• kurban olduğumunun!!

    başımızdan eksik olmayasıca!!!

    necmettin hocam benim hayatımı değiştirmiş kişidir. kendisinin fikrini almadan şuradan şuraya gitmeyin. hiçbir tedavi yöntemine karar vermeyin ona danışmadan. necmettin hoca sizi görsün, muayene etsin, gerisi kolay.

    hastalığım dolayısıyla gamma knife tedavisi mi olsam ameliyat mı olsam ne yapacağım ben diye delirirken kendisine gitmiştim. bana uzun bir izahat yaptıktan sonra "sen gamma knife tedavisi olacaksın kızım. ve iyileşeceksin" dedi. ben şok oldum, çünkü daha 1 gün önce uğur türe bana ameliyat olmamın şart olduğunu, gamma knife'ın tırt olduğunu söylemişti. nasıl bu kadar tezat olabilirdi bu iki görüş?

    şok olmam karşısında hoca bana baktı, ben hocaya. 10 saniye bakıştıktan sonra "ama ameliyat?" deyivermişim istemsiz. hoca bana bilal'e bakar gibi baktı. "sen ameliyat mı olmak istiyorsun?????" dedi hayretle. "kızım söyle bakayım. senin ameliyat olman benim işime gelir mi gelmez mi?!" dedi sinirli sinirli. ben bir şey diyemedim tabi ne diyeyim. bakıyorum mal mal. "kızım korkma cevap ver!!" diye bağırdı. "işime gelir mi gelmez mi???" ben yine cevap veremedim. gülümsedim sadece. "tabi ki işime gelir! peki söyle bakayım. niye işime gelir??" dedi. ayh nerelere gizlensem yaaa diye düşünürken ben bir daha gürledi; "niye işime gelir ameliyat söylesene kızım!!!" dedi. "para?" dedim sesim içime kaçaraktan.. "tabi ki para... elbette para kızım. yaparım ameliyatımı, koyarım cebime 60-70 bin liramı, sen sağ ben selamet. ama hayır gamma knife olup iyileşeceksin sen diyorum. neden diyorum sence bunu? demek ki doğrusu bu." dedi. prof. dr. selçuk peker 'le görüşeceksiniz dedi. babamın elini sıktı, omzuna vurdu, "hiç korkmayın hiç. kesin tedavi yöntemi bu" dedi. bana da göz kırptı tatlış tatlış :)

    sayesinde ben beyin ameliyatı olmaktan kurtuldum. 1.620-tl verip gamma knife oldum. tek bir kuruş daha çıkmadı cebimden.

    bir gün önce bir başka hastanede bir başka "efsane" beyin cerrahı karşısındaki halimizi düşündüm. babama olan bana olan tavrını, kendimi bu adama nasıl emanet edeceğim diye korkuyla o hastaneden çıktığım anları düşündüm. sonra necmettin hocayı düşündüm. iyi ki var bu aksi ve babacan adamlar. iyi ki var bu hulusi kentmenler. iyi ki var bu paraya pula mevkiye doymuş doktorlar. allah başımızdan eksik etmesin.

    edit: gamma knife tedavisinin akabinde 3 yılın sonunda iyileştim. bunu da buraya not düşmüş olayım :)
  • mesleğinden, hastalarından zaman bulup, freelance olarak tanıpak şövalyesi temsilciliği yapıyormuş.

    kafalar kafalar.
  • 9 yıl önce kardeşimi (hamile kalmaya çalıştığı dönemde hamile kalamayınca üstüne şiddetli baş ağrıları olunca mr çektirdik hipofiz adenomu denildi) rica minnet randevu alıp (yaklaşık 400 tl o günün parasıyla ) muayene için götürdük.
    odasına girdik sonuçlarımızı verdik hepi topu 5-10 sn filme baktı, acilen ameliyat olması gerekiyor aksi halde hastayı kaybedersiniz dedi, muhasebeden gerekli bilgileri alabilirsiniz deyip bizi gönderdi.
    kardeşim o dönem henüz 28 yaşındaydı başladı ağlamaya, neyse çıktık fiyat aldık 30.000 tl dediler.
    orada başka bir beyin cerrahi profesörün yanına gittik (bir arkadaşımın aile dostuydu bizi inanılmaz güzel karşıladı durumunu anlattık sonra necmettin hocanın söylediklerini aktardık aldı sonuçlarımızı endokrinoloji doktoruna götürdü onunla konuştu sonra yanımıza gelip oldukça olumsuz bir şeyler söyledi meşhur profesör hakkında ve bizi (bkz: türker kılıç)'a yönlendirdi biz zaten onun hastasıydık.

    kardeşim ameliyat olmadı 2 kere hamile kaldı çok güzel 2 tane yeğenim var yılda bir kere türker hocaya kontrole gidiyor, çok şükür gayet iyi..

    naçizane tavsiyem ameliyat istenen durumlarda devlet hastanesi de dahil en az 3-4 kişiden görüş alınması yönünde.

    allah kimseleri buraları okuyacak duruma getirmez inşallah..
  • muhtesem bir doktordur. genelde sert olusu ve hastalarini azarlayisiyla bilinir ancak cok tatli iyi niyetli biridir, bu biraz da sizin doktorunuza nasil yaklastiginizla alakali olsa gerek.
    babamin 6 ayi kaldi dendiginde onu kurtaran adamdir kendisi. ayrica bir kez bile olsun babama ses yukselttigini duymadim, baskalari nasil basariyor da kizdirtiyor kendine bilemiyorum.
    babam da zaten onu hayata donduren bu adami o kadar seviyor ki bas ucunda necmettin pamir in 1-2 gazete kupurunu tutuyor.
    iyi ki varsiniz hocam.
  • madem anılarımızı yazıyoruz. ben de yazayım o zaman. 1999 yılında istanbul maltepe başıbüyük'te marmara üniversitesi nöroşirurji enstitüsü vardı. muhtemelen hala vardır da adı değişmiş olabilir. bina yıkılıp yenisi yapıldı, onu biliyorum. mevsim kış, hastane aslında hastane de denmez, büyük bir ameliyathane ve ameliyat sonrası için birkaç oda. odalar da birden fazla yatak vardı. doktorlar nasıl özveriyle çalışıyordu hala anımsarım. sabahın köründe toprak alandan yürüye yürüye gelişlerini hatırlıyorum, bir de yıkamaktan ellerindeki derinin kuruyup, pul pul dökülmüş olduğunu.

    bu merkezde herkes ameliyat olamazdı. bir hasta eğer oraya çağrılmışsa, kabul edilmişse kesinlikle çok ekstrem bir durumu olurdu. bazen yeni bir ameliyat tekniği için en uygun aday olması, bazen sadece orada yapılabilecek bir ameliyatın gerekmesi gerekliydi. o günün şartları hasta ve yakınlarının konforunun düşünülmesi, binanın görselliği ya da doktorların, hemşirelerin rahat çalışması için gerekli dinlenme odaları, mobilyalar ve benzeri donanımlar için öncelik içermezdi. 70'li yıllarda böyle bir mekan nasılsa o zaman da öyleydi. sadece tıp daha ileriydi ama bugünkü hastane ortamları ve doktor ekonomisi ile alakası yoktu.

    bir adam vardı, kantinde birkaç kez görmüştüm. endişeliydi, huzursuzdu. herkes kendi derdinde, hastasının akıbeti, ameliyatı bekleme süreci, tahlillerin ameliyat için uygun çıkıp çıkmayacağı gibi kaygılar insanları hem birbirine benzemeye itmiş hem de kader ortağı ya da aynı yolun yolcusu, aynı derdin çilekeşi gibi yakınlaştırmıştı. bir akşam ya da sabah, tam hatırlamıyorum, günün bütün saatleri aynıydı, gece gündüz farksızdı çünkü, bu adamla sohbet etmeye başladık.

    eşinin beyninde büyük bir tümör varmış. birçok doktora gitmişler, hiçbiri ameliyatı kabul etmemiş. tümörü patlatmadan alamayacaklarını son zamanlarını evde mutlu geçirmelerini tavsiye etmişler. ameliyat için burası olur deyince umutla gelmişler. ancak tahlilleri çok dengesiz ve ameliyat sürekli erteleniyor. acaba burası da ameliyat etmek istemiyor mu diye şüphe düşmüş içine. bir yandan da ameliyat esnasında eşi vefat ederse keşke ameliyat olmasaydı da biraz daha beraber vakit geçirseydik der miyim diye ikilemde. sabrı da sakinliği de tükeniyor, her halinden belli. en sonunda doktorlara çıkışıyor, bağırıyor, çağırıyor. kah ne olacaksa olsun diyor, kah ameliyat etmeyecekseniz gidelim bizi oyalamayın diyor, kah nerede bu ameliyat edecek doktor, gelecekse gelsin diyor. tahmin edeceğiniz üzere kastettiği bu doktor prof. dr. necmettin pamir' den başkası değil. o zamanlar pamir hoca 1-2 hafta türkiye' de ise 1-2 hafta yurtdışında. bırakın ameliyat olmayı, muayene olmayı başarmak bile büyük şans. diğer doktorlar hastaları görüyor, durumun ciddiyetine göre pamir hocaya iletiyor. o dikkatini celbeden, müdahil olması yüzde yüz gereken bir hasta olduğuna kanaat getirirse bir kere görüyor, kararını veriyor. yine doktorlar ameliyatı planlıyor, yatışı düzenliyor, tahlilleri takip ediyor, hatta ameliyatın en kritik kısmı dışındaki kısımları yapıyorlar. işte bu doktorlar tahlillerin de iyi gelmesi, hastanın ameliyata hazır olması sebebiyle pamir hocaya haber veriyorlar ama hastanın eşinin agresif davranışlarını ve hastanın kaybedilmesi durumunda nahoş şeyler olabileceği kaygısı taşıdıklarını hocaya iletiyorlar. pamir hoca bu nedenle ameliyat öncesi adamla görüşmek istiyor. adamın anlattığı kadarıyla aralarındaki diyalog şöyle gerçekleşiyor:
    n.p: burada bağırıp çağırmışsın. ne oluyor?
    adam: hocam ne zamandır, bir oraya bir buraya gittik durduk. kimse ameliyat etmek istemedi. burası olur dedi ama burada bekleyip duruyoruz.
    n.p: bak burada öyle bağırma, çağırma, kırma dökme olmaz. eşinin beyninde bir tümör var. çok gergin bir balonu düşün. o balonun üzerinde jileti gezdirirsen balonun patlama ihtimali nedir?
    adam: çok yüksektir hocam.
    n.p :eğer o balon patlarsa eşin ölür. biz o tümörün etrafında neşter gezdireceğiz. patlatma olasılığımız çok yüksek, eşinin de ölmesi olası. eğer böyle birşey olursa sağa sola saldıracaksan biz bu ameliyatı hiç yapmayalım.
    adam: yok hocam, hiçbir şey yapmazsanız eşim zaten ölecek. ben özür dilerim. beni hoş görün. beklemekten ve çaresizlikten kendimi kaybettim. size söz veriyorum, sonuç kötü olursa da ben hazırım artık.

    nihayetinde eşi ameliyata alındı. 10-12 saat sürdü. bu esnada ben adamla sohbet ediyordum. dışarısı soğuk, hastane sıcaktı. ameliyat sonrası iyileşme odasındakilerin inlemeleri, sızlanmaları duyuluyordu.

    ameliyatın sonucu başarılı geçmişti. kadın kurtuldu. adam pamir hocayı tekrar gördü mü bilmiyorum. dedim ya, herkesin kendi derdi vardı. benim de öyle.
  • bir efsanedir. american academy of neurological surgery üyeliğinden sonra, şimdi de dünya nörolojik cerrahi akademisi (world academy of neurological surgery) başkanlığına seçilmiştir.

    bizim medya sever bu tip "oo önemli yere seçilmiş" geyiklerini. ama necmettin pamir, bu yere seçildikten sonra koltuğa oturmayı kabul etmişse lütfetmiştir o kuruluşa. kendisinin herhangi bir yere başkanlık yapmaya filan ihtiyacı yoktur. tatmin olmaz bu görevlerle filan. o alanında her şeyi bilerek, 30 sene boyunca komplikasyonsuz ameliyat yaparak, üniversite kurarak filan tatmin olur.

    çünkü bir efsanedir.
  • bundan 2 sene önce geçmeyen baş ağrıları ve adım başı bayılma durumu başlamıştı şahsımda. basit bir mr sonucunda beynimin sol taraftaki hareket merkezinde sınırları net görülemeyen bir tümör olduğu ortaya çıktı. önce amerikan hastanesi'ne gittim, fahir özer'e. bir sürü mr'lar istedi benden, amerikan'daki ve koç üniversitesi hastanesi'ndeki kurullara götürdü mr sonuçlarını. sonrasında beni ameliyat edemeyeceğini, tümör yerinin çok kritik olduğunu, yaşımın çok genç olduğunu ve felç riskimin çok fazla olduğunu söyledi. her ay mr çektireceksin büyümesini takip edeceğiz dedi ve yolladı beni.

    bu durum tabi ki ne benim ne de ailemin içine sinmedi zira baş dönmesi ve bayılma durumlarım her gün daha da şiddetleniyordu. 1-2 gün araştırma yaptım, uğur türe ve necmettin hoca arasında karar vermem gerekiyordu, necmettin hoca'yı seçtim. "bu tümörle yaşanmaz, kaçıncı evre olduğunu bilmiyoruz bir anda büyümeye başlarsa dönüşün olmaz" dedi, en kısa sürede ameliyat ediyoruz seni dedi. 25 yaşındaydım, karşısında çocuk gibi ağladım, "ağlama, çok gençsin, ameliyatın üstesinden gelirsin" dedi. benimle çok anlayışlı konuştu ama anne ve babamı resmen azarladı sordukları sorular nedeniyle haha.

    2017 ocak ayının ilk haftasında kozyatağı acıbadem hastanesi'nde ameliyat oldum. beynimdeki glial tümör denen bir türdü. beyindeki bölünebilen hücrelerin sebebi bilinmeyen bir nedenden hızla çoğalması sonucunda ortaya çıkıyordu. ameliyat öncesi klasik beyin ameliyatında felç kalma oranı %10 ise benim durumumda bu oranın %25 olduğunu söylediler tümörün konumu yüzünden. ameliyata güle oynaya gittim, "firdevs yöreoğlu gibi mi olurmuşum bir de ameliyat sonrası sdakjhdkjsa" diye şakalar yaptım hemşirelere, insanlar muhtemelen deli olduğumu düşündü...

    ameliyat ve sonrası problemsiz geçti. ameliyattan 8 ay sonra tümör kalıntılarından sinyal alındığı için radyoterapi ve haplı kemoterapi gördüm. radyo terapi 2 ay, kemo eylül-temmuz arası sürdü. temmuz'dan beri kontrole gitmedim, aslında her ay gitmem gerekiyor ama iyiyim.

    necmettin hoca, aptalca evhamlara ve bu evhamlardan kaynaklanan manasız sorulara tahammülü olmayan, aşırı disiplinli, yapılması gereken neyse onu yapan bir doktor. yuvarlak cevaplar vermez, durum neyse %100 dürüstük ile lafı dolandırmadan yüzünüze karşı her şeyi söyler. iyi ki kendisini bulmuşum ve ameliyatım için kendisini seçmişim.

    tanım: türkiye'deki en iyi beyin cerrahı ve nöroşirüji profesörü. kendisi artık acıbadem altunizade hastanesi'nde ikamet etmektedir. randevu için asistanı fatoş hanım ile görüşmek gerekmektedir.
  • pek sevgili doktorum. sert görünüşlü olmasına rağmen, aslında ılımlı ve tatlı bir adamdır. açık sözlüdür. bana, 'güzel saçların var, yazık ki kazımak zorunda kalacağız ameliyattan önce' , 'ileride kör olma ihtimalin var ' dediğinde nasılsa ifadesi biraz yumuşamıştır bu titiz doktorun. florence nightingale hastanesinde çekilen filmleri beğenmemiş ve sonra da bir hafta boyunca bir sürü bitmeyen tahlil ve yeniden çekilen mr` :magnetic resonancelarla hastanede:mü` demirbaş listesine girmemi sağlamıştı. en sonunda başka cerrahlarla konuşup 'ben ömrümde senin gibi bir vaka görmedim, ameliyat şimdilik gereksiz 6 ayda bir kontrole gel' diyerek kabuslarıma son noktayı koymuştu...
  • amerikan beyin cerrahisi akademisi'nin aktif 100 üyesi arasına seçilen 2. türk doktor olmuştur

    http://www.milliyet.com.tr/…/12/17/yasam/yas06.html
  • hastane ortamında ne kadar sert görünse de dışarıdaki hayatta dünya şekeridir.
hesabın var mı? giriş yap