• hepimiz belirli konular özelinde bu insana dönüşebiliyoruz bence. bazılarımız daha fazla durum karşısında bunu yaşarken muhtemelen azınlık diyebileceğimiz bir kısım çok daha kısıtlı sayıda durumun etkisi altında kalıyorlar. yani etki altında kalınanların miktarı burada ayırıcı olabilecek şey gibi geliyor. o nedenle belki kolay/zor etkilenmek gibi kulağa belirsiz gelen bir ayrımdansa (çünkü etkinin kolayı veya zoru nasıl tanımlanır, veya böyle bir şey var mıdır bilmiyorum) fazla/az konu hakkında etki altında kalma halinden bahsetmek daha doğru olabilir.

    etki kendisini farklı biçimlerde gösterebilir. sosyal medyada maruz kalınan bir kelimeyi günlük hayatta kullanmaya başlamak, başkasında gördüğümüz bir hareketi, mimiği bir süre sonra kendimizde gözlemlemek etkinin davranışsal boyutu olarak tanımlanabilir. herhangi bir ortamda karşılaştığımız uyaranların bizi üzmesi, gün boyu hiçbir şey yapamaz hale getirmesi, mutlu etmesi, şaşırtması ise duygusal etki diye adlandırılabilir belki. bunların dışında bir de düşünsel etki diyebileceğimiz ve benim asıl üzerine yazmak istediğim bir diğer boyut var.

    "etki altında kalmak" dediğimiz zaman çoğunlukla düşünsel anlamdaki etkiden bahsediyoruz. görüp duyduğumuz herhangi bir içeriğin, fikrin, paylaşımın bizim o konu hakkındaki düşüncelerimizi şekillendirmesi, kararlarımızı belirlemesi gibi durumları kapsıyor etkinin bu boyutu. düşüncelerimizin etki altında kalmanın ürünü olması ise çoğunlukla olumsuz bir durum olarak nitelendiriliyor, çünkü etki altındaki kişi söz konusu fikir bazında tamamen bilinçsiz olarak algılanıyor. "sıfır etki" diye bir şeyin var olmadığı bilgisini bir kenara bırakırsak; bir konu hakkındaki düşünceleri başkaları tarafından şekillendirilen kişide bilinçsizlikten de önce göze çarpan şey kişinin o konuya dair bilgi eksikliği oluyor. bilmediğimiz, öğrenmek için çaba harcamadığımız konular hakkında denk geldiğimiz fikirler (bunlar çoğunluk için sosyal medyada denk gelinen ufak paylaşımlar oluyor) bizim bilincimizde, sanki bize aitmiş gibi yer edinmeye başlayabiliyor. veya bir karar almak istiyorsak ve konu hakkında bilgimiz yoksa o kararı alan başkalarının deneyimlerini okuyup sanki kendimiz de o şeyi benzer şekilde deneyimleyecekmişiz gibi düşünmeye/davranmaya başlayabiliyoruz. hepimiz bunu yaşıyoruz, çünkü hepimizin bilmediği, bilemeyeceği milyonlarca konu var ve bilgisizlik az veya çok, bir süreliğine de olsa başka fikirlerin etkisi altında kalmayı beraberinde getirebiliyor. işin kötüsü, bir şeylerin etkisi altında kaldığımızın çoğu zaman farkında bile olmuyoruz. bu bazen de farkında olmamaktan öte kabullenmek istememekle ilgili oluyor. sonuçta etki altında kalmayı bilinçsizlikle/bilgisizlikle özdeşleştiriyoruz ve kimse kendisini öyle görmek istemiyor. kendimize atfettiğimiz değeri açıklayan self enhancement kavramı ve yine onunla alakalı olan üçüncü kişi etkisi devreye giriyor bir de bu noktada. kendimizi başkalarının etkisi altında kalmayacak kadar değerli ve bilinç sahibi görmek gibi bir eğilimimiz var. bu eğilimimiz üçüncü kişi etkisiyle bir araya gelince diğer insanları etki altında (özellikle medyanın etkisi altında) görüp kendimizin bu etkiden uzak olduğunu düşünebiliyoruz. bu her ne kadar öz saygımızı artıran, bir nevi faydalı bir psikolojik fenomen olsa da gerçeklikten uzak bir bakış açısı sağlıyor bize. etki altında kalmadığımızı düşündüğümüz zaman bile (hatta belki de en çok o zaman) bir şeylerin etkisi altında kalmaya devam ediyoruz kısacası.

    son 2-3 senedir neden böyle kararsız, eylemsiz olduğumu düşünürken bulduğum cevaplardan bir tanesi "etki altında kalmak" olduğu için bunları yazmaya başlamıştım, henüz ona değinemeden entry iyice uzadı. bitirmeden önce kendi durumumu da şöyle özetleyebilirim belki: geçmişte istediğim, hayal ettiğim, yapmayı umduğum şeyleri bilip bunlar konusunda kararlılık gösterebiliyorken birkaç yıldır bunu yapamıyorum. kararlı olduğumu sandığım yol üzerine okuduğum tüm olumsuz paylaşımlar bana o yolun uğruna çalışmaya değmeyecek veya benim başaramayacağım bir şey olduğunu düşündürüyor. ardından başka yollar üzerine düşünüp onları araştırıyorum ve onlara dair de kafamı karıştıran, beni etkisi altında bırakan olumsuz paylaşımlarla karşılaşıyorum. günün sonunda elimde kararsızlıktan, motivasyonsuzluktan ve iyi geçirilememiş vakitten başka bir şey kalmıyor. uzun zamandır bu döngüdeyim ama şimdilerde bunun "etki altında kalmak"la ilgili olan kısmını olabildiğince engellemeye çalışıyorum. bunun için öğrenmek istediğim konuyu bağlamından ayrı değerlendirmeme yol açacak paylaşımlara denk gelmemeye, gelsem de bunları eskisi kadar ciddiye almamaya çalışıyorum. sosyal medya kullanımını azaltmak bu yönde atılabilecek en iyi adım olsa da yetersiz kalabiliyor. o nedenle hiç deneyimlemediğim ama yapıp yapmamanın nasıl olacağını merak ettiğim bir konu hakkında herhangi bir paylaşıma denk geldiysem kendime ilk olarak deneyimlerin kişiye özgü olduğunu hatırlatmaya ve sonrasında belirli sorgulamalar yapmaya çalışıyorum. bunu şöyle örneklendireyim: kariyer değişikliği yapmak hakkında düşünen bir insan geçiş yapmak istediği işle ilgili birkaç cümlelik olumsuz bir paylaşıma denk geldiyse ilk olarak bunun tamamen onu paylaşan kişiye özgü bir deneyim olduğunu kendisine hatırlatabilir. ardından şu soruları kendisine sorabilir: "o kişi bu mesleğe uygun mu? (belki kendisini uygun görmediği için meslek hakkında olumsuz bir yorum yapmış olabilir), nasıl bir yerde çalışıyor, bugüne özgü olarak işle ilgili bir olumsuzluk yaşamış olabilir mi, bunları benim de yaşayacak olma olasılığım yüzde kaçtır (büyük ihtimalle kişi bu sorunun ardından bu yüzdenin o kadar da yüksek olmayabileceğini fark edecek)." bu gibi sorular sormak karar alma aşamasında etki altında kalıp en sonunda bu kararlardan hiçbirisini eyleme dökemeyen kişiler için faydalı olabilir. başkalarının deneyimlerini öğrenmek faydalı bir şey olsa da internette denk geldiğimiz fikirlerin nasıl kişiler tarafından; hangi koşullar sonucunda yazılmış olduğunu bilmediğimizi hatırlamak ve nihai kararı kendimizin o durumla nasıl baş edebileceğini düşünerek vermek çok daha mantıklı olur gibi geliyor özetle.
  • influencer'ların hedef kitlesini oluştururlar.

    edit: imla
  • özgüveni az, verdiği kararlar doğru olsa bile, başka birinin bir sözüyle ondan vazgeçmeye hazır, tedirgin yapıya sahip kişi.

    rüzgârın yönüne göre bir anda farklı bir düşünceye girebileceklerinden kendilerine pek güvenilemez.

    böyle insanlarla birlikte yaşamak, birlikte iş yapmak bazen cidden zorlaşır. çünkü ne yapacakları kestirilemez. bir zaman a dediğine bir bakmışsın, birinden farklı bir şey duyduğu için başka bir zaman rahatlıkla b diyebilir. düşünceleri zikzaklıdır.

    kolay etki alınan insanlar aslında kendileri de bundan çok memnun değildir. bir kısmı bunun farkındadır. ancak bunun önüne geçme iradesini gösteremediklerinden huzursuzdurlar çoğunlukla. yufka yürekli, merhametlidirler de. narin, hassas, kolay incinen, çabuk üzülen, başkasını hiç üzmek istemeyen kişilerdir.
  • hayattaki en büyük zayıflıktır. akıllı birisi bu tip insanlara istediği şeyi istediği bir şekilde yaptırtabilir. aslında çocuksu bir davranıştır. kafası dağınık insanlanlar olurlar genelde. çevresindeki hiçbir şeyin farkında değillerdir ve umursamamaya devam ederler. daha da kötüsü, insanların etkisi altında kaldıklarını da farketmezler.
  • 0-2 yasa inmek gerekir. bir arastirmaya gore, ufakken yaninda dedikodu yapilan cocuklar ilerki yaslarda davranis bozuklugu, insanlar ne der dusuncesi ve acaba aykiri bir sey yapsam benim hakkimda da arkamdan konusurlar mi tedirginligi tasiyor. bu tedirginlik beraberinde topluma uyma, insanlarin dusuncelerini benimseme ve toplumdan cok siyrilmak istememe kisacasi kolay etki altinda kalmayi getiriyor.
    fikir almasi zordur cunku siz bir seye beyaz derseniz, evet beyaz diyecek, hayir siyah derseniz, aynen siyah diyecektir. sinir bozucu ama asilmayacak bir problem degil.
  • görüşlerinde derin bilgi sahibi olmadığı için yüzeysel fikir sahibi olan insandır. ufak laf cambazlığıyla görüşünden çevirmek mümkündür. fakat inatçı olması ihtimaline karşın bu çaba zorlayıcı olsa da ikna edici manipüle yapmakla kendi tarafınıza çekebileceksiniz.

    komünizm yürüyüşüne adam toplayan birisi, diğer bir kişiye komünizm'in ilkelerini anlatmadan sadece paylaşımcı olmasına yönelik ifadelerle kendisine çekmesi gibi.
  • türk halkıdır...

    siyasi seçimlere bakınca, bu ekonomide bile oy vermeyi geçtim, oy verdiği partiye gık bile diyemeyen bir halk...

    akepe'ye vermiş olabilirsin, seviyorsundur eyv
    ama bir kez bile eleştirez mi amk insan ya
hesabın var mı? giriş yap