• interneti sansürsüz kullanabilmek için yapmanız gerekenler çok basit:
    12 haziran'ı bekleyin.
    sandığa gidin.
    'hükümeti değiştir'e tıklayın, oy verin.
    rejim ayarlarından "cumhuriyet"i varsayılan olarak atayın.
    artık interneti sansürsüz olarak kullanabilirsiniz..
  • hala ve hala "çoluk çocuğu düşünerek bir şey yapıyor" diye çocuk kandırdığını sanan şakşakçı şakirtler tarafından destekleniyor. çoluk çocuğu porno sitelerden korumak isteyen, windows'un içindeki ebeveyn kontrolü öğesini açar ve paşalar gibi internette gezer. linux, pardus ve mac için de bedava benzerleri mevcut. indirecek, kuracak. o kadar. ayrıca bu hizmeti opsiyonel olarak sunması gereken servis sağlayıcılar olabilir, backbone işletmecisi devlet değil. devlet bu işlere karışamaz. müdahil dahi olamaz.

    yetişkin olduğum ve herhangi bir filtre seçmediğim halde giremediğim 10 bin küsür site var. bir de seçsem hiçbir şeye giremem. işte karşı çıkılan sansür bunlardır. diktatörlük istemiyoruz. rahat bırakın lan milleti!
  • internet sansür uygulamasına toplu muhalefet'te şu noktada kabul etmemiz gereken bazı noktaları var.

    1. deneyimsiziz.

    feysbuk türevi iletişim'in değil iştirak'in ta kendisinin nicel olarak belirleyici olduğu ve dönüştürücü bir işlevi olup olmadığı belli olmayan sanal eylem ve protestolar gördük. bugüne kadar internet üzerinden eylem, söylem, afiş yamultma, tüzel kişilik gözlüğünün üstünden ters ters bakma, iç kullanıma yönelik ayinsel taşak oğlanı yaratma şu veya bu biçimde türlü caydırıcılık ve güçte eylem, aktif muhalefet, vb. yapıldıysa da, gerçekten tek başına ses getiren, nihayetinde herkesin 'çok başarılı bir eylem oldu' diyebileceği çapta ve itki de bir kitlesel eylem, protesto, -henüz- yapılabilmiş değil. henüz dememden anlaşılacağı şu: yapılabilir, yapılacaktır, yapılmalıdır da. ilk isyanı ilk çıkaranlar da ister isteyin, ister istemeyin bizim jenerasyon olacak. yanisi, ''olaylara karışma''ya hazırlanın diyorum. hem de evinizde sıcacık koltuklarınızda otururken. ama şimdi evinizde sıcacık koltuklarınızda oturduğunuzdan bir türlü emin olamıyorsunuz: bize gerçekten savaş açmış olamazlar değil mi? haliyle yine inanamıyorsunuz: savaşın varlığına inanmıyorsam o savaşta mevzi almaya nasıl inanacağım? bu eylem sıcacık evimde otururken nasıl şekillenecek de 'bir şey yapmış' gibi hissedebileceğim? valla ben de bilmiyorum. zira deneyimsizim. ilk ilişkideki gibi kaçınılmaz olarak kafa göz yara yara öğreneceğiz onlayn eylemi, eylemciliği. o yüzden şimdiden uyarıyorum: sinirler gerilecek, eski meseleler gündeme getirilecek, kimin doğru söylediği anlaşılamayacak, ama tüm bu karmaşanın içinde bir dengeyi bulacağız. bir şekilde hepimiz, hepimize yönlenmiş bu saldırıya sıcak odalarından oturan insanlardan beklenmedik bir yanıt vereceğiz, ya da, verebiliriz. verelim mi? (bkz: toplu eylem başlatıcı salak monologlar)

    2) masrafı çok yok.

    kullanıcı bazında çok fazla maliyeti olmadığını biliyoruz. herkes günde iki üç sansür protestosu entrysi girse, tweetlese, share etse, bir şeyler yapsa zaten konu ister istemez 'umumi'leşiyor, umumileşince de kafadan hususileşiyor. onu sürdürecek farmville işi bir dirayetiniz bile olsa, yani her gün gidip sanal domatesi suladığın enerjiyi bu meseleyi tweet mweet tarzı platformlarda trendlere, göklere taşımaya ayırsan, ve sonucunu da görsen, görsek, accayip süper bir geri dönüşü olacağını düşünüyorum. inci'cilerin düşünün, tam liseli hırtlığı ile saldırıp ses çıkarttıkça daha yeni yöntemler buluyorlar, taktıkça takaları geliyor birine. aynı şekilde bu meseleye angaje olsan, sen de aynı enerjiyi, hem de mala davara hayra olan bir konuda vermiş olacaksın. farmville'in genişleyecek ve arkadaşından yardım ve puan dilendiğin gibi ilgisi olan olmayan herkesten aaa lan bu çok güzel oyun olur. sansürville. arayüzünü yapsan, sağda solda tweet etme üzerinden puan dağısa, birinciye şey etse? bunu kodlayın.

    3) konu az uzayınca bile sıkıcılaşmaya çok müsait.

    ''aman abi şu sansürü kaldırsınlar da şu herifleri duymak zorunda kalmayalım'' denmesi zannedildiğinden çok daha yakın. alayına isyan sarkazm bir adım ötede. eyvallah ağalar, eyvallah canlar. taşşağı geçin, sarkazmı yapın, kesin bir şey yapmaya çalışırken bir yerimiz açıkta kalıyor, görünüyor, göze batıyor olacak. ama ben de senin keyfin kaçmasın diye keyfimi kaçırana vır vır etmekten geri duramayacağım, sen de kusuruma hiç bakmayacaksın. zaten birileri rahatsız olur diye kimsenin de kendi sorununu içselleştireceğini sanmıyorum? komşulara karşı çok ayıp olabilir diye haklı konuda girişilmiş başarısız eylem yarıda kesilir mi? hele hele bu hadise çok net. ''dün vardı, bugün yok'' bir mesele. acısı taze. troll laf eder, hakkımda tematik yaparlar diye geri durmak, caymak, yan yatmak çamura batmak yok. bir de meselenin birilerinin üzerine kalmaması gerekiyor. yani mümkün mertebe önder, lider, başbuğ ya da taşşak oğlanı, hedef adam, yeni kurban yaratmadan sıyrılabilirsek bu işten o kadar hepimizin karına. sözlükteki ulusalcıları bir izleyin, allahaşkına. içinde ulusalcı geçen başlığı anında birisi ya da bir kaçı, hem de çoğu zaman aynı bkz ve cumhuriyet rejiminin kütub-ül sittesi ve pundtlerini alıntılamaktan geri durmayarak indiriveriyor. nasıl bir ısrar ve nasıl bir inanmışlık. nasıl bir kendine vazife edinmek. kabul et, adamları mecburen dinlemek zorunda kalıyorsun, mecburen bildiğin (zaten daha evvel sırf onların sesi duyulduğu sırada bilmek zorunda bırakıldığın) konuların üzerinden tekrar geçiyorsun, inandıkları şeye nasıl inandıklarını yine görüyor, o inanmışlığın içinde yatan cevhere yine saygı ve sevgi duyuyorsun. bir insanı zorla da olsa dinlemek zorunda kalmak, o insanı görmek, varlığını varlığına armağan edebilmek de demek çoğu zaman, kendi varlığını hatırlatmanın en kesin yöntemi sana sorulmadan konuşmak, susmanı isteyene formalite icabı bile olsa vır vır edebilecek kararlılıkta olmak. ama bu konu bağlamında, mevcut çatışan yönelimler, husumetler arası hiç bir ikilik çıkacağını sanmıyorum, sözlükte benim tanıdığım fikri ahlaka sahip kimsenin 'yasak iyi olmuş, sansür ve sansürleme yerinde' diyebileceğini sanmıyorum. 1914 ruhunda bismark'ın balkon'dan halk'a seslendiği gibi: artık ayrım yok. hepimiz almanız. okkaddarrrrr!!!''daki gibi bir an düşleyin. ve bu sefer müştereğin almanlık değil, alenen haklarımıza tecavüz edilmişlik paydasından olduğunu bilelim. konu çözülene kadar birlikte ısrar edelim, sonra yine birbirimizin gırtlağına sarılırız.

    4) şu noktada yapılacak ortak eylemi kodifiye etmek, karara bağlamak, vuzuha erdirmek lüzumunda değiliz. dahası nasıl yapılırın psikolojik, şu bu detayına da girsek bile, anında netleşmesi, hemen uygulanabilir kılınması da gerekmiyor. eylem ahlakı çelik disiplinle içselleştirilip pratiğe dökülür mü, dökülmesi de gerekli mi bilmiyorum. bence öyle çelik bir disiplin gerektirmeden de herkes bir eylem yolu bulup kendi ucundan kovalayabilir. o zaman gruplar arasında rekabet de olur, o da sürece olmlu etki eder mi, onu da bilemiyorum. ama şimdi düşününce bana gruplaşmaya, rekabet'e gidecek bir iş gibi gelmiyor. lakin her ne olursa olsun en son noktada ilk olarak şu son madde referansımız olmalı:

    5) ilk hedef toplu eylemin lüzumlu olduğunu vurgulamak durumundayız (ver kardeşim toplu eylem bakınızını bir daha, komiği de yine çıksın aradan, ooh) eylemi belirlemeye çalışırken bu duruma artık daha fazla tahammül edilmesi gerekmediğini, yani bir eylem belirlemenin gerekli olduğu inancını yeşertmek. neymiş? eylem gerekliyi veriyormuşuz. eylemin ne olduğu, ne olabileceği şu an zaten tartışılması gereken konu. mutabakata bir şekilde illa ki varılır.

    hepinizi öpüyorum. bu kadar konuştum, beni gözünüzde canlandırmakta zorlanıyor, neye benzediğimi merak ediyorsanız başlığımdaki lagrima'nın entrysine bakın. aynı onun gibiyim. aktif ve dinamiğim, ama onun hatalarından çok dersler aldım. artık şerefsizlikler yapmayacağım. bu reenkarnasyonumda iyi stalin olacağım.
  • arkadaslar,

    hepimize cok is dusuyor. emir buyuk yerden. o yuzden yine geregini yapacak, itaat edecegiz. yoksa gotumuze girebilir. girerse ne yapariz? gotu kaybederiz. sakin ola ki yanlis anlasilmasin. sessiz de kalmayacagiz. tepkimizi, muhalefetimizi elbette icimize atmayacagiz. mizmizlanacagiz. miz miz miz, bu tip kanunlardan yana sikayetimizi mizildayarak dile ve burna getirecegiz. iste neyse o mizmizin suresi, onu bir sure edecegiz ki tepki de vermedik demesinler. zaten bir kisim bokuyla kavga eden, asabi, sinirli, delimsirek sahis o isi bizim yerimize yapar, biz de "amaaan o sinirli, bokuyla kavga ediyor, herseyi dert ediyor" deriz, olmadi "afferin ya adama, helal olsun, ne guzel oturtmus deriz." mahallemiz velisiyle delisiyle bir butun olur

    arkadaslar,

    kanun kanundur, kanuna donustugu, suc olarak kabul gordugu andan itibaren gecerlidir. hukuk devletindeyiz. hukuk devleti ne demek? devletin kayitli, numarali mali, mulku olan vatandaslarini duzenlemesi, onlari koydugu kanunlarla kendi kendisinden korumasi demek. biliyorsunuz bu yasadan once cocuk pornosu vardi, bu yasanin eksikliginde pornocu cesaret buluyor, boyel bir yasa olmadigina gore yapsam iyi bile olabilir" diyerek suca ozeniyordu. bu yasayla beraber cezayi yaptirimi mueyyideyi gorunce cocuk pornocusu da cocuk pornosu bitecek, "oo cocuk pornosu yanlismis, yalanmis" denecek. bu yasadan once "eroyini suradan alabilirsiniz, eroin icmeyen eksiktir, zavallidir. insan olmanin birinci sarti eroyin, ikincisi afyon tohumu" diyorduk, o da tam olarak ayni sebepten bitmis oldu. bundan rahatsz olanlar olacaktir. bunlar dikkat edin mizmizlanmayip, feryat figan edenler ya cocuk pornocusudur, ya eroyin kacakcisidir, ya da cocuklara eroyin icirerek pornosunu yaptiriyor, pornonun sonuna da ataturk'e hakaret icin parca attiriyordur. bu nereye goturur bizleri? intihara goturur, ozendirir. intihar etmeyen de ne olur mustehcenlikle fuhusa, fuhustan kumara, kumarda parayi batirinca da eroyin kacakciligi, cocuk pornoculuguna goturur. opsiyonlar kesin, devlet'in elinde milyarlarca dolar var. o kadar parayi, iktidari nereden buluyor bilmese? demek ki bir bildikleri var, oturdugunuz yerden vik vik sik sik etmeyin. hareketlerinize dikkat edin, sesinizi cikarmayin, sizin de hosunuza gidecegi gunu ani bekleyin. gecmise ozlem duyup nostaljik olmayin, o donemler gecti, internet o eski internet degil, bir donem oyle rahatmis, cosmussunuz, gecmiste yasanmaz ki, olenle olunmez ki, temiz bir internet icin temiz bir sayfa acin, ve ani yasayin. geleceginizden endise edip vesvese etmeyin, bu boyle giderse nereye varir, fasizmi durdurmazsak, onune dikilmezsek kim tutar, hangi ozgurlugumuzu bizim yanimiza korlar, ileride yasayi kaldirmak isteyene "cocuk pornosunu legallestirmek istiyorlar" diye farfara yapip alciyi orerler diye evhamlanmayin, bunlar slippery slope argumanlaridir, kasandira kompleksleridir, ani yakalayin. gerilim yapmayin.

    arkadaslar,

    uslup onemli. uslubumuz ters olursa, ters teper. daha evvel usulsuz, uslupsuz, makamsiz, akortsuz muhalefet ettiler? ne oldu? halk delirdi. vay sen nasil boyle muhalefet yparsin dediii, demesiyle de arkasini donmesi bir oldu. bir daha muhalefet ne yaptiysa o halka yaranamadi. niye? cunku halk tatli dil duymak istiyor? niye? cunku halkin tek derdi uslup, hitap, retorik. halk herseye okey ceker, ama uslupsuzluga, bicimsizlige asla. muhalefetse bile sakin sakin, kizilacaksa bile dozunda kararinda kizin, tatli dille, dududille tepkiyin tepkiyecekseniz. espriler, karikaturler, ironik entryler, bunlar tam bize gore, bizim kalemimiz. komik diyaloglar bu tip sorunlarin cozumunde oldukca basarili oldu gecmiste. bir cok sorunu fasizan uygulamayi komik diyalogla, ironik bkz'la, tevriyeyle, iyam'la, tesbih i belig ile, takrir i sukun ile astik, asmadik mi? gectigimiz soykirimlar yuzyilinda mizahin gucuyle kac soykirim banttan dondu haberiniz var mi? yok. niye yok? olmadi da ondan akillim. olanlarda da suc hep soyu kirilanin sucuydu. misal nazi almanyasi. naziler dedi iste secimle iktidara gelmis halkin iradesi, iste hukuk devleti, iste kanun: homolar cingenler, bunlari istemiyoruz. yahudiler sen cik "vay ne oluyor, buna ses etmezsek ne olur, sirada biz mi variz?", slippery slope yaptilar. nazinin aklinda o sirada soykirim falan yoktu, ama yahudi oyle mertleyince dedi ki "bak yehudi, bu uslubunla devam edersen seni keserim, gaz odasina atarim." bir kisim yehudi dil pabuc gibi tabi car car. cevresi falan susturmak istiyor "ya sus adamlar manyak, cingeni homoyu kestikleri gibi bizi de kesecek, o dediklerin gotumuze girecek. ne tersine gidiyon?" diyor, ama susmuyorlar, belayi cekiyorlar. bir saka yapmak, bir ironik bkz vermek, bir deadpan lafi komak yok. illaaaa veynkliyor, veynkleyecek. adam da "ulan sen misin boyle uslupla sarlayan" dedi, ve ondan sonra kesti hepsini. allah hepsinin taksiratini affetsin ama ---asil--- suclular ortada. o veynkleyenleri bir kenara cekip konusan, "uslup onemlidir, adamlari kiskirtma diyen", olmadi susturan, modere eden, hukuka saygili, kanuna duyarli akli basinda bir yahudi halk hareketi olsa naziler homolari, cingenleri kestikleriyle kalacakti. 20. yy daki butun katliamlara soykirimlara bak, temelinde bu var: ters konusma, son soz manyakligi, emir vermis adama cemkirme, carcar etme.

    oysa ki biz bu tip sorunlari daha evvel yasadik, hepsini de sadece ve sadece mizahla, ironiyle, sarkazmla, sinisizmle, apatiyle cozduk. yine cozeriz, yine asariz. bakiyorlar biz ciddiye almiyoruz, "ha" derler "o zaman bari vazgecelim". ne olur? hatalarini anlarlar. yeter ki, aman ha, gotumuze, gotumuze girmesin. o gotu kollamaliyiz. gotu kaybedersek ne olur? hapis oluruz. hapis olunca ne olur? konusma hakkimizi, ifade ozgurlugumuzu, hareket alanlarimizi kisitlarlar, kos kos kabullenmek durumunda kaliriz. demek ki gotu korumak icin, birileri bizi hapsetmeden biz birbirimizi hapsetmeli, kendi kendimize konusma hakkimizi, ifade ozgurlugumuzu, hareket alanimizi kisitlamali, gote hak ettigi emniyeti vermeliyiz. 80 oncesini sonrasini hatirlayin. o zaman da otmuslerdi vik vik sik sik, ne oldu? darbe oldu sak hapise girdiler. o darbe bile niye basarili oldu? usluptan. cikti pasa tv'ye ordu yonetim'e el koymustur dedi. halk dedi, haaah, konsuurken fevrilesmeyen, muhalefeti dozunda yapan bir lider. verdi guvenoyunu cuntaya, teslim etti basibozugu, bokuyla kavga eden muhalifi yetkiliye, kurtardi gotu. onlar da kurttular, 10 sene 15 sene yattilar, kuzzzzu gibi ciktilar kuzzzuuuuu. ne oldu nihayetinde? hepsi iskenceden gectigi, yattigiyla kaldi. sana da ayni sey mi olsun? sana ne internetin ozgurlugunden mustehcen seyinden. cocuk pornocusu degilsen, mustehcenlige prim vermiyorsan, korkacak bir seyin mi var? cocuk pornocusu dusunsun, dert etsin. hem internet zaten bir nedir? insanlarin mal ve hizmet satin aldigi, hosca vakit gecirdigi, ince ayrintilar yakaladigi, tespitler ve geyikler yaptigi, kendisine es buldugu alan demek degil midir internet? o temel haklarin onune gececek seylere yol verirsek ne olur? mp3 unu indiremezsin, feyzbuktan ilkokul askini bulamazsin, sozlukten 1-0 olmus mactir i bildiremezsin. butun bunlardan, yani herseyimizden, vaz mi gececegiz? pornocu eroyinmanlar icin? lutfen.

    arkadaslarim, kardeslerim, canlarim,

    sayin ki bu bir pop-uptir, opsiyonlar, secenekler sunlar:

    itaat edin, kabul edin, siktiredin.

    itaat edin, kabul ediiiin, siktir ediiiin.

    (bu opsiyonlar sorununuzu cozmuyorsa sistem sihirbazi sizin icin baska cozumler arayabilir. arasin mi?)
  • türkiyede şu anda binlerce site yasaklı olduğundan ve dns ile bu yasak aşıldığından (hatta bazılarında aşılamıyor bile) , filtre seçmeseniz bile tüm ülkenin internet çıkışı transparan proxy tarzı birşeyin arkasına çekileceği için bu dns le yasak aşma olayını bitirecek uygulamadır. bu tür engel aşma numaraları tamamen biteceği için internet kullanıcıları soğuk gerçekle yüzyüze gelince acaba hala "filtre seçmeyebilirsin yaeeee" diye gezebilecek mi ortada o zaman görüciiiz. tanım: sansürün kralıdır.
  • giderek rayından çıkan uygulamadır. an itibarı ile belki de çok geç farkeden biri olarak

    easy-share.com ' a da erişim yasağı koyulduğunu gördüm. konya beyşehir sulh ceza mahkemesi, 20/03/2009 tarih ve 2009/96 kararı imiş, konya beyşehirdeki bir mahkemenin içinde belki de bir milyon dosya olan bir dosya paylaşım sitesini hangi uzman görüşünü alarak erişime kapadığı konusunda bir fikrim yok. kanunlara ve mahkemelere tabiki saygımız sonsuz ama herhangi bir insanın ' bu sitede benim paylaşılmasını istemediğim bir dosya var ' gerekçesi ile dünya ve ülke çapında sık kullanılan bir dosya paylaşım sitesini kapattırabilmesi kesinlikle ilginç. hani bir bireyin özgürlüğü ve hakları bir başka bireyin özgürlüğü ve haklarının başladığı yerde biterdi ?. mahkemeye başvuran şahsın paylaşılmasını istemediği bir dosyası olabilir sitede ancak aynı şekilde türkiye'de aynı siteden program,döküman veya dosya indirmek isteyen ve hatta başka kaynaktan bulamadığı için bu siteye erişmek mecburiyetinde olan yüzlerce insan da olabilir.

    sözün özü...bu karardan sonra rapidshare 'in mahkeme kararı ile erişime engellenmesi artık an meselesidir. hazır bir örnek karar da varken mahkemeye başvurup erişimin engellenmesi için dava açacak bir vatandaş beklenmektedir. çok bekletmesin bizi. belki ancak o zaman sansüre karşı harekete geçecek gücü buluruz.
  • internete giren, yani bunu buradan okuyabilen herkesin meselesidir.

    eğer iktidar hareketlerine hükmedecek, yön verecek internet tabanlı bir kolektif sivil inisiyatif yaratmak mümkünse, herkes adına kısıtlayıcı olan bu konudan daha uygun bir ateşleyici, gelenekleştirici olamaz.

    sadece ve sadece onlayn eylem kültürünün kitleseleşmesi, gelenekleşmesi için dahi internet'e uygulanan sansür'ün müthiş bir fırsat olduğunu, bu sansürü ortadan kaldıracak şekilde mobilize olup örgütlenmiş bir toplu halk hareketi oluşmasının bizim kuşağımız adına en büyük kazanım olacağını düşünüyorum.
  • yer: ankara gata hizmet bölüğü tarih: bugün
    a: asker if: ben

    a: yüzünde pis bi sırıtma ile yaklaşır ve -if abi bişey sorucam, sen hiç porno site biliyomusun?
    ıf: biliyorum ne olmuş?
    a: abi bana da söylesene telefondan giremiyorum.
    ıf: yasak olm tabi giremezsin.
    a: abi sen amerika görmüş okumuş adamsın hem duydum ben sen biliyomuşsun girmeyi.
    ıf: geçen seçimde furkana "nasıl koyduk" muhabbeti yapan sen degilmiydin?
    a: millet iradesini ortaya koydu anlamında söyledim abi ben onu.
    ıf: aferin. gel ozaman ben de sana nasıl istediğin siteye girebileceğini göstereyim.
    a: nasıl abi?
    ıf: gelecek seçimde internet ve diğer özgürlükleri kısıtlamayacak bir partiye oy veriyorsun ve bir daha bunları dert etmiyosun.
    a: abi ozamana kadar askerlik biter amk yaa!
    ıf: millet iradesi öyle uygun görmüş ben napiyim amk.
    gel bakayım ver bi şafak, tırrrrt.. oo harbiden bitmezmiş senin askerlik..
    a: ??%?&?!!

    ıleri demokrasi uygulamasıdır.
  • sansür olsa yine iyi. bu bir sansür uygulamasından çok gözetim, fişleme uygulamasıdır.

    yani şöyle düşünün: biriyle mektuplaşıyorsunuz diyelim. mektuplaşmanız kim vasıtasıyla gerçekleşiyor? postacı. şu anki yasayla postacı artık mektuplarınızın transferini sağlarken aynı zamanda içeriğini okuyabilme hakkına da sahip. yani mektuplarınız artık sizin izniniz dışında 3. kişilere açık, mahremiyet adına bir şey kalmamış oluyor.
  • "aile-çocuk için sansürlüyoruz" falan hikaye, zira çok iyi biliyoruz ki pek mesnetli olmayan bir ahlak anlayışı ile o çocukla 14 yaşında evlenmeyi mübah sayıp, aynı çocukla aile kurarlar...

    çalarlar duyarız, çaldıklarını bankalarda biriktirirler öğreniriz, evlatlarına şirket kurup vergisiz pırlanta alır-satarlar, bir uçak yolculuğu sonunda külçe başına 23 bin dolarlarını 90 bine çıkaracak şekilde altın ithalatından vergiyi kaldırırlar haber alırız, kopya çekerler anlarız ve hatta ispatlarız, yalan söylerler* 1 saat geçmez ortaya çıkar...

    hayat boyu 3 kitap okumayan adam internet sayesinde doğru-yanlış/az-çok okur beyni çalışır.
    istemezler elbette ki...
    eğer başarılabilirse 10 yıl kadar sonra ortaya çıkacak nüfusun %50sini aşacak olan mal kitlesi oturduğu yerden çok rahatsız olacak okuyan-anlayan-sorgulayan azınlıktan. o sırada çıkması öngörülen kargaşada dışarıdan müdahale hakkı doğacak büyük abilere...
    aynı saatlerde zaten bir süredir haritanın başka renge boyanmaya alıştırılmış parçası da kendisine pay biçilen görevi yapacak...
    2+2=4...
    bu ve benzeri yanlışları göre göre prim veren şüreka da sanıyor ki; 100 yıl sonra karşı devrim yapıyorlar, sanıyor ki bu baskılar sistemi oturtana kadar, sonra bir bölümü zayıflacak, kalanı ise kendi sevdiği model at gözlüğü olarak kullanımda kalacak...

    zannediyor musun ki kulluk ettiğin karanlık kafaların sahipleri ile sana yar edecekler bu toprakları....
    sen sadece vatanı gerçek sahiplerinin elinden alma denemesinde bir maşasın...
hesabın var mı? giriş yap