• tabi ki birebir şahit olmadım merhume nadide kısa hanımefendinin hadisesine ancak şu ana kadar ki iş yaşamımdan ve hayatımda ki tecrübelere dayanarak yaparlar , hem de çok iyi yaparlar , inanırım ...
  • cinayetin öteki hali. en kötü bi cafe de çalışanlar arasında bile baskı varken üst düzey banka çalışanlarında bilmediğimiz daha neler vardır kim bilir.
    bu yapılan ile yapı kredi yanına kâr kalmamalı. o şube müdürüne mobing neymiş gösterilmeli !
  • buna sebep olanlarin derhal ifşa edilmesi lazım. sonra da kara listeye alacaksın hiçbir rakip bankada çalışamayacaklar.
  • vaktiyle cok agir bir mobbinge ugramis birisi olarak, mobbingin calisan uzerindeki etkisinin ne kadar buyuk ve aci verici oldugunu biliyorum. yapilan sadece is yerinde kalmiyor, sizi organize olarak yildirmaya calistiklarindan, her yerden vuruyorlar. once karsi geliyorsunuz, daha sonra yavas yavas kendinize olan inancinizi yitirmeye baslayip devamli olarak kendinizi sorguluyorsunuz. en sonunda ozel hayatinizda, herhangi bir konuda dahi kendine guveni olmayan, mutsuz birisi oluyorsunuz.

    benim en buyuk sansim, ailemin devamli surette bana bunun planli bir mobbing oldugunu hatirlatip, beni dustugum zihinsel batakliktan cekip cikarmalariydi. eger ki olur da o akintiya kapilip, bu sanal gercekligi, kendi gercekliginiz olarak gormeye baslarsaniz - ki bu cok kolay - bunun telafisi cok zor. hele hele isinize muhtacsaniz ki cogumuz muhtaciz.

    haberi okuyunca, yasadiklarim aklima geldi. babami ani bir sekilde kalpten kaybettikten 2 hafta sonra beni performans toplantisina sokan kaltak mudurum. eve gelip halinin ustune kapanip hungur hungur aglamalarim. babama mi uzulsem, yoksa onun cok gurur duydugu kizinin dustugu duruma mi bilemeden hepsine ortak aglamam.

    isteyken toplantiya girip, arada tuvalete gidip aglayip cikip baska toplantiya girmem.

    ben olmediysem, yasimin o zamanlar genc, vucudumun saglikli olmasina bagliyorum.

    ben intikamimi kendi mudurumu sorusturmaya goturup isten attirarak aldim. bu kadini, 3 cocuk annesi insani olduren kisilerden onun intikamini kim alacak bilmiyorum.

    cok iyi anladigim, keske tanisaydim, kendi durumumu paylasip acisini hafifletebilseydim diye uzuldugum, simdi yitmis, gitmis insan.
  • bugün vah vah diyenlerin pek çoğu yarın bankalara kızıp intikamlarını ağızlarından salyalar akıtarak türlü hakaretle "bankacıdan" alacak. ne farkları var ki bankanın genel müdürlüğünden. 15 dakika hakaret yağdırıp genel müdürlüğe şikayet e postası atmaya erinirler. hergün duyduğumuz hakaretin bini bir para.
  • işte bunu yaşamak istemiyorum ben..
  • kapitalizm ilk defa kanınızı donduruyorsa siz daha önce hiç bu mesele üzerine düşünmemişsiniz.

    cinayet.
  • çok üzüldüm allah rahmet eylesin.
    sırf bayan olduğunuz için bile mobbing uygulanan bir ülkede bunun olması şaşırtıcı değil artık. herkes olağan görüyor çünkü, millet okadar alışmışki patron sevmeye ev mi bakıyor, çocuk mu büyütüyor kimsenin umurunda değil. özel sektörün çivisi çıkmış artık. hele ki bayansan hiçbir şekilde barınamıyorsun. benim bir senedir çalışamama nedenim geçmişte yaşadığım mobbingler. o kadar mecbur olmadığım için istifa ettim, edemeyenlerin sonu böyle oluyor işte.
    ne düzgün ki zaten şu ülkede, her gün yeni rezillik.
  • bir süre beyaz yakalı olarak çalışmış bir insan olarak ardından gözyaşı döktüğüm bankacıdır.

    aynı sıkıntıyı çektiğim için biliyorum, bu tip işlerde çalışan insanların en büyük problemi yaşadıklarını etraflarına anlatamamalarıdır.
    “işim çok zor, bunalıyorum, ayrılmak istiyorum” dediğinizde özellikle yaşı büyük olan çevreniz (başta anne-babanız olmak üzere) işinizin çok güzel olduğunu, herkesin mesleğinin zor olduğunu, işsizliğin aşırı arttığını (ne zaman azaldı ki?), kısacası belanızı aramamanız gerektiğini size kibar yoldan hissettirir durur.
    hele ki sizi ofiste ziyaret ettiyse, etraftaki insanları kurumsal kıyafetler içinde, bakımlı, makyajlı vs gördükçe burada iyi para kazanılıp rahat olunduğunu düşünür, “ohh ohhh klimalı ortamda masabaşı işin var, ne kadar rahatsın, aman sakın düzenini bozma evladım” der.
    bir defasında babama resmen ağladığımı hatırlıyorum, “baba beni kurtar” diye adeta yalvardım, “ortamın gayet güzel, yöneticilerinin de sana bir saygısızlığını görmedim, başka iş de bulsak en fazla burası gibi olacak” dedi gitti.
    ve en sonunda benim de beynimde bir rahatsızlık meydana geldi, ancak bedenim yok olmaya başlayınca istemediğim bir sektörde olmaktan kurtulabildim.

    şimdi kaç yaşından sonra tekrar üniversiteye başlıyorum, bu sefer güzel sanatlar kazandım, hayatımda ilk kez bir okula/işe isteyerek gideceğim.
    sevdiğim bir iş için evet sıfırdan başlayacağım, belki zorlanacağım ama en azından istediğim yolda olacağım.
  • bankaların insanları modern köleler olarak kullanmasının yanısıra bizlerin de işsiz kalma korkusu yine bir modern zaman hastalığı.
    başedebileceğimizden fazla borçların altına girdikten sonra içinde bulunduğumuz çarka bağımlı hale geliyoruz, aman ya olmazsa olmaz başka işe girerim diyecek lüksümüz kaybedecek bir ayımız bile yok. çünkü alacaklılar demir bir tokmakla başımızda beklemekte.

    biraz boşverebilmek, işverenin karşısında el pençe divan , kalp atışları hızlanmış bir halde beklemek zorunda olmamak için bazı zincirlerimizden ve algılarımızdam kurtulmak gerekiyor galiba.
    bu da rızık ve tevekkül anlayışımızla alakalı.
hesabın var mı? giriş yap