• en sevdiğim oyunlardan biridir. oyuncuların daha az koruma kullanıyo olmaları bakımından amerikan futbolu oynayanlara nazaran daha çok saygı duyarım bu oyunu oynayanlara. maç esnasında açılan kaşlar, yaralanmalar pek sallanmaz, olağan şeylerdir bunlar (formalarda kan görebilirsiniz, buda ilginç bişedir). yıllarını bu oyuna vermiş kimi oyuncuların yaralanmaktan tipleri iyice kaymıştır ama son vereyim rugby hayatıma da demezler. ayrıca bir deyişe göre ya da teoriye göre sahadaki en yakışıklı rugby oyuncusu en hızlı koşandır.
  • bu sporun en eğlenceli yanı, taç atışları esnasında iki takımın topu yakalamak için, 19 mayıs bayramlarında kule yapma hareketleri yaparcasına birbirlerini havaya kaldırmalarıdır. onun haricinde maç sürekli oynanıyor fakat hepsi babayiğit geniş omuzlu arkadaşlarımız oldugundan sürekli çayırda yuvarlanan sığırlar gibi bir topluluk görüntüsü veriyor. ama en eğlenceli kısmı 19 mayıs hareketleri. bak 4'lü kule yaptılar şimdi ahahahah.
  • rugby union ve rugby league isimli iki farkli versiyonu olan, amacin oval topu karsi takimin kale hizasindan oteye goturup yere dokundurarak, ya da topu tekmeleyerek karsi takimin kale direklerinin arasindan gecirerek sayi almak. takimlar 15'er kisi olarak sahada oynar, amerikan futbolundan farki oyunun surekli oynanmasi, oyuncularin koruyucu kask dizlik vs. takmamasi ve ileriye pas atilmamasi sayilabilir. daha tonlarca farki var, ama uzun surer. ayni zamanda dunyanin oynamasi ve izlemesi en zevkli sporlarindan.
  • evet sevgili bu spora başlama heveslisi arkadaşım. ben de senin gibiydim bundan 3 4 gün öncesine kadar. yürüyebiliyordum. koşabiliyordum. ekşi sözlükte bu başlığa girip yazılanları okuyordum. işte öyle erkek sporu böyle korkak işi değil diye kendimi cesaretlendiriyordum. hatta bak sana kolaylık olsun arkadaşlarıma şu videoları izletiyordum. http://www.dailymotion.com/…ers-11_sport#from=embed ve http://www.youtube.com/watch?v=rvuibqkyppy etrafımdaki herkesi kulak arkası ettim. "sen deli misin başlama buna", "kafanı kıracaksın" vs vs.

    tüm bunlara rağmen kimselere söylemeden cumartesi(2 gün önce, 15.01.2011) ilk maçıma çıktım. ilk başta fena gitmedi. topu atıyordum tutuyordum arada bir düşürülüyordum. nolduysa 2. maçın ilk dakikalarında oldu. arkam dönük olduğu bir pozisyondayken yediğim bir darbe sonucu şu an da hem sağ bacağım hem sağ kolum kırıldı ki hayatımda hiç bir yerim kırılmamıştı.

    bu entryi tek elle kaldığım hastaneden yazıyorum. uyuyamıyorum tuvalete gidemiyorum. bütün gündelik işlerimi yapamaz durumdayım. bunun nasıl bir sıkıntığını olduğunu anlamak için en azından tek kolunu ve bacağını bir süre kullanmamaya çabala. işte bunların hepsini yaşıyorum iki gündür ve yaklaşık 6 ay daha böyle sürecek bu. sadece bunlarla kalsa gene iyi. ailemi perişan etmiş haldeyim. ağlıyorlar üzülüyorlar haliyle hem de kızıyorlar bana. demek istediğim yaşadığın acılar sadece fiziki değil psikolojikte.

    kırıklarımı gören ortopedi doktoru ilk başta çok ağır bir trafik kazası geçirdiğimi düşündü. bunu diyeyim gerisini sen anla.

    şimdi yaklaşık 6 saat sonra olacağım ağır ameliyatı bekliyorum. doktor iyi olacaksın dese de ameliyat bu genel anestezi alacaz. gidipte gelmemek var. ayrıca kırık bu; bazı şeylerin eskisi gibi olmayacağını tahmin edebiliyorum.

    hayallerim vardı. askere gidicektim nisanda. uzun süredir yaşadığım yurtdışı macerasını sonlandıracaktım. istanbulda işlere bile bakmaya başlamıştım döndüğümde hemen başlıyayım diye. şimdi hepsi en erken 7 8 ay ertelendi.

    yaşantım vardı düzenli spor yaptığım, 7 öğün yemeğimi yediğim. hepsi tepetaklak oldu.

    tekrar diyecem sevgili bu spora başlayacak arkadaş. erkeklik kol bacak kırmayla olmuyor. bunlar boş gazlar. bu lafları etmeseler takıma adam bulamacaklarını kendileri de biliyor. ha çok istiyorsan rugbyi izle. vay be ne erkeksin sen diye gazı ver. gazı ver ki daha çok kırılma gör daha çok kan gör. ama ne yap et; bu sporu amatör düzeyde oynama benim fikrimce. en nihayetinde yazdığım tüm aşamalardan geçtim ve şu anda durumum bu. gerisini sana bırakıyorum.

    1,5 ay sonra:
    ameliyat sonrasındaki ilk hafta berbattı. geçilen acılar, vurulan ağrı kesiciler, olduğum iğneler yüzünden olan kanamalar, geceleri uyuyamamalar vs vs. tüm bunlara karşı 3. günde bacağıma fizik tedaviye başladık. tabi o haldeyken yapılan fizik tedavi dayanılmaz acılı oluyor.

    4. haftaya girildiğinde el bileğim için fizik tedavi başladı ki bu zamanda ameliyat acıları ve bacak için uygulanan tedavinin acıları azalmıştı allahtan. el bileğine yapılan açma ve gerdirme hareketleri 1 aydır hareketsiz duran bir uzuv için korkunç acılar veriyor. hatta ve hatta şöyle diyebilirim rahatlıkla, kendimi sedyede yatarken başka bir ülkenin eline düşmüş ve işkence yöntemiyle konuşturulmaya çalışan bir ajan gibi hissediyorum çünkü bir yandan da elektroşok tedavisi yapılıyor.

    ha rugby takımındakiler, koç falan mı? onlar bir kaç kere aradılar. iki kerede ziyarete geldiler. hadi geçmiş olsun. bu kadar. yapacakları bir şey olsa yaparlar belki de gene göte giren bana girdi. bileğim şu aşamada ömür boyu hareket edemez halde kalabilir bu saçmasapan spor yüzünden.

    sonuç olarak geldiğim noktada hala ayağa kalkamamış vaziyetteyim. hala tekerlekli sandalyeyle dolaşıyorum. önümüzdeki hafta ilk adımlarımı atmaya başlayacağımı söylediler durumum iyiyse tabi. ancak bilek için ne olacak bilinmezliğini koruyor.

    2 ay sonra:
    tekrar yürümeye başladım ancak tabi ilk başlarda baya topal olmayayım diye çabaladım. tüm bu süreçte yeniden ayağa kalkmamda fizyoterapistimin büyük emeklerini unutmamam gerekiyor.

    şu anda bacağımda 5 derece civarında limit var. el bileği ise neredeyse tamamen kapalı ancak son çekilen röntgenler sonrasında kemikleşme durumunun iyi olduğunu belirttiler ve çiviler alınınca eskisine yakın olacakmış. tabi çivilerin alınması 6 ay sonra dedikleri için şimdiden temmuz ayına umut bağlamaktan başka şansım kalmıyor.

    biraz olsun iyileştiğim için şimdilerde ameliyat sonrası açılmış yaralarla uğraşmaya başladım ve öğrendim ki ameliyat için yapılmış kesikler bir ömür boyu benimle gezeceklermiş. onun için estetik cerrahı arkadaşımın tavsiyesiyle silikon tedavisine başladım.

    gördüğünüz üzere bir rugby başıma neler açtı. hani bu işe başlamayla başlamama arasındaki kararsız arkadaşlara söylüyorum daha çok. hadi isterseniz deyin inkar edin beni. "sen kazmaymışsın", "çok korkmuşun ondan oldu olm sakınan göze çöp batar" gibi saçmalıkların arkasına sığının. sadece benim şu kısa rugby hayatımda duyduğum sakatlıklardan bir kaç tanesinden bahsedeyim. oynadığım takımdaki bir çocuğun kasıklarına (pipisine işte) maç sırasındaki bir karambol sonucu kramponlarla basmışlar. çocuk 2 3 ameliyat geçirdi ve şu anda çocuğu olmama riski taşıyor. başka birinde maçta aldığı darbe sonrası kırılan kaburgası akciğerine batması sonucu ölüm tehlikesi atlamış. takımdaki bir başkası omuzundaki sakatlık sebebiyle ömür boyu ağır bir şey kaldıramama durumu var.

    bu olaylar sadece benim duyduklarım. duymadığım neler oluyordur kim bilir?
  • derler ki

    "football is for boys and rugby is for men"
  • sertlik olarak amerikan futboluyla karşılaştırılamayacak bir spordur bana göre. yapılmakta olan dünya kupası maçlarını izliyorum sports tv sağolsun ve sanki maç değil de human body* belgeseliymiş gibi bir his bırakıyor insanda. o kadar çok güç ve denge gerektiriyor ki saygı duymamak imkansız. izlemesiyse inanılmaz zevkli.
  • yarim yamalak 2 mac izlemis biri olarak söyliyebilirim ki spor falan degildir. oyuncular da insan degildir. zira insan insana öyle seyler yapmaz. savas sanati tarzi bisey bence.*
  • universitemin kadin takiminda bir donem wing pozisyonunda oynayip biraktigim spor. antremanlarinda yapilan kardiyo calismalari ozellikle cok zevkli olsa da oynarken korkak oynadigim icin genelde yedek kisminda oturup maclari izledigimden dolayi minimum hasarla hayatimin o donemini kapattim.
  • erkekliğin şanına en çok yakışan spor.amerikan futbolu gibi koruma yok.türkiyede kısa zamanda yaygınlaşmasını bekliyoruz...
  • centilmenlerin oynadığı hooligan sporudur. oscar wilde öyle demiş.

    "rugby is a game for barbarians played by gentlemen. football is a game for gentlemen played by barbarians."
hesabın var mı? giriş yap