9728 entry daha
  • ..insan insan..-..fazıl say&serenad bağcan.."

    alaca çocuk.."

    maviydim.. sonra mor oldum.. sonra kırmızı... sonra bıraktım o renkli hayatı.." nerede nasıl kullanacağımı bilemedim.. öylesine kutsal geldi ki tekrar okuduktan sonra.. tarif edemem sana hani.. hani.. hani bir filmin önce kapanış sahnesini oynatır ya yönetmen.. daha sonra o sahne kapanır.. ve film usul usul o son sahnede bağlanır.. tüm düğüm orada çözülür.. başta anlatırsın da hani.. kimsecikler bir şey anlamaz.. bir şey anlatmaz zira o sahne tek başına.. evvelindeki sahneler netleştirir gittikçe o final sahneyi.. heh.. işte öyle bu da.. filmi başa sarmak gerek biraz.. aslında filmin başına doğru dönmeye çok da gerek yok.. zira.. bir anlam kazandı bile bu sözler bende.. şimdi seninle.. bu sözler hakkında konuşurken ne yaptığımı çok da bilmeden yazıyorum.. kiminle konuşuyorum..? seninle mi..? onunla mı..? bir değil misiniz..? kimsin sen sahi..?

    adam masaya aklında olup bitenleri koydu.." ben biraz sevincimi biraz da üzüntümü koydum bugün.. sana anlatmaya geldim işte bir şeyleri yine.. sordun ya hani.. şair ne anlatmak istemiş sence..?" diye.. heh.. onu anlatıcam sana biraz.. zira defalarca okuduğum.. benden de bir parça taşıdığını düşündüğüm bir şiirden bahsedicem sana.. ama sanılanın aksine.. cansever'in masa da masaymış' şiirini değil.. birhan keskin'in deniz kabuklusu' şiirini anlatacağım biraz.. ondan evvel.. birhan keskin'e bir teşekkürü borç bilirim.. zira şair dediğin bence veteranların hakkını teslim eder.. kızmaz mesela cansever'e cansever dememe.. kendisine ad ve soyadıyla hitap etmeme de kızmaz.. bilir bence o benim niyetimi.. zaten sever o da beni.. zira hakkını çok defa teslim etmişimdir onun.. bu sebeple tekrardan teşekkürümü edip sözlerime devam edeceğim..

    o beni sahilden.. kendimi gömdüğüm.. sertleşmiş ıslak kumdan aldı..
    elledi..
    ben.. bana düşen acıyı da neşeyi de yaşamıştım.. diye düşündüydüm..
    içimdeki zayıf hayvan çok olmuştu öleli..

    o beni sahilden..
    yani yoktu sedefimden başka şeyim..

    derin denizlerle.. soğuk denizlerle..
    tuzla.. dalgayla boğuştuydum ben.. ve hayvanım çıkmıştı benden..
    kendi içine kıvrılmış.. rüyasını unutmuş..
    soğuk taş değil miydim artık ben..?

    o bana bir rüya verdi.. inanamadım...
    (bademin neşesi.. dedi.. al bak.. dedi.. kısacık.. dedi...)

    işte şiir bu dedim ilk okuduğumda.. lise yıllarımın sonlarına doğru artık iyiden iyiye şiirler okuyor.. şairleri araştırıyor.. kendime bir antoloji çıkarıyordum.. ilk çıkardığım antoloji hala sık sık ziyaret ettiğim yegane parçalardan biri.. fakat zaman geçtikçe ben de değiştim sanırım.. baksana.. şiiri bile buraya yazıyorum artık.. djdj sana bir kıyak geçeceğim bugün.. benim şiirle olan bağımı ve hikayelerimi dinlerken sen bir iki kendime ait sıkıştırılmış şiire de rastlayabilirsin.. ama evvelce şu şiirin hikayesini tamamlayalım.. üniversite yıllarımın başları.. her ders ingilizce.. ve ben hiçbir şey anlamıyorum.. kendimi iyice yalnızlaştırmış.. dersleri anlamadığım için de aptal hissediyorum.. bu böylece giderken ve okul değiştirmeyi düşlerken.. bir anda aldığım bir ders beni tekrardan hayata bağladı.. türkçe aldığım tek dersti bu.. edebiyat konuşuyorduk.. ve o kadar hakimdim ki konulara.. ağzım kulaklarımda gidiyordum derslere.. hocanın farkıma varması çok zaman almadı.. ara ara bana şiirler tavsiye eder.. derste de bazılarını işleyeceğimizi söylerdi.. ben şiir okuyan kadınlara hayran oluyorum sanırım.. benden yaş yaş büyük olan öğretmenime de hayran olmuştum işte.. beni okula bağlamıştı.. dersini ilgiyle dinliyor.. verdiği ödevleri pür dikkat yapıyordum.. kimi zaman hikaye yazdırıyor.. kimi zaman kitaplar okutuyor.. kimi zaman şiirler okutuyordu.. final ödevinde de herkesten beş dakikalık bir sunum yapmasını istemişti.. çok da hazır olmadığım için.. biraz da kolaya kaçarak.. nazım'ı anlattım sınıfa.. karakterini.. hayatını.. ceviz ağacı'nı.. piraye'yi.. vera'yı.. sürgünü.. fikirlerini... çok da uzun tutmadım.. zira.. niyetim farklıydı.. nazım'ı herkesin bildiğinden farklı şekilde anlatmaktı.. bir anda vatan haini olarak çıktım kurtlar sofrasına.. okudum tek tek dizelerini o eşsiz şiirin.. evet.. vatan hainiyim.. siz vatanperverseniz.. siz yurtseverseniz.. ben yurt hainiyim.. ben vatan hainiyim..." uzun bir söylev verdim sınıfa.. djdj herkes çok şaşırdı.. kimse benden bunu beklemiyordu sanırım.. neyse ki biraz siyasi olan şiirim başıma fazla bela açmadı.. zira sınıfta şiirimi aşırı siyasi bulacak bir ya da iki kişi vardı.. onlar da ses etmedi..

    işte bu derslerden birinde.. hoca bize şiiri anlatırken şiirin imgesel bir ileti aracı olduğunu.. ve fazla söze gerekmeksizin şiir anlatımın etkileyiciliğinden bahsetti.. sahiden de çok etkili bir şiir seçmişti madame.. derin bir sessizlik aldı sınıfı ilk okuduğunda.. sonra yorumlattırdı bizlere şiiri.. herkes kendinden birkaç parça döktü ortaya.. herkeste bir anlam oluşmuştu.. bende de oluştu elbet.. özellikle.. yani yoktu sedefimden başka şeyim.." cümlesindeki çaresizliğin bende hüzün bıraktı.. her şey bittikten sonra dalgaların deniz kabuklusunu sürüklemesi kumsala.. birinin o kabuklunun farkına varması.. onu ellemesi.. ölmüş denilen fakat yalnızca ölmenin eşiğine gelmiş bir sedeften kimse medet ummazken.. narin bir şekilde eline alıp onu koruyan.. onu hayata bağlayan.. ona bir rüya veren bir başka insanın olması... dipte hissettiğinde insan okumalı bu tarz şiirleri.. zira herkes bitti sanarken hikayesi.. bir insan çıkar karşısına ansızın.. ve o sıkıcı hayatı tekrardan neşelendirir.. hem unutmamak gerek.. dipteyken her çırpınış bir seviye daha yukarı çıkarır insanı.. şair de herkes gibi acıları ve neşeleriyle yüzleşmiş.. zorlukları aşmış.. bir tür yeniden doğuş yaşamış gibi hissetmiş.. ve de hissettirmiş.. bir tür dönüşümü anlatan bu şiiri okurken umudu yeşertiyorum ben genelde.. toprak olsak bile bir gün.. başka canlara vitamin mineral olmayacak mıyız hem..;) birhan keskin'in bu eserini ancak bu şekilde özetleyebildim.. sanırım yeterince iyi olamadım.. üstad bizi affetsin..

    lise zamanlarımda irili ufaklı şiirler yazmaya başlamış.. özlü sözlerimi kendime not alıyordum.. çok fazla konu hakkında şiir yazdım.. fakat çoğunu beğenmeyip yırtıp attım.. ya da bir şekilde kaybettim.. en sonunda farkına vardığım bir şey oldu.. şiirlerimi beğenmiyordum.. çünkü adam akıllı aşık olmamıştım.. şiir dediğin çiçeğin böceğin hakkında yazılmaz ki.. şiir dediğin mutluluğu anlatmaz ki.. acıyı.. aşkı.. kavuşamamayı anlatır.. işte benim böyle bir hikayem yoktu.. kendimi aşık etmeye çalıştımsa da beceremedim bir süre.. bir süre yazmaya ara verdim.. sonra birden tekrardan yazmaya başlayınca.. aşıkmış gibi davrandım.. o kadar kaptırdım ki kendimi bu işe.. sahiden aşkın meyini içip de sarhoş olmuş gibiydim.. adım avareye çıktı son yıllarında lisenin.. ilk iki senesine göre çok daha dingin ve düşünceliydim.. takıntılı bir insan olmaya başladım.. tuhaf hareketlerim o zamanlar oluşmaya başladı.. sanırım o zamanlar farklı hissetmeye başladım öteki insanlardan.. herkesin farklı birkaç özelliğinin ayırdına vardım.. bu da ilgiyi üzerime çekti.. son sene özellikle beklenilmeyen bir şekilde sınava hazırlıktan da iyi sonuçlar almaya başlayınca iyice odak oldum arkadaşlarımın ve öğretmenlerimin gözünde.. en yakın arkadaşım olan hümeyra'ya da o zamanlar açıldım.. beklediğim cevabı almadım.. djdj fakat bir süre direttiğim için minik bir denememiz oldu diyebilirim.. evvelinde bir şeyler yaşamıştı o da.. sevdiğine bir şey olmuştu.. o yüzden olmadık bence.. ben bir süre daha depresif hale geldim.. fakat toparladım kendimi.. hayatın tadını çıkarmayı bilmek gerekiyordu.. o zamanlar bunu hümeyra'ya da söyledikten sonra birlikte daha fazla zaman geçirmeye başladık.. derslere de birlikte çalışırdık.. yemeği de birlikte yerdik.. iyice yer edindik birbirimizin hayatında o sene.. okul bittikten sonra bir daha göremeyeceğimi bildiğim için har vurup harman savurdum onu.. djdj epey vakit geçirdim yani.. okulu bitirmeye yakın.. hislerimi tekrar açıkladım ona sanırım.. o zaman onu bir daha göremeyeceğimi anladım.. çok sonradan bir iki defa denk gelsem de görüşemedik..

    nereden geldim ben bu konuya.. djdj herkesin bir hikayesi var.. kiminin mavi.. kiminin mor.. kiminin kırmızı... ben bu renklerin ayırdına üniversite yıllarımda iyice vakıf oldum.. o zamanlar şiir yazamadığımı fark edip.. şiir okuma işine yöneldim.. üzerine yoğunlaşıp bir düzineyi geçen kayıtlar yaptım.. sonraları telefonumu bozmam sebebiyle kaybetsem de bazılarını.. tekrar tekrar seslendirdim bazı şiirleri.. her nefesini ezberledim bazı şiirlerin.. sonra bir yerde paylaşma hevesine giriştim seslendirdiğim şiirleri.. pek acemice oldu bu.. zira elimde kaliteli ekipman yoktu.. fakat yine de denemek güzeldi.. sonraları ateş başlarında çok okuyasım geldiği zamanlarda okurum bir iki şiir kendi kendime.. aksi halde.. duyamaz kimseler şiirlerimi.. önem veririm zira epey.. kıskanırım onları.. esirgerim başkalarından..

    toplumsal duyarlılıklarım olsaydı sever miydin beni..? kavga etmesem küfür etmesem..." bir şairde böyle söylemişti bana.. ben de tuttum toplumsal duyarlılıkta bir şiir yazdım.. aslında ablamın kağıtlarını kurcalarken içlerinde bir tanesi dikkatimi çekti.. iki üç cümle yazıyordu sadece.. bir proje ödevinin kapağını andırıyordu.. bir çocuk bir projeydi.. bir engeli vardı.. otizmliydi o çocuk.. ve ben de bir şiir hediye etmek istedim o çocuğa.. o şiiri şimdilerde tebessümle hatırlıyorum.. ve sana aktarıyorum ilk şiirlerimden birini.. dedim ya hani.. şiir yazmak için bir derdi olmalı insanın.. işte benim derdim ve de çözümüm... şiiri yazdıktan sonra buraya.. fark ediyorum ki.. altı sene olmuş.. altı sene sonra okuyunca bu şiirimi.. bir tuhaf oldum.. hiç tanımadığım bir çocuğun şiirini yazıp da dua etmiştim onun için.. onun için üzülmüştüm.. aslında onun için değil.. belki de ailesi için üzülmüştüm.. ablam sonraları öğretmen olunca çok fazla engelli çocuk tanıma fırsatı oldu.. her biri o kadar şirinler ki.. yeni bir insanı görünce tuhaf bir şirinlikle kesiyorlar seni.. djdj bir seferinde otizmli bir çocuğun aynı zamanda eşcinsel olduğunu öğrendim.. çok şaşırmıştım.. djdj kolla kendini ondan diyordu ablam gülerek.. birkaç kötü hikaye de duyuyordum bu çocuklarla alakalı.. o sebeple epey üzülürüm engelli çocuklara.. özellikle zihin engelli çocuklara...

    benim adım attila.. 16.02.2018

    benim adım attila..! yedi yaşımdayım.. ilkokul bire gidiyorum.. benim adım attila..! annemi çok seviyorum.. benim adım attila..! biz dört kardeşiz.. benim adım attila..! benim annem öğretmendir.. benim adım attila..! annem mesleğini yapamıyor.. benim adım attila..! çünkü ben otizmliyim..

    geç oldu biliyor musun..? yoruldum ben de.. insanız sonuçta robot değil ki.. yoksa sana ihanet teşebbüsümden bahsederdim.. kendime aldığım beş adet defteri anlatırdım.. tanıdığım bir iki insanı anlatırdım belki.. ya da daha derin şiir sohbetine girerdim.. girmeyeceğim gibi şimdilik.. belki ilerde.. duyarsın benden şiirler.. burada da var mı bilemiyorum o özellik.. ama ses kaydedebilirsem kaybolmaması için eteğine iliştirebilirim.. zil niyetine takıp oynarsın hem..;) seversin sen.. bilirim.. mavili morlu kırmızılı çocuk... düşlerimi dizginlemiştim bir süreliğine.. şimdi tekrardan yeni bir tanesini eklemek üzereyim.. aslında net bir hayal ile gelmeyeceğim bu sefer.. yalnızca beni mutlu edecek bir şey ile geleceğim sana.. beş defter aldım dedim ya hani.. her beşini de doldurursam çok mutlu olacağım.. her birinin niyeti farklı olabilir.. biri not aldığım ve karamalarımı barındıran bir defter.. birisi yeni bir antoloji.. biri takvimim ve planlamalarım.. biri hikayelerim.. hayallerim.. hislerim.. güncem... haklarını teslim etmek.. güzel bir hayal oldu.. djdj o kadar güzel geliyorlar ki şu an bana.. başlamak ile kirleteceğimi düşünüyorum.. az evvel elim tozlu raflardan eski birkaç deftere ilişti.. ve dedim ki kendi kendime.. ya adam gibi.. ya da çek git.." defterin yarım kalanı makbul değil bence.. o sebeple hepsi dopus dolu olana dek yazılacak.. haydi.. hoş kal..°

    bilali.."
  • tanım; sözlükçülerin belki daha sonra açıp baktıklarında yazdıkları güne dair hatırlatmalar içerebilecek notları yazdığı başlık.

    sözlükte organize olarak, genelde iki konuda siyaset ve futbol konularında, zaman zaman da başıboş hayvanlar, hayvan sevgisi kullanılarak, belli kişiler tarafından yapılan provokasyonlar, sözlük yönetimi tarafından sayfa trafiği oluşturması dolayısıyla görmezden geliniyor.

    özellikle siyaset ve futbol konularında, fetöcü şerefsizlerin yoğun faaliyetiyle aynı konuda defalarca farklı başlıklar açılıp, toplumdaki kutuplaşma, düşmanlık, insanları kışkırtmaya, körüklenmeye devam ediliyor ve sözlük yönetimi bu çok açık şerefsizliği, engelleyebilecekken, bir anlamda işine geldiğini düşündüğü için görmezden gelerek, bir anlamda katkı sağlamış oluyor.

    bu durumun aslında sıradan sözlükçüler bile farkındayken, sıradan toplumsal tepkisini frenleyemeyerek aslında biribirinin aynı bir sürü başlığa entry girerek, sözlüğün istediği gibi davranmaya devam edip, diğer yandan kızgınlıkla yazdığı satırlarla, olaylara sakinlik ve olgunlukla bakan, akıl ve mantıkla olayları değerlendiren insanların damarına dokunarak onların da kargaşanın içine çekilmesini mantıklı değerlendirme durumundan uzaklaşmasına sebep oluyor.

    sonuç olarak, titizlikle engellediğin onca fanatik şerefsiz sözde taraftar gruplarının parayla nemalanan trolleri olsa da, sayılarının fazlalığı ve sözlük yönetiminin bu durumu üzerinden kar sağlaması dolayısıyla umursamazlık içinde davranmaya devam etmesi dolayısıyla, ya sözlükten uzaklaşmak, ya da önüne geleni, gözüne batan şerefsizi engellemek dışında yapılabilecek hiç bir şey yok.

    olabildiğince sözlükten uzakta kalmak, bu iğrenç düzene ses çıkarmayıp, bu iğrençlikten bile sebeplenmeye çalışan sözlük yönetimine olabildiğince az katkı sağlamak için daha az entry girmek ve aynı konuda açılmış başlıklara entry girmeyerek asla katkı vermemek en mantıklısı.

    18 mart 2024 pazartesi 10:48
  • birbiriyle ilişkili ama bir o kadar ayrıksı savaşlar verdin son iki senedir. bir sarmal gibiydi yaşadıkların, insanlara makaslayarak anlattın. hikayede kişi ve yer adlarını değiştirdin. yaşadıkların ağırdı ama çoğu senin seçimindi sonu iyi olur sandın. inandın, güvendin. yola çıktıkların yollarını değiştirdi, bazıları aniden yoldan çıktı, kayboldu, bazıları sen devam et ben gelmeyeceğim dedi, bazılarıyla yürüdün yolun sonu görünmedi. bu yoldaşların birbiriyle bağlantısı sana ket vurdu. sıkıştın kaldın, direndin, zorlandın, yıkıldın, yaşamaya zorladın kendini ve iyi niyetli olmaktan vazgeçmedin. adanmışlık psikolojisiyle emek verdin, fedarlık yaptın, oldurmaya çalıştın, üstüne düştün. didindin yine kendine kaldın.

    peki kendine bu kadar çaba verdin mi? yaşamak adı altında kendini, bedenini viran olmus ruhuna katıp sürüklerken yaşamayı bu sandın. başkalarını anlamlandırmaya, empati yapmaya, güvenmeye, umut etmeye, sabretmeye programlarken kendini bundan mahrum ettin. neden kendine bunu reva gördün çünkü bir umuda sarılacaktın. onlarca hayal kırıklığına sihirli bir değnek mi uzanacak sandın. geç kalmıslık hissi için kendine yalan söylerken yine dibe vuracağını hesap etmedin.

    ne kadar bunaldığın o zamanları hatırla. ait olmadığın bir yerde sıkışıp kaldığın o günleri hatırla. çekip çıkma alternatifin yokken ya da buna cesaret edemezken bir narsist seni günden güne bitiriyordu.kendine yabancılaşırken, tanrıya akıl sağlığımı koru diye dua ediyordun. kapkaranlıktı bulunduğun yer. sonra bir pencere açıldı ve ışık girdi. hiç aklına gelmeyecek bir sürpriz oldu. sen o gün mutluluktan ağlamaktan yoga yapamadın.

    geldiğin noktayı algılayamadın, hazmemedin birazda. yine geçmişle bağ kurdun. yeni yollardan korktun, konfor alanından çıkamam dedin ve narsist zehirini içmeye devam ettin, diğer yola son kez çıktın. yüzleştin bitirdin. o yol biterken çok eskide senin haberin olmadan sana uzanan yola evet dedin. kendine yalan söyledin. bende bu yolu istiyordum dedin. o yol sana yeni bir zehir aşıladı. geç kalmıslık hissi. hayata kendine her şeye geç kalmıslık. bu yol buna seni ikna etti. bu seni tüketirken yanlışa sarılıp kalmanı yapışmanı sağladı. herkesin zamanı kendine göre akar diyemedin. zaman kişiden bağımsızdır diyemedin. o yolun bir zamanki yolcusu akıl sağlığını yitirip o yoldan, banketlerden aşağı atıldı. ona sebebiyet veren yoldaşın hayatına entegre olmak için çırpındın. sen şuan yazarken bile ağlıyorsun sen bunların içinden geçip gidiyorsun farkında değilsin.

    bazı şeylerin üste üste gelmesi tesadüf gibi görünsede, günü onaran bir mimar gibi düşün. direnme. yaşadıklarını kaldırabilme gücünü hafife alma. vazgeçmemek, oldurmak için direnme. kendine yabancılaşma, kendine inanmaktan vazgeçme.

    olumlu veya olumsuz hayattaki olabilirlikler seni şaşırtmasın. mucizelerin olduğunu unutma.
  • "önce biraz zor gelecek, ama alışacaksın"

    işbu entry silinmeyecek olup alınan radikal karar doğrultusunda atılmıştır.
  • bazen, bazı şeyleri tek başına halletmen gerekir. deli dana gibi ordan oraya yardım istemek için koşma. otur ve yerinde düşün.
  • akademik ağlama köşeme bu sefer pozitif şeyler yazmak istedim. girmek istediğim bir kadro için önemli sayılabilecek bir sınavı geçtim. bu sınav sonrası artık kendi öğrencilerim olabilecek ve ders anlatabileceğim. bu da bir stres kaynağı oldu şimdi ama bakalım bunun da üstesinden gelirim gibi :)
  • hellö balım; yarın korkulu rüyalarından birini gerçekleştireceksin. çalıştın çabaladın, yapman gereken her şeyi yaptın, hepsini biliyorsun, her şey çok güzel geçecek sakın endişelenme. hadi güzelce uyu enerjini, cesaretini topla ve hallet şu işi…
  • hızlı konuşma artık seni gberticem.
  • sakinleşmek istediğimde duyuları uyarmak bende çok işe yarıyor. ışıkları ayarlamak, güzel bir parfüm sıkmak ya da tütsü yakmak, bitki çayı demlemek, mum yakmak, sakinleştirici bir şeyler dinlemek (gününe göre caz da olur doğa sesleri de olur), sıcak bir duş, yumuşak battaniyelere sarılmak ve bağ kurduğun-sevdiğin kişileri düşünmek, tasasızca hayal kurmak. bir de kalkıp bedeni çalıştırarak esnetmek. mürekkep dolu bir suyu berraklaştırmasa da biraz nefes almamı sağlayan şeyler.

    çok kötü bir günden sonra her şeyin güzel gittiği bir gün olabilir, keza kötü ve iyi gün de benim anlamlandırmam üzerinden anlamlı. yani kötü gün dediğim bir günde sosyal destek güzel dokunuşlar yaratabilir, iyi günde de yağmurdan sırılsıklam olabilirsin mesela. yüreğindeki tutkuya güven ve peşinden gitmeye devam et.
  • olabildiğince sakin kal ve olaylara düşünerek tepki ver.
    ayrıca disiplin zincirini minik kırılmalar olsa dahi büyütmeye devam et.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap