472 entry daha
  • sıralamaları ve maaşları yükseltmek başarılı öğrencileri mühendislik ve tıp haricinde öğretmenlik bölümlerine yöneltecektir. hiçbir yeri tutturamadım bari öğretmen olurum, sallarım başı alırım maaşı kafasında bir sürü insan var. öğretmenliğin eskiden olduğu gibi tekrar seçkin bir meslek olması gerek. öğretmen dediğin kendini sürekli geliştiren, mesleğini severek yapan, birine herhangi bir şey öğretince mutlu olan insan olmalı.
  • önce eğitime dışarıdan yapılan müdahaleleri engellemek lazım. ben tüm sene boyunca, "gereksiz yere devamsızlık yapmayın, devamsızlıktan kalmanın geri dönüşü yok, sene sonunda, üniversiteye hazırlanma şansınızı azaltırsınız." dedikten sonra, öğrenci affı geliyorsa, benim kalitemin yüksek veya düşük olmasının bir anlamı olmaz.
  • eğitimleri bittikten sonra zorunlu olarak kişilik testinden geçmeleridir.
  • 1)öğretmenlik fakültelerinin çok daha az, kaliteli adaylar alması.
    2)haliyle kpss’nin kaldırılıp adayların atanmadan önce pilot okullarda gerekirse yıllarca bilenmeleri.
    3)ders sayısının azaltılıp ders saati ücretlerinin artırılması. (hayaller)
    4)her öğretmenin yıl sonu mesleki performans testinden geçmesi. kalması halinde meslekten ihraç edilmesi.
    insan eğitimi ciddi bir iştir. en basit kelimelerin telaffuzunu yanlış öğreten adamla dört sene beraber okuyup sırf iyi test çözüyor diye patır patır atanmalarından yıldım.
  • puan ya da sıralama yükseltmenin aralarında bulunmadığı çözümlerdir. öğretmenlik mesleği de yıllar içinde sosyal entropiden nasibini almıştır sadece, hepsi bu.

    idealist bir şekilde öğretmenlik mesleğini seçen insan sayısı öyle az ki... genel itibariyle ya puanı amaçladığı yere yetmeyenler öğretmenlik seçiyor ya da puanı öğretmenliğe yetmeyenler onu seçemiyor. "on numara öğretmen olur" dediğim birçok arkadaşım, ösym'nin düzenlediği sınavlarda yeterli başarıyı elde edemediği için öğretmen olamadı. burada yerin dibine sokulduğu gibi gerizekalı falan da değillerdi.

    başta, henüz eğitim aşamasında ideallerin ve yeteneklerin merkezde değerlendirildiği bir eğitim sistemi kurgulanmalıdır. bunu 300790 kere söylememize rağmen hala bir yaptırımın olmaması sistem tasarlamada kötü niyetli olunduğunu düşündürmektedir.* yönlendirme konusunda çok ciddi sıkıntılarımız var, sokakta gördüğümüz mutsuz insanların varlığının nedeni de büyük ölçüde bu: işini severek yapan yok denecek kadar az. mutsuz bir evlilik gerçekleştirmekle eşdeğer bir durum bu. insanları görücü usülü evliliğe mecbur bırakmak gibi. çağdışı, değil mi?

    yaptırım açısından daha uygulanabilir olan bir diğer tavsiyem de *
    yaklaşık 3 ay olan gereksiz uzun tatilin bir kısmının bölünmesi ve eğitim-öğretim sürecine dahil edilmesi. öğrencilerin ve öğretmenlerin adeta paslandığı bu uzun tatil dönemini çoğu ülkede göremezsiniz, özellikle de eğitimde rolmodel alınabilecek ülkelerde.*** bu bölünmüş tatilde de öğrenciyi sıkmayacak aktiviteler programa dahil edilebilir. boktan sınav sistemlerini denemektense en azından makul prototipleri oluşturmak daha tercih edilesidir. örneğin programa doğa bilimlerini dahil etmek yaz dönemini eğlenceli kılacaktır.

    gelelim öğretmen okullarına. milli eğitim'in son yıllarda yaptığı en büyük hatalardan biri öğretmen okullarını iyileştirmek yerine kaldırmak. geçmişte 4 yıllık lisans eğitimine gerek duyulmaksızın harikulade öğretmenler yetiştiren bu kurumlar herhangi bir başarısızlık ya da hüsrana uğramamasına rağmen ortadan kaldırıldı. ülkenin en köklü öğretmen okulları bile fen/anadolu liselerine dönüştürülüp tektipleştirildi. al da bunda kötü niyet arama..

    mesleğe yönelik eğitimin henüz lise çağında başlaması bizim için öğretmenlik mesleğinde ya da diğer mesleklerde esas kurtuluş yolu.
  • -maaslari yari yariya dusurulsun

    -3 ay tatil meselesi ortadan kalksin, hafta da 1 gun tatil verilsin.

    -ust maddedeki tatil suresi anayasaya alinsin, degismesi teklif dahi edilemesin

    -veli, ogrenci, kantinci, firinci, sanayici vs.den degerlendirme kurulu yapilsin. ve tabii ki eksici arkadaslar ogretmeni degerlendirme kurulunda bulunsun.

    -ders bittikten sonra aksam 5 - 8 arasi ogretmenin kendini gelistirecegi egitimler planlansin. aval aval gezmesin pezevenkler.

    -eger kamuda aksayan bir kurum varsa orada gorevlendirilebilsin. ogretmene bakis acisi katacaktir.

    ogretmenin herseye kabiliyeti olmasi gerekiyor cunku bizim comar arkadaslarin her konuda bir fikri vardir. ogretmen bu talebi karsilamakla mukelleftir.
    oneriler cogaltilabilir.
  • dün kardeşimin başını çektiği bir mühendis grubunun içinde bulundum. ben öğretmenim. gençlere bir şeyler öğretmeyi sevsem de, çoğunlukla"tatili bol ya" diye seçtim. ç*k kafalıyım zira. neyse.

    kardeşim ve mühendis takımı, sektörü eleştirmeye başladılar. maaşlardan falan bahsediyorlar. n+1 maaşlar havada uçuşuyor. yurtdışı imkanları, iş şartları, kalacak yer imkanları, her şey harika.

    sonra düşündüm. benim gibi "kadına yakışan meslek, hem tatili bol" gazına gelip öğretmen olanlar ve düşük puanlar alanlar hariç kim yazsın abi öğretmenliği? mühendisliğe erişemeyen bir alt skala puanları alanlar, zaten uluslararası ilişkiler falan yazıyor.
    öğretmenliği ya memur kafalı, ya da ben gibi rahatına düşkün insan yazar, sonra öğretmenliğin hiç de rahat olmadığını anlar, 3 kuruşa bu eziyeti çekmekten iflahı kesilir, netice itibariyle eğitim verimsizleşir.
    ben bir de idealist sayılırdım, seviyordum öğretmenliği, gençlere yol yordam göstermeyi vs. bilerek seçtim mesleği. komik rakamlara 6 gün çalıştırarak paket ettiler beni de. sonra hadi seni yönetici yaptık dediler, yine 3 kuruşa it gibi çalışırken tatillerimden de oldum. şu an öğretmenlik duyarı kasmak bile istemiyorum.
    para verin yahu hak eden öğretmene, kalite artsın istiyorsanız. 2 ay tatili mi battı, kısaltın tatili, çıkarın meb'deki adamları, eğitimi yazın öğretmenler kurgulasınlar, kışın kurguladıkları eğitimi versinler. ama para da verilsin. alınan rakamlar trajikomik. bu paralara çoğu mühendis, sınıfın kapısından dahi geçmez, bırakın kaliteli eğitim vermeyi.
  • ne tek başına mühendisi, ne doktoru, ne öğretmeni, ne de din adamını kaliteli hale getirerek ülkeyi kalkındırabilirsin. kalite istiyorsan konuşmaya daha yeni başlamış çocukları eğiterek başlayacaksın işe. tabii burada ihale öğretmenlere kalıyor, öğretmenlerin de kendi kişisel ihtiraslarıyla çocukları yönlendirmemesi için denetimi sıkılaştırman gerekir. yaz tatilinde camiilere giden çocukları eğiten din adamlarını da başıboş bırakmamak gerekir, tarikat bağlantılarını denetlemek, yasaklamak gerekir. kur'an'ın türkçesini anlatmak, kendilerinin okumasını sağlamak gerekir çocuklara. namaz kılmayı, arapça duaları değil, felsefesini anlatmak gerekir. gerekirse okullardaki tüm sınıflara, camiilere ses kaydı, video kaydı yapılmalı, hiç bir önlem elden bırakılmamalı! bugünün çocukları yarının geleceği!

    20 sene sonrası çocukları yabancı dil bilmeli, bilime inanmalı, bilime kafası basmasa da her şeyden önce nezakete sadık olmalı, kendi dinini kendisi okuyarak ve anlayarak öğrenmiş olmalı!

    demem o ki artık belli yaşa gelmiş insanları eğiterek olmaz o işler, sıfırdan başlamak lazım olaya. şimdiyi kurtaramasan bile 20 sene sonrasını garantiye almak lazım.

    ahlaki, toplumsal, ekonomik, siyasal açıdan her türlü kaosun hüküm sürdüğü toplumumuzun sonunu allah hayr etsin.
  • köy enstitüleri yeniden açılsın
  • milyonlarca şey sıralayabiliriz ama hemen hiç birimizde eğitim bilimlerinden her hangi birine dair tahsil yok. yorum yapmak pek doğru değil. fakat durum ortada. atatürk, "öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." diyor ya. kusura bakmayın selefleriniz bok gibi iş yaptı. şimdikiler de gördüğüm kadarıyla daha da boktan iş çıkarıyor.
335 entry daha
hesabın var mı? giriş yap