• “benim her şiirimde sen varsın ve olacaksın. ama dünyanın en dehşet şiiri bile ‘sen’ olamaz. bunu yaşamak gerek. en asıl gerçek bu işte.” s.85

    satırlarıyla bir şairin aşk için mi şiir için mi var olması gerektiğini “sen aşk şiiri yazamazsın hasan hüseyin çünkü aşk şiirden önce gelir sende oysa şiir önünde gitmelidir her şeyin” diyen ustasına nazire yaparak sorguladığı ve leyla’sının her şeyin (en dehşet şiirin bile) önünde gittiğini kabul ettiği bir ahmed arif yazıtıdır. ahmed arif’in ölümünden yıllaaaar, leyla erbil’in ölümündense günler sonra basılabilmiştir kitap. kitabın hazırlığına leyla erbil katkıda bulunmuş ve yıllardır sakladığı ahmed arif’ten gelen mektupları ömrünün son demlerinde türkiye iş bankası yayınları ile paylaşmıştır. kim bilir yaşasa üstat çok kızardı gizinin paylaşılmasına ama leyla hanım iyi ki paylaşmış bizimle sonuçta artık sahibi olduğu mektupları. efenim velhasıl kelam bir şairin en çıplak halidir mektupları ve kimseler görmeden okunmalıdır.

    ustaya son bir selam;

    en leylim gecede ölesim tutmuş;
    etme gel, ay karanlık.
  • leyla erbil'in tuhaf bir kadın romanında geçen, doğuya sürgüne gönderilmiş halit'in baş karakter nermin'e yazdığı mektuplarda hayaleti sezilen mektuplar.

    (bkz: #101597423)

    bu kitabın leyla erbil'in verdiği yanıtları içermemesi nedeniyle bütünleşik bir bakış açısı kazanmak adına leyla erbil'in hikaye ve romanları meraklısına tavsiyedir. leyla erbil'in eserlerinde kurguyla yaşantısı arasındaki organik bağ açıkça fark ediliyor, bu da yazarın hayatının bilmediğimiz yönlerine dair çıkarımlarda bulunabilmemizi mümkün kılıyor.

    edebiyat fanzin magazin terazi lastik cimnastik servisi bildirdi.
  • reynmen’in yeni şarkısı.
  • şu an okumakta oldugum. ahmed arif gibi bir surgundeyim sanki ve bir mektup arkadaşına ihtiyacım olduğunu düşünüyorum şiddetle. ama mektupları nasıl göndereceğim dışarı bile cikamiyorum pofff!
  • elbette ki önce sen! nem var ki başka! ha, neyini mi merak ederim? serçe parmağındaki tüyden, kulak memendeki tatarcık ısırığına, düşlerine, esnemene, şıpıdık terlikle mutfaktan çıkışına kadar nen varsa!
    gözlerini öperim. ama gene yarımım.
  • --- spoiler ---

    yaptığımız ne ki, kimselerin karnında açlığı, ayağında yalınlığı ve sırtında çıplaklığı kalmasın diye, ömrümüzden bir parça vermek...

    --- spoiler ---
  • yokluğun cehennemin öbür adıdır diyen ahmed arif'in aşk mektuplarını okurken ne hissetmeyi bekliyordum bilmiyorum ama tek paragrafta ciğerimi soldurdu .

    "sabah gözlerimi sana açarım. akşam, uykularımı senden alırım.nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade baş dönmesini bulurum. böyleyken gene de şükretmem halime, hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. aklıma gelmez ki seni usandırır, sana gına getiririm. sana dert, sana ağırlık, sana sıkıntı olurum. nemsin be? sevgili, dost, yar, arkadaş...hepsi. en çok da en ilk de leyla-sın bana. bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. uçan kuşum, akan suyumsun. seni anlatabilmek seni. ben cehennem çarklarından kurtuldum, üşüyorum kapama gözlerini." leylim leylim
  • kitabın yarısını henüz bitirmiş biri olarak ahmed arif'in ürkütücü derecede saplantılı biri olduğunu düşünmeye başladım. okurken bazen ah evet çok aşık diyorum ama bazen de gerçekten abartılı geliyor. ki aşk abartmaktır fakat saplantı boyutu ürkütüyor.
    tanım: ahmed arif'in 1954-1959 yılları arasında leyla erbil'e yazdığı mektuplardan oluşan kitap.
  • barış manço'nun binboğanın kızı şarkısına çok benzettiğim fikret kızılok'un şarkısı.
  • ahmed arif'in leylâ erbil'e gönderdiği mektuplardan oluşan bu kitap, sevginin en saf halini görmeye olanak sağlar.

    * canım benim, bilir misin, 'canım' dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep.

    * kendine iyi bak. bir daha hiçbir ana doğurmaz seni.

    * merhaba canım. mektubun gecikti gene. belki de ne yazacağını kestiremiyorsun! oysa adını yazman yeter. görünce içim aydınlanıyor.

    * ben bütün bu -belki de mânasız- iç sıkıntılarından senin var olduğunu hatırlayarak sıyrılıyorum.

    * dişine zar, boynuna ter olasım gelir. gün yirmi dört saat seni düşünmek.
    ne yüce, ne sonsuz bir duygu bu bilir misin ki…?

    * kayb, berbat ve sessizim... sessiz ve dolu:(...) hınca hınç mısra doluyum.

    * ben senin mecburunum - başkaca yokum - yasak şiirimdir her halin ayrı - isyanını seviyorum genç, güzel, cesur...

    * leylâcığım, gene suskunluklara, iyi saatte olsunlara karıştın!
    öyledir kâfir dünya. biraz erincimiz, biraz günlük gecelik can avuntumuz oldu mu, unutuveririz dostu, canı. uzaktakini. dağlarla, deli sularla, yasaklar, pis ve kuş beyinli katil adamlarla, senden ayrı düşeni. nicesin?
hesabın var mı? giriş yap