• kabul edin etmeyin, ister trol deyin, ister cinsiyetçi var olan gerçeği değiştiremezsiniz.
    şiddet karşısında öğrenilmiş çaresizlik gibi bir durum sonrasın meyillilik ortaya çıkıyor. etrafımda fiziksel ve psikolojik olarak şiddete maruz kalan kadınların sadece söylendiği harekete geçmediğini gördükçe böyle düşünmeye başladım.
    öyle işsiz güçsüz takımı da değil bunlar. gayet iş hayatında başarılı, iyi kazanan ablalar şiddete maruz kalıp üstüne üstelik her ailede olur böyle şeyler diyerek bir kabullenme halindeler.
    bu zinciri kırmama sebebi olarak toplumun eril olması ve buna karşı koyulması durumunda yaşanacak mahalle baskısı.
    ey kadınlar unutmayın onları siz doğurdunuz. siz olmazsanız yok onlar.
    analardır kızlarını öldüren
  • yıllarca kadınları gözlemlemiş onlara şefkatle yaklaşıp merhamet filizleri içerisindeki bahçemde konuk etmiş biri olaraktan ölesiye savunduğum gerçek.

    o bahçenin merhamet filizlerini, şefkat tohumlarını gözünü kırpmadan hiç eden, çiçeklerimin dallarını burkan yetmedi kökünden koparan kadınları gördükçe onların şiddeti ne kadar da kanıksadığının hayretiyle irkiliyorum. höt demeyene kadar durmayan atarlar, bitmeyen dırdırlar "ben de varım"ın gereksiz ihtirası beni kahve insanı hâline döndürse de muhtaç olduğum kudretin kromozomlarımda yattığını bildiğimden sabırla bekliyorum. bir gün benim bu naçiz, narin ve kırılgan bedenim toprak olduğunda, etimi yiyen böceklerin, kurtçukların hışmı altında ezildiğimde, mezarıma dikilen çiçeklerin yağmurla gelen suyu emdiğinde illa ki bir kaç metrekarelik alanda yalnız kalacağımı bildiğimden sabrediyorum. susuyorum... kalkıp su içiyorum.

    vasiyetimdir:

    ölürsem ömür boyu huzur vermiş güzel bir kadının yanına gömün beni. bari mezarda iken maruz kaldığım zulümde gün yüzü göreyim, keh keh.
  • üst edit: yazı haberden yola çıkılarak yazılmamıştır. entrynin en altında konuyla ilgili sağlam bir kaynaktan makale referansı yer alıyor.
    ülkede "xyz" kadar kadın cinayetten toprak altına girdiği için kadınların çocuk istismarını görmezden gelmemiz gerekiyormuş buyrun ülkemizde cinayete kurban giden erkek oranının %79,5 olduğunu gösteren istatistik artık konuşabilir miyiz? kaynak

    (bkz: #94620416)
    birçok makale tarafından desteklenen fakat ne feministlerin ne de sözlüğün ilgisini çekebilecek gerçek.

    fiziksel şiddet istatistiklerine baktığımızda failin yüksek oranda erkek olduğu doğrudur. fakat bu durum erkeklerin "hastalıklı" doğaları, hormonları, yetiştiriliş şekilleriyle ilgili olmadığı gibi "eril sistem" denilen saçmalıkla da alakalı değildir. erkekler fiziksel olarak güçlü olmaları sebebiyle fail olarak daha fazla ön plana çıkıyorlar. şiddeti başlatan yönelten olmasalar bile günün sonunda fiziksel mücadeleden üstün çıkan olmaları sebebiyle suçlu taraf oluyorlar. en güzel örnek bir kadının erkeğe tokat atması durumudur. karşılık vermezse mutlaka "kim bilir kadına ne yaptı" gibi argümanlarla suçlu bulunur. erkek karşılık verirse de şiddeti başlatan kadın olmasına rağmen yine suçlu bulunur.

    bu durumda çocuk istismarı ve ihmali istatistiklerine bakarsak kadının gücü yettiğinde erkek kadar hatta erkekten daha da fazla şiddete meyilli olduğunu görürüz.

    çocuk ihmal ve istismarlarının sorumluları 54.1% kadın 45.0% erkektir. kaynak
hesabın var mı? giriş yap