• hakkında sarhoş denen oyuncu.

    sorarım,

    - siz ayıksınız da noluyor?
  • kafamda tümör var, göstermediğim insan yok, alınması zor bir yerde. neyse alman hastanesinde bir doktor var dediler, bu tip ameliyatları başarıyla yapıyor. aldım randevuyu, nasıl bir heyecan var üzerimde, titreyerek sıra bekliyorum, beş dakika sonra sıram geliyor. sonra rutkay aziz göründü tüm karizmatik haliyle, yanında iki kişi var, sanırım birisi hasta, diğeri de onun eşi. x hocayı görmek istiyorum dedi, randevunuz var mı, yok, ama çok acil. karşısındak, herkes süklüm püklüm oldu, boru mu gelen rutkay aziz, bekleyen gariban ali osman, neyse telefonlar açıldı, cevaplar alındı vs. şaaaak bunlar benden önce doktorun yanına girdi, gıcık oldum, normal bir hastalığım olsa bırakıp gideceğim de can işte, öyle kolay vazgeçilmiyor.bunlar doktorun yanında tam 1,5 saat kaldılar, ben de 1,5 saat endişeyle dolu bekledim. hayatımın en zor 1,5 saatlerinden biriydi. sonrasında doktor bir arkadaşım zaten hocanın işe yaramaz olduğunu söyleyip başka bir hocayı tavsiye etti. ben de halihazırda kıl olmuşum, hem rutkay'a, hem de onu randevusuz kabul eden hocaya. gittim diğer hocada yaptırdım ameliyatı, çok da güzel oldu. belki rutkay aziz'in yaptığı ayıp sağlığıma kavuşmama sebep oldu. yine de sağolasın rutkay aziz demem. yaptığın yanlıştı.
  • hani bir kesim var ya, güdüldükleri adamları çok iyi birer hatip, çok iyi birer konuşmacı olarak betimliyorlar, oysa ki bağırmaktan veya ağlamaktan başka birşey yapmayan adamlar onlar..

    işte o adamlar, rutkay aziz'in altın portakal'da yaptığı konuşmayı, prompter'sız, kağıtsız 10'da biri olacak şekilde yapabilsin, dişimi kırarım..

    içeriğine, goethe'den örneklerine falan hiç girmiyorum bak..
  • banka reklamlarında oynadığı için sosyalist olamazmış. he, sosyalizmde banka yok ağaç diplerine gömüyor insanlar paralarını.

    (bkz: bank of north dakota)
  • sarhoşken yaptığı konuşma çoğu devlet adamının halka seslenişinde yaptığı konuşmadan daha akıllı mantıklı ve promptersız olan oyuncu.
  • bir anda altın portakal'da yaptığı konuşma aklıma geldi ve açtım dinledim. hukuk diyor, talan diyor, cehalet diyor, kadına şiddet diyor. 4 dakikada ülkenin özetini geçiyor. sonra baktım bunu ne zaman demiş diye. sene 2011'de demiş.

    bakın bu ülke akp iktidarı'nın 9. yılında ülkenin sanatçıları ve eğitimli kesimi tarafından hukuksuzlukla, talanla, cehaletle, şiddetle özdeşleştirildi. ve bugün bakıyorsun sene olmuş 2021. bu kavramların üzerine daha kim bilir neler ekleyebilir rutkay aziz. bu konuşmayı altın portakal'da ve ntv'de canlı yayında yapmış o zaman. bunun şimdi olma ihtimalini geçiyorum. bir parti, bir başbakan ve bir cumhurbaşkanı rutkay aziz'in bahsettiği kavramlarla anılarak bu ülkeyi 20 yıl yönetti.

    ve bu 20 yıl içerisinde kültürel ve zihinsel olarak fukara olan bu kesim içinden bir tane sanatçı bile çıkmadı. rutkay aziz'in sanatçı ve sanatıyla birleşik politik kimliğini bir tarafa koysan diğer tarafa akp'lileri koysan adam tek başına kaldırır.
  • sarhoş olduğu iddia edildiği halde bile ülkenin yarısından daha mantıklı, daha cesur ve daha güzel düşünen, düşünebilen, oynadığı rolleri başarıyla yansıttığı için replikleri ve tonlamaları milletin ağzına pelesenk olan başarılı sanatçı. ha bazı çok zeki olmayanlar iki farklı rolde karşısına çıkınca kafa karışıklığı yaşamaktadır, normal.
  • herkesin korkudan sindiği, sindirildiği bu ortamda, korku ve faşizm kültürünün iyice yaygınlaştığı bir zamanda, söylenmesi gerekenleri çıkıp çatır çatır söylemiş insandır. herkesin değil bu sözleri söylemeyi düşünmesini, yalakalıktan kıçlarını terlettiği bu devirde.

    insan gibi insandır. gerisi boş.
  • altın portakal gecesinde yaptığı konuşma ile gönlümdeki yerini ölümsüzleştiren adam. yapılanları görmezlikten gelmek yokmuş gibi saymak yerine açıkça cesurca beyan etmiş ama ağzı salyalı malumcular tarafından banka reklamında oynadı diye eleştiriliyor yıkama-yağlama çekseydi ondan iyisi yoktu bu adamların gözünde.
  • rutkay aziz'i, müjdat gezen'i, m.ali alabora'yı cennet mahallesi'nden, sitcom'lardan tanıyıp bir de "eöö ergenleri gaza getiriyorlar" diyen bebelerin eleştirdikleri adam..

    bir de sanatçılıklarını falan sorguluyor paşazade..

    tanım mı istiyorsun.. 70 ve 80'lerde nasıl bir aktivist olduğunu görmek için ankara sanat tiyatrosu günleri incelenebilecek şahıs.. ya da 80'lerin sonlarında millet semra özal'ın elini öperken, oynadığı yer demir gök bakır ve sis filmlerinin nasıl filmler olduğunu bilmeyenlerin burun kıvırdığı sanatçı..

    en çok götümle güldüğümde sosyal demokratik yönetimler lafı.. sosyal demokratlar ne zaman tek başlarına yönetimde olmuş lan?

    edit: 1946'ya kadar olan tek parti dönemi de sosyal demokratların iktidarda olduğu bir dönem değildir ciğerlerim.. götünüzden element uydurmayın. türkiye'de sosyal demokrasi 1970'lerde bülent ecevit'in chp'nin başına geçmesiyle vücut bulmuştur. sosyal demokrasi nedir, öğrenin öyle gelin..
hesabın var mı? giriş yap