• madem necrophagist anılarda kaldı toplanın ben de bir travmamı anlatayım dostlar;

    millet metallica, slayer hayranı olur. benim de 2000'li yıllardan beri en büyük saplantım necrophagist. muhammed'i görme arzusunu en az bir mümin kadar tutku ile yaşıyordum. herkese adamı anlatıyorum, dinletiyorum. utanmasam posterini baş ucuma asacağım o derece!

    yıl 2006. 10 sene sonra tekrar müzik hayatına döndüğüm karanlık bir dönem. şans eseri amerika'dan bir konser teklifi geldi. grup listesine bir baktım ki necrophagist ile aynı festivaldeyiz! bir ay sonra adamı göreceğim diye gece uyuyamadım allah inandırsın. bilsem şükür namazı kılardım.

    kendi parçalarımızı çalışmak yerine muhammed suiçmez denen adamla nasıl tanışacaktım onun planlarını yapmaya başladım. türkçe mi konuşacaktım yoksa ingilizce mi? ya türk olduğumuzu anlayıp almanca konuşursa? diye bile düşündüm. bütün gündemi çıkardım, önemli konuları not aldım. gruptan ayrı düz koştum.

    biz de aynı sahnede çalacağımız için, bazen diyordum ki; çok da havaya sokmasam mı lan acaba adamı? iki dakika sonra da; direk ayaklarına kapanmalıyım, alnıma imza atmalı! diyerek şuursuzlaşıyordum.

    3 aktarma ile 16 saatte baltimore'a vardık. yol boyunca düşündüm ne konuşacaktım ben bu herifle? tam 6 adet hayvanla aynı otel odasında yerleştim, 100 kilo üstü zenci fahişeler odada fink atıyor, ben ise muhammed ile konuşacağım metinleri tekrarlıyorum. allahım diyorum inşallah zaman ayırır, sessiz bi yerde iki dakika konuşuruz. amin.

    festival alanına gittik. o gün ne bizim ne de necrophagist'in günü, yani beni daha stes basmamış. konser alanına gittim, seyircilerin olduğu bölümün dışında yeşillik bir alan var gideyim kafamı dinleyeyim dedim ki arkadan bir ses;

    lan türkler kim aldı lan sizi amarigaya ahahahahahah

    döndüm bir baktımki muhammed suiçmez!

    olm adam umut sarıkaya karikatürlerindeki gibi çimlere yatmış. kolunu da yastık yapmış. üzerinde taşlanmış kot takım, düğmeler boğazına kadar ilikli. üstelik ağzında da yerden kopardığı bir ot var! meğer herif bizi tanıyormuş! vay çakal.

    lan ben bu anı fermented offal discharge'ın solosunu dinleyerek tam 30 gün çalışmıştım, herif taşlanmış kot takım giymiş, ağızda ot. allahım ne yapacaktım? gerçekten kafam durmuştu.

    idolün yerde it gibi yatıyor, üstelik şive komiği yapıyor. sikerim fanboyluğu diyerek karşısına uzandım. görüp duyduklarından sonra muhammed suiçmez artık idolüm değil karlsruhe'li gurbetçi olmuştu.

    hemen başladık sohbete. eleman iki gün önce virginia konserinde pasaportunu çaldırdığı için moralsizdi. biraz dertleştik; sürmene'den, tayyip'ten, almanya'dan, epitaph'tan filan konuştuk. hem de piknik yapar gibi çimenlik alanda!

    ertesi gün sahnede makine gibi çalıp siktir olup gitti. giderken de sahne arkasında bana 'görüşürüz baba selametle' dedi. yanımda da bizden sonra sahne alacak olan municipal waste'in vokalisti tony foresta vardı. elinde surf tahtası ile nece konuşuyor lan bunlar? bakışını unutamam.

    hanginizin idolü size selametle diyebilir bi düşünün isterseniz? *

    (bkz: şimdi uzaklardasın)
  • muhammed suiçmez aslında insanlardan o kadar nefret ediyor ki önce bizi bu müziğe alıştırdı sonra bmw'ye çalışmaya döndü, eminim ki orada da yeni tipsiz 4 serisinin tasarlanmasında bir parmağı var, çünkü ibnelik adına yaşıyor.
  • teknikalitenin amina komuş , müzikalitenin anasini sikip atmiş , dehşet hadise.. muhammed suiçmez yarip geçmiş.. son derece kaliteli ve kirli müzik yapan grup.. ha kayit kaliteleri kristal gibidir.. "kirli" muhabbeti başka hadisedir..
  • yaşlı metalciler kaç yıl geçtiğini gözlerinde daha kolay canlandırabilsin diye söylüyorum, en son çıkardıkları albüm epitaph bu sene liselere, onun abisi onset of putrefaction üniversiteye hazırlanıyor. epitaph fen lisesi istiyormuş, onset ise seneye tekrar hazırlanırsam batıda bir tıp fakültesi garanti diyor.
  • sonunda izledigim gruptur. sasirtici bir sekilde muhammed suicmez saclarini uzatarak bakkal ciragi imajindan kurtulmus. caldigi sololarin nerdeyse hepsinde ufak tefek hatalar yapti kendisi sasirdim biraz. ama boru gibi riffleri calarken vokalini de yapti o yuzden saygimiz sonsuz. setlisti yazmiyorum cunku neredeyse albumlerindeki butun sarkilari caldilar. bir daha izlenir mi? mmeeeaaah sanmam.

    edit: ayrica muhammed suicmez sarki arasinda su icti.
  • adam anadolu yakasında 3 tane çiğ köfteci açtı hala albüm falan bekliyosunuz. pendik merkez, alt kaynarca ve kurtköyde komagene şubesi çalıştırıyor.
  • esas kült grup budur. adamın biri klarnet ile full body autopsy'i çalmış. gel gör ki pek bizim memlekette bilen eden yok. bilen edenler de saygıda cimriler sanki. muhammed suiçmez abimiz yeni albüm yapsa, bir türkiye turuna çıksa, mersin-adana civarına gelse...

    http://www.youtube.com/watch?v=uggcahbblsu
  • (grekçe) ölü yiyici
  • hatrılayanlar vardır; kreator'un izmir'de 2005 yılında gelip, görüp, beğenmeyip çıkmadığı konser olarak literatüre geçen bornova konseri olmuştu. işte o konserde biz de grup olarak sahne almıştık. malum kreator çıkmayınca necrophagist headlander olmuştu. metal konserlerinde her daim yaşanan sıkıntılar arasında grupların çok iyi bileceği bir sorunsal vardı: süre sıkıntısı. sahne alan gruplar genelde hep sonlara doğru bu süre sıkıntısını yaşarlar. o konserde kreator'un iptal olmasıyla gruplar, bolca olan süreyi sonuna kadar kullanmışlar hatta bazı bazı aşmışlardır. istisnasız her konserde yaşanan 'süre yok abi, mekan sahibi laf ediyor' söylemleri her zaman son şarkılara doğru gitgide havaya giren grupların kabusu olmuştur. hele ki şarkı aralarında çok konuşan vokalistleri varsa... neyse bu başka bir konu, ama yeri gelmişken: rahat bırakın amk şu grupları sahnede!*

    gece güzel başladı ve güzel ilerlerken, henüz sahne de almamışız ve de saat erken... derken bir anda kreator yüzden iptal ettiğim buluşma işini tekrar gündeme alarak 'akşam geleceğim yavrum, xoxo' minvalinde bir kısa mesajla ilgili kişiye ulaşarak müjdeyi vermiş bulundum. o sıralar kan dolaşımı beyin dışında her yerde olması gerektiği oranda değil. hatta bazı organlarda olması gerekenden fazla ihtiva etmekteydi. biz çaldık, herkes çaldı, biralar içildi derken necro sahneye çıktı ve hepimizi tokatlaya tokatlaya dövmeye başladılar. bir yandan yüzümde eblek bir ifadeyle sahnedeki üstadları izliyor, diğer bir yandan da saate bakıp 'çok içme, yeter, bu son' diye kendi kendime telkinlerde bulunuyordum. gece henüz bitmemişti. ama konser de bitmemişti! böyle giderse benliğimin 'ufak' bir kısmı bitecekti. karmaşık duygular içerisinde bir yandan 'lan hadi artık bitirin' diye düşünüyor, diğer bir yandan da 'hadi bir parça daha, ühh be yürüyün bee, çok varım, ordayım' gibi metalkafa düşünceler arasında gidip geliyordum. bu esnada gelen kısa ama etkili bir yazılı mesaj, zaten az olan kanı da beynimden aldı götürdü. alkolün de etkisiyle olsa gerek 'nasıl olsa sonra yine izlerim yeaa' diyerek konser alanından götüm götüm ayrıldım. işte gidiş o gidiş. adam müziği bıraktı. bir daha canlı izleme şansım hiç olmadı. her necro dinlediğimde o gün aklıma gelir ve beraber çekildiğimiz fotoğrafa bakarak uzun uzun iç geçiririm. tamam bu son kısım sallama oldu. fotomuz var ama uzun uzun bakma falan yalan. ama o gece aklıma gelir ve o toy, aklıyla değil de şeyiyle düşünen o gence okkalı bi küfür sallarım, bu gerçek.

    muho'ya not: dön üstat, dön de hülülü hülülü soloların ve cıgır cıgır riflerinle kendimizden geçelim!
hesabın var mı? giriş yap