• sanırım akımın en yoğun hissedildiği iki ülkeden biri isviçre. bir diğeri ise gözlemlediğim kadarıyla almanya. fakat işin ilginci isviçre'de kalvinizm dini bir mezhep olmaktan çıkıp, insanlar için kapital bir öğreti olmuş; ve bu yolda mutasyona uğraya uğraya giderek büyüyor. öncesinde ise tam anlamıyla kalvinizm için en önemli dini vecibe para kazanmak, çalışmak ve üretmek.

    mutasyon demişken; insanlar ciddi anlamda lüksün özgürlük olduğunu düşünüyorlar, ya da bu bahsettiğim öğretiler(!) neticesinde bu sonuca vardılar. eğer vardıkları sonuç gerçekten bu ise bu adamlar olayı çözmüşler. en azından üzerine kafa yormuşlar denilebilir. fakat işin temelinde zaten lükse, aşırıya para vermemek var. ve en azından benim yaptığım çıkarıma göre isviçre'liler gidişattan çok memnun değiller. çünkü genç nesil ultra kapital bir kafada. yani müthiş derecede zengin olmak var kafalarında. bu da uzun vadede toplumun temel mentalitesine epey aykırı.
  • "cennete giden insanlar önceden seçilmiştir. onlar dünya'da kendilerini fazla para veya fazla üne sahip olarak gösterirler." anlayışının olduğu mezhep.
  • 16.yüzyılda jean calvin tarafından temel olarak hollanda'da ortaya çıkartılan hristiyan mezhep.günün koşullarındaki geleneksel dinsel öğretilere göre değil de hristiyanlığın ilk çıktığı yıllardaki kurallara göre hristiyanlığı tekrar yorumladıklarını iddia ederler.
    temel kaygıları modern yaşamın hristyanlığın özünü bozduğu yönündedir.bunun için lüks yaşamı büyük günah olarak sayarlar.dürüst olmak ve çalışmak kendilerine göre allah'a yapılacak en büyük ibadetlerdir
  • kalvenizm, jean calvin’in 16. yüzyıl başlarında ortaya koyduğu görüşlere dayanarak kurulmuş bir hristiyanlık mezhebidir.
    bu dinsel inanç sistemi, ilk kez cenevre’de yeni kiliselerde örgütlenmiş, fransa’da nantes fermanı ile kabul edilmiştir.
    kalvenizm, toplumsal kurumları gelenekçi din anlayışına göre değil; hristiyanlığın başlangıcındaki özüne göre düzenlemeyi
    savunmuştur.
  • para kazanmanın, birikim yapmanın sevap; paylaşmanın, fakirlere yardım etmenin günah sayıldığı mezhep. zira fakirler, günahkar oldukları için fakir kalmıştır. kazanılan para ve edinilen mülkün fazlalığı, cennete gitmekle doğru orantılıdır bu mezhebe göre.
  • islam'daki çalışma ahlakına uygun değildir. islam'daki kadercilik anlayışıyla(pre-determination) protestan kadercilik anlayışı arasında (pre-destination) farklar bulunmaktadır. kalvinistlerde kader anlayışı tanrı tarafından getirilse de yalnızca öbür dünyayı ilgilendiriyordu insanlar sadece bu dünyada tanrı'ya yaraşır sade ve rasyonel bir hayat sürerek ve bunun somut göstergelerini çalışma hayatlarında da sunarak kendilerini kanıtladıkları ölçüde tanrı'nın seçilmiş kulları oluyorlardı. islam ahlakında bu dünyanın çalışma hayatını düzenleyen böyle bir "çalışma hayatı etiği" bulunmamaktadır.
  • jean calvin'in 16. yüzyıl başlarında ortaya attığı görüşlere dayanarak kurulan hıristiyanlık mezhebi.
  • (bkz: kapitalizm)
  • kalvenizm, jean calvin'in 16. yüzyıl başlarında ortaya attığı görüşlere dayanarak kurulan bir hıristiyanlık mezhebi. bu dinsel inanç sistemi, ilk kez cenevre'de, daha sonrahollanda, iskoçya, almanya ve fransa'da kurulan yeni kiliselerde örgütlendi. bu mezhep fransa'da nantes fermanı ile kabul edildi.
    kalvincilik, toplumsal kurumları; gelenekçi din anlayışına göre değil de, hristiyanlığın başlangıcındaki özüne göre düzenlemeyi savundu. bu amaçla bilimsel gelişmelere koşut bir eğitim-öğretim uygulamaya çalışarak yeni bir teknoloji oluşturdu.
    protestanlık'ta kalvenizm mezhebine göre dürüstlük ve çalışkanlık birinci sırada yer alır. bu, o dönem örneğin hollanda'da yükselen ekonomiyi de destekleyen bir inanç şekliydi. calvin'e göre çalışkan, dürüst olan, dünya nimetlerinden uzak durarak ibadet edenler rahipler kadar tanrı'nın selametine hak kazanmış, küçük seçilmişler grubunun üyeleriydi. günah olansa lüks yaşam, süslü elbiseler ve mücevher kullanmak; dans etmek, sarhoş olmak ve tembellikti.
  • ingiltere'yi terkedip kuzey amerika'ya yerleşen kalvinistler kendilerini mısır esaretinden kurtulan yahudilerle özdeşleştiriyorlardı.

    galiba en çok amerikan ruhunda kendini buldu.

    her cemaatte toplulukta kendini özel hissetme durumları olur. fakat bu heriflerin tarihte bıraktıkları ize bakarsak, hatta bizle ne alaka dersek, sonuç günlük hayatımızda bizi çepeçevre saran, elde etmek için zamanımızı harcadığımız eşyalar.
hesabın var mı? giriş yap