• otobüse biner binmez kartal gibi çalışan gözleriyle otobüsteki boşyerlerin analizini yaparlar eğer bulurlarsa önünde bulunan insanları ezmek suretiyle hızla ve şiddetle oturmaya çalışırlar.açık cam gördüklerinde kapattırmak isterler ki camların onlara olan uzaklığı önemli değildir konuşanlara gıcık olurlar otobüste yer verin diye ellerinden geleni yaparlar en sonunda sen karıdan utanıp mecburen yer vermek zorunda kalırsın
  • özel halk otobüslerini sevmeme nedenlerinin başında gelen kişilerdir. insanları dış görünüşlerine göre değerlendirmenin doğru olmadığı söylenir ama yalandır o; bu teyzeler ekseriyetle parlak mor pardesüler ya da kara çarşaflar giyerler, ağız kenarları dudak büzmekten çizgilerle doludur, ayrıca bıyıkları ve her daim çatık kaşları vardır. kucaklarında torba içerisinde börek çörek taşırlar ve muhtemelen karşıda oturan eltilerine oturmaya gitmektedirler. ancak bunu niye herkesin okula ya da işe gitmekte olduğu sabah saatleri yerine biraz daha öğlene doğru yapmazlar bilinmez.
  • evvelce zuxxinin tiplemeler bölümünde yer aldığı üzere bir diğer adı çarpan teyzeler olan gruptur. inerken, binerken, geçerken, otururken illaki çarparlar. aha geliyor aman çekileyim büzüleyim hacmimi küçülteyim de çarpmasın çabaları nafiledir boş ümitlerdir, zira uzayda kapladığınız yerin onların çarpma misyonuna olan bağlılığı ve geniş bedenleriyle hedefi bulma konusundaki ustalıkları karşısında pek bir etkisi yoktur.
  • bunlar genelde otobüse bindiklerinde gözlerini oturan gençlere cin gibi diker fakat gençle göz göze geldiklerinde gözlerini çok yorgun ve halsiz gibi baygınlaştırırlar,sırf yer verilsin diye o kadar boş alan varken bir gencin tepesine çöreklenip inatla ve elindekini-ki bu muhtemelen içinde bir demet maydonoz veya birkaç adet üst-baş barındıran bir pazar poşetidir ve kuvvetle muhtemeldir ki bu hanım teyzemiz sırf bunun için pendikten kalkıp kadıköye gelmiştir- gence değdirir.bu teyzelerde çare de tükenmez elinde bir poşet yoksa elini gencin omzuna çarpar sürekli.bu da yetmez 5 sn.lik periyodik aralıklarla "öff,off puff,aman,ayy" gibi birtakım sesler çıkarırlar.yetmez!etrafındakilere ne kadar yorgun olduğunu,gençlerin çok terbiyesizleştiğini çıtlatır;kendi zamanlarıyla bugünü kıyaslar,akıllarınca tepesine çöreklendikleri genci vicdanıyla başbaşa bırakırlar.fakat genc vicdanıyla çoktan yüzleşmiş ve sabahın köründe kalkıp 2 saatlik yol gittiği,bilmem kaç saat ders gördüğü,tekrar 2 saatlik yol gidip eve akşamın bi körü varıp yemek,ders,... vs derken epeyce geç yattığı bir gecenin sabahında tekrar erken kalkıp derslerle kafasını patlatıp da dönüş yoluna koyulduğundan,bu teyzeler de evinin dibinde de bulabileceği 2 parça şey için dünya yolu tepmeyi seçtikleri için,genç o teyzelerin bunu göze aldıklarını düşünerek yer vermese de olacağı kanısına varır ve içi rahat,yüreği bir kuş kadar hafif uzuuun mu uzun yolculuğuna devam eder teyzenin eli omzunda...
  • otobüste oturan genç bünyenin orda bulunmasının tek ve önemli nedeni, her an durağın birinden otobüse binebilecek olan otobüs teyzesine koltuk tutmaktır.* otobüs teyzesi gelir, masa üzerinde duran rezerve yazısını kaldırır gibi çeker alır bu asil görevin insanını bulunduğu yerden. böylelikle genç bünye varlığının nedeni olan toplu taşıma aracı rezerve görevini yerine getirmiş olmanın verdiği iç huzur ile 'arkaya ilerleyelim beyler, boş yerlere doğru' nidalarına karışarak yüzünde gergin bir gülümseme kendini bir sonraki görevine hazırlamak üzere ilerler. otobüs teyzesi ise ayakta gözüne kestirdiği bir başka görev insanına 'evladım şu pencereyi açıver bir zahmet' demiştir bile.
  • şehirlerarası otobüs yolculuklarında bünye için otobüsün içinin çok soğuk ya da çok sıcak olmasından daha tehlikeli etkenlerdir. genel olarak biraz tombikçe, güleryüzlü ancak fütursuzca konuşma ve akıllarına gelen herşeyi sorma kapasitesine sahiptirler. nedense hep istanbul*da okuyan bir veya iki oğulları vardır. onu ziyarete gelmişlerdir. yaklaşık 1 ay çocukcağızın yanında kalmış, çocukcağızın özel genel her türlü hayatını mahvetmiştir ki ona göre "hayatını biraz düzene soktum, yemek yaptım, evini toparladım, düdüklü tencere aldım ki evde yemek yapmaya alışsın"dır bu.. sonrasında da memlekete dönmektedirler. genelde otobüs teyzeleriyle şu şekilde konuşmalar sıkça yapılabilmektedir:

    -kızım sen nerde okuyosun?
    -xxx teyzecim..
    -ne güzelll... benim oğlan da mühendis olacak seneye inşallah.. pekii, kaç yaşındasın sen??
    -(allah niyeti bozdu geliyo) 20
    -aman aman ne güzellll.. benim oğlan da 22.. kimlerdensin kızım sen??
    -(en dumur soru.. babamlardan annemlerden desem?? ya da hititlerden filan??) ıııı şeyyy?!!?
    -baban ne iş yapıyo senin??
    -...
    -eviniz nerde??
    -...

    otobüs teyzeleri, genel olarak otobüs yolculuğunda yanlarındaki kızı potansiyel gelin adayı olarak görebilen, eğer gelin adayı olamayacak gibiyse bıkmadan usanmadan kendilerini dinleyecek bir kurban olarak görebilen, toplum içindeyken zararsız ama otobüs sınırları dahilinde insan psikolojisine son derece zararlı teyzeciklerdir.
  • bir kısmısı kaldirimda yavas yuruyen teyzelerin otobüse binmiş formu olan teyzelerdir.
  • gün boyu arkadaşlarının evinde* laklak yapıp, pasta börek allah ne verdiyse yiyen ve çıkış vakitlerini tam olarak mesai saati bitimine denk getiren teyzelerdir. gün boyu çalışmaktan iflahı kesilmiş çalışan insanlara hayatı dar ederler. zaten hepsi en* olarak en az iki insan kapasitesindedir. halbuki bir saat önce çıksalar hem kendileri rahat bir yolculuk yapacak hem de zaten zar zor evine giden insanlara bir zorluk ta bunlar eklemeyeceklerdir. ama asla öyle bir hataya düşmezler ki hayatlarında atraksiyon olsun.
  • bunlardan bi tanesi 130 numaralı kadıköy tuzla otobüsünde herkese ayar vermiştir. olay şöyle cereyan etti:
    teyzemiz önü, arkası, sağı, solu dolu olan otobüse bindi. ön taraftan şoförün devamlı ilerleyeim ilerleyelim demesine kızdığı için o da başladı "ilerleyin hadi aaaaa" diye söylenmeye. sonunda baktı ki kimse de öyle ahım şahım bi ilerleme yok, attı kendini o kalabalığın içine. herkesi yara yara körüklü olan otobüsün sanıyorum körüğüne kadar falan gitti. giderken de küfürleri beraberinde götürdü elbette. tam da o anda otobüsün arka kesiminin biraz daha nefes alınabilir olmasını mı gördü nedir başladı taa oralardan ön taraftaki şoföre ve benim gibi önde duranlara bağırmaya:
    - şoför bey yolla yolla ön taraftakileri, buralar bomboş, oraya tıkışıp kalmışlar, hiç bir yere kıpırdamıyolar, yeni binen insanlar da zorlanıyo onların yüzünden. yolla kardeşim sen yolla, bak ben oralardan taa buralara bu yaşımla rahat rahat (?) geldim onlar da gelsinler
    ön taraf ahalisi olarak teyzeye söylicek söz bulamadık, bulamıyorum...
hesabın var mı? giriş yap