• üstteki yazar arkadaş inşallah troldür. deniz felan, işkillendirdi biraz.
  • bu turan ve türk düşmanları macaristan'ın türkiye'ye desteğini hazmedemiyor. mülteciler macaristan'da kalmak istemiyor ki hedefleri almanya, avusturya, isviçre ama yine de macaristan'ın korkusu mültecilerin onda biri dahi ülkelerinde kalmasıdır. sadece bu korkudan mı destekliyor. sorarım o zaman yunanistan daha çok hissedecek mülteci krizini neden türkiye'ye karşı. demek ki desteklemelerin sebebi sadece bu olamaz. hristiyan onlar deyip düşmanlık güden ümmetçi mallara soralım. neden o zaman türk konseyine gözlemci statüsü de olsa katıldılar. macaristan'a sallayanlar solcular,ümmetçiler ve pkklılardır. korkularının nedeni turan ülküsünün toplumumuzu esir almasıdır
  • cumhurbaşkanlarının türk kurultayı’na katılarak türk kökenli olduklarını ifade ettiği ülke.
    orada bir ülke var uzakta, o ülke bizim (kardeş) ülkemiz.
  • ya çok güzel bir yer yüzyıllar öncesinden kalan mimari kendini hala koruyor. ya abi adamlar şehrin ortasına orman felan kurmuş istanbulda böyle yer bulman imkansız yani düşün ki dolmabahçe sarayının yanında kocaman bir orman var.
  • ulan adamlarla ilişki osmanlı'dan sonraki en iyi duruma son dönemde geldi; bazı sığırlar hala "akp politikası gidince" diyor. akp politikası giderse oturacağın yer yahudi kucağıdır sevgili aydın(!) kardeşim!
    tanım: kurulan iyi ilişkiler çerçevesinde kültürel faaliyetlerin artırılması gereken ülke.
  • türk kurultayına katıldı ve türk kökenlerini kabul ediyor diye allah kimseyi viktor orban'ı savunacak ve destekleyecek hale düşürmesin.
  • bir macar kadın arkadaşım ve yüksek lisansını orada yapmış bir türk eşliğinde gezdim. bir sürü macarla diyaloğa girdim, kendi gözlemlerimde var içlerinde, beraber gezdiğim insanların anlattıkları da.

    macar kadınları ne kadar kibar, güler yüzlü, cana yakın ve muhabbet etmeyi seven tiplerse, macar erkekleri de o kadar kaba saba, suratsız, dan dun adamlar. kaldığım otelde, alışveriş yaptığımız, yemek yediğimiz, bir şeyler içtiğimiz yerlerde, bindiğimiz taksilerde, toplu taşıma araçlarında vs.. vs. bire bir diyaloğa girdiğim her yerde bunu fark edip, nedir bu macar erkeklerinin sorunu diye özellikle sordum. evet, böyledir dedi her iki arkadaşımda. bu dediğimden kavgacı oldukları sonucunu çıkarmayın lütfen onlar dan dun konuşunca benim de öyle konuştuğum zamanlar oldu, yok hayır kavgacı adamlar değiller, tarzları öyle. sadece diğer erkeklere değil kadınlara karşı da böyleler.

    gençlerin yüzleri gülüyor, şen şakraklar, mutlular, keyifliler ama yaş arttıkça insanların suratlarından bezmişlik, mutsuzluk, yorgunluk akıyor. bunu da özellikle arkadaşlarıma sordum ve aldığım cevap çalışanların durumunun fena olmadığı ama emeklilerin temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlandığı oldu. kendilerini genel olarak kasvetli insanlar olarak tanımlıyorlar.

    insanlar medeniler, kurallara saygılılar ve çokça bulunan ve pek sevmedikleri çingeneleri kural tanımazlıkları nedenli eleştiriyorlar. istisnasız konuştuğum herkes çingenelere giydirdi. çingeneleri ve varlıklarını nasıl biz trafiği, enflasyonu, işsizliği birer problem olarak görüyorsak öyle bir problem olarak görüyorlar.

    türkleri ve tarihsel türk-macar yakınlığını, türkçe ve macarca' da ortak kelimeler olduğunu falan biliyorlar. son dönemlerde güçlenen milliyetçi partilerinin türk milliyetçilerle yakınlaşması ve bunu bir nevi propaganda malzemesi olarak kullanması da bunda rol oynuyormuş. türk olduğunuzu söylediğinizde yakınlık gösteriyorlar, cana yakın davranıyorlar. bu iki arkadaşım dışında konuştuğum bir macar kadın osmanlı' yla bir sorunları olmadığını ama habsburglardan tüm tarihleri boyunca çok çektiklerini, avusturya' nın kendilerine köle ve sömürge muamelesi yaptığını söyledi. ki çok güzel ve çok hoş sohbet bir kadındı. osmanlı' ya giydirseydi onunla beraber osmanlı' ya giydirmeye hazırdım. rus emperyalizminden de çekmişler ve onları da pek sevmiyorlar. belirli bir yaşın üzerindeki insanlar rusça biliyormuş. rusça zorunlu dersmiş. garip bir şekilde son zamanlarda rusya ile yakınlaşıyorlar ama onu çözemedim. bir sürü macara siz hun kökenlisiniz, hunlarda türk muhabbeti yaptım. biliyoruz, eki eki falan diyorlar.

    yemekler fena değil. kahvaltıda bile et yiyorlar.

    sokak hayvanı yok. köpekleri çok seviyorlar ve köpek sahipliği çok yaygın. bazı parkların bir bölümünü köpeklere ayırmışlar. tabi her medeni ülkede olduğu gibi o bölümün dışında tasmasız köpek, hatta köpek yasak ve bu kurala uyuyorlar.

    son olarak; tıpkı lastikte pirelli kadında bir elli gibi bir başka türk kadınlarından öğrendiğim söz kümesi de saat alacaksan nacardan hatun alacaksan macardan' dır. bana hatun değil karı olarak öğrettiler ama sözlükte başlığı hatun şeklinde olduğu için öyle yazdım.

    macar kadınları elbette avrupalı'dırlar, daha kültürlüdürler, düşüncelidirler, anlayışlıdırlar, farkındalıkları daha yüksektir, taktik, strateji vs yapmazlar, düşünerek konuşur, hareket ederler, sürekli bir empati halindedirler ama yazılım olarak türk kadınlarına benzerler. çok aşırıya varmasa da kıskançlık onlarda da vardır. damarlarına çok ama gerçekten çok abartılı basarsanız onlar da aşırıya kaçar kıskançlıkta. evliliğin lafını bile etmezler ama birlikte yaşamak isterler. ingilizlerin compromise dediği bence uzlaşmanın tam karşılamadığı kavram çerçevesinde olduğu sürece rahat anlaşılır.

    benim deneyimim uzun süreli 2 macar kadın ama benden sonra başka arkadaşlarımın da macar sevgilileri oldu. macar sevgilisi olan arkadaşları olan arkadaşlar vs vs hepsi aynı şeyleri söylüyorlar, anlatıyorlar.
  • dost ülke.

    levente magyar adında dışişleri bakan yardımcıları var. adam “biz en batıdaki türkleriz” diyen ve atatürk hayranı biri. dışişleri bakanları da geçen gün açıklama yaparak ab’ye türkiye’ye karşı yumuşak dil kullanın çağrısı yaptı.

    macaristan'dan ab'ye 'türkiye'ye karşı yumuşak dil' çağrısı

    macaristan dışişleri ve dış ticaret bakanı peter szijjarto, avrupa birliği'nin (ab) türkiye'ye karşı "daha yumuşak bir dil" kullanması için çağrı yaptı.

    macaristan dışişleri ve dış ticaret bakanı peter szijjarto, brüksel'de düzenlenen olağanüstü ab dışişleri bakanları toplantısının ardından basına açıklamalarda bulundu.

    türkiye ve rusya'nın libya'da "temel aktörler" haline geldiğine işaret eden szijjarto, "ab halihazırda bir oyuncu değil. uluslararası alana dönmeye çalışıyor." ifadelerini kullandı.

    szijjarto, "ab dış ilişkiler ve güvenlik politikaları yüksek temsilcisi josep borrell'e türkiye'ye karşı daha yumuşak bir dil kullanması için çağrıda bulundum. avrupa'nın güvenliğini güvence altına alan, göçü durduran ve nato üyesi olan türkiye ile çok daha kapsamlı bir ilişkimiz var." dedi.

    borrell'in çağrısını dikkate aldığını kaydeden szijjarto, ab'nin temel amacının libya'ya yönelik silah ambargosunun uygulanması olduğunu ifade etti.

    ab, türkiye ile libya arasında imzalanan mutabakat muhtırasının "üçüncü ülkelerin egemen haklarını ihlal ettiğini" iddia etmişti.

    https://www.aa.com.tr/…-yumusak-dil-cagrisi/1699170
  • bu entryde macaristan ile ilgili tamamen genel kultur amacli ufak tefek bilgi parcaciklari paylasacagim.

    ilk olarak her ne kadar macaristan deyinca akillara budapeste gelse de, aslinda bundan cok daha fazla gorulecek oldukca guzel yerlere sahip ve bu konuda biraz underrated buldugum orta avrupa ulkesidir. ozellikle balaton gölu ve kiyisi muhtesem bir guzelliktedir. ne zaman 3-4 gunluk bir tatil olsa macarlar buraya akin ederler. almanlar arasinda da oldukca populerdir. bir cok alman burda bir eve sahiptir ve yaz tatillerini burada gecirirler. bu göl ayrica temmuzleri balatonsound festivaline ev sahipligi yapar. bu göle budapeste'den aracla 1.5 saatte, trenle 2.5 saat civarinda ulasabilirsiniz. göl kiyisi boyunca giden trende manzarayi izlemek ayrica bir zevktir:
    https://eksiup.com/p/hy29750836bg

    macaristan underrated oldugu bir diger konu da saraplaridir. tokaj, villany, eger ve yukarida bahsettigim balaton golu cevresi baslica sarap uretim bölgelerisir ve epey turistiktir.

    yine budapeşte’ye yarım saat mesafede olan szentendre şehri ise ayrı bir parantezi hak ediyor. tuna nehri kıyısına konumlanmış bu ufak şehir, kutsal ittifak savaşları sırasında türkler’e karşı savaşmak üzere ülkeye davet edilen sırplar tarafından mimari anlamda da şekillendirilmiştir. bu nedenle burada yaşayan oldukça yüksek bir sırp nüfusu da vardır. guneyde pecs ve szeged, doguda debrecen diger onemli sehirleridir ve ogrenci nufusu oldukca fazladir.

    sosyo-kültürel olarak bizden farkli bazi uygulamalari vardir. mesela isimler soyad ad, sırasıyla yazılır, insanlar facebook’a vs bu şekilde kayıt olur. bu detayı bilmeyenler resmi evraklarda ismini görünce aynen benim yaptığım gibi “lan ismimi ters yazmışsınız” tepkisi verebilir.

    isim konusunda bir diğer ilginçlik ise evlilik sonrası kadının tamamen kocasinin adini soyadini alabilmesidir. evet, sadece soyadini degil eger isterlerse kocasinin adini da alabilirler. örnek vermek gerekirse kadının adı anna kiss olsun, kocasının adı ise david nagy. evlendikten sonra kadin ismini davidne nagy olarak degistirebilir. her ne kadar ilk duydugumda cok tuhaf bulsam da gunumuzde ismini bu sekilde tamamen degistiren kadin bulmak oldukca zor, daha cok eskiden olan veya taşralarda tercih edilen bir durummus.

    ayrica macaristan'da isim gunleri vardir. hatta bir cogu icin dogum gununden daha fazla onem atfedilir. isim gunu dedikleri sey de her isim belli bir gunu var ve yilin o gunu geldiginde o isme sahip olanlar bir nevi dogum gunu tarzi kutlama yaparlar. ilk basta dusununce tuhaf geliyor, atiyorum mayis'in 25'inde bir kafeye girdiginizde icerde onlarca ahmet'in kutlama yapmasi gibi.*

    burda hukumet cocuk yapilmasini inanilmaz tesvik etmektedir. soyle ki, yeni dogum yapan kadinlar 3 yil dogum iznine ayrilabilir ve kismen de olsa (70% civari) maasinini alir. ayrica 3 cocuk yapan ailelere devlet 20 milyon macar forinti verir (bizde 400.000 lira verildigini dusunun) ve aile bunun sadece yarisini 20 yil icerisinde ve faizsiz olarak geri oder.

    egitim'de macaristan oldukca iyi bir seviyededir ve avrupa'nin diger ulkerlerine gore daha ucuzdur. bu nedenle oldukca fazla uluslararasi ogrenci vardir. ozellikle tip ve dis hekimligi populerdir. fakat ne yazik ki doktorluk ve dis hekimligi fazla para kazanamaz, bunun sonuncu olarak okuyanlar genelde almanya'ya vs gitmenin yoluna bakarlar.

    macarlar universite okumak icin bizdeki gibi herkesin tek bir sinava girdigi gibi sinava girmezler, fakat lisede final sinavlari vardir ve matematik, macar dili ve grameri, bir adet secilen yabanci dil, tarih ve istedikleri bir ek dersi secip bunlardan sinava tabi olurlar. kisaca herkes en az 5 dersten sinav olur. daha sonrasinda okumak istedikleri bolum eger daha fazla sinav gerekteriyorsa bunlari da vermeleri gerekir (orn. dil okuyanlar icin daha ileri seviye dil sinavi yapilirken tip okumak isteyenler ileri seviye matematik, fizik, kimya ve biyoloji arasindan ikisini secip bu sinavlari gecmeleri istenir) fakat macaristan'da universiteye gidebilmek icin en az b2 seviyesinde ingilizce bilinmesi sarti vardir. bu nedenle genc nufusun ingilizce bilme orani oldukca yuksektir.

    macarlar ruslari pek sevmezler, ikinci dunya savasi sonrasi sovyet rusya pek guzel anilar birakmamistir burada. romanyalilar ile ara sira politik sorunlari olabiliyor cunku romanya'da yasayan yaklasik 1.2 milyon macar vardir. macarlarin en çok sevdigi millet ise polonyalilar diyebilirim ve turklere karsi ekstra bir sevgi ya da nefretleri yoktur.

    genel olarak bir yorum yaparsam macaristan guzel yasanabilir bir memlekettir. ufak sehirleri, koyleri vs temiz ve sirindir. orta avrupa'da olmanin ve avrupa'nin her noktasina kolayca ulasabilmenin avantajina sahiptir. eksik yanlari ekonomisi bir almanya degildir mesela, turistik yerlerin disinda, devlet dairelerinde falan ingilizce anlasmak zordur ve tabi ki domates corbasini sekerli yapmalari en buyuk falsosudur. *

    edit: imla
  • yalan yanlış kezbanlıkla itham edilen kızlarıyla önceki girdide boy göstermiş ülke. halbuki bu sabah orta avrupa zaman dilimiyle dört gibi, bir önceki gün tanıştığım macar kızla birlikte oluyordum (teşekkürler palinka*). belki de çöldeki kutup ayısı misali bana öyle denk geldi. kimse kimseye kurban olmasın. sevgiler.
hesabın var mı? giriş yap