• az önce yakıp içinde kumpir pişirdiğim muhteşem alet. 15 dakika öncesine kadar götüm donuyorken şu anda donla oturuyorum o derece. bi de ilk yakışta tütüyormuş sanırım. odunlar tamamen tutuşana kadar camları kapatamadım. dumanaltı oldu ev.

    kumpir süper oldu ehheeh.

    (bkz: kilo alma sebepleri)

    büdüt: tütme sorun haline geldi. kafayı yiyip çatıya çıktım, baca içinde donmuş sıva izlerine rasladım. ucu demir bir sopayla vura vura bacanın amına koyunca açıldı. bacanın üstünü kapatan kiremitleri tekrar çimentoladım, indim sonra aşağı.

    artık tütmüyor. oh.

    bödüt: 3 kilo aldım. allah kahretsin emi.
  • eski zamanlarda kalan, bugünlerde sobalı evlerde bile kullanılmayan, içerisinde pişen kıymalı böreğe babaanne sevgisinin eklenmesi ile insanın parmaklarını yiyeceği yemekler pişirebilen, çocukluğumun hafıza çivilerinden biri.
  • şimdi ben sorsam şu an 10 yaşında bi çocuğa kuzine nedir, diye, bana der ki "kuzin, ne?".. halbuki hadi counter strike oynayalım desem -ki nefret ederim kağuntırdan da sıtrayktan da- ağzından salya akar. böylece hayalllerimizde yaşatırız kuzineyi. kim bilir daha neleri silecek bu dünya hayatlarımızdan.

    neyse...
  • doğu karadeniz yöresinde köy evlerinin değişilmez parçası.. keşfi köy-yayla evlerindeki taş fırınların son bulmaya başlamasıyla aynı tarihe dayanır.. yayla evinde içine gürgen ağacı atılan kuzineden çıkan poh poh sesini, yağmurun tel saçaklara vuruşunun sesi süslüyorsa, bir de kuzine de patatesiniz varsa pişmeyi bekleyen, patatesin yanında yer peyniri varsa ve onu lahana-fasulye turşusu karışımı destekliyorsa işte o gün cennetten bir parçadır karadenizli için..

    sadece yerel sobacılar yapar bu kuzineyi.. el emeği, göz nurudur yani.. her mevsim sonunda yağlanarak seranderlere kaldırılır bu mucizevi alet.. ve her kış başlangıcında da gri renkli kuzine ile klasikleşmiş soba boyasıyla boyanıp evdeki tahtına oturur.. onu tanıyanlar için kışı özlemde daima kuzine payı mevcuttur.. içinde pişirilen kestaneler, üzerinde kızartılan fındıklar, üzerine koyulan çayın ısınmasını beklerken çayın sıcaklığına kavuşmak için ovuşturulan eller.. ve bunun gibi bütün duygulara şahit olan şeydir kuzine.. bir hayaldir şehirdeki için.. ve ne yazıktır ki bu hayal ütopyalaşmaktadır..
  • ısı enerjisinden bu kadar güzel yararlanılabilir ancak. bir kere dev gibi ve gürül gürül yanan bir sobadır bu kuzine dedikleri; üst yüzeyi yaklaşık 3-4 tane güğüm alacak kadar geniştir (bizimki öyleydi). bir yandan ortalığı ısıtır; bir yandan yandığı süre boyunca sıcak suyunuzun olmasını sağlar. genellikle borunun üst kısmında çamaşır asmak için kullanılan; boruya bir bilezik gibi geçmiş ve üzerinde kalın tel çıkıntılar olan bir çamaşır askısı aparatı bulunur; çamaşırlar çok hızlı ve şahane bir şekilde kurur böylece. alt kısmında fırın gibi bir boşluk vardır ve hiçbir fırının ısınamayacağı kadar dengeli ve sağlam ısınır bu kısım; börek pişirmek için birebirdir. babaanne kişisi biraz eğlenceli ve yaratıcı bir kişi ise; olgun ayvaları da pişirir arada bu kısımda ki üstüne hiç bir şey eklemeksizin pişmiş bir olgun ekmek ayvası kadar leziz ve faydali bir tatlı olamaz kanımca. bir de odun-kömür atılan haznesi vardır; burada da odun ateşi ise şayet yanmakta olan, bunun közünde pirzola olsun, hamsi ızgara olsun türlü şeyler pişer. ha çamaşır kuruturken bunu yapmayınız efenim zira hamsi-is arası bir koku sinecektir çamaşırlara.
  • bir soba çeşidi. sobadan farklı olarak kuzinenin fırını vardır. içinde börekten, keteye, üzerinde kaşarı erimiş mantardan, güveçte tavuğa kadar çeşitli yemeğin pişirilmesi mümkün olan ve kış aylarında her gün yaktığım ısınma aracı. böyle güzel bir sıcaklık olamaz. kalorifer, klima halt etmiş bu doğallık karşısında. yakarsın, demlersin çayını üstünde. güğümü de doldurup koydun mu üstüne her daim sıcak suyun hazır. sonra istersen yatarsın yanına. hemencecik sarar sıcaklığına, tatlı uykulara götürür. yine istersen alırsın kitabını geçersin yanına, olmadı enstrümanını alır kurulursun karşısına. sıcağında erirsin. camlı kapağından, içeride dans eden alevi görürsün. hipnoz olursun daha bi dalarsın hülyalara.
  • doğal gaz olmadığı için, kışın adalarda *` :burgaz ada ` * * yaşayanların ısınmak ve yemek pişirmek için başvurdukları, bazı insanların bir dönem beğenmeyerek burun kıvırdıkları, ancak şu sıralar geri gelen nostaljik obje hayranlığıyla yeniden popüler, dolayısıyla da fiyatı uçmuş olan çok işlevsel soba.
  • trakya icin peçka.
  • buyuk firinli soba...
  • küçükken; elini yıkadıktan sonra gelip elindeki suyu sobaya doğru serpen ve çıkan sesi büyük bir keyifle dinlemeyen çocuk bizden değildir. bir de üstündeki güğümün arada tıslattığı ses de bir değişik oluyor. sanırım köyde en çok sevdiğim şeylerden bir tanesi.

    not: hala kuzine yanına gidip su tıslatıyorum. ayrıca (bkz: pilita)
hesabın var mı? giriş yap