• ilkbaharın başlarında açan yeni çiçek kokosudur yeşeren ağaçların kokusudur böyle burnumu dadayıp koklayasım geliyor arkadaş
  • ful çiçeği.
    müthiş bir tütü.
  • karpuz , annemin parfümü, bira , taze kızartılmış patates kızartması , temmuzda denizden vuran tuzlu ve iyot dolu o koku, güneş bütün vücudunuzu yakmışken teninizde kuruyan o tuzun kokusu.
  • petrichor.
  • yeni pişen bol haşhaşlı sacüstü kokusu ...
    biz sacüstü deriz, çoğu yerde haşhaşlı katmer veya haşhaşlı çörek deniyor.
    ulan yok böyle bir şey ya ...
    zımba gibi tok olsam bile dayanamaz yumulurum ...
  • (bkz: güneş kremi)
  • hanımeli
    nergis
    leylak
    sümbül
    yasemin*
  • arap yasemini... tamamen kişisel.
  • ara sıra pencereyi açınca geliyor bu koku. tamam, öyle deniz manzaralı bi evde değilim. hatta anasını satiyim bütün pencerelerde pusuya yatmış teyze silüetlerinin olduğu bildiğin mahalle gibi bir mahalle burası. öyle havuz mavuz da yok. dokuzuncu kattan aşağıya şebelek şebelek bakıp "abbbbbbaaaaaavvvvv. vay... vay....vay. gııı!" falan da demiyoruz. manzara bildiğin akşam vakti kapı önünde çekirdek çitleyen teyzeler. tek katlı, iki katlı, üç katlı yan yana evler. bi de ciyak ciyak sesler çıkarıp oynayan çocuklar. insan pencereyi açınca içeriye şöyle bi deniz, yaprak, ne bileyim bi balık, tuz ve yosun kokulu bir hava dolsun istiyor tabii arada ama nerdeeeeee. içeriye dolan şey olsa olsa gürültü. yine de bazen bizim oradaki pencereyi açınca da aslında her zamanki gibi esen bildiğin bizim dünkü rüzgar içeriye yaşam sevincini artıran bi koku getiriyor. halbuki çocuk aynı çocuk, sokak aynı sokak. ama o an bi şey oluyo. sokakta çocuklar, karşıki evin çatısında kediler falan. bi an bi güzelleşiyor sanki hayat. bi tek bende mi oluyor acaba lan bu?

    "kalkıp pencereyi açıyorum.
    gökyüzünde yıldızlar var, karşıki evin çatısında martılar...
    bir rüzgar deli gibi koşuyor sokaklarda..."
  • kavun, karpuz, üzüm, şeftali.
hesabın var mı? giriş yap