• gaston leroux tarafından yazılan ve daha sonra müzikali yapılan harika roman.. (bkz: the phantom of the opera)
    su ana dek cekilen filmleri arasında sadece 1 tanesi gercek phantom u yansıtmayı basarabilmiştir bu da lon chaneyin oynadıgı 1925 yapımlı sessiz bir filmdir. filmin basarısını lon chaneyin gercekten phantomla gorusmesine baglayanlar vardır.
  • zaten gaston leroux tarafından yazılmış bir kitaptır, operaya sonradan geçirilmiştir.birçok kez sinemaya da aktarılmıştır.en güzel versiyonları 1981 ve 1925 yapımı olan filmlerdir.özellikle 1925 (yönetmen rupert julien) yapımı olan sessiz film çok beğeni toplamıştır ancak bazı sahneleri fazla ürkütücü olduğu için sansüre uğramıştır.1925 versiyonunun afişindeki kızıl kıyafet - ki bu kıyafeti de maskeli baloya katılırken giyiyor erik - birçok yönetmen için fetiş bir obje olmuştur sonraları.bu film 1929da vitafon/western electric tekniğiyle kısmen seslendirilmiştir.1925 yapımının oyuncuları da şöyle:
    lon channey
    mary philbin
    arthur edm
  • gaston leroux'un kaleme aldığı ve bizim hikayelerini okuyup, müzikallerini dinlediğimiz 'opera hayaletinin' tarihte yaşamış olduğunu anlattığı kitap...
  • yurdum insaninin the phantom of the opera diye gogsunu gere gere soyledigi operadaki hayalet adli eserin orjinal adidir.

    (bkz: britanyanin kopegiyim ondan ingilizce yaziyorum)
    (bkz: god bless america)
  • andrew lloyd webber dogup da muzikal bestecisi olmadan uzun yillar once, gaston leroux tarafindan 1910 yilinda yazilan romanin orjinal adidir.
  • üstadı olarak gördüğü poe gibi, eserlerinde gerilimi yüksek tutan ve bizlere, yazdığı gizemli romanlarda dedektiflik yaparak esrarları çözmeye uğraşan karakterler armağan eden, kitapları hem dünya klasiklerinden hem de çağdaş klasiklerden, kısacası "klasik"lerden olan, eleştirmenlerce yirminci yüzyılın en iyi polisiyelerini kaleme aldığı söylenen gaston leroux'nun en iyi kitaplarından biridir .

    konusuna dair pek sır vermeyeceğim. kitap baştan sona sırlarla uğraşıp durmakta zaten. bir operada tuhaf şeyler yaşanır, herkes bir hayalet gördüğünden bahseder. işin aslını çözmek yine yazarımızın yarattığı karakterlere düşer.

    böylesi gerilim ve dedektif romanı kaleme alıp aynı zamanda edebi derinliği yüksek bir metin ortaya koymak, yazarın hünerine işaret. betimlemeler leziz, derinliği nefis, konusu şahane. okuyanı çarpan bir finale de sahip. kısacası çok büyük bir eserle karşı karşıyayız.

    okuyun!
  • prensip olarak bir eserin magazin kısmıyla ilgilenmiyor olmam sebebiyle yazacaklarımı "le fantôme de l'opéra" yani bu başlığa yazıyorum.

    bir eserin mimarının ömründen daha fazla yaşaması sanıldığının aksine pek de sık karşılaşılan bir durum değil; ancak gerek sanata gerek düşünceye ilgim sebebiyle tecrübe ettiklerim doğrultusunda bir çok eserin farklı bakış açılarıyla ve yeni bir solukla düzenlemesinin asıl eseri örttüğünü söyleyebilirim. yalnızca bu tespit bile le fantôme de l'opéradan "the phantom of the opera"ya yolculuğu anlatabilir. eserin üzerine giydirilen bu gömleğe de farklı yorumlarda bulunulabilir ve hatta bunlar tarihsel, sosyolojik veya psikolojik süzgeçlerden geçirilebilir. yani sizin anlayacağınız tatavası çok olur. olur olmaya da... şu satırların muhteşemliğini hangi sinema filminde, tiyatro oyununda veya da bir görsel şölende nasıl anlatıp nereye koyacağız?

    biraz geriye gidelim. sene 1910. kitap basılmış ve müthiş bir ses getirmiş. şimdi bu kitabı eline alanların nasıl etkilendiğini gözümün önüne getirmeye çalışıyorum. okurların hayallerinde çakan şimşekleri hayal edebilmenin heyecanı şu anda bile tüm bedenimi sarıyor. ardından sinemanın emeklediği dönemlerde çekilen film, gösteri salonları... ve (şimdilik) ismiyle müsemma son durak andrew lloyd webber.

    sanatın insana aşıladığı umudu, neredeyse zahmetsizce zamanı durdurması ve son olarak tüm kimlikleri ve maskeleri yüzü kendine dönük olanlar fark etmeksizin ruhlarına ömrümüz boyunca süren tragedyamıza ince bir sızı gibi nakşetmesine şahit olmak ne büyük bir büyü!

    beni benden alan bölümüyse 2004 yılında yapılan sinema versiyonunun son şarkısı.

    filmdeki çeviriyi aynen aktarıyorum:

    --- spoiler ---

    vahşetin çocuğu...
    ...boşlukta doğmuş.

    yalnız kalmayı öğren.
    karanlıkta yolunu bulmayı öğren.
    kim sana yardımcı olacak?
    kim seni rahatlatıp sana bakacak?

    yalnız kalmayı öğren.
    tek yoldaşın olmayı öğren.
    dünyayı boşuna hayal etme.
    orada sana sarılacak kollar olduğunu.
    her zaman biliyordun kalbinin yalnız olduğunu.
    yalnızlığına gül şimdi.
    vahşetin çocuğu yalnız kalmayı öğren.

    sevmeyi öğren...
    yalnız yaşanmış hayatı.
    yalnız kalmayı öğren.
    hayat yaşanabilir.
    hayat sevilebilir...
    ...tek başına.

    --- spoiler ---

    doğrusu, bunun üzerine bir yorum yapmak pek de sindiremiyorum; ama aşka inananların yaşayanlara karşı daima gulyabani gibi görünmesinin sebebi ve sonucunu anlatırken boğazımı düğümlediğini söylemeden de geçemeyeceğim...

    bu tadın aynını bir de cyrano de bergerac'ta almıştım. belli ki inananlar yine gulyabani olmaya devam edecek ve hasbelkader aşkla karşılaşsa bile onu da...

    yok, devam edemeyeceğim.
  • operadaki hayalet kitabının fransızca orijinal ismidir.
hesabın var mı? giriş yap