• bazen bu konuda hakkında düşünüyorum ve diyorum ki bi insan nasıl kendi ırkının diğerlerinden üstün olduğuna karar verebilir ? mesele ten rengimi, fakirlik mi, güçsüzlük mü nedir yani? emin ol aynı şartlarda yaşasanız o ''zavallı'' insanlar senden çok daha başarılı olur hayatta. insan sadece insandır, ne fazlası ne azı..
  • ırkcilik dusuk zeka sonucudur. arastirmalar bunu kanitlamis coktan.
  • faşizm ile aynı şey değildir. amme hizmeti olarak ikisini de tanımlayayım, bitsin bu kavram karmaşası, bitsin bu çile.

    faşizm genel olarak emperyalist amaçlar veya ağa baba emperyalistlerin amaçları uğruna özellikle milliyet ve din üzerinden toplumsal kesimleri provake eden ideolojidir.ekonomik sınıfları,kültürel ve sosyal dokuları yok sayarak, emperyal amaçların kurgulayıcısı veya kuklası bir lidere katıksız itaati emreder.örnek verirsek tokatlı bir işçi veya aydınlı bir doktor olman fark etmez.sen reisin yüce ideallerinin neferi ve savunucususun.esad'ın gitmesi senin için bir anlam ifade etmiyor gibi görünebilir,ancak reis için anlam ifade ediyor.reis için anlam ifade ediyorsa senin için de etmelidir.ve reis bu amacına ulaşması için tüm etik,ahlaki kuralları yok sayabilir.senin de kanına dokunan işler yapabilir.ama siktir et,sen reisi takip et.

    değişik toplum kesimleri suni bir milliyetçilik veya din algısı üzerinden suni bir tektipleşmeye tabi tutulur ve kendiyle genelde alakası olmayan emperyal çıkarların savunucusu durumuna getirilir.bu tektipleşme ve beyinsizlik durumunda liderin beyaz dediği kara onun için beyazdır.ne kadar sikildiğin veya senden başka kimlerin sikildiğini umursaman millyetçiliğe veya dine ve yüce emellere ihanettir.

    georgi dimitrov'un değişiyle faşizm : finans kapitalin en gerici, en şovenist, en emperyalist unsurlarının açık terörcü diktatörlüğüdür.

    bu tanım büyük sermaye tarafından desteklenen hitler rejimini ve büyük sermaye tarafından desteklenen diğer faşist rejimler için yapılmış en sade tanımlamadır.finan-kapital filan ne alak diyorsanız nazi partisinin kimlerin desteğiyle nasıl iktidara geldiğini araştırın.2. dünya savaşı'nın kime yaradığını da bir düşünün.

    faşizm tanımı tabi frankfurt okulu tarafından psikolojik kuramlar filan da eklenerek geliştirirdir.ancak genel haliyle budur.

    şimdi gelelim ırkçılığa.ırkçılıkla ilgili bu kadar edebiyat kasmıyacam.basitçe benim ırkım,benim deri rengimden insanların sıçtığı bok gül kokar,diğerlerininki bok kokar demektir.milliyet temelli faşizmi besleyebilir.ancak faşist rejimler genelde bir süre sonra millyet ve deri rengi gibi kalıplara sığmamaya başlar.

    yani sözün özü ırkçılık sadece bir gerizekalılıktır.faşizm ekonomi-politik , psikolojik, sosyolojik yanları olan bir vakıadır.bunlar birbirlerini besleyebilirler ancak tarihi ve siyaseti doğru anlamak için sınırlarını doğru çizmek vedoğru anlamlandırmak zorundayız.
  • rastgele gerçekleşmiş farklılıkların üstünlüğüne inanmaktır ırkçılık. türler ve ırklar arasındaki farklara sebep olan evrim rastlantısal ve sonuçları tesadüfi olan işlevsellik dışında hiçbir "ilahi" gerekçe taşımayan bir mekanizmadır. önündeki engellere adapte olarak ilerler. bir bilinçlilik hali taşımaz. hal böyleyken ırklar arasındaki farklara olağanüstü özellikler eklemek saçmalıktır. ya da şöyle söyleyebilirim, başımıza bizi çok etkileyen travmatik bir olay geldi. bu kimliğimizi şekillendirecek bir engel gibi düşünülebilir. bu olayın neden ve nasıl bir süreç ile gerçekleştiğinin analizini ancak olay yaşandıktan sonra yapabiliriz. ama bundan öncesi için o olayın neden ve nasıl sizi bulduğu rastgele ve rastlantısal izlenmiş bir yoldur.
    her neyse, ben ırkıçılığın "bir şeylerle" başa çıkmak için bulduğumuz yıkıcı yöntemlerden biri olduğunu düşünüyorum. ötekiyle kimliğimizi onaylar, farklı hisseder belki üzerinden yeni hedefler belirleriz. içimizdeki bir çok onaylanma bekleyen sorular hedonistçe yanıltılmış olur. kıyaslayarak kendimizi kötünün iyisi belki de en iyisi olduğumuza inandırırız. gerçekle örtüşmez ama zaten bu kimin umrundadır ki?

    (bkz: post-truth politics)
  • ırkçı, insanların derilerinin rengi ve fiziki şekillerine göre birbirleri arasında üstünlük olduğunu temel alan, güya "ırkçılık" felsefesini savunanlara verilen isimdir.

    ırkçı insanların savunduğu bu doktrin ise ırkçılıktır.

    ırkçılık, insanlar arasında doğal seleksiyon sonucu oluşan çeşitlilikte kendi topluluğunun diğer topluluklardan daha üstün olduğunu ve diğer insanları yönetmeye hakkı olduğunu düşünülen bozuk bir felsefi akım / doktrindir.

    ırkçılar ve ırkçılık, evrendeki en gereksiz canlılara örnek verilebilir.

    insan ırkı tektir ve hiç bir insan bir diğerinden üstün olamaz, insanlar arasında ki üstünlük sadece bilimle, fenle, haysiyet ve şerefle ölçülebilir.

    bütün toplumlarda çok iyi insanlar çıkabileceği gibi, çok kötü insanlarda çıkabilir.bu durumu insanın ataları ile açıklamak kelimenin tam anlamı ile cahilliktir.

    etnik gruplar üzerinden prim yapmaya çalışmak, belli bir zümreye ait olduğunu söyleyerek diğer insanlardan alacağı/hakkı olduğunu iddaa etmek insanlık tarihinin en onursuz en şerefsiz söylemidir.

    türk, kürt, çerkez, abaza, çinli, koreli nerede doğmuş olursa olsun, annesi babası kim olursa olsun sadece bir insan olarak etiketlenebilir.

    lütfen çevrenizdeki ırkçı söylemlere değer vermeyin, içinde "kürt" "türk" "çerkez" gibi belli bir topluluğu işaret eden hiç bir metni değerlendirmeyin. ırkçılığın hiç bir bilimsel geçerliliği olmadığı gibi aşağılık kompleksine sahip insanların, topluluklarından çıkan iyi insanların yaptıklarını kendilerine mal ederek kendi başarısız hayatlarını soyları ile kapatmaya çalışan yetersiz insanlar olduğu unutulmamalıdır.

    insanlık tarihinin gelişimi bize gösteriyor ki, eğitim ve bilgi arttıkça ırkçılık yok olmakta, olması gerektiği gibi sadece "insan" kavramı benimsenmektedir.

    tüm insanların ortak ırkını öğrenmek için lütfen (bkz: homo sapiens)
  • türkiye'de giderek yaygınlaşan hastalık. üstelik birbirine en düşman kesimler bazı kesimler için ayrı ayrı ırkçılık yaparken; bazı kesimler için ise çok benzer argümanlarla aynı şekilde ırkçılık yapabiliyor. mesela bir kesim daha çok gayrimüslimlere diğer bir kesim ise araplara karşı ırkçı bir söylem içindeyken ve zaman zaman birbirlerini bu konuda eleştiriyorlarken, iki kesim aynı anda aynı argüman ve söylemlerle kürtlere karşı ırkçı bir yaklaşım içerisine girebiliyor. türkiye'yi mahveden en büyük sorunun bu olduğunu düşünüyorum; her kesimden insanın küçük bir azınlık hariç, ırkçılık paydasında birleşebilmesi bu ülkeyi yaşanmaz hale getiren en önemli şey bana göre.
  • ülkemizde taraftarı fazla olan ve kızgınlaşan şu sıralarda ırkın isminin ortamda geçmesi bile aşağılama iken (bir türk birini kürt diyerek aşağılayabilmekte, diğer ırklar da bunu yapabilmektedirler.) birlikleri ayrışmaya götüren düşünce.
  • günümüzde engellenmesi nerdeyse imkansızlaşan akım
  • --- alıntı ---

    aptallığın insani temelleri
    serdar kaya
    20 mayıs 2017
    https://www.facebook.com/…er/posts/1656172544411869

    asagidaki paylasimda yer alan diyalog, irkciligin, cehaletin mantiginin her yerde ayni olmasina bir diger ornek. bu yondeki tavirlar her yerde ayni, cunku insan tabiati her yerde ayni... yani irkciligi sonradan ogrenmiyoruz. ırkciliga ya da insanlari kategorilere ayirmaya bastan meyilli doguyoruz. dolayisiyla irkciligimizi sadece azaltmamiz mumkun.

    cok-ulkeli ve sistemli calismalar, irkcilarin (yani bu gibi dogustan gelen algilari cok fazla yontulmamis kimselerin) ortak ozelliklerini kolaylikla ortaya cikariyor. detayli olarak yazmak isterdim, ve herhalde er gec yazarim, ama acikcasi bugunlerde ben de bunaldim turkiye'nin bitmek bilmeyen, ama aslinda hic de cozumsuz olmayan dertlerinden. dolayisiyla, turkiye hakkinda eskisi kadar okumak da, yazmak da istemiyorum.

    benzeri dertleri baska ulkeler de yasamis... bugun gelismis/huzurlu dedigimiz toplumlar bir yolunu bulup bu sorunlarini buyuk olcude cozmusler; is artik ~%30'luk irkci kesimin nasil dizginlenecegine kalmis... turkiye ise kabaca 2009-2010'dan bu yana yine ayak diretip tekerlegi yeniden icada kalkisiyor. haliyle tansiyon yukseliyor ve eskiden beri alisik oldugumuz otoriter egilimler ve hoyrat tavirlar daha da belirgin bir hal aliyor.

    cumhurbaskani'nin korumalarinin washington'daki meydan dayagi hadisesi bu turden bir ornek. hicbir sekilde mazereti olamayacak turden bir demokrasi ve diplomasi faciasi... ve gorebildigim kadariyla turkiyeli yorumcular, ilgili goruntulerin abd gibi bir yerde ne denli buyuk bir saskinlik ve tiksinti uyandirdigini anlamaktan buyuk olcude acizler. bu belki bir dereceye kadar dogal... neticede, turkiye, sokakta yururken karsi kosede iki uc kisinin birbirini yumdukladigini gormenin cok da sasirtici olmadigi bir ulke. ama cogu yorumcu (ve ozellikle de siyasi angajmana sahip olan insanlar) hadisenin teknik yonune dahi yabanciymis gibi konusuyorlar. misal, facebook'ta bir yoruma denk geldim... beyefendi, cok da fena da sayilmayacak bir ıngilizce ile mealen, "hic bariscil gosteri olur mu o? adamlar pkk bayragi salliyorlardi!" diyor. korumalar tabii yanlis yapmislarmis, ama hic oyle gosteriye bariscil denir miymis! bunu yazan kisi, hukuk egitimi almis! yani okumus-yazmisi, yabanci dil bileni boyle oluyor. hatta savci-hakim olup, karsisina getirilen insanlarin kaderlerini belirliyor! alttaki yorumlari artik siz dusunun... bir yorum birakayim dedim, vazgectim. benim ne diyecegim belli, onun ne cevap verecegi belli... en iyisi hic bulasmamak.

    eskiden insanlarin rasyonel argumanlarla kolayca ikna olacaklarini zannederdim. yani yeter ki arguman yeterince makul olsun ve muhataba duzgunce izah edilebilsin. sorunlar bu sekilde cozulebilir diye dusunurdum. ya da muhatabin hakli oldugu bir nokta var ise, o da ayni yontemle kendi derdini anlatabilir ve neticede fikrini degistiren sen olursun... bu da guzel bir sey... yani anlama kaygisina bagli basit iletisim...

    ama benimkisi biraz saflik imis tabii... zira cok gecmeden gordum ki, bu iletisim tarzi cogu insan uzerinde etkili degil. zira cogu insan, argumani anlayamadigi icin degil, anlamak istemedigi icin kendi pozisyonunda israrli davraniyor. cunku, o pozisyon zaten bastan bir argumana dayali degil ki, baska bir arguman ile test edilince hemen degisiversin! aksine, grup catismasina, incinmislige, aciya, ofkeye, kine, korkuya ve nihayetinde egoya dayali bir dizi subjektif kaygi ile ayakta duruyor.

    faktor analizi bilenler, bu noktayi herhalde kolaylikla anlarlar. bizler sadece suyun yuzeyindeki nihai davranislari gozlemleyebiliyoruz. o davranislardan bazilari bize gayet aptalca gorunuyor, ve belki gercekten de oyleler. ama derinlerde bir yerlerde, o aptalca davranislarin dayandigi bir dizi gayet saglam saik var. o saikler orada bulundugu ve kisiyi kontrolune aldigi olcude, o kisiye ne soylense bos.

    url: https://www.facebook.com/…er/posts/1656172544411869

    --- alıntı sonu ---

    tema:
    (bkz: ırkçılık/@derinsular)
  • sular durulmadan önce şu meseleler ele alınana kadar daha da güçlenecek: (bkz: #68382109)
hesabın var mı? giriş yap