le nom des gens

• --- spoiler ---
  
  esas kızla erkeğin bankta öpüşürlerken, gençliklerinin de yan bankta kendilerine bile itiraf edemedikleri şeyleri birbirlerine anlattıkları sahne çok tatlıydı. takip edilir bu yönetmen. (bkz: michel leclerc)
  
  --- spoiler ---
• bazı hususlara su ana dek bakmadıgım bir bakıs acısıyla bakmamı saglayan, mutlu eden çok tatlı ve biraz da absürd bir film..
  
  --- spoiler ---
  
  ...fakat bir ıstakozla bir yengecin hayatı aynı değerdedir. istakozun daha kıymetli olduğunu söyleyen kapitalizmdir, doğa değil.
  
  --- spoiler ---
• --- spoiler ---
  
  ben filmde en çok şuna takıldım; arthur martin'in gençlik ve çocukluğunu görüyorken bahia benmahmoud'un yalnızca çocukluğunu gördük, neden?
  acaba bunun piyano dersleriyle bir alakası var mıdır?
  piyano dersleri bahia'nın büyümesini engelledi belki de..
  ya da ben bir uydurukçuyum.
  
  --- spoiler ---
• --- spoiler ---
  tavukların nasıl katledileceğini soğuk kanlılıkla anlatan adam : "gazlar yukarıdan verilecek, 3 dakika içinde tamamı ölmüş olacak, 1000 tona kadar öldürebiliyoruz..."
  
  --- spoiler ---
• ben bu filmi de cok sevdim, bu aralar fransız sinemasına takmıs durumdayım, bir arkadasımın onerisiyle daldım filme, iyi ki.
  
  efendime soyleyeyim, farklılıklar uzerine sozu olan bir film. farklı dusunceleri olan insanları anlatan bir film, azınlıkları, gocmenleri ve fakat sıkıcı da degil, gayet matrak bir dil ile.
  
  neler gorebiliriz filmle birlikte; spoiler olacak, yapacak bir sey yok.
  
  - tavuklar nasıl katledilir?
  - yengecler kac eur eder? bir ıstakozun mu hayatı yoksa bir yengecin mi hayatı degerlidir?
  - kıyafetleri giymeyi unutup evden cıkıp metroya binmek mumkun mudur?
  - dunyayı melezler yonetse ne olur?
  - fasistlerin hepsi kotu insan mıdır?
  - sarkozy'den nefret etmek nedir ne degildir?
  
  oyle iste, kuslar bocekler hatta tavuklar...
• hala canım sıkıldığında babamı özlediğimde ırkçılara sinir olduğumda hayata dair umudum kalmadığında izleyip kendime geldiğim film... yaşasın fransız sineması!
• insanların küçük çelişkilerinin büyüyüp dünyanın yüzünde nasıl şamar olarak patladığını anlatan film.
  
  --- spoiler ---
  
  insan irkci olmadan duramiyor gibisinden konuşan annenin 5 dakika sonra ırkçı muameleye maruz kalması, ataları gaz odalarında boğulmuş adamın ölüm emrini verdiği hayvanlarin gaz odasında öldürüleceğini dinlemesi ve buna benzer bir sürü güzel örnek...!
  --- spoiler ---
• hayallerimdeki kadını barındıran film
  
  --- spoiler ---
  
  "seninle sevişmek ve siyaset konuşmak istiyorum"
  
  --- spoiler ---
• henüz izlediğim film.
  imdb puanı 7.1. bence bu film için düşük kalmış. 8i hak edecek değeri var bence.
  
  --- spoiler ---
  
  yabancı olmak nedir ne değildir'i boğmadan yormadan anlatmış. evet tür romantik komedi ama diyaloglar daha fazlası.. isminin çevirisi ile kendisinin alakası da yok. neden bu kadar romantik komedi muamelesi yapılmış anlamadım.
  
  bahia artık yengeç gördükçe aklıma gelecek.
  arthur da tavuklarıyla..
  
  beni en çok vuran ait hissedebilmek için sonuna kadar savunduğu fransızlığının annenin ölümüne sebep olması... yaşadığı acıdan kurtulmak için kurulmuş o savunma mekanizması..
  
  --- spoiler ---
• çaktırmadan pek çok şey anlatan film.
  
  tüm dünyanın sperm ve yumurtalar etrafında döndüğüne inandığım şu sıralarda, esas kızın yöntemine bayıldım, bir de ayakkabılarına, aslında esas kızın her şeyine bayıldım (bkz: aşık olunacak kadınlar).
  
  kadının siyasi yöntemi dışında hayvanlar konusunda çok benzesek de esas oğlana daha yakın buldum kendimi: ihtiyatlı olmak, güvenli limanlarda durmak, rutinleri olmak.
  
  ama iki tür filmde kadın ve erkek rollarinin yer alışına itirazım var. birincisi into the wild gibi böyle varoluş sorunsalı izleyen filmlerde her şeyi yakıp giden, farklı bir yaşam arayanın erkek olmasına. le nom des gens gibi filmlerde hayattan bezmiş, sıkılgan, bir döngüye takılmış erkeklere farklı yollar açan, onlara yaşamayı öğretenlerin kadın olmasına.
  
  iki grup da olsun ama yer değiştirdiği filmlerde olsun. varsa biri beni aydınlatsın.