• 1961'in en iyi yabancı film oscar'ı'nı kazanan yapıtıdır.
  • şöyle bir tirat vardır ki insanın içini üşütür...

    -baba, bana tanrının varlığını gösteren bir örnek ver. (susar.) veremezsin.
    -verebilirim, ama beni dikkatli dinlemelisin.
    -dinliyorum, baba.
    -şöyle yazılıdır kitapta: tanrı sevgidir.
    -bütün bunlar benim için tümüyle anlamsız sözler..
    -dur biraz sözümü kesme..
    (kumsal bir çıkıntıya gelmişlerdir; burada kara belli belirsiz denizle karışmaktadır. denizin beyazlığının ortasında durmuş gibidirler. tepelerinde de güneşli gökyüzünün beyazlığı. sanki büyük bir cam kubbenin altında kilitlenmişler. bu sisli ve susan beyazlık içinde sonsuz küçüktürler.)
    -sana biraz kendi umudumdan söz edeceğim..
    -tanrı sevgisi mi bu?.
    -sevginin gerçek bir duyu olarak, insanların dünyasında var olduğunu bilmemdir bu.
    -senin demek istediğin, sevginin apayrı bir şekli.
    -her türlü sevgi, oğlum. en yüksek ve en alçak, en yoksul ve en zengin, en gülünç ve en güzeli. sevginin her çeşidi. (sessizlik)
    -sevgiye karşı duyulan özlem o zaman.
    -sevgiyi özlemek ve yadsımak. umutsuzluk ve umut.
    -öyleyse sevgi bir delil.
    -sevginin, tanrının varlığını ortaya koyan bir delil mi yoksa tanrının kendisi mi olduğunu bilemeyiz.
    -öyleyse senin için sevgiyle tanrı aynı şey.
    -(sessizlik) boşluğum da, bu pis umutsuzluığum da buna dayanıyor..
    -devam et, baba!.
    -birden boşluk doluyor...
    ...ve umutsuzluğun yerini yaşam alıyor. bu bir çeşit bağışlama gibi, minus. ölüm cezasının bağışlanması gibi.
    -sözlerin korkunç derecede gerçek dışı, ama söylediklerini derinlemesine düşündüğünü anladım. beni baştan ayağı titreden de bu.
    -ve birşey daha.
    -(hızla) evet, baba.
    -insanlar var olduğu sürece, sevgi de var olmalı. o da yaşam kadar sonsuz. e onun kadar yıkılmaz bir şey..
    -baba
    -evet.
    -bilmiyorum ama, üşüyorum galiba. dişlerim birbirine çarpıyor ve bütün vücudum titriyor. biraz koşsam şu sahilde olur mu?
    -koş tabii, yukarı çıkıp yemeği hazırlayayım ben de. bir saat sonra görüşürüz.
    (minus, karşılık vermez. kıyının denizle birleştiği yol boyunca koşar. sonra koşması yavaşlar ve durur. denize bakar. burun üzerinde deniz kuşlarını, güneşin çizdiği yolu ve suyun pırıltısını görür. adanın en ucunda kaba şekilde duran bir deniz feneri..)
    -(mırıldanır) babam benimle konuştu!..

    ....
  • "unutkanlık sahibim olacak ve beni yalnız ölüm sevecek."

    "tüm insanlar kendi hayatları içinde tutsak mıdır?"
  • mekan seçimi ve ışıklandırması mükemmel olan bergman filmi. karanlık havası ve pencereleri ile, hasta karin'i ve hastalığının ardındaki sebepleri anlatır. filmin sonunda baba tanrıyı sevgi olarak tanımlar, ve karin'in tanrıyı bekleyişinin -hastalığının sebebinin- aslında kendisinden görmediği ilgi alaka olduğunu kabul eder. karin'i, annesini ve minus'u da sanatı uğruna feda eden babadır. temeldeki eksiklik zaten zayıf olan karin'in hayatının her alanına sızmıştır. duvar kağıdındaki desenler ve çatlaklar karin'in aklının karmaşasını, sığındığı gemi enkazı içinde bulunduğu durumu çok güzel yansıtmış. müzik de film için çok güzel bir seçim.
  • "gerçekten sevenlerin, sevdiklerine olan davranışları her zaman yerindedir. " (00:41:25)
  • --- spoiler ---

    çok garip. her zaman doğru kelimeler söylüyor, doğru şeyler yapıyorsun ama sonuç yine de yanlış oluyor.

    --- spoiler ---
  • bilinen tüm psikolojik hastalıkları bir şekilde içinde harmanlayan, 1961 isveç yapımı, ingmar bergman'ın yönettiği felsefik kült film.
  • --- spoiler ---

    "birdenbire öyle korktum ki! kapı açıldı, ama tanrı yalnızca bir örümcekti. üzerime doğru geldi ve onun yüzünü gördüm. korkunç, öfkeli bir yüz. üzerime tırmandı ve içime girmeye çalıştı, ama ben korudum kendimi. hep gözlerini gördüm onun. soğuk ve durgundular. içime giremeyince hemen göğsüme ve yüzüme, sonra da duvara tırmandı. tanrıyı gördüm ben."
    --- spoiler ---

    muhteşem bir metafor. tanrıyı korkunç, öfkeli bir böcek olarak yansıtmak.. bergman'da hep nietzsche esintileri gördüm. kafka'nın dönüştüğü ezik yalnız bir böceğin, tanrı modeline dönüştürülmesi. hatta "tanrı her yerde" ideasını bir tık arttırıp; aslında her yerde olan hiçbir yerdedir! bu düşünceyi empoze etmesi... tanrı düşüncesi bir hastalık mıdır? tanrıyı aramak ile geçen bir ömür boşa mı yaşanmıştır!?

    daha da yazmak isterdim, fakat yazdıkça filmin derinlerine inmeye başlıyorum. indiğim her kat, bergman'ın gizlediği rahatsız edici öğeleri taşıyor.
  • en çarpıcı film finali ödülü olmalı bence. bu film de listede ilk üçe girer. lars von trier'in melancholiasının finali neyse bunun da etkisi aynı oldu.
  • --- spoiler ---

    babam benimle konuştu.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap