• rahmetli katalogla ali$veri$ manyagi imi$ hayattayken, eline aldigi katalogu sipari$ vermeden kapatmazmi$.
  • amerika'nin cuneyt arkin'i. tu, kaka kizilderililerin boy olcusunu alan buyuk kahraman...
    ailecek seyretmeye doyamayiz o nadide western filmlerini..
  • leon filminde jean reno nun taklidini yaptigi aktordur ayrica.
  • bir sekilde sevilesi bir karakterdir john wayne. george bush'un aktör versiyonu demek yanlis aslinda, bush wayne'in temsil ettigi degerlerin diger yüzüdür. dahasi temsil ettiginde bir yanlis yoktur, amma saf, basit, dürüst, direk, temiz kalpli john wayne'in imaji kötü amaclara arac olmaya cok müsaittir insanda uyandirdigi güven duygusu ve insani boyun egmeye, itaate zorlayan, alttan alta tehditkar babacanligi sebebiyle.

    gercek hayatta da bir efsaneymis wayne. zamaninin deli solcusu dennis hopper (deli sifatini kelimesi kelimesine aliniz. david lynch'in blue velvet'indaki frank rolünü zorla kapmis, gerekce olarak "ben frank'in ta kendisiyim" demistir) bir film üstünde calisirken john wayne'in kulagina gidecek bir ibnelik yapar, muhteviyati bana malum degil. sete girdiginde herkesin tüylerini ürperten, insanlarin sinirlendirmemek icin binbir ugras verdikleri, cok afedersiniz kuduz köpek yaradilisli biri olarak nam salmistir hopper; lakin wayne kulagina gelen olayin ardindan kendisini elinde silahla sete ziyarete geldiginde cakasi cis diye sönüverir. karsisinda "the duke" vardir zira.

    wayne icin bir john ford icadidir diyebiliriz. daha sonra howard hawks tarafindan upgrade edilmis, imajina boyut katilmistir. hawks'in red river filmiyle baslamistir bu. o filme kadar genc, ahlakli ve cesur kovboyken, birden orta yas üstü, kati, hastalik derecesinde otoriter bir karakter oynamis (ayni zamanda böylelikle the searchers'daki karakterinin temellerini atmis) temsil ettigi degerlerin öteki yüzünde yatanlari yine kendisi canlandirmistir. sert yapisi sebebiyle kimi filmlerinde, özellikle hawks'inkilerde genc rol arkadaslarinda bir gerginlik sezilir. misal red river'da wayne'in karsisinda boy gösterebilmek icin sekilden sekile, pozdan poza giren ve fakat filmin finalinde bir wayne yürüsüyü ile tümüyle perdeden silinen montgomery clift veya el dorado'da daha en bastan "zaten bir wayne ile ugrasamayacaktim, bir de basima mitchum cikti, bu kadroda mi rol calicaz amina koyim" dermiscesine pisirik lakin tam da bu sebepten kadroyla müthis eglenceli bir kimya kurmayi becerebilen james caan gibi.

    amma wayne seytan ise, seytanin beybabasi da vardir, dinsizin hakkindan imansiz gelir. kendisi john ford karsisinda bir kere olsun gikini cikaramamis, en ufak terbiyesizligi göze alamamistir. öyleyse buyrunuz,

    (bkz: john ford)

    (ayrıyetten kendisine daha evvel yazıp silmek zorunda kaldığım bir tanım, -kendisinin çok dürüst ve her ırkı seven bir kovboy olmadığı yönünde bir tanım idi-, bir takım sözlükçüler tarafından götümüze girebilir korkusuyla sansürlenmiş oyuncudur. mezarından kalkıp bana dava açıcak, işi gücü yok.)
  • bir ara marlene dietrich ile de ilişki yaşamıştır kendisi.
  • rio bravo'da şerif john t chance rolünü oynamiştir... güzel de oynamiştir... lakin cidden pek rol yapiyor gibi de durmuyordu...
  • 1969 yilindaki true grit filmiyle oscar almistir,bu oscardan once 138 filmde oynamistir,amerikan tarihine oscar kazanmadan en cok filmde oynayan aktor olarak gecer.

    (bkz: gereksiz bilgiler)
hesabın var mı? giriş yap