• fethiyeden ölüdenize giderken tepeyi aşınca sağa ormana doğru ayrılan yolun yaklaşık 2km sonunda yer alan, ağaçların arasında kurulmuş harika kamp. henuz 1 mayıs 2010 yılında açılmış olmasına rağmen icinde oldukça fazla aktiviteyi barındırıyor; doğa yürüyüşleri, bunun içinde kaya tırmanışı ve mağra gezileri de var, bisiklet turları, dalış, fly fox, yamaç paraşütü, gece kanosu gibi. 13 dönüm araziye kurulduğu için yaşam alanı çok geniş, şu anda çok kalabalık değil ama kalabalık olsa da rahatsızlık vermez.
    çalısanları çok sıcak insanlar, tüm misafirleri ile özel olarak ilgileniyorlar.
    bungalov tipi evler, çadırlar ve bir iki tane de çiftlik evinin odası var, hepsi de gayet rahat.
    şehrin stressinden çok bunaldım, doğada güzel bir hafta geçirmek istiyorum diyorsanız kesinlikle tavsiye ediyorum.

    http://www.macerasenibekliyor.com/
  • aynı zamanda seramik, fotoğraf, perküsyon ve rölyef atölyeleri mevcuttur.

    aktivite olarak paint ball da yapılabilmektedir.
  • dün istameye istemeye eve döndüğüm, hayatıma renk ve mükemmel anılar katan süper bir organizasyondur kendisi. süper eğlenceli ama işlerini de bi o kadar ciddiye alan personelleri ve yolu üzerinde süper manzarası mevcuttur. sayelerinde ölüdeniz ve etrafında yapılabilecek en mükemmel aktiviteleri bir hafta içerisinde yapabildim. daldım, babadağ'dan paraşütle atladım, dalamanda rafting yaptım, bisikletle tura çıktım, dağın tepesinde bulunan bi mağaraya tırmandım, ölüdeniz'de gece kanosu yaptım ve ışıl ışıl, yıldız gibi pırıldayan planktonlarla yüzdüm.... e daha noolsun! çadırda kalmama rağmen hiçbir böcek tarafından ısırılmadım, armut koltuklar ve hamakta yatıp güzel müzik dinlemenin zevkini anlatmıyorum bile... en önemli kısım ise kamp alanı içerisinde ki barda içki fiyatları; belirtmek isterim ki; tüm fiyatlar tarafımdan gayet uygun bulunmuştur (örn; bira 6, votka 10, kokteyller 15 tl ama -üzgünüm selim- tarafımdan kokteyller pek tavsiye edilmemektedir). öte yandan büfede satılan bir bardak ayrana 3 tl vermek komik gelmiş ve "keşke bira içseydim" dedirtmiştir bana! giderken yanıma almayarak pişman olduğum hiç bir şey olmaması beni çok şaşırtmış ve demek ki burada her şey var diye düşündürtmüştür. ya da kıyafet olayında olduğu gibi abartıp, kendi yastık kılıfımı bile götürmüş olmam da buna neden olmuş olabilir tabii... ama luzumsuzmuş, siz götürmeseniz de olur, onlar bu tip şeyleri veriyolar zati! ufff yaa "what the hell am i doing here, i don't belong here" demek istedim ansızın...
  • aşçı kızları çok başarılı, akşam yemekleri genelde sebze yemeği olmak üzere günde 3 öğün yemeğinizi yiyebiliyorsunuz.

    yamaç paraşütü, tüplü dalış, bisiklet turu, kano, rafting, microlight, flyfox, paintball, trekking etkinliklerine katılabliyorsunuz.. bunların çoğu aslında ölüdeniz'e inip satın alabileceğiniz etkinlikler ancak. kampın güzelliği bir hafta boyunca aynı kişilerle takıldığınız için etkinlikler çok daha eğlenceli oluyor, muhabbeti, arkadaşlığı daha güzel oluyor. ayrıca bizim aklımıza şöyle bir cinlik geldi; kampta bir kız / erkek'ten hoşlanma durumunda bütün hafta hoşlandığınız insanla etkinliklerde yakınlığı ilerletebilme şansınız var... misal bütün gün birlikte bisiklete binmek, dalmak ya da aynı kanoyu paylaşmak vs...

    çadırları branda'dan yapılma ve tüm kamp alanı orman içinde ; http://www.macerasenibekliyor.com/…2_serialnumber=2 , http://www.macerasenibekliyor.com/…2_serialnumber=2

    barın yanındaki sahnede müzik aletleri var isteyen istediği gibi çıkıp çalabiliyor ya da şarkı söyleyebiliyor, bir gece de katılımcıları da çağırıp canlı müzik yapıyorlar.ayrıca tuvaletler ve ortak alanlar oldukça temiz...

    eleştirilebilecek yanları ise ;

    denize girmek isteyenleri servisle bırakmıyorlar bence en azından hergün saat 11 gibi insanları sahile indirme hizmeti vermeliler. denize girebilmek için ormanlık tepeden, aşağıya kadar 30 dk kadar yürümeniz gerekiyor. akşam 18.30 da sizi sahilden geri alıyorlar.

    internet hizmetlerini turkcell vınn ile sağlıyorlar.. onda da bazı aksaklıklar olmuş sanırım kablosuz olarak hizmeti veremiyorlar... bu yüzden saatlerce modem peşinde koşabiliyorsunuz. eğer benim gibi işini internetten yapması gereken bir kişiyseniz kendi modeminizi götürmeniz ya da telefon - bilgisayar internet yapılandırmanızı sağlamanız gerekli.

    etkinliklere göre sahilden alınma yeri ve saatleri değişebiliyor. sahilde telefonunzuun şarjı biterse insanlara ulaşamayabilir ve ortada ne yapacağınızı bilmeden kalabilirsiniz. ne toplanılan noktaya, ne de etkinlik yaptıkları yerlere telefon numaralarını bırakmamışlar... ki bu da ihtiyaç anında sinir harbi yaşamanız demek.

    kampa giden araba yolu uçurum kenarı.. yolun bakımı için kampın sahibi "geçen sene bakım yaptık bu sene yapmadık, belediye asfalt yapmak istedi ona da izin vermedik.. bakımı gelecek sene de yapmayacağız daha kötü olacak, böylece herkesin buraya gelmemesini sağlayacağız" şeklinde bir açıklama yaptı. hizmete başladıkları 2 yıl içinde bir kere sarhoş bir müşteri kaza yapmış, kampa gitmek için kendi aracınızı tercih etmemeniz yararlı..
  • olumlu yorum yapanların gerçekten gittiğinden şüphe ettiğim mekan :)
    çalışanların tamamı hippi görünümlü olmakla birlikte, felsefe olarak da kimsenin nasıl vakit geçirdiği ile ilgilenmeyen, daha çok kendileri tatil yapma derdinde insanlardır. (kimse kusura bakmasın)
    yemek yapılan bölümde köpeklerin, temiz tabakların (!) yanında silkindiği acı bir gerçek olmakla birlikte yiyecek olarak zaten çok seçenek olmadığından bir hafta boyunca açlık sınırında yaşanır.
    neredeyse sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden aşırı gürültülü müzik sebebiyle şiş gözlerle güne merhaba demek zorunda kalınır. şikayet etme gafletinde bulunan biri olursa önce çalışanlar tarafından geri püskürtülür ki zaten kampa gelen insan kampın barında alkol tüketmek (para harcamak) varken (!) neden uyusun ki?..
    olur da yağmur yağarsa tamamı ıslanmış yatağınızda çadırın tepesinden alnınıza damlayan su damlaları ile uyumak zorunda kalırsınız.
    8 adet tuvalet vardır, ama muhtemelen yarısı kullanılamaz durumdadır. tuvalet ve banyo aynı yerde yapılır, banyo için sıra beklemek gerekir, sıra geldiğinde sıcak su hala varsa şanslı hissedilir...
    vs vs...
    belirtilen aksiyonları yapmak için buraya gitmek isteyen kişi tekrar düşünmelidir. kendi programınızı yapıp adam gibi bir otelde kalırsanız hem daha ucuza getirirsiniz hem de paranızla rezil olmazsınız...
  • birazdan yazacaklarımdan sonra gitmek isteniz de gidemezsiniz ,çünkü sevgili kamp önümüzdeki yıl itibariyle kaş'a taşınıyormuş. ama ben yine de yazmak istiyorum.. hayatımın en büyük hatalarından biri sonuçta.

    herşey arkadaşımla yaz tatili için yer araştırmayla başlamıştı... taa ki arkadaşım üye olduğu bir fırsat sitesinde bu kampın fırsatını yakalayana kadar. bana da linkini attı ve herşey o kadar renkli , bir o kadar toz pembe ve heyecanlı ve maceralı göründü ki gözümüze hiç düşünmeden bu fırsatı aldık ve 2 aylık bekleme dönemine girdik. olası sivrisineklere , böceklere , hava sıcaklığına vs. korku dolu 2 aya rağmen yine de vazgeçmedik. biz bu kampa gidecektik. velhasılkelam ağustosun son haftası geldi ve biz gittik.

    kamp dağ başında olduğu için kendi aracınız yoksa nasıl gidilir bilmiyorum ama bizim otobüsümüz fethiyeye güzel bi saatte gitti ve kampın sabah 9 servisine yetiştik. servisi beklerken hala binbir türlü hayallerimiz ve heyecanımız devam etmekteydi yine taaa ki servis gelene kadar, çünkü gelen servis bildiğiniz hurdalıktan çıkmıştı.. ufak bir minibüs ve leş gibi. şoför yanındaki 2 kişilik koltuk kırık.. arkaya doğru düşmüş. arkadaşımın beyaz pantalonu anında simsiyah oldu. biz nereye düştük der gibi bakıştığım arkadaşımla tüm hayallerimiz, işte servise bindiğimiz anda yıkılmıştı..

    diğer kurbanlar da alındıktan sonra kampa dogru yola cıktık. yolda kamp yöneticisi ( yönetici demek ne kadar dogru olursa ) saçma sapan, bir o kadar ukala ve laubali esprilerine başlamıştı bile. bizi o kampa giden dapdaracık , taşlı ve uçurum kenarlı yola soktuktan kısa bir süre sonra manzara alanında durdurdular ve ölüdenizin o eşsiz manzarasına karşı biraz tarihçesinden bahsettiler.en nihayetinde kampa vardık.

    sabah 11 di kampın kapısına vardığımızda.dev çam ağaçlarının içinde rengarenk bir ortam vardı , ve serindi , ve ortamdaki tek ses cırcır böcekleri senfoni orkestrasıydı. daha birşey bilmiyorduk ve biraz olsun ortamın renklerine aldanıp kabullenir gibi olduk.sakindi ve dinlenebilirdik burada. yerleşmeden kahvaltıya geçmemizi istediler. kahvaltı da peynir , domates, salatalık, tereyağı , krem peynir , reçel , haşlanmış yumurta vardı.. ertesi gün de aynıları vardı. bu kahvaltılıklardan aalbilmek için ve masanıza oturup yiyebilmek için öncelikle arılardan korkmamanız lazım. şahsen arının sadece ürettiğini çok sever kendisinden dehşet korkarım , orada 2 kere kahvaltı yapmaya calıstım , ikisi de arılar yüzünden rezil oldu vr aç kaldım. aç kalınca da uzun süre aç kalıyorsunuz çünkü yiyecek başka bişey yok. aa bir tükkanları var bisküvi vs. alabilirsiniz.

    öğleden sonra bir toplantı yaptılar , kampın nasıl işlediğinden bahsettiler , yaş grubu genellikle 20-25 oldugu için kampı yönetenler neler yapmamız gerektiğini anlatırken de ilkokul seviyesinde , ve biraz da dikte eden bir konuşma tarzıyla konuya giriş yaptıkları için 2. şoku burada yaşadık. bardan aldığımız bardakları gidip yerine koyacakmışız , gidip kendimiz yıkacakmışız, çayımızı kahvemizi kendimiz yapacakmışız... vs.. gönüllü çalışan arkadaşlara zahmet olmasınmış çünkü..

    neyse 4 gibi ölüdenize götürdüler, ilk tanıtım , yolu gösterme götürmesiydi bu..bundan sonra kendimiz istediğimiz saatte gidebilirmişiz..patika ve kolay oldugunu söyledikleri yol bildiginiz dik ve dikkatli olmazsanız yuvarlanabileceginiz bir yoldu. ve neredeyse 25-30 dk sürüyordu ve çok terliyordunuz. deniz faslında da 2 saat takılıp 18.45 servisiyle geri döndük. evet.. gidiş sizden dönüş bizden diyor abilerimiz... kendilerine o yokuşu indikten sonra sordum '' neden bu eziyeti yaşatıyorsunuz millete , denize inmeye de servis koysanıza ? '' diye.. o zaman otelden ne farkı kalır burası macere kampı diye bir cevap aldım. yanii beğenmediysen git otelde kal o zaman demeye getirdi.

    akşamını hatırlamıyorum , ama yemekler yine vasattı , ve yine arılardan zar zor güç bela yiyebildik. 2-3 tane 22-23 yasında kızcagız annelerinden öğrendikleri yemekleri yapmaya çalışmışlar. ana yemek, pilav ve yogurt... nerede içecek ? nerede meyve? derseniz yok öyle bişey...

    evet arkadaşlar. arılar... bu kamptan 2. gün kaçmamızın en 1. nedeni. biz bu kamptan 2. gün kaçtık. çünkü arılar ne yemek yemeye , ne oturup kitap okumaya , ne serin serin minderlerin üzerinde uzanıp dinlenmeye müsade ediyordu.. (minder demişken hepsi leş gibi , ve gözlerinizi kapatıp mecburen uzanıyorsunuz ).. gündüz çadıra sıcaktan girmek mümkün bile değilken , gece çivi gibi soğukta incecik pike koymuşlar. iyi ki uzun kollu kapşonlu bir üst götürmüşüz de uyku sersemi bağlamışım kafama gece gece..

    2. gün kamptan ayrılacağımızı söylediğimizde kalmamız için bizi kaştaki kampa göndermeyi teklif ettiler, fly fox, dağ yürüyüşü , benzer aktiviteleri ücretsiz yapabileceğimizi teklif ettiler .. ama nafile biz oradan resmen kaçtık... topu topu 4 su içmiştik ve adisyona yazmışlardı. o 4 tlyi bile aldılar. böyle de paragözler. ulan ben 6 günlük parayı bırakıp gidiyorum sen 4 suyun parasını bile alıyosun. hepsi sakallarını robinson crusoe gibi uzatmışlar, müşteriye karşı soğuklar, 3-4 erkek 2-3 kızlar kimin eli kimin cebinde belli değil. öyle rezil bir yerdi benden söylemesi... kesinlikle o ortam midesi kaldırabilecekler için... aktiviteler için alınan ücretler de normalde aşağıdaki firmalardan alınanlardan pahalı ve bir ara aktiviteyi bizden alacaksınızzz , aşağıdan alırsanız bozuşuruz a getirdiler muhabbeti.

    amaaan neyse hata bizde... bu yazıyı http://www.miskinlertekkesi.net/?p=2042 okuyup bile bile gittik , boyumuzun ölçüsünü aldık , kamp , çadır olayının gerçekten bir yaşı varmış ve bizden çoktaan geçmiş....
hesabın var mı? giriş yap