• konunun içerisindeki yazılarla konunun adı uyumsuz... karadeniz yemekleri güzel değil demek istiyor heralde konuyu açan arkadaş...

    damak zevkinin olmadığı çıkarımı nasıl yapılıyor anlamış değilim..
  • katılmadığım önerme, benim karadenizli arkadaşlarımın hemen hemen hepsi kayseri ve doğu mutfağına aşıktılar resmen. demek ki damak tadları var ama adamlar aç abi aç, hamurişine ete kebaba.
    damak tadları var ama mutfakları kötü çok deneysel ve herşeyin turşusunu kurma eğilimleri var. kirazın turşusunu yapıp soğanla kavurup yemek nedir abi?
  • mıhlama hayatımda yediğim en lezzetsiz şeydi.
  • bir karadenizli olarak ilk tepkimi yazacağım: hay götümün kenarı !
  • bir erzurumlu olarak katılmadığım önerme.
    ulan adam turşu kavurmasına kötü demiş, aklınız alabiliyor mu hiç? olm o turşu kavurması, çarpar lan adamı!!
    neyse asıl meselemiz karadeniz yemekleri değil, karadenizlilerin damak tadı olduğu için şimdi o meseleye dönelim.
    sen antepli, adanalı, urfalı, bilumum baharat yemeyi yemek sanan zerzevat; yemek mi yiyorsun ulan sen, damak tadın mı var? bir de başkalarını damak tadı olmadığını söylemeleri komediden öte değil!
    tonla baharatı dolduracaksın, dilindeki bütün reseptörlerini bloke edeceksin sonra benim ağzımın tadı var diyeceksin! ulan yediğin nebatın, etin has tadını alamadıktan sonra tükürürler öyle damak tadına.
    sizin mantığınızla bakarsak dünyadaki en lezzetli et domuz eti olmalı çünkü dünyada en fazla sos yapılan, en fazla baharat denenen ürün domuz eti.

    önce baharatsız yemek yemeyi öğrenin, sonra gelin damak tadından konuşun.
  • doğru veya yanlış o ayrı mesele ama dayanağı hatalı olan önerme.. bir kere karadenizliler'in damak tadı yok diyip sonra bunu karadeniz mutfağı ile desteklemek abesle iştigal. damak tadı ayrı şeydir mutfak kültürü ayrı şeydir.

    bir kere mutfak kültürü tamamen o yörenin sosyolojik-kültürel ve fiziksel şartlarına göre biçimlenir. karadeniz'de ahım şahım et yemekleri yoktur. evet. çünkü karadeniz'de anadolu deyimiyle davarcılık yapılmaz. büyük sürüler yoktur. herkes ahırında beslediği kadarıyla hayvan bakar. küçükbaş zaten yok gibi birşeydir. büyükbaştan bahsediyoruz tamamen. o ahırında baktığı, sütünü sağıp ondan faydalanan insandan o hayvanı kesip çeşit çeşit et yemeği yapmasını bekleyemezsin. elinde kara lahana, fasulye, mısır, bazı meyveler, kıyı kesimleri için balık, fındık ve çay olan bir bölgeden bahsediyoruz. tabii ki elindeki imkanlarla yemek yapacak. öyle her tarafın yemyeşil olduğuna aldanmayın, ayakta durulamayan eğimlerde tarım yapmak takdir edersiniz ki imkansıza yakındır. bu kısıtlı malzemenin yanında bir de sosyolojik kısıt var. nedir? karadeniz'de sanayi, hayvancılık ve tarım olmadığından erkekler ya okumaya ya da çalışmaya gurbete gitmişler. geriye kalmış kadınlar. bunlar da evde oturup mükellef sofra mı döşesin yoksa ahıra gidip hayvanla mı uğraşsın, fındık mı toplasın, tarla mı çapalasın, ne yapsın? mecburen elde olan malzemelerle en çabuk şekilde hazırlanan yemekleri yapmışlar.

    gelelim sayılan yemeklere;

    muhlama/kuymak: yukarıda bahsettiğim şekilde, hızlı hazırlanan, kalorisi yüksek, enerjiye kolay çevrilen bir yiyecek.
    karalahana çorbası: sebze, yağ ve bakliyat içeriğiyle yine besleyici ve hızlı hazırlanan, çok da göze hitap etmeyen bir yemek.
    mısır ekmeği: buğday unu bulunmadığından mısır unuyla yapılan katık.
    turşu çeşitleri: kısıtlı olan malzemeyi en uzun süre kullanma ihtiyacından doğan bir gereklilik. evet bazısı çok enteresan.

    balık yemekleri: bu sadece kıyı kesiminin mutfağıdır aslında. geleneksel bir dağlık doğu karadeniz yemeği asla değildir. dağda balığı kim bulmuş ki? (uzungöl'ü ayrı tutuyorum)

    yukarıda açıkladığım üzere karadeniz mutfağı diğer yöre mutfaklarına göre zayıftır buna kesinlikle katılıyorum. ama bu karadenizlilerin damak zevkinin olmamasından değil şartların oluşturduğu zorunluluktandır. ama iş damak zevkine gelirse, bunun da yöre ile alakası yoktur, yemekten çok iyi anlayan karadenizliler de çokça mevcuttur.

    sonuç olarak, anlatmak istediğini anlatmaktan aciz bir önerme olmuş.

    edit: imla.
  • bu dünyada milliyetçilik yapan her tipten tiksinirim.okul milliyetçiliği,bölge milliyetçiliği,şehir milliyetçiliği,sınıf milliyetçiliği...say say bitmez.evet,kıçımdan terim uyduruyorum ama komiksiniz arkadas.biri gelmiş yemeği övüyor,öteki resmen bölgeye,yemeğe küfür ediyor.bari bu konuda kavga etmeden fikirlerinizi tartışın.yemek olum bu.damak tadı bölgeyi geç ayni evde yetişmiş kardeşlerde bile farklı olabilir.nasıl bir genellemedir bu.digumyeri karadeniz olan biri olarak söyleyeyim. sevdiğim yemekleri de var sevmediğim yemekleri de var.aynısı diğer yöresel tatlar ve diğer ülkelerin mutfakları için de geçerli.
  • neye göre, kime göre ? onun için mi muhlama, turşu kavurması, kara lahana sarması yiyorlar ?
  • mıhlama denilen yiyecek bile tek başına bu önermenin doğru olduğunun kanıtıdır...

    antin kuntin yiyecekleri sırf çocukken ve eve kurt gibi aç gelmişken yiyen karadenizliler bu anıların hatrına över durur bu antin kuntin tada sahip yiyecekleri
  • damak tadı kişiye ve kültüre göre değiştiği için katılmadığım önerme.
    ama sevmediğim yöresel yemeklerin çoğunluğunun karadeniz'den çıktığı da hayatımın bir gerçekliği. hele ki turşu fasulyeyi kavurmak nasıl bir mantık onu hala çözemedim. zaten turşu fasulye ney lan*

    edit: yukarılarda da yazılmış aynı örnek, e aklın yolu bir.

    edit 2: komple karadeniz'i gömmek olmaz, bafra pidesi diye bir realite var. uff canım çekti gece gece...
hesabın var mı? giriş yap