• andre bazinin sinemaya dair notlarından oluşan her sinemaseverin kitaplıgında bulunması gereken bir kitaptır. su an izdüsüm yayınlarından cıkmakta olan kitap biraz zor bulunmakla birlikte siparis üzerine getirtilebilmektedir. kitaba önsöz yazan jean renoir "andre bazin'in etkisinin yıllar boyunca eksilmeden süreceğine kuşku yok. bir gün sinema yok olsa bile, onun yazıları yaşayacak, kim bilir belki de gelecek nesiller sinemayı onun yazarlarından öğreneceklerdir. onun yazıları ışığında insanoğlu kafasında, dörtnala koşan atları, güzel bir yıldızın yakın çekimini ya da ölen bir kahramanın kımıldayan gözünü, bir perde üzerinde hayal etmeyi deneyecektir. onun sayfaları, sinema sanatı yok olsa bile, kendini enkaz olmaktan kurtaracak ve arkeolojik kalıntılar gibi, hayal gücümüzü aşan sanatsal başyapıtları gün ışığına çıkartacaktır." yorumunda bulunmuştur.
  • jean renoir ve françois truffaut'un önsözleriyle başlayan kitabın özellikle tiyatro ve sinema başlıklı bölümü kafamdaki bütün parçaları birleştirmiştir.andre bazin gibi sinema tarihinde çok önemli bir yere sahip* birinin kaleminden sinema tarihinde dönüm noktası sayılabilecek akımlar ve yönetmenlerle ilgili güzel saptamalar içerir.
  • andre bazin'in kitabı. türkçeye ibrahim şener isimli çevirmen arkadaş tarafından adeta katledilerek çevrilmiştir.

    okul yıllarında almıştım bu kitabı, geçen gün elime geçti bi göz atayım dedim. o zamanlar fark etmediğim şekilde garip geldi metnin dili. birbirinin ardı gelen cümleler tutarsız, ne demeye çalıştığı belli değil kitabın. ingilizcesini bulup karşılaştırdım. andre bazin ne demek istediyse ibrahim şener tam tersini kastederek çevirmiş.

    buraya aynı paragrafın önce ingilizcesini sonra türkçesini bırakayım. çevirmen kişisinin ne çeşit bi trollüğün peşinde olduğunu çözemedim. google translate bundan daha doğru çevirdi öyle diyim.

    "furthermore, the cinema owes virtually nothing to the scientific spirit. ıts begetters are in no sense savants, except for marey, but it is significant that he was only interested in analyzing movement and not in reconstructing it. even edison is basically only a do-it- yourself man of genius, a giant of the concours lepine. niepce, muybridge, leroy, joly, demeny, even louis lumiere himself, are all monomaniacs, men driven by an impulse, do· it-yourself men or at best ingenious industrialists. as for the wonderful, the sublime e. reynaud, who can deny that his animated drawings are the result of an unremitting pursuit of an idee fixe? any account of the cinema that was drawn merely from the technical inventions that made it possible would be a poor one indeed."

    türkçe çeviride karşılığı:

    "bunun yanı sıra sinema bilimsel ruha çok şey borçludur. onun yaratıcıları, hiç kuşku yok ki, bilginlerdir. bu tür ilerlemeler ise büyük ölçüde belli bir sistem içinde olmanın yanı sıra edison gibi kendi kendini yetiştiren ve bağımsız araştırmalar yapan mucitlerin sayesinde meydana gelmiştir. niepce, muybridge, leroy, joly, denemy ve hatta lois lumiere bile kendi içgüdülerine yönelik olarak çalışmalar yapmış olan kişilerdir. bu tür çalışmalar sabit fikirli olmakla bağdaşmayan bir yapıya sahiptir."

    bazin diyor ki sinema bilimsel ruha hiç bişey borçlu değildir, onun yaratıcıları fikir adamı olmaktan çok uzaktır. edison sadece bir kendin-yap adamıdır. lumiere, muybridge filan hep takıntılı sanayicilerdir.

    ibrahim şener'in bunu böyle çevirmeye vicdanı elvermemiş herhalde. yok hacı aslında edison iyidir ya sen yanlış düşünüyorsun demiş bu şekilde çevirmeyi doğru bulmuş. bi de aradan bazı kısımları da atmış. gerek görmemiş çevirmeye.

    izdüşüm yayınlarına (kitabın arkasında da doruk yayımcılık yazıyor) ait olan bu çeviriyi alıp okumayın derim, orjinalinden çok bambaşka bir metin okumuş olursunuz çünkü.
hesabın var mı? giriş yap