• dvd'de izlerken yapilan geyik neticesinde arabesk ogeleri agir basan, "turk filmleri halt etmis" dedirten film. fazla sey beklemisim galiba. guzeldi ama... yani ne bileyim, fazla tesaduf, cok alegori... bana turkceye "cesaretin var mi aska? " seklinde cevrilmis filmi animsatti nedense, ucundan da amelie'yi. manzaralar guzeldi ama, gunesin batmamasi, geceler boyu gunesi izleyip bekleyecek birilerinin oldugunu dusundurmesi... (bu satirlari yazarken tv'de arabesk'in oynuyor olmasi da tesaduf olsa gerek!)
  • cast'ın ve anlatımın çok başarılı olduğu film
  • bir aşk filminden çok, tesadüflere vurgu yapan, before the rain gibi büyük bir çember değil ama irili ufaklı bir çok çemberin varoluşsal etkilerini, doğrudan/alt metinlere gizlemeden veren bir film olarak bakmak daha doğrudur belki buna.

    anlatabildikleri, anlatmayı başaramadıkları bir yana ufka paralel ilerleyen güneş sahnesi ile otto'nun annesini ziyarete gittiğinde önünden geçen sinek ve sonrasındaki sahne için bile değer izlemeye.
  • ilk aşkların her şeye rağmen unutulmadığını vurgulayan bir film, özellikle çok sevdiğiniz halde sevgilinizden yeni ayrıldıysanız veya onu kaybettiyseniz izlememenizi tavsiye ederim, yoksa sizi bir süre depresyona sokabilir...
  • "o cocuk topa iyi vursaydi, top disari cikmazdi, topu kurtarirdim ve herkes beni kutlardi. ama oyle olmadi..."
  • ispanya'dan da güzel film çıkabileceğinin en güzel kanıtı...kelimelerle anlatmak gerçekten çok zor, en yakın tanımı ise garip ve mükemmel bir aşk filmi olabilir kanımca. 1998 yapımı ve de konu olarak birebir alakası olmadığı halde, bende eternal sunshine of the spotless mind'ın bıraktığı hislere benzer bir his bıraktı izledikten sonra.

    valiente *...
  • --- spoiler ---

    aşk filmi falan değil bu, düpedüz "aşk"ın filmi. öylesine tutkulu başlayıp yine öylesine tutkuyla sona eren... izleyiciyi daha ilk dakikadan yakalayıp boğazına sıkıca sarılan, nefesini kesen, hayatın bir film şeridi gibi gözlerin önünden geçmesine neden olan... yaşanmışlıkların zorlamaksızın film kisvesi altında göze bir güzel sokulması, oraya çivilenmesi hatta... tıpkı ana'nın gözleri gibi? ardından orada öylece bırakıp gidişi; "aşk"ın gidişi... aşk zaten şöyle bir uğramıştı ana ve otto'ya, ama ne sıkıydı! sonra kimilerinin adına kader dediği ama aslında aşkı bir anda terkedip gidişin nelere mal olduğunun acı tesadüflerle bezeli bir şekilde anlatılışı... tabir-i caizse, cinnet anında bir anlık gafletin o kocaman aşkı nasıl yerlebir ettiğini, ama aynı şekilde yücelttiğini ve dahilinde kavuşamayışın histerisinin mideye atılan sıkı bir yumruk gibi tasviri... aşkın açılımı hakkında bir filmden beklenebilecek her şeyin ve hatta fazlasının leziz bir kurguyla harmanlanmış anlatımı... cesur olmanın her şeye yetmesi ve bazen de hiçbir şeye yetememesi... finalde ne görmek istiyorsa izleyici, ana'nın gözlerinden bakabilir. orada kallavisinden bir boşluk ama kocaman da bir sonsuzluk var çünkü. yorumu size kalmış...

    --- spoiler ---
  • cok gec te olsa, yine sozluk vasitasi ile kesfettigim, tadindan yenmeyen, ama gec kesfettigi icin adamin kendine kufrettirdigi film.
  • gerçekçi masal

    yada

    --- spoiler ---
    erkek kazmalığı yüzünden kötü biten masal
    --- spoiler ---
  • ''hava soğuk olduğunda pek çok şey daha hızlı olur,rastlantılar mesela..'' cümlesine sahip julio medem filmi..kutup çizgisi ve muhteşemlik sınırlarında..
hesabın var mı? giriş yap