• rolling stones tarafındna yazılmış bir bölümü de var. sanırsam ki, yanılmıyorsam ki
  • efenim, klasik bir jerry bruckheimer yapımı ile karşılarındayız. 6-7 bölüm sonra geldiğmiz nokta ilk bölümdeki cüretin devam etmediğini görmenin hayalkırıklığı ve klişeleşmiş karakterlerle özdeşleşme sorunudur.

    ilk bölümde muhtesem detaylar ve minik ayrıntıları insanın gözüne sokan ve giriş sahnesini neredeyse john woo filmleri tadında veren dizi, herhalde ki daha sakin, low profile ya da daha az masraflı olmaya karar verdi.

    şimdi; hamurun tarifi şöyle; bir hastane, ve bir ekip alınır. karakter yapısı ve ilişkileri az bucuk sabitlenir ve kamera!

    klasik bir ana hikayeden bağımsız giriş sahnesi, o bölümde irdelenecek tanıştırıyor.. bazen güzel, bazen değil, ilk 6 bölüm itibariyle kesinlikle en iyisi birinci bölüm digerleri yavan.. tabii hakkını yememek lazım, hikayenin dolambaçını, karakterlerin rolünü hakkıyla verip, hikayeyinin gidişini değiştiridği zamanlar da oluyor.

    bir house değil, belki er'a daha yakın... hastanın durumu yüzünden zaten bir ani panik hali olmuyor..zira travma bölümünde geçiyor dizi.. geldikleri hal zaten fena..

    ekibe gelince;

    bir tane çaylak amma güzel kız,
    bir tane esrarengiz adam, (ingiliz aksanı plus plus) (geçmişi az bilicez ki, karizma olsun)
    bir tane et dudaklı esmer, espirili ama çalışkan, güzel ama soğuk hatun
    bir tane ekibin yakışıklısı rolü için gerekli adam (csi'de, house'da, efenim cold case'de hep var bunnar)

    bi tane de müşvik ya da müşfik gülümseyebilen karakter ki bu dizide erkek, zenci ve baş hemşire olması ile brukheimer dizilerinde bu rolün tacını almıştır gözümde.

    maalesef ki bi grissom karizması, biz özlü sözler dizgisi, bi efenim tek başına takılırken alternatif çözüm geliştirme startejisi 6-7 bölümde olunamıyor, bi sara sidle hoşluğu hemen yakalanamıyor, ya da bir geek bir günde gözümüze girmiyor.. house'daki eğitim-öğretim startejilerinin de bu dizide tutmadığını söyleyebilirim.

    house keddar şahane bi dizi, bi doktor, bi yansıtma varken de tıbbi olarak beni çok tatmin ettiğini söylemem.. önce adam gibi bi intubation yapın da, oksijen maskesini hastanın kafasından düzgün bir şekilde çıkarın da sonra ameliyat sahnelerinde bize alet edavatla karizma yaparsınız.. nerde 13, nerde chase anacım..ama olabilir, çalışılırsa her şey olabilir...

    şimdilik dizi aralarını, boş vakitleri doldurmak için tavsiyemdir.
  • perşembe akşamları saat 22.00'de digiturk kanalı dizimax'te yayınlanmaya başlamış bir 2010 yapımı jerry bruckheimer dizisi.

    başrollerini the tudors dizisinde canlandırdığı sir thomas more karakeri ile tanınan jeremy northam, 24 dizisinde sarah gavin, six feet under'da maile ve lost'ta greta'yı canlandıran lana parrilla ile poseidon filmindeki christian rolüyle hatırlanan mike vogel paylaşmaktadır.

    digiturkteki habere göre, dizide, bir travma hastanesindeki bir grup cerrah ile yaşamla ölüm arasında kalan hastaların bu hastaneye kaldırıldıktan sonra kritik geçen ilk bir saatlerinde yaşadıkları olaylar anlatılmaktadır.
  • 10. bölüm itibariyle klişeleşmenin dibine vurmuştur.

    tamam abicim, 100 milyonuncu dizi aynı konseptte ama biraz daha yaratıcı olunur yahu..
hesabın var mı? giriş yap