• (bkz: fem dersanesi)
  • sayısal loto peşinde koşan, büyük ölçüde yakalayan islamcı olsa gerek.
  • akıllara (bkz: ömer çelakı)l'ı getirmiştir.
  • (bkz: devlet bahçeli)
    (bkz: 40 yapar)
  • islami değerleri sayısal metriklerle ölçmeye/ifade etmeye çalışan kişi.

    ölçmek, bir etiket yapıştırmak, bir kalıba koymak, yani kısaca sayısallaştırmak, sayısallaştırılan şeyi yönetilebilir bir forma sokarak siyasetin nesnesi haline getirmektir ve onun için bir taraf belirtmektir. sözleri bülent ortaçgil’e ait olan “beni kategorize etme” şarkısını ben yazmış olsam, sonuna “sayısallaştırma beni, siyasallaştırma” dizesini de eklerdim. özellikle şu kısmına:

    “…

    matematikleştirme beni
    çarpma, bölme
    toplama, çıkartma
    beni hesaplaştırma

    sayısallaştırma beni, siyasallaştırma
    mekanikleştirme beni
    otomatikleştirme
    beni yarıştırma onla, bunla
    karşılaştırma

    …”

    soyut kavramlar söz konusu olduğunda, sayısal büyüklüklerin ölçü olarak kullanılması yanlış olur. sevginin veya nefretin büyüklüğü nasıl ölçülür mesela? ancak bu duyguların kişilere yaptırdığı fiillerin ölçüsüyle bağdaştırarak aşağı yukarı bir fikir sahibi olabiliyoruz. islam dininde manevî makamlar, sevaplar ve günahlar kesin bir ölçü ile ifade edilmemiştir. hiçbir günahı küçümsememek gerekir, çünkü “her bir günah içerisinde küfre gidecek bir yol vardır”. hiçbir iyiliği de aynı şekilde küçümsememek gerekir, allah’ın rızasını kazandıran amelin tam olarak hangisi olduğunu bilemeyiz.

    insanlar içinde “veli”ler gizlenmiştir. kadir gecesi mübarek ramazan ayı içerisindedir, ancak günü kesin olarak belirtilmemiştir. cuma gününde duaların kabul edildiği bir saat vardır, gün içerisinde tam olarak hangi saatte olduğu belirtilmemiştir. hangi ibadetin sevabının tam olarak ne kadar olduğu konusunda kesin bir ölçü verilmemiş, ancak akla yaklaştırmak, az mı, çok mu olduğunu belirtmek veya teşvik etmek için bazı ifadeler kullanılmıştır. kesin ve nesnel bir metrik kullanılmadığı için mü’minler sürekli olarak “havf ve reca” ortasında olurlar. bir yandan yaptıkları ibadetlerin kabulü noktasında ümitli olup bu ümit ile şevkleri artmakta, bir yandan da “ya kabul olmadıysa!” endişesi ile gurura ve fahre düşmeden, allah’a sığınarak ibadet etmektedirler. aynı şekilde rahmet hazinesinden geldiği fark edilen bir bereket olduğunda “saymayın ve ölçmeyin” derler. sayıldığı anda o bereketin kesildiğine dair pek çok hikâye vardır. buradaki sır, gelen nimetin doğrudan mün’im-i hakikî’den geldiğini hissetmektir. kur’ân’ın ifadesiyle o rızıklar “min haysu la yehtasib”, yani hesap edilmediği yerden gelirler. ne vakit o bereket, matematiksel alana çekilip hesap edilebilir hale gelse, sırları kaybolur.

    bilinmeyenin gizemi ve heyecanı bambaşkadır. dinimiz, zihinlerin sürekli olarak uyanık kalıp gaflete dalmaması, ihlâsın devam etmesi ve artan bir şevk ve merakla ibadetlerin yerine getirilmesi için bazı şeyleri müphem bırakmıştır. bir illüzyon gösterisinden önce illüzyonist, yapacağı gösterinin sırrını anlatsa herhalde seyircileri de kalmayacaktır. yani insanlara düşen vazifesini yapıp tevekkül etmek ve vazife-i ilahî’ye karışmayarak neticeyi allah’tan beklemektir.
  • siyasal islamcılar doğum yapıyor; ekonomi odaklı düşünen, liberal kafa yapısına sahip islamcılar geliyor. ranttan beslenip banttan yayın yapan bazı ak kadrolar buna hazır. al ver, al ver... ekonomiye can ver.

    bir kadın memesine memleketi satarım diyen ahmet altan doğal ideologlarıdır. liboş gibi ama değiller.

    (bkz: ali babacan)
  • sayısal mezunu islamcıdır
hesabın var mı? giriş yap