• (bkz: aşk üzerine)
    (bkz: 62410233)
  • "ve" bağlacına savaş açmış hikayeci.. sevmez ve kullanmaz onu hikayelerinde çok fazla.

    ot dergisinin eylül sayısında "lüzumsuz adam" hikayesine yer vermişler. ne iyi yapmışlar... ayaklarımı denize uzatarak çarpık bir gülümse ile yeniden okudum bende. bakın nasıl anlatmış istanbul'u... neler hissetmiş yazarken hikayesini...

    "her insandan korkuyorum. kimdir bu sokakları dolduran adamlar? bu koca şehir, ne kadar birbirine yabancı insanlarla dolu. sevişemeyecek olduktan sonra neden insanlar böyle birbiri içine giren şehirler yapmışlar? aklım ermiyor. birbirini küçük görmeye, boğazlaşmaya, kandırmaya mı? nasıl birbirinden bu kadar ayrı, birbirini bu kadar tanımayan insanlar bir şehirde yaşıyor?”

    anlatmış böyle ama yıl 1948... evet, 1948...

    bilenler bilir... şöyle bitirmiş bu boş vermişliğin, tekdüzeliğin, sadeliğin, belki en çok da yalnızlığın hikayesini...

    “bir ara ne düşündüm bilir misiniz? şu bizim dükkanla evi satayım. o sazlı gazino yok mu hani, söz açtığım? orada dışarı siparişlerini gören kız vardı ya – hani alnı dar olanı – onu metres tutayım. bir sene sonra da öleyim.

    bineyim bir boğaziçi vapuruna günün birinde. bebek’le arnavutköy önlerinde arka taraftaki oturduğum kanepeden kalkayım, etrafıma bakayım; kimseler yoksa, denizin içine bırakıvereyim kendimi."

    1948'te hissettikleri ve yazdıkları bu... o zamanın türkiyesi de "eski türkiye"...

    okurken yine aynı şeyi düşündüm; ya şimdi yaşıyor olsaydı sait faik? şu "yeni türkiye'de"?

    hikayesine sağlık dediğim...

    vedit: sait faik abasıyanık yayınlanan 4. hikaye kitabı lüzumsuz adam'da "ve" bağlacını kullanmamaya karar vermiştir. kitapta sadece birkaç yerde bu bağlaç geçmektedir.
  • deli gibi ve bağlacı kullandığı bir paragrafı vardı hikayelerinin birisinde. şunun gibi bir şeydi:

    ..ve gelinlik kızlara ve arabacı oğlanlara ve elleri nasırlı balıkçılara ve kara-kuru rum oruspularına ve anama ve babama..
  • efendi adamdır velhasıl o, içerken masaya dahil olsa yadırgamayız, bir öğretmen olsa yadırgamayız, sahile insek balık tutsak yazar olduğunu anlayamayız, ipek mendil satıcısı olsa da. belki iyi belki kötü içimizden biri olup bizden farklı düşünen birisiydi sait faik. ama hala soyismiyle dalga geçebilen birisi varsa çevrenizde onunla ilişkiyi kesin çok iyi oluyor.
  • öykünün babasıdır. iyi ki de yazdıklarını bizimle de paylaşmıştır.

    kendisi ile ilgili şöyle bir anektod var bir zamanlar ece ayhan'ın, özgür gündem dergisine yazdığı.

    "cahit ırgat’la ilhan berk beyoğlu’nda, istiklal
    caddesi’nde orman birahanesi’nde ayakta içmektedirler. (ikisi de ilke olarak sivil şairdir, ama özellikle ilhan berk “sivil şiir” akımı içinde ününün doruğundadır). cahit ırgat’ın oğlu mustafa ırgat, yaşları aşağı yukarı eşit bu iki şairin konuşmalarını uslu uslu dinlemektedir. söz nerdense sait faik’e gelmiştir. aynı tezgahtan arjantinine çaktırarak votka koymaktan çekinmeyen bir adam da sait faik’in adı geçince lafa karışır:
    -“kendisini iyi tanırım. birlikte çok içki içtik burada!”
    zaten duyarlı bir insan olan cahit ırgat çok duygulanmıştır.
    vay! düz halktan biri edebiyat arestasından bir hikayeciyi, sait faik’i tanıyor! ne güzel şey bu! handiyse zevkten ağlayacaktır. ilhan berk “harika! harika!” diyordur. mustafa ırgat, genç bir şair adayı olarak, bu ilginç konuşmaları izlemektedir. (onun ayağa kalkması 1992 yılına bakacaktır. 42 yaşında; “oirie merdiveni” şiiriyle ve düz yazılarıyla). sait faik’i iyi tanıdığını söyleyen adam, “birden bire”:
    -“rahmetli çok iyi bir ressamdı!” diyor.
    der demez de, adamın bu lafından derin düş kırıklığına düşmüş cahit ırgat, “birdenbire”, adama:
    -“hastir lan!” der ve ilhan berk’e dönerek onunla olan konuşmasını sürdürür."

    kaynak
  • edebiyatımızda durum hikayeciliği ile ön plana çıkan edebiyata şiirle atılmış türk edebiyatının usta kalemi . adapazarı'nda doğup büyümüş , istanbul ve bursa erkek liselerinde öğrenimini sürdürmüştür. yurt dışında eğitim almıştır. ailesinden gelen maddi desteğinde etkisiyle kendini sanatına vermiştir. özel yaşamıyla ilgili doğruluğu tam olarak kanıtlanmamış bir bilgi vardır o da yazarın eş cinsel olduğudur .
  • bir yıldızın sırtında öykülerini yazmış, bir de sandalın küpeştesinde. kendi kendisiyle iç savaşını içtenlikle dile getiren ve gözlüklerinin altından sevgilerini, sevinçlerini sayfalara haykıran özgün bir noktadır sait faik.

    "yemek yiyen bir işçi kadar güzeldi." der bir kadına. kuşanır sandalına, bir kağıt, bir de kalem alır eline. yazmazsa çıldıracaktır sait faik.
  • merhamet hikayecisi.
hesabın var mı? giriş yap