• insan egoizminin bir başka algı yanılgısı ve sonsuza kadar yaşama isteğinin dışa vurumu ile ilgili düşünce biçimi.

    buna bağlı olarak engelleyebileceği kaçınılmaz sonu gdo,et yememek,şeker tüketmemek,spor spor spor vs gibi argümanlarla oraya buraya saldırmak ve hırsla daha fazla yaşama isteğini beraberinde getirir.oysa gerçeklik çok farklı, kanser ve diğer ölümcül hastalıklar insan oğlunun varoluşundan bu yana hep vardı.sadece tanı konusunda sıkıntı yaşandığı için ölümlerin sebebi bilinmezdi.

    yoksa yaşam süremiz gitgide artıyor.aşağıdaki linkde görüleceği üzere 1955 yılında 40-50 yaşları ortalama ömür sonu olarak kabul edilirken artık 70 li yaşlar orta yaşın sonuna tekabül etmektedir.sigorta ,emeklilik , istihdam vs gibi konularda da yeniden yapılanma gerekliliği doğuracak şekilde bir ömür uzaması söz konusu olup bu yeni yeni tanışmaya başladığımız ve halka yayılan yaşlılık akımının getirdiği ve eskiden o yaş gurubuna ulaşanların azlığı sebebi ile pek sık rastlanmayan rahatsızlıklar da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

    http://www.geriatri.org/pdfler/yaslanantoplum.pdf

    editus : dur yolcu, vurmadan bir daha oku hatta "son yıllarda" kelimelerinin başına virgül koy, bir daha oku. ama noolur vurma ,cahil deme , aşağılama ,buda bir fikirdir 'ne diyo bu ya?" de ama sonuna ünlem koyma, soru işareti koy.
  • sadece cahil bir insanın söyleyebileceği söz. şöyle ki ;

    doğrudur, yaşam süresi artmıştır ama bunu kanserin azalmasına bağlamak saçmalık. artık net olan birşey varsa oda kanserojen maddelerin tüketiminin arttığıdır. hatta en fazla ölüm şu anda kardiyovasküler hastalıklardan olsada gelecek 50 yılda kanserin bu hastalıkları geçeceği öngörülmekte.
    geçmişte insanlar çok basit nedenlerle ölmekteydi. basit bir grip bile ilaç olmadığından dolayı insanları öldürebilmekteydi. bu nedenle yaşam süresi kısadır geçmişte. bugün en ölümcül hastalıkların bile tedavisi olabilir. günümüzde insanlar gripten bile ölücek olsa yaşam süresi 30 yılı geçmezdi, bide böyle düşünmek lazım.
    son olarak geçmişte kanser vakalarına çok az rastlanmıştır. bugün fosiller incelenerek bu sonuca varılabiliyor.
  • doğrudur.

    troll gibi görünmesi ve duyulan tepki anlaşılır olmamakla beraber şu şekilde açıklanabilir ;

    buradan çemkiren ve ' "sanmak nasıl bilimsel bir saptama ile birlikte kullanılır" ' diyen arkadaşlara da küçük bir not ;"sanmak bilimin temelidir" sanrı, sanmak veya teorem doğrulara götüren düşünce sistematiğidir.

    kanser eski mısır da m.ö. 15. yüzyılda kanser tanımına uyan yazıtlar vasıtası ile bilinirliği çok eski olduğunu ispat etmektedir. problem şu ki bilinirliği bu kadar eski olan bir hastalığın istatistiksel verileri 19. yüzyıl sonlarına doğru öncelikle şehirler daha sonra yavaş yavaş kırsal kesimlere doğru tanımlanmak suretiyle yaygınlığı ölçülebilir olmuştur.

    m.ö.4. yy hipokrat zamanında komşu köyden getirilen bir çok hastada kanser bulgularına rastlanmıştır.bu durum komşu köyün içme suyuyla ilgili olduğu çok sonradan anlaşılmış ve bir çok insanın diagnose u tanımlanmadığı halde ilk kanser vakaları kayıtlara geçmiştir. kendi köyünde hiç rastlanmayan bu hastalık türünün varlığı 20 km ilerideki komşu köyde 30 yaşına gelmeden insanların % 50 si gibi bir istatistikle ölümüne sebep olduğunu görmek genç hipokrat' a heyecan ile birlikte birçok yeni fikir getirmiştir.

    1800 lü yılların sonlarına doğru alışılmadık bir buluş olan röntgen (x ışınları) mesela kanser tanımlanmasında muazzam faydası olmakla beraber bu günkü ultrason un yerini alacağı ümidiyle ciddi sakat doğum ve düşüklerine sebep olmuştur. öyle ki bu radyolojik hata ve uygulamanın risklerinin anlaşılması 10-15 yıl sürmüş ondan sonra x ışınlarının gebelik üzerinde etkileri resmiyet kazanmış ve buna karşı önlemler arttırılmıştır. keza yakın zamanda sigaranın akciğer kanseri üzerinde etkisi son 10 yılın hikayesidir ve herkes artık bu konuda hemfikirdir.

    ha bütün bunların konumuzla ne ilgisi var dersek şu şekilde bağlayalım ;insanoğlu tarihsel oluşumu/gelişimi boyunca kanser oluşturucu etmenlere bilmeyerek maruz kalmış ve kanser hastalığı çok eskiden beri var olmuştur.buna sanayi devrimi, madencilik, atom bombasının uzun vadeli etkileri, ağır metal içeren su tüketimi gibi bir çok neden sayabiliriz. bu nedenle geçmişte yaşanan kanser vakaları ,melonom gibi yüzeysel etkileri ve ölüme sebep olduğu kesin bulgu olanlar dışında tanımlanamamıştır.

    velhasıl sayın arkadaşlar bu bilgiler ışığında kanser tanı yöntemleri ile birlikte yaygınlığı göreceli olarak artmış görünmektedir. ama muhtemelen (bakın muhtemelen diyorum zira bunu geriye dönük ispatlayacak hiçbir veri yok elimizde) çevresel etkenlerin bu hastalığa yol açtığı ve yaşam süresinin bugünkünün yarısı olduğu zamanlardan fazla değildir.

    ama şu da bir gerçek ki karşınızdakinin sizi anladığı oranda akıl ve zekadan söz etmek gerekirse, bu bilgilere, daha doğrusu sava,düşünceye duyulan tepkiler dolayısı ile kendimi gerçekten aptal ve cahil hissediyorum.
hesabın var mı? giriş yap