağa)
    deliler koğuşu, 1981
    duy kalbimin feryadını, 1980
    yaktın beni dünya, 1980
    erkek güzeli sefil bilo, 1979
    isyan, 1979
    derya gülü, 1979 (haşim kaptan)
    karpuzcu, 1979
    mahmudo ile hazel, 1979
    şark bülbülü, 1979 (muhtar)
    maden, 1978
    kibar feyzo, 1978 (hüso)
    neşeli günler, 1978 (nazif)
    sultan, 1978 (muhtar)
    kene, 1978 (halil dayı)
    aslan bacanak, 1977
    fırat’ın cinleri, 1977
    güneşli bataklık, 1977 (nazif)
    çöpçüler kralı, 1977
    kan, 1977
    leyla, 1977
    gülen gözler, 1977 (hasan)
    selvi boylum, al yazmalım, 1977 (ali)
    sakar şakir, 1977 (televizyoncu kenan)
    şabanoğlu şaban, 1977 (sünnetçi)
    kadı han, 1976
    mağlup edilemeyenler, 1976
    hasip ile nasip, 1976
    kötüler de ağlar, 1976
    deprem, 1976
    öyle olsun, 1976 (hasan usta)
    meraklı köfteci, 1976 (temel reis)
    ağrı dağı efsanesi, 1975
    kara çarşaflı gelin, 1975 (kahya)
    işte hayat, 1975
    şaşkın damat, 1975 (boynuzlu kazım)
    ah ne adem dilli badem, 1975
    anasının kızı, 1975
    delisin, 1975 (rıza)
    bedrana, 1974
    kanlı deniz, 1974 (veli reis)
    kardeşim, 1974
    olmaz böyle şey, 1974
    yaşar ne yaşar ne yaşamaz, 1974
    salako, 1974
    kambur, 1973
    kır çiçeği, 1973
    ezo gelin, 1973 (ezo’nun amcası)
    azap, 1973
    kim bu soytarı, 1973
    ve onu vurdular, 1973
    ağrı dağı’nın gazabı, 1973
    güllü geliyor güllü, 1973 (hasan reis)
    oh olsun ihsan, 1973
    utanç bekir, 1972
    her şafakta ölürüm, 1972
    tanrı misafiri, 1972
    keloğlan, 1971
    güllü, 1971
    hüdaverdi-pırtık, 1971 (zurna)
    hayat sevince güzel, 1971 (fotoğrafçı)
    hayat cehennemi – hiç, 1971
    tarkan piyer, 1969
    camoka’nın dönüşü, 1968
    sevemez kimse seni, 1968
    sürtüğün kızı, 1967
    kara davut, 1967
    ömre bedel kız, 1967
    kozanoğlu, 1967
    bir millet uyanıyor, 1966
    fatih’in fedaisi, 1966
    ölüm tarlası, 1966
    ah güzel istanbul, 1966
    senede bir gün, 1965

    yönettiği filmler:

    bizim sokak, 1981 (yapımcılığını da yaptı)
    deliler koğuşu, 1981
    duy kalbimin feryadını, 1980
    ibişo, 1980
    bebek, 1979
    hayat cehennemi – hiç, 1971

    senaryosunu yazdığı filmler:
    bir umut uğruna, 1991
    bir avuç sevgi, 1990
    fazilet, 1989
    öğretmen, 1988
    uyanık gazeteci, 1988
    inatçı, 1988
    papatya, 1987
    vurgun, 1987
    ağlama, 1986
    sonsuz aşk, 1986
    deliye hergün bayram, 1985
    keriz, 1985
    sosyete şaban, 1985
    bizimkiler / of of emine, 1984
    yabancı, 1984
    şabaniye, 1984
    çarıklı milyoner, 1983
    günah, 1983
    ıslak güneş, 1982
    arkadaşım, 1982
    bizim sokak, 1981
    deliler koğuşu, 1981
    akrep, 1980
    berduş, 1980
    duy kalbimin feryadını, 1980
    ibişo, 1980
    bebek, 1979
    mahmudo ile hazel, 1979
    kibar feyzo, 1978
    kanal, 1978
    azrailin beş atlısı, 1978
    kene, 1978
    kaçaklar, 1977
    fırat’ın cinleri, 1977
    memiş, 1977
    öl seve seve, 1977
    su perisi elması, 1976
    kadı han, 1976
    avanak, 1976
    intikamcı, 1976
    nerde beleş orda yerleş, 1976
    portakal, 1976
    bekaret kemeri, 1975
    zımbala behçet / behçet, 1975
    çin işi japon işi, 1975
    sansar, 1975
    seferim var, 1975
    vur tatlım, 1975
    yarınlar kimin, 1975
    ye beni mahmut, 1975
    kocam erkek mi?, 1975
    bedrana, 1974
    helal sana behçet, 1973
    ağrı dağı’nın gazabı, 1973
    hayat cehennemi – hiç, 1971
  • memleketin film tarihinde, mapushane ve mahalle raconcusu, zengin gönüllü kalender deniz adamı, avantasına bakan üçkağıtçı, hasis kız babası, köylü kürt, kaçakçı kürt, gariban kürt, kurnaz kürt, sahanda kürt ve türk buğulama gibi roller oynamış, rahmetli, salacaklı aktör**.
  • sigara icis bicimi de ayrica incelenmesi gereken bi adamdir ihsan yuce.
    gercek hayatta nasil sigara iciyorsa filmlerinde de aynısını yapıyo gibi durur,sanki rolunu oynarken birden canı sigara istemis,cıkartıp yakmıs gibi icer.
    hicbir zamanda sigara icmesi sahnede one cıkmaz,hatta filmden ayrı bi sey gibidir.rolunu yapıyo bi yandan da sigara iciyo gibi gozukur ama baba o kadar dogaldır ki bu seferde yonetmen ozellikle sigara icmesini istemistir diye kıllanırsınız cunku karakterine cok sey katar.bi fırt cekip yere attıgında isi vardır,eger yere atıp bi de ezmisse basroldeki iyi karakter buna zarar veren biseyler yapmıstır,adamları da gelip buna gammazlamıslardır,agır agır cekince de(bi yandan da pis pis sırıtır)keyfi yerindedir ama baskalarının basını agrıtacaktır ihsan amca ilerde.sigarayı baska birine ikram ediyorsa karsısındaki kisiyi ya kekliyecektir,ya da karsısındaki zengin bi adamdır.
    ayrıca kotu bi karakteri oynuyosa karsısındaki kisilere hic bir zaman acımaz.ayrıca gozleri de cok farklıdır,kanlı gibi hafiften,katarakt olabilir belki.
  • müjde ar’ın canlandırdığı gülo’nun babası hacı hüso’yu oynadığı (bkz: kibar feyzo)’nun senaryosunu yazmıştır. yönetmenliğini atıf yılmaz’ın yaptığı kibar feyzo, toplumsal, siyasal, dinsel eleştiriyi komediyle buluşturan film, türk sinemasının köşe taşı filmlerinden biridir. ihsan yüce öykücü osman şahin’in yel değirmeni adlı kitabında yer alan fareler öyküsünü harika diyaloglarla sinemaya uyarlayarak kibar feyzo’yu yaratmıştır. erden kıral’ın ilk uzun metrajlı filmi olan tarık akan ve meral orhonsoy’un rol aldığı 1978 tarihli kanalfilminin ’ın senaryosunu da o yazmıştır.
    (bkz: kibar feyzo)'daki hacı hüso, (bkz: çöpçüler kralı)'ndaki hacer'in paragöz babası, (bkz: davaro) da sülo'nun karısına göz koyan ağa hep kötü rollerde olmasına alıştığımız bir emekçidir ve ömrü sanatla geçmiş bir adamdır. sanat dediysek sadece sinema değil; yazardır, şairdir, heykeltıraştır, ressamdır, ağacı yontması bile sanata dahildir.
    ama pek fazla kimsenin şairi olduğunu bilmediği bir de şiiri vardır.

    (bkz: ekmek şarap sen ve ben)
    bir de sabahın dördü
    dışarda kar
    odamız ılık
    gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
    anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir oğlanla yattığını
    aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını kıskandım gogen’i tahitilim
    terlemiş vücudunu silerken
    cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
    saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
    güneşi doğurmuştu ölü cisim
    martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
    nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
    sam yelim sahra-i kebirim
    kahrettim her şeye o gün
    babanın şarap çanağına,
    gogen’e,
    kadere,
    sana,
    bana,
    bir de gittiğin arabanın tekerine
    ne diyordum arkadaş….
    diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
    ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
    daha sonra yaparım hayatın felsefesini
    sırayla olurum fatih, selim, kanuni
    bazen kadın hamamında tellak….
    bazen christoph colomb
    napolyon’ken düşünürüm elbe’de geçen günleri
    timur’ken beyazıt’ı yenişimi….
    bir kere aristo’nun hocası olmuştum
    ona verdiğim dersle gurur duymuştum
    bazen jan dark’ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
    bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum
    eğer daha da içersem
    shakespare halt etmiş derim karşımda
    salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
    işte mozart’ın aradığı melodi bu diye gülerim
    enayiymiş be platon…
    bir içsin de görsün….ne felsefesi varmış bu hayatın
    anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu
    ıslak kaldırımlarda yürürken acırım
    önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
    ukalalık işte derim neme lazım senin
    kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş….
    ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
    şehrin izbe sokaklarında
    yavaş yavaş kaybolur benliğim…

    şiir linki
  • asil ugrasi ve meziyeti senaristlikti. produksiyon islerini de yuruturdu. salacakta bahce icinde eski bi koskte yasardi. ailecek yemege giderdik evine. asli adinda bir kizi vardir.
  • görsel
    125'i aşkın film oyunculuğu, 53 senaryo, 6 film yönetmenliğinin yanı sıra şiir, resim ve heykel ile de ilgilenmiş tam bir sanatçıdır. şiirlerinin çoğu yayımlanmamıştır.
    sinemadan evvel tiyatro oyunculuğu yaptığını da hatırlatmakta fayda var. dolu dolu geçen bir sanat hayatı ve mesleğini severek yapan iyi bir sanatçı. mekanı cennet olsun.

    en ünlü şiiri 'ekmek şarap sen ve ben'dir. bu şiirle ilgili sözlük te bir başlık var. ama ben yine de merak edenler için buraya bırakayım.

    ekmek şarap sen ve ben
    bir de sabahın dördü
    dışarda kar
    odamız ılık
    gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
    anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir çocukla yattığını
    aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını

    kıskandım gogen’i tahitilim
    terlemiş vücudunu silerken
    cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
    saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
    güneşi doğurmuştu ölü cisim
    martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
    nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
    sam yelim sahra-i kebirim
    kahrettim her şeye o gün
    babanın şarap çanağına, doğan güneşe
    gogen’e,
    kadere,
    sana,
    bana ,
    bir de gittiğin arabanın tekerine

    evet ne diyordum arkadaş….
    diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
    ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
    daha sonra yaparım hayat felsefesini

    sırayla olurum fatih, selim, kanuni
    bazen kadın hamamında tellak….
    bazen christoph colomb
    napolyon’ken düşünürüm elbe’de geçen günleri
    timur’ken beyazıt’ı yenişimi….
    bir kere aristo’nun hocası olmuştum
    ona verdiğim dersle gurur duymuştum
    bazen jan dark’ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
    bazen odununu ateşleyen bir cellat olurum

    eğer daha da içersem
    shakespare halt etmiş derim karşımda
    salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
    işte mozart’ın aradığı melodi bu diye gülerim
    enayiymiş be platon…
    bir içsin de görsün….ne felsefesi varmış bu alemin
    anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu

    ıslak kaldırımlarda yürürken acırım
    önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
    ukalalık işte derim neme lazım senin
    kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş….
    ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
    şehrin izbe sokaklarında
    yavaş yavaş kaybolur benliğim…

    ihsan yüce
  • munir ozkul tarafindan hakkinda " hahahaaayt turrrup sikarim onun gencligine" denmis kisidir.
  • al bundy, married with children efsanesinin bir bolumunde, izledigi bir kovboy filmindeki yardimci oyuncu fuzzy mcgee'nin gercek hayatta vefat etmesi uzerine, kendine mezar yeri olarak bu cok sevdigi yardimci oyuncunun yanini satin alir. oldukten sonra fuzzy'nin yaninda olabilmek bundy icin bir $ereftir. (bu arada fuzzy -sanirim- hayali birisi olsa da, eli wallachgibi, gian maria volonte gibi emekcileri al bundy'nin fuzzy'si olarak gormek abarti olmaz.)

    al bundy'ye gore fuzzy gibi bir yardimci oyuncu, cogu film starindan daha degerlidir. fuzzy yerini bilir, filme elinden geldigince katki saglar, fazlasini istemez, aziyla yetinirdi. bir western filmi fuzzy'siz olamazdi, fuzzy'siz tatsiz tuzsuz bir yapim olurdu.

    al bundy'e gore western filmlerde "fuzzy" ne ifade ediyorsa, buyuk cogunluga gore turk sinemasi'nda ihsan yuce bir fazlasini ifade ediyordur. ihsan yuce sadece yardimci oyuncu degildi, daha fazlasiydi. ihsan yuce yardimci oyunculuktan ote kameranin gerisine a$ikti. o senaryolarin, produksiyonlarin adamiydi. bu soyadi gibi yuce insan icin ne yazilirsa yazilsin, kendisinin emegini, yetenegini anlatmaya yetmez bence. ben -kendimce-, al bundy'nin yardimci oyuncu fuzzy mcgee sevgisiyle ifade etmeye cali$tim.

    cok buyuk adam cok, topragi bol olsun...
hesabın var mı? giriş yap