• yönetmenliğini mario bavanın yaptığı, başrollerinde 60'ların çığlık kraliçesi olarak ün yapmış olan barbara steele ile beraber john richardson, ivo garrani ve andrea checchi'nin oynadığı, nikolai gogolün bir öyküsünden esinlenerek senaryolaştırılan 1960 yapımı korku filmi.
  • aradan geçen yarım yüzyıla rağmen izlenebilirliği halen mevcut,b movie tadında bir film.basit bir senaryo ve düşük bütçeye rağmen atmosfer yaratmak hususundaki müthiş yeteneğini konuşturan üstad mario bava bu filmi kült klasik mertebesine eriştirmiştir.
  • mask of satan. barbara steele'ın güzelliğiyle büyülediği 60' yapımı amerika'da black sunday adıyla bilinen kült şatolu gotik korku filmi.
  • gogol uyarlaması olduğu için izledim ama beklediğim tadı vermedi.

    ilk sahnelerden birinde şeytanın maskesini cadı olarak lanse edilen kadının yüzüne giydirmek için hamlede bulunur cellat. maske cadıyla beraber seyircinin yüzüne (aslında kameranın merceğine) takılır. bu ilginç detay dışında, atmosferin cezbediciliğine rağmen ısınamadığım bir film oldu özetle. sebebi konunun bir hayli zayıf ve klişe olması elbette.

    bu arada filmin görüntü yönetimini de mario bava üstlenmiştir.
  • (21 nisan 2009 tarihinde yazıldı)

    black sunday/ the mask of satan ismiyle de bilinen klasik bir mario bava klasiği.

    barbara steele’i barbara steele yapan filmle karşı karşıyayız. bu kocaman gözlü, küçücük yüzlü esmer hatunun uğursuz güzelliğinin korku filmlerine yatkınlığı, ilk defa bu filmle farkedilmiş; aktrist daha sonra bu etiketten kurtulamamış. dünya dışı bir varlıkmış gibi duran, korkunç mu güzel mi olduğu tam olarak ayrılamayan yüzü, gölgelerin arasından sıyrılarak seyirciyi ürpertiyor. çığlık kraliçesi olmasına şaşmamak lazım.

    17.yy’da moldovya’da cadı olduğu anlaşılan prenses asa vajda, aşığı igor javutich ile beraber, şeytana tapmak ve vampirizm nedeniyle, asa’nın öz abisi tarafından yapılan mahkemece idama mahkum edilir. iron maiden benzeri içi çivili şeytan maskeleri yüzlerine çakılarak öldürülürlerken asa, tüm vajda soyunu lanetler.

    2 yy. sonra, tıbbi bir toplantı için yaptıkları yolculukta mirgorod’da konaklamayı planlayan prof. thomas kruvajan ve yakışıklı asistanı dr. andreï gorobek, atlı arabalarının tekerleğinin kırılması sonucu, kötü ünlü cadının tabutunun bulunduğu yıkık dökük şapelin yanında duraklar. şapeli tetkik ederlerken profesör yanlışlıkla tabutun koruyucu haçını kırar, parmağından bir miktar kan da mumyalaşmış cesedin üzerine damlar. dışarı çıktıklarında bahçede büyüleyici bir genç kadına rastlarlar. prenses katia, babası prens vajda ve erkek kardeşi constantin ile bu şapeli de içeren şatoda yaşamaktadır. andreï, görür görmez prensese aşık olur. kader, yollarını tekrar birleştirecektir.

    tabutuna damlayan kan sayesinde hayat bulan asa, büyü gücüyle sevgilisi javutich’i mezarında diriltir. çok güçsüzdür ve genç bir beden bulması gerekmektedir. javutich bu nedenle cadıya tıpatıp benzeyen prensesin peşine düşecektir.

    standardı olduğu üzere mario bava filmini atmosferik bir baza oturtmuş. aniden beliren şok imgelerden çok, filmin geneline yayılmış, her biri ince ince dokunmuş tablo gibi sahnelerden istifade etmiş. filmi bir ressam gibi işlemiş. gotik sinema kültürüne genel geçer terimlerini kazandıran film; sisli tekinsiz hava, uluyan hayvan sesleri, eski şato, gizli geçitler, aniden sönen mumlar, nereden geldiği belli olmayan hava akımıyla devrilen eşyalar ve bir tuşunda uğursuz bir ses veren piyano benzeri temalarla adeta bir şölen sunuyor. çok acemice ve basit görsel efektler, yerli yerinde kullanıldığı için o kadar göze batmıyor. üstüste bindirme tekniği ve yavaşça kaybolma efektleriyle geçişler aslında iyi bile olmuş. bence film, dönemine göre fazla kanlı. hatta dikenli maske sahnesinde, fışkıran kan bile var. döneminde, bu sahnede, tiyatrodaki hassas hanımlar bayılmış olmalı.

    asa ve katia’yı canlandıran barbara steel, makyaja gerek duymaksızın sadece ifadelerini değiştirerek, bir cadı ve bir bakireyi aynı bedenden çıkararak ne kadar usta bir oyuncu olduğunu kanıtlıyor. aslında mimik ve jestler çok rüküş (döneminin gerekleri öyle çünkü). korkunca “aaaay” diye bayılıveriyor falan. ama ifadeleri… gerçekten görmeye değer. tadına doyulmaz bir klasik, her sahnesi ayrı bir lezzetli… şimdi düşünüyorum da, tim burton sleepy hollow filminde, mario bava ustadan oldukça etkilenmiş.

    https://youtu.be/za2htnmmypm

    künye:
    yönetmen : mario bava
    senaryo : nikolai gogol, ennio de concini
    yapım: 1960, italya, siyah/beyaz, 87 dakika
    oyuncular: barbara steele, john richardson, ivo garrani, andrea checchi
hesabın var mı? giriş yap