• varlığa özenen yokluk.
  • gece yolcularının türkçesi bozuk şarkısı. "kuvvetle ihtimal" yoktur. "kuvvetli ihtimal" vardır, yahut bu kızın o çocukla olmayacağı "kuvvetle muhtemel" olabilir. bence o solist çocuk daha türkçe'yi konuşamazken kızların etrafında fır dönmesi pek de kuvvetli bir ihtimal değildir. anlatım bozukluğu hoş bir şey değildir, kınıyorum şiddetle. kuvvetle ve hatta muhtemelen.
  • kenan doğulu'nun yeni caz albümü (şaka değil) olan ihtimaller'in ilk parçası. evlenilecek hatuna düğünde söylenesi bir şarkı olmuş.

    https://www.youtube.com/watch?v=-lmf80w-4iu

    videoyu sonradan buldum, sözlerini o yüzden uğraşa uğraşa kendim yazmıştım. neyse ki fark yokmuş, eheh. (videoda "endamı şahane" yazılmış, ben "endam-ı şahane" diye yazmıştım. değiştirmiyorum zira "zat-ı aliniz" gibi bir kalıp.)

    buyursunlar:

    --- spoiler ---

    gönül yaktığım endam-ı şahane yüzünü gösterdin sonunda,
    esir alan bu kurşunî bakış, akıllara ziyan bu buğulu tebessüm...

    doğru söyle benim yerimde olsan seni seçmez miydin? kuşkusuz...
    insanın elinde değil akıl çelen gözlerine vurulmamak!

    herkesin var bir zayıf yönü,
    benimkisi zat-ı aliniz,
    ve siz bunu biliyorsunuz...

    doğru zaman şimdiymiş işte,
    ikimiz de keşifte,
    yollar kesişti işte...

    var mı sence ihtimal?
    cesaretin tamam mı?
    kolay değil, biliyorum,
    aynı şey herkese oldu...

    var mı bir küçük ışık?
    hazırsan istiyorum,
    bir cesur adım, biraz da umudun olsun.

    ***

    gönül yaktığım endam-ı şahane yüzünü gösterdin sonunda,
    esir alan bu kurşunî bakış, akıllara ziyan bu buğulu tebessüm...

    doğru söyle benim yerimde olsan seni seçmez miydin? kuşkusuz...
    insanın elinde değil akıl çelen gözlerine vurulmamak!

    herkesin var bir zayıf yönü,
    benimkisi aşikâr,
    ve sen bunun farkındasın...

    doğru zaman şimdiymiş işte,
    ikimiz de keşifte,
    yollar kesişti işte...

    var mı sence ihtimal?
    cesaretin tamam mı?
    kolay değil, biliyorum,
    hangimiz almadık yara...

    var mı bir küçük ışık?
    hazırsan istiyorum,
    bir cesur adım, biraz da umudun olsun.
    bir cesur adım, biraz da umudun olsun.
    uçmaya hazır bir çift de kanadın olsun!

    --- spoiler ---
  • spotify'in haftalik onerileri caliyor ben de calisiyordum. sarki basladiktan bir sure ilgimi cekti, hosuma gitti ve "kimmis ?" diye baktim ve dumur.

    ulan madem bunu yapabiliyosun zamaninda yapsana be adam !?
  • "dört bir yanımızda ihtimallerin sonsuz alanı uzanır; gerçek, tesadüfen karşımıza çıkacak olsa, ihtimallerin o kadar dışında yer alır ki, ani bir şaşkınlıkla, önümüzde yükselen duvara çarpıp geriye devriliriz." (s. 87)
    (bkz: marcel proust)
    (bkz: mahpus)
  • varlığı insanı yorandır. üstüne bir de tam vazgeçtiğiniz anda murphy kendini hatırlatır, alt üst eder hayatınızı
  • olmak istediğim şey.

    içinde her zaman bir imkanı barındıran, hiç bir zaman şekle girmemiş, isim almamış, yaftalanmamış, ama hiç bir zaman da bir şey olmamışlık hali. herşey olabilme imkanının hiç bir şey olmamada sonuçlanması.. değil işte.. sürekli olarak bir herşey olabilme hali..
  • evden çıktım. beş dakika daha önce çıksaydım; arkasından ıslık çaldığım, küfür ettiğim minibüse yetişebilirdim. tam da paranın üstünü alırken son gördüğüm şey bir kamyonun plakası olabilirdi. ''06 ……'' kısmını okurken olay yerinde can verebilirdim. ama evden çıkarken telefon çalmıştı ve ben o minibüsü kaçırmıştım.

    bir sonraki minibüsü beklerken sigara yakmasaydım, belki sigarayı bırakabilir, yirmi beş sene sonra; ''akciğerinizde kötü huylu bir tümör tespit ettik. ama erken teşhis olduğu için şanslısınız. hastanemiz akciğer kanseri tedavisinde en iyilerden biridir.'' diyen doktoru duymak zorunda kalmazdım. umutsuzluğa kapılmasam o hastalığı yenebilir ve fazladan bir on beş yıl daha yaşayabilirdim.

    minibüse bindim. ilk bulduğum yere oturdum. eğer kafamı yere eğmeyip camdan dışarı baksaydım; hiçbir şekilde gelecek korkusu taşımayan çocukların oyunlarını görüp yeniden umutlanabilirdim. ama bakmadım.

    minibüsten indim. sayısal lotonun devrettiğini gördüm. evet, tam da o anda oynasaydım büyük ikramiyeyi kazanabilirdim. hayatımın bundan sonraki kısmını bir milyoner olarak geçirebilirdim. ama o büfenin yanından ışık hızıyla geçtim. neticede para kazanmak için çalışmak lazımdı ve benim işe gitmem gerekiyordu. üç haneli bir maaş için arkanda milyonları bırakmak paha piçilemez.

    minibüsün yavaş gitmesi yüzünden-genelde yavaş giderler- geç kaldığım için ağız yüz eğen patrona resti çekip işten ayrılsaydım; hiç satmayan bir kişisel gelişim dergisinin kapağı olabilirdim. john petrucci'yle çok özel; ''istemediğim bir işi yapıp zengin olmaktansa istediğim bir işi yapıp aç gezerim!'' içinde takım elbiseli, manasız fotoğraflarım olurdu. yüzümdeki ''isteyince her şeyi başarabilen adam'' ifadesine herkes gıcık olurdu. ama patrona bir şey demedim. çünkü ihtiyacım olan özgüveni, sabah yüzümü yıkarken kanalizasyona akıtmıştım.

    çayımı ve sigaramı içerken-yukarıdaki kanser ihtimali burada da vardı- içeri o girdi. onu gördüğüm zaman kendimi açık iki pencere arasında kalmış gibi hissederdim. bu rüzgarı seviyordum, fakat fazla durunca hastalanıyordum. aslında o kadar güzel, çekici biri değildi. hatta bakılabilir bir yüzden ve uzun siyah saçlarından başka bir ''numara''sı yoktu. körler ülkesinin şaşı kralıydı işte. taht kavgası yapabileceği vârisleri yoktu. işte o anda gözlerinin içine bakarak ve gülümseyerek ''günaydın'' diyebilseydim… hiçbir şey olmazdı. belki sonraki sabahlar için utanma belası bir kaç ''günaydın'' koparabilirdim. bir gece kanımdaki alkolün de katkılarıyla bir yerlere davet edebilirdim. o da ilk önce anlam veremez, daha sonra verir ve bir bahane bularak -bunun da bir bahane olduğunu belli ederek- reddederdi. seçmediğimiz ihtimaller her zaman en iyisi olmak zorunda değildir.

    mesai bitene kadar karşıma hayatımı değiştirecek bir ihtimal çıkmadı. bunların en keskininde bile, iş arkadaşımla kavga edip hayatıma aynen devam etmek vardı. o yüzden çok zorlamadım.

    işten çıkıp bir şeyler içmeye gitseydim, en yakın arkadaşıma aşık olabilirdim. o da en fazla bir kaç hafta reddeder, daha sonra bir ''uyuyor musun?'' mesajıyla iki aylık uzun soluklu bir ilişkinin temelini atardı. iki ay sonra hangi sebeplerle ayrılacağımızı herkes tahmin edebilir.

    işten eve gelen biri ne yaparsa onu yaptım. hiçbir şey yapmadım. eğer bir deprem ya da kalp krizi ya da herhangi bir kötü şey olmazsa, bir gün daha yaşamayı becerebilmiştim. bu kadar iyi, bu kadar kötü ihtimaller arasından en sıradanını seçip yatağa yattığımda; hiçbir şey olmadığına sevinsem mi, üzülsem mi karar veremeden uyuyakaldım.
  • zaman kaybetmenize neden olandır.. düşünürsünüz, hesaplarsınız, kafanızda kurarsınız yine de bilinmezdir, yıne de elden gelen beklemektir..
  • acı, kekre bir tad bıraktı bu kelime bende. anlamını bilemedim. anlamı bende.
    üç kitap okuyorum aynı anda hani yorayım beynimi iyice diye. tutsaklığı anlatıyor aslında üçü de. biri kendinden, biri aşktan, biri hürriyetten tutsaklığı.
    kurtuluşlarını istiyorum işte, bir ihtimal.
    koşaydım daha iyiydi böyle yorulmuyorum; anca tutsak oluyorum ben daha fazla.

    bir ihtimal kurtarırdın ya rab her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan.

    -sen varken ona mı yalvaracağım! o da beni sevsin rabbim, bunu ancak sen yaparsın, amin...-

    mırıldanıyorum da mırıldanıyorum. bir ihtimal inanırım lan belli mi olur. var öyle bir manyaklık.

    kalkıp şeftali soyuyorum bir ihtimal soyutlanırım diye sonra.
    işe yaramıyor ama; örgü örebilseydim lan keşke.
    örgülü suçlardan tutsak olsaydım bir ihtimal, oha ne bıkmışım lan özgürlükten şaka gibi. ondan yani dedim tut böyle sıkı sıkı ellerimi diye. başıboşluk çok geldi bana. neyiniz eksik demiş geçen gün başbakan o hesap işte. şaka yapmıştır bence ama ya. şakadır.

    ortadoğu'ya barış gelecekmiş diyorlar. buyursun gelsin.
    bakarsın ortadoğuyumdur ben bir ihtimal.

    ya hadi neyse çay koyalım bi siktirip gidip. yanlış anlama çay falan sevmem de, iş olsun yani biz yine koyalım. iş olsun diye iş yapalım lan çok çılgın olur. dünyaya atarlanalım. şaka. atarlanmayalım, çok ayıp olur.
    atarlanınca tüm ihtimaller ortadan kalkıyor, test edildi onaylandı. işte bir umut bir heves bir ihtimal diye atarlanmıştım ben oysa ki.

    neyse işte, özür dilerim.

    bunlar hep ihtimal dahilinde şeyler. bir ihtimal olur ya he de geç affet.

    ihtimalleri yazıyorum: şiirin tersine elimi çekmesem senden olacağım, çeksem kendimden.

    neyse, ergenlik güzelmiş aslında, alayına atarlanıyorsun kimse gıkını çıkarmıyor oha süpermiş lan. neyse işte bende olmadı hiç de işte tipimize takıp dünyaları sikelim.
    benim tipim hiç benzemiyor ya, onu anlamadım. olmamışım galiba.

    neyse hadi bilmiş bilmiş konuşalım haddimize gibi sevmeyi öğretelim birbirimize.
    bence çok ayıp ya yapmayalım öyle şeyler vazgeçtim. sevmeyi kredili sistemde okudum ben zaten; erken mezun oldum. dersleri pek dinlemedim, onları okudum. alaylı da diyebilirsin hani. bir ihtimal geçmişimdir.

    belli mi olur? bir ihtimal. olur yani. hepsi olur.
hesabın var mı? giriş yap