• (bkz: sürekli senkron kayıyor efendim durduramıyoruz). şu mtv ne kadar itici bir oluşumdur ki ilgili olduğu her şeyi bir güzel dejenerasyon mukusuna boğuyor. ayrıca bazı özel nedenlerden dolayı daha bir nefret ettiğim ` kanaldır: sebeplerim beni bağlar tabi`. granj özentisi dejenere mtv beyinsiz heyecanlı gençlerinden kuracağım alternatif bir jackass ekürisini ( tabi orijinalindeki kadar beyinsiz olacaklarından şüpheliyim-) taksim'deki binalarına salmak ` istiyorum: hmm binadan bi kişi çıkarmam lazım ama` muntazaman. evet, benim versiyonumda altyazı da olmayacak maalesef...
  • 10 kasim munasebetiyle yaptiklari, icinden ataturk portresi gozuken siyah logo tasarimiyla "sonunda" kendini takdir de ettirecek bir davranis sergilemis kanal. devamini diliyoruz.
  • red hot chili peppers güzide şarkılarından under the bridge i verirken albüm adına "blood sugar sex magik" yerine "blood sugar sweat magic" yazıp dumur eden kanal.
  • müzik yerine amerikan rüyası satmanın çok daha kârlı olduğunun yıllar önce farkına varan viacom şirketinin türkiye çıkartması. türk müzik piyasasına hiçbir şey katmayacağı gün gibi ortada olan bu kanalın açılış partisinde sahne almak için sıraya giren bazı güzide gruplarımızı da kutlamak istiyorum buradan. muhalif duruşunuzu yiyeyim sizin.
    (bkz: viacom bizi diskoya götür)

    pussycat dolls ile fotoğraf çektirmeyi unutmayın.
  • (bkz: baby tv)
  • mtv türkiye yayına geçtikten sonra televizyonumuzun kanalları arasında yerini aldı. mtv’ye, daha bir eleştirel gözle bakınca bu kanalın tek düze bireyselliğe tapan insan tipi yetiştirme amaçlı olduğunu tespit etmek mümkün. belki de artık belli bir yaşa geldiğimden daha değişik gözle bakıyorum. sonuçta bu kanaldaki programların ve genel havanın kısa bir kritiğini yapmak istiyorum:

    mtv türkiye’de “türkiye vj yarışması” diye birşey var. orada bir adayın, çok önemli bir haltmış gibi “kitap okumayı sevmiyorum” şeklindeki açıklaması mtv’nin ne türlü insan kitlesine hitap ettiğini bir güzel afişe ediyor. daha kötüsü karakterini bulmaya çalışan genç kitleye kitap okumak ve entelllektüel birikimin ne kadar boş işler olduğu mesajını bilinç altından ve üstünden vererek son derece kötü bir örnek oluyor.

    ünlü kişilerin evlerini gösteren programda lüks ve debdebede dibe vurmuş evler gösteriliyor. milyonlarca dolar harcanarak dekore edilmiş bu evlerin içerisinde nedense hiç kütüphane bulunmuyor. tüm bu program dizisindeki evlerde toplam bizim evimizdeki kadar kitap görülmüyor. bir kaykaycının evinde görünen 20 - 30 kitap için evin sahibi "bunlar arkadaşlarıma hava atmak için" diye acınası bir yorum yapıyor.

    bir kız için iki erkeğin yarıştığı programda kızlar erkeklerin yalnızca ne kadar yakışıklı ve fırlama olduğuna karar vererek onlarla çıkıyor gerisi pek de önemli değil. hadi ilk tanıştığınız kişi ile çok da derin mevzular konuşmak her zaman mümkün olmayabilir ama burada kızların erkeklerde aradığı özellikler konuştuğu konular kişiden kişiye hiç değişmiyor hep aynı şeyler aynı yüzeysel konular konuşuluyor, klişe insan tiplemelerine prim veriliyor.

    tam ismini hatırlamadığım bir programda kendi halinde bir lise talebesi kız, sırf sınıfta popüler olabilmek ve daha çok arkadaşı olması için güzellik yarışmasına katılıyor. o ana kadar sınıfındaki arkadaşları kızın farkında bile değillerken yarışma için hazırlıklara başlayınca birden bire kız süper popüler oluyor vb. burada da toplumda önemli, popüler ve dikkat çeken bir insan olabilmenin kızsanız ancak çok güzel olmak ile mümkün olabileceği mesajı veriliyor.

    “yüz dolar versem bok yermisin?” yarışması aslında insanların para için ne kadar alçalabileceklerini doğrudan gösteren bir yarışma olarak “para için her şeyi yapılabilir” mottosunu genç beyinlere kazıyor. jackass ve beavis&butthead gibi programlar komedinin mantık ve zeka ürünü olmasının şart olmadığını kanıtlamak istercesine seyredilme oranlarını arttırıyor, hatta uzun metrajlı filmleri bile yapılıyor.

    mtv programlarının içerisinde bir tek pimp my ride işin içine biraz yaratıcılık ve teknisyenliği çok da aşamayan mühendislik uygulamaları ile aradan sıyrılmayı başarabiliyor. ama bu programın içeriğinde de, standart dışı araba tasarlayarak, para ile elde edilmiş bireysel farklılıkları övme gibi bir amaç olduğunu söylemek çok da yanlış olmayacaktır.

    sonuç olarak mtv türkiye, tek amacı amerikan tipi, paraya tapan sığ insanlar yetiştirmek olan bir zihniyetin propaganda aracı. tüm bu parıltılı animasyonlu kanalın verdiği özet mesaj “paran varsa ve güzelsen ancak insan olabilirsin” den öteye geçmiyor.
  • saçma sapan bir kanal... tek sevindiğim artık pimp my ride'ı, wildboyz'u, where my dogs at'i daha iyi anlayabiliyor olmam. aslında çeviriler* de pek boktan ama "olsun ya" dedirten türden. kıyaslıyorum dream tv daha iyi. en azından türk malı. bu mtv ne bileyim böyle bir garip olmuş, menşei avrupa diyorum artık, içinde türkçe müzikler var. ardından tekrar tekrar gavur programları başlıyor, kafam karışıyor oğlum benim. türkçe dinlemek istersem kral neyin açarım ben. "hiç yoktan bir mtv vardı onun da içine ettiniz" demek düşer. sosyolojik irdelemelere gerek yok. sonuç için (bkz: alafranga tuvalete alaturka muamelesi yapmak)
  • 17 kasımda cnr da açılış partisi verecek olan kanal.

    http://www.mtv.com.tr/newsdetail.aspx?news_id=135
  • tüm dünyada olduğu gibi türkiye'de de belli yaş altına hitap eden ve bu mantaliteden dolayı (daha önce röportajda belirtildiği gibi) 30 yaş üstü insanların şarkılarını yayınlamayan kanal.

    o yüzdendir ki ne kadar teenage shit varsa izlemek içni en iyi yer mtv'dir, ne kadar güzel şarkı varsa da izlemek için en iyi yer vh1'dır.

    günün birinde vh1 türkiye açılana kadar yaşasın vh1 europe diyor merakle bekliyoruz.
hesabın var mı? giriş yap