101 entry daha
  • temmuz ayının son günlerinden birinde, sabaha karşı 5 civarı atatürk havalimanı'nda gördüm kendisini. elinde ceket, hızlı hızlı yürüyordu. şaşırdım. sevdiğim bir işadamı nevzat aydın, o yüzden terslenmeyi de göze alarak koşar adım yetişip durdurdum ve kendimi tanıttım. afalladı ancak yine de gülümseyerek "memnun oldum" dedi. bir fotoğraf çektirmeyi rica ettim, kırmadı. haddimi iyice zorladım ve "bu havada ceketle nereye böyle nevzat bey, hasta değilsiniz inşallah?" dedim. "ha yok" dedi, "gittiğim ülke soğuk". "transfer mi?" diye sordum, bir şey söylemedi. gülümseyip müsaade istedi. ertesi gün birkaç gazetede haberleri görünce anladım kulüp için gittiğini.

    yemeksepeti'ni kurup, yönettiği süreç içerisinde ülkenin ve girişimciliğin son 15 yılına, sattığı noktada ise cumhuriyet tarihine damga vurmuş bir adam düşünün. sabahın 5'inde, üstelik hiçbir mecburiyeti ve kazancı olmamasına rağmen, bir tutkunun peşinden gidiyor. bu benim için çok anlaşılmaz bir durum. daha önce de yazmıştım zaten: yerinde olsam yaptıklarını yapmazdım. o ise yıllar içerisinde nakış gibi işlediği ve sonuna kadar hak ettiği itibarını da, kazancını da hayattaki belki de en büyük tutkusu olan trabzonspor için kullanma konusunda tereddüt dahi etmedi. çok acayip.

    finansal fair play, batık ülke/ kulüp ekonomileri, büyük liglerle iyiden iyiye açılan makas düşünüldüğünde trabzonspor özelinde tüm kulüplerin son şansı olan scouting'i getirmek ve bir kültür olarak yerleştirmekti niyeti. bunun için ekip kurdu, mücadele etti. artık hiçbir sportif amacı kalmamış, sadece iyi bir kontrat hedefleyen yaşlı oyunculara sırf taraftara şirin görünmek için milyonlar dökmektense, gelecek vadeden; hem oynadığı sürede, hem de satılırken değer yaratabilecek gençlerin peşinden koşmayı tercih etti. ki doğru olan bu zaten. biraz parlamış oyuncuyu alma konusunda bırakın büyükleri; trabzon'un everton, palermo, wolfsburg ya da valencia ile yarışma şansı var mı, böyle bir ekonomik mücadele mümkün mü? değil. ligimizden kimse için değil. etmeye kalkan daha fazla gömülüyor borç batağına. sonu karanlık o yolun.

    kendisinin kurduğu ekip haftada 70'den fazla maç izleyerek oyuncu datası oluşturuyordu gazete haberlerine göre. müthiş. brezilya'ya oyuncu bakmaya gidip ronaldinho'yu beğenen lemi'yi falan saymazsak, trabzonspor scout'larının manchester united, southampton, psg scout'larıyla birlikte maç izlediğine dair haberleri sadece bu dönem gördüm ben. önceki yönetimlerden futbolcu datası olarak birkaç not kağıdı dışında hiçbir şey kalmadığını söylemişti bir röportajında nevzat aydın. trajikomik durumlar velhasıl. sırf bir data havuzu oluşturması bakımından bile çok kıymetli bir süreçti. anlamadılar.

    işin teknik tarafı bir yana tüm kariyerine, başarılarına ve gücüne rağmen oturup, sırf trabzonsporlu oldukları için insanlarla saatlerce konuştu, onların sorularına cevap verdi. medya manipülasyonunun kulüp adına en aza indiği ve yerel basın olarak nitelenen kan emicilerin çarkına çomak sokulduğu bir dönemden bahsediyorum. agresifleştiler o yüzden, yalan yanlış tonla haber yapıp yıpratmaya çalıştılar. sadık bir köpek - sahip ilişkisi yürüttükleri eski başkanlar, yöneticiler gibi olur sandılar. yanılgıları, kapıldıkları telaş kadar büyük oldu. yıllarca trabzonspor'un başarılı olmasını değil onun üzerinden nemalanmayı amaçlayan, armanın değil paranın peşinden koşan bu asalak sürüsü sonunda bıktırdı nevzat aydın'ı. bayram etsinler şimdi.

    3-5 ayda sistem değişir, bambaşka bir kültür (üstelik sancısız) oturur sanan trabzonspor taraftarının bir kısmı da fark etmedi, kendisinin yapmaya çalıştığı işin son şansları olduğunu. her transferi mükemmel, her hamlesi olumlu yönetim mi var dünyada? hayatları boyunca trabzonspor ortak paydası dışında hiçbir vesile ile göremeyecekleri, konuşamayacakları, yanına gidebilmek için dahi aylarca randevu kovalayacakları adam twitter'da saatlerce kendileriyle konuşunca, onu gözden çıkaracak, ona hakaret edecek cüreti buldular kendilerinde. ne tuhaf. yarın iho ya da türevi biri gelip milyonlarca dolarlık kontratlarla, ahı gidip vahı kalmış topçuları kulübe yığdığında mutlu olurlar artık. hak ediyorlar.

    nevzat aydın bir şey kaybetmez. tutkunu olduğu takımı akyazı'da izler, gider deplasmanda izler. yine coşar, üzülür, bağırır. yöneticiden öte/ önce taraftar kendisi. kaybeden trabzonspor, türk futbolu oldu burada. profesyonel olarak aynı görevi yapması için milyon dolarlar döksen kabul etmeyecek olan adam, gönüllü olarak gelmiş yapıyor o işi, beğenmiyorsunuz. arsızlık tek sizde mi var, yoksa genetik mi?

    galatasaraylıyım. bu ülke futbolunun geleceği karanlık maalesef.
668 entry daha
hesabın var mı? giriş yap