• ön edit yapıyorum: ulan ne kadar hıyar, ne kadar kafası boş insanmış buranın kitlesi.
    adama duş yok, temiz tuvalet yok, sigara alacak bakkal, kafamızı güneşten koruyacak şemsiye, güzel bir akşam yemeği yiyecek (salaş veya lüks farketmez herhang ibir tane diyorum) restoran yok diyoruz.

    adam "5 yıldızlı otel konforu bekleyen bla bla" diye saydırıyor.
    diğeri gelmiş "sizin gibiler gelmesin diye öyle orası" diyor.

    ulan sanki hizmet edecek köle, odalarda klima, beni koya bırakacak tahterevan istedik.
    sıçmaya tuvalet, temizlenmeye duş, ihtiyaçlarımızı gidermeye "market" istedik. hayvanoğlu hayvanların söylemediği kalmamış.
    sayın amına kodumun hippisi; kafamızı güneşten korumak için bulunan şemsiyeler bir lüks değildir. beach muhabbeti hiç dğeildir. kafasının içinde beyin taşıyan her canlı, 45 derecelik güneşte bir gölgeliğe ihtiyaç duyar. sizin ot ve haptan buhar olmuş beyniniz zarar görmüyor olabilir ama bizim görüyor, üzgünüm.

    beach ne demek onu bile bilmeyen doğulu hapçı itler gelmiş burada bize beach öğretiyor amk. ben buna tiltim işte.

    ben size söyleyeyim; senenin 2 haftasını tatile ayırabilen, kendi parasını kazanmak için götünü yırtan kimseye hitap edecek bir yer değildir. senenin 2 haftası tatil yapıyorken bunun 3-4 gününü buraya ayırmak istemezsiniz, çünkü burası ile çankırının bir köyü arasındaki tek fark burada deniz bulunmasıdır. çankırı'nın köyünde belki bakkal vardır üstelik. yine kendi parasını kazanmak için götünü yırtan bir insan, içinde hijyenik tuvaleti olmayan 2 bavul sokamayacağınız boyutta bungalovlara gecelik 300 lira da bayılmaz kolay kolay.

    --------------

    hazır herkes bokluyorken ben de önceki yazdıklarıma devam edeyim;

    bir daha son seçenek bile olsa uğrayacağım bir yer değil.
    hiçbir sosyal olanak yok burada; "gidelim bir restoranda güzel bir şeyler yiyelim akşam" diyemezsiniz. yok. "bakkaldan sigara alalım" diyemezsiniz, o bile yok :)

    berbat bir deniz.
    rezil bir plaj.
    şemsiye, şezlong zaten yok. yüzülebilecek yeri de yok, heryer kocaman taşlarla dolu. ayağınız arasına sıkışıp bir dalga yeseniz bileğinizin kırılmama ihtimali yok.

    aşağıya indiren dolmuşların hepsinde can tehlikeniz var. inanılmaz berbat bir yoldan, 30-35 yıllık araçlarla iniyorsunuz. kendi aracınızla olsanız bile oraya inmenize izin yok. dolmuşları kullanmak zorundasınız.

    otçu hapçı tayfa, jandarma baskınından uzak diye bu yöreyi tercih ediyor kısaca.
    ne doğal güzelliği var, ne sosyal imkanı. hiçbir şey yok. türkiye'de milyon tane güzel tatil yeri varken kendinizi burada heba etmeyin. ben ettim, siz etmeyin.
  • gitmeden soğuduğum koy.

    okumayanlar için önceki sayfaları özetleyeyim:

    1- denizi bulanık
    2- mekanlar ve minibüsler dürtme derdinde
    3- tipler leş
    4- o kötü yola değmez
    5- sahili taşlık

    %82 gitmeyin %14 gidin %4 çekimser
  • ulaşım için gerekli olduğunu iddia ettikleri servis araçlarına binilmemesi gereken koy.
    ben kesinlikle öleceğimizi düşündüm ailemi bi daha göremicem falan diye içimden geçirirken ağlamamak için zor tuttum kendimi. insanları aracın içine çuval gibi kapıyla bir doldurdular. gidiş yolunda ayakta kaldık. sözde 50 lira toplandığında o araç hareket edecek diyorlar kişi başı 5 liradan ama ne kadar doldurabilirlerse dolduruyorlar. yollar korkunç. uçurum kenarından paldır küldür hızlı hızlı inip çıkıyor bu servisler. eşyalarımız var diye yürümedik yine de gideceğimiz yerden önce bırakıverdiler bizi daha ileri gitmiyoruz diye ama binmeden önce gittiklerini söylemişlerdi. bi kere kaza olacak orada çok büyük can yanacak o zaman önlem almaya kalkıcak yetkililer. biz de bu adamlara ödeme yaparak suçlarına alet oluyoruz.

    kabak koyununda hiçbir özelliği yok. deniz çok taşlı, dalgalı, kamp alanları kötü. bir daha gideceğimi düşünmüyorum ama gidersem de o servislere bineceğime yürürüm.
  • suya 2 milyona verip kendini hippi zanneden şehir çocuklarının uğrak yeri.
    (bkz: olympos)
    (bkz: kelebek vadisi)
  • anladım ki huzur birseylere sahip olmak değil, birseylerin içinde olmamakmis. kosusturmacanin olmamasıymis, telefonların cekmemesiymis, internetin kısıtlı olmasıymis, stresten, yetiştirme, yetişme telaşından uzak olmakmış, doğayla iç içe olmakmış; o kadar ki yolu bile olmayan bi yerde hiç birseyi, hiç kimseyi düşünmeden vakit geçirmekmis. büyük şehirlerde bize stresi, huzursuzlugu, mutsuz olmayı ogretmisler. mayis ayinda, sezon tam acilmadan, kalabalik olmadan vakit gecirerek bunu anladigim yerdir kabak koyu.
  • 1- ulaşımı sağlayan yerliler, tam olarak soyguncu. likya yolunu yürüyenlere, burada yol yok bile dediklerini biliyorum. otopark ücreti istemeleri ise apayrı bir çakallık.
    2- ulaşımı sağlayan yerliler, yalancı. hiç bir dediklerine inanmayın. şu bakkal suyu 4 tl ye satıyor, bu benim eniştem 3 tl ye satıyor demişlerdi; 4 tl lik bakkal aslında 2 tl ye satıyormuş. 1 tl için yalan söyleyen bir bünye.
    3- mekanlar nezih ve temiz değil; buranın özeliği bu.
    4- denizi sabah sattleri dışında dalgalı ve keyifsiz. ancak, sabah 07:00 civarlarında yüzerseniz, çok çok müthiş bir deniz olduğunu göreceksiniz. ama oyun oynanayayım, çocuğum çimsin diyorsanız bunlar olamaz.
    5- kitle genelde müptezel ve uyuşuk, mekanın olayı bu.
  • konfor arayanların gitmemesi gereken koymuş, öyle buyurmuş dallama. ulan konfor diye aranan şey bilimum temel ihtiyaçlar temel. konfor dediği de sıcaktan gebermemek için altına girilebilecek bir şemsiye ne bileyim suyu akan bir duş ve devamlı dolmuşçulara domalarak ölüm tehlikesi yaşamayacağın bir yol. son kaleymiş de bilmem neymiş sanki leningrad'da hendek kazmış hıyar. o kadar goygoyladığınız bin tane tesis bir tanesi üç kuruş harcayıp 'şuraya adam gibi bir duş yaptıralım' ya da' günlük temizleyelim pis burası' diyor mu ? 'ulan bir iki gölgelik koyalım çatlar insanlar burada' diyor mu ? demiyor çünkü ne gerek var bu kadar andaval varken para harcamaya ne de olsa doğal moğal ayağına işler tıkırında. bir takım zeka özürlüler de şemsiyesizliği, duşsuzluğu imkansızlığı, doğallık sanıyor. kimse burada neden pina colada ice yok demiyor ama şemsiye, temiz su, düzgün ulaşım istiyor bu talep için de standart insan olmak yeterli diye düşünüyorum. bağımlı bir fok balığı değilseniz rahat edemeyeceğiniz koy.
  • en son bu sezon başında gemileden fiyat almak için aradığımda tek 350 2 kişi 700 dedi geceliğine. belki normal fiyattı bilemicem ama geceliğine 700 tl para vereceğim yerin sifonunun çalışmasını beklerim.
  • oğlum üsütmü başımı yırtacağım. adamlar hala "lüks bekleyenler gelmesin" diyor.
    ulan; duş almak, temiz tuvalete sıçmak, güneşten koruyacak bir şemsiye istemek ve "insani mesafelerde" bir market bulmak ne zamandan beri lüks?

    hangi evrende yaşıyorsunuz oğlum siz etiyopya'da mı yaşıyorsunuz?
  • gitmeyin derim. buradaki işletmecilerin mantığı şöyle işler: sezon öncesi tüm kampların sahipleri bir araya gelir ve herşeyin asgari fiyatını belirlerler. bakkalda bile bira, sigara vs. çok pahalıdır. birayı 2 liraya alıyoruz, 5 liraya satarsak 3 lira kar ederiz, 7 liraya satarsak 5 lira kar ederiz, o zaman 7 liraya satalım derler. nasıl olsa ordayken hiç bir yere gidemezsin. tüm konuklar, kampların rehinesidir. bunlar çevreci olduklarını iddia ederler, halbuki kampların hepsi sit alanındaki kaçak yapılardır. organik tarım diye bahçede yetiştirdikleri ürünleri kakalarlar. halbuki o bahçede foseptik çukuru vardır, şampuan vs. kullanımı da serbesttir. yani orada yetişen hiç bir ürün organik sertifikası alamaz.
hesabın var mı? giriş yap