• burayı okuyan kaç kişi kaldı bilmiyorum ama bir gün bana çiçek hediye etmek isterseniz ıtır ve lavanta karışımına oturur ağlarım bilesiniz.
    bi çiçek bu kadar mı güzel kokar.
    büyülü olduğuna dair tahminlerim var.
  • ıtır, güzel kokan bi bitki
    yapraklarına elini sürünce elinde süper kokar

    aynı zamanda bi isim
  • icimde ukte kalan tek kadindir kendisi
  • latincesi pelargonium graveolens olan bitki. geraniol, sitronellol, limonen ve az miktarda feniletil alkol taşır. antidepresan, antiseptik ve fungusit olarak kullanlır. egzema tedavisinde, psöriasiste ve yanık iyileştirmede yararlanılır. aromasından menstruel ve hormonal sorunlarda faydalıdır.
  • bir gün bir $iir kitabinin sayfalarini cevirirken tam yanindaydim. ilk sayfayi heyecanla acti. bir kelime gördü. sonra actigi hizda cevirdi. sonra bir ba$ka sayfa cevirdi ve bu sefer ka$larini catmi$ti. sonra bir sayfa daha deneyim diye dü$ündü ve bu sefer sanki biraz daha yumu$ak dokunuyordu kitabin sayfalarina. kitabin kendine kizmi$ olabilecegini dü$ünmü$tü sanirim. ve yine bir kelime gördü. actigi üc sayfanin ücünde de ayni kökten türemi$ benzer kelimeleri görmenin verdigi bir burukluk vardi sanki dudaklarinda. artik kendisi kitaba kizmi$ti. ka$lari catik bir $ekilde kapatti $iir kitabinin kapagini. sonra cantasina koyup uzakla$ti yanimizdan. kimseye ho$cakal deme geregi bile duymami$ti. üc $iirde üc kelime. yanmak. yani$. yandim. nasil da serpi$tirmi$ti $air bu üc kelimeyi, kitabinin bir gün bir kiz tarafindan kari$tirilacak üc sayfasina, garip. sonra o $iir kitabinin tamanini okudu mu ıtır, bilmiyorum. bildigim tek $ey. ben onu o gün en cok sevdim. en cok o gün ona a$ik oldum. dü$ünsenize bir $iir kitabina bile kizabilecek kadar üzgün bir kizi. o $iirlere yerle$tirilmi$ kelimelere darilan bir kizi. onun o burulmu$, titreyen dudaklarini görüp, ben öldüm, ben eridim ve ben bittim. kendisine merhamet edilmesini sevmeyen biriydi biliyorum; ama ben en cok birine o gün merhamet duydum. talihsizliklerini degi$tirebilmek icin hayata sikica tutunan birine ben o gün en cok a$ik oldum. a$kimi büyüten merhametimdi sanirim. merhametimi büyütense benim onun talihsizligini degi$tirecek hic bir $ey yapamiyor olmamdi. ahh ıtır, bana hic firsat vermedin ki. bütün acilari dindirecek sihirli formülü senin gözlerinde bulmu$tum oysa. sana anlatacaktim, senin dudagina kondurdugum dünyanin en sade, dünyanin en masum busesiyle. ama istemedin. kendi acilarini, kendi yoksunlugunu kendine saklayip, sadece kendinle payla$mayi sectin. di$aridan en güclüydün sen, en süper. ama ya icin, ya o yanan, yandikca kül olan, sonra küllerinin arasinda dirilip ucmayi bekleyen o yüregin. onu sadece ben biliyordum ıtır. sadece ben anliyordum. nereden mi biliyorum?
    tanimadigin insanlara daha fazla görünmemek icin attigin hizli adimlarindan, her gülümsemenin ardindan inen gözlerinden, ne$ene gömdügün hüznünden, ellerini birbirine kenetleyip sessizce oturu$undan, saclarindan, elbisenden, kisaca senden.

    seninle senin haberin olmadan payla$tigim hüznü bir kenara birakip, istersen sana ilk nasil a$ik oldum onu anlatayim. kör kütük sarho$ oldugum bir gece, arkada$in minibüsüyle senin o gece ziyaretine geldigin arkada$in evinin önünde bir $ekilde durmu$, sanirim birini bekliyorduk. sonra konuk oldugun ve ikimizinde tanidigi arkada$inla, seni gördük yolda. yani ben görmedim aslinda, benim arac kullanan arkadasim gördü. siz yanimiza geldiniz. sonra seni gördüm. senin elinde acayip bir süpürge makinesi vardi. eflatun giyinmi$tin, mor bir beren vardi. mor bir berene yaki$an kendini tanitirken takindigin kelebek gibi bir gülümseyi$in vardi sonra. o kelebek uctu, uctu ve yanagima kondu. i$te o gece sana a$ik olmu$tum. kör kütük sarho$tum o gece ve daha bir sarho$ oldum ruhum fokur fokur kaynarken. kli$edir ya, hep anlatilir, ayaklarim yerinden kesildi. inan o gece ayaklarimin yerinden kesildigini hatirliyorum. ucan adamdim ben o gece. tüm antalya sahilini ba$tan ba$a uctum, beydaglarini a$ip tüm kiyilardan gücümün yettigi en uzak diyarlara kadar uctum. durdugumda sabah olmu$tu ve uyandim. sonrasinda kar$iliksizligin takvim yapraklarini birer birer sökerken, bir gün reddedildigim günün tarihini i$aretledim. "önemli degil, okula yeti$men gerekiyordu, konu$acak pek bir $eyin yoktu, önemli degildi, ne yapalim, benimde i$im vardi. hepsi bu kadardi." ama inan o günlerde sana o kadar a$ik degildim. sana ben en cok i$te o $iir kitabinin sayfalarini hi$imla kapatip, yanimdan veda etmeden uzakla$tigin gün a$ik oldum, ve seni ilk o gün görmek, ilk o gün a$ik olmak istedim.ne yazik ki sana zaten a$iktim ve sana a$ik oldugum icin o gün ya$adigim olayi anladim. ikinci bir kez bu hayati ya$iyacak olursam eger, o günden önceki tüm günleri seni görmemekle gecirip o gün sana a$ik olacagim, nasil olacaksa bu. kendi ki$isel tarihcemin önemli anilarindan birisin sen ıtır, o yüzden bunlari anlatiyorum. yazdiklarima bir bakininca biraz hüzünlü geldi sanki. hic mi ne$e yoktu kar$iliksiz a$kimda, aslinda tamami ne$eyle bulanmi$ti. hatta bazen komikti de. mesela bir gün, yani demin anlattigim a$kimin miladindan önceki bir gün, hatirlar misin bilmiyorum, seni olbia car$isi ciki$i cok; ama cok uzaktan görmü$, her nedense duyamayacagini bildigim halde tüm nefesimle arkandan bagirmi$, sonra duymadigin icin pe$inden bagirarak deli divane ko$mu$tum. sanki sen ben bagirarak ko$tukca hizlaniyor, bense daha hizli ko$up, daha yüksek sesle bagiriyordum. seni nefes nefese sosyal tesislerin orada yakaladigimda, beni duymamanin nedenini kulagindaki kulaklarin icerisinden gelen yüksek desibelli müzik oldugunu anladim. tam kar$ina gecip gerisin geri yürüdüm, sense benim üzerime dogru yürürken konu$maya ba$ladik. ne dinliyordun sen diye sordum ben. kulakligi kulagima uzattin ve geri geri yürüyüp senin gözlerine bakarak yürüdüm. cok güzeldi bu müzik. ne diye sordum. reamon dedin, supergirl dedin. ilk defa dinlemi$tim. sonra hep dinledim.

    yanmak. yani$. yandim. ayni kökten üc kelime beni sana bagladi. a$kimin miladi oldu. a$kim senin hüznünle korlandi ve arttikca artti. a$k yanarmi$ be ıtır, ben o gün onu anladim. birisinin vücudunda duydugu bir aciyi animsatan kelimeler, birinin icini cok ama cok acitirmi$. seni cok sevdim...
  • ölümlü dünya’da serbest’in sırlarını paylaştığı ve bu vesileyle örgütü karşılarına almalarına neden olan kızın adı. kızda suç yok tabi, konu tamamen serbest’in boşboğazlılığı. serbest’in restorana gelen ıtır’ın arkadaşına wifi şifresini vermemesi ise aralarındaki ilişkide bir mihenk taşıydı bence, şifreyi verseydi ıtır da serbest’le ukrayna’ya gidebilirdi.
  • ailemizin bir tür nişanesi. anneannemden anneme, annemden bana uzanan yadigar ıtır ile ne tatlılar ve ne besleyici yağlar yaptık. ancak en son keşfim ıtırlı kahve oldu. kahveyi demlerken dalından yeni koparılmış iki yaprağı atıyor, bir yaprağını da fincana ekleyip kendimden geçiyorum.
  • öptü beni : "- bunlar, kâinat gibi gerçek dudaklardır," - dedi.
    "bu ıtır senin icâdın değil, saçlarımdan uçan bahardır," - dedi.
    "ister gökyüzünde seyret, ister gözlerimde :
    "körler onları görmese de, yıldızlar vardır," - dedi...
    nazım hikmet /rubailer
  • çok sevdiğim hatay'lı bir abimin annesinin ismi.
    maalesef ki depremde kaybettik annesini, mekanı cennet olsun.
  • bu hoş kokulu çiçek ile daha biraz evvel tanıştık. kuzengil bahçeye dikmiş. bir parça verir misiniz dedim ve mest oldum. bizimkiler ıtır yerine «gül damlası» diyor. ahenkli bir kokusu var. ağır olmadığı gibi hafif de değil. ellerim gül damlası kokuyor şu an. ayrıca her iki ismi de pek şirin! evim olunca mutlaka yetiştireceğim. şimdi gidip kıyafetlerin filan arasına koyacağım. kıymetli gül damlası pek tatlısın!
hesabın var mı? giriş yap